Güney Kore merkezli Samsung Electronics’te toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması üzerine 8 Temmuzda 3 günlük greve çıkan binlerce işçinin mücadelesi sürüyor.
Buradasınız
DİSK: Grev Tehdit Değil Haktır! OHAL Kaldırılsın!
DİSK Yönetim Kurulu adına DİSK Genel Başkanı Kani Beko, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın grev yasaklarıyla ilgili konuşması hakkında bir basın açıklaması yaptı.
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
DİSK Yönetim Kurulu adına DİSK Genel Başkanı Kani Beko, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın grev yasaklarıyla ilgili konuşması hakkında bir basın açıklaması yaptı.
Açıklamada öne çıkan hususlar şöyle:
- Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin (YASED) 12 Temmuz 2017 tarihinde düzenlediği toplantıda konuşan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan “Grev tehdidi olan yere OHAL’den istifade ile anında müdahale ediyoruz. Diyoruz ki hayır, burada greve müsaade etmiyoruz, çünkü iş dünyamızı sarsamazsınız. Bunun için kullanıyoruz” [alkışlar] demiştir. Yerli ve yabancı sermaye temsilcilerine seslenen Erdoğan “Olağanüstü hali biz iş dünyamız daha iyi çalışsın diye yapıyoruz” sözleriyle OHAL’in kimlere hizmet ettiğini açıkça ve samimiyetle ifade etmiştir.
- Her şeyden önce şunu ifade etmek isteriz ki bu açıklamalar malumun ilanıdır ve bir dizi itirafı barındırmaktadır.
- AKP iktidarı döneminde 13, OHAL döneminde 5 grev “milli güvenliği “, “genel sağlığı” veya “finansal istikrarı bozucu” olduğu gibi gerekçelerle ertelenmiş aslında yasaklanmıştır. Erdoğan’ın son açıklamaları, grev yasaklarının asıl gerekçesinin sağlık veya güvenlik değil işverenlerin çıkarlarının korunması olduğunu devletin en tepesinden teyit edilmesidir.
- Cumhurbaşkanı tarafından “tehdit” olarak tanımlanan grev 1961 Anayasasından beri bir hak olarak Anayasa’da yerini almaktadır. Günümüzde de Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 54’üncü maddesi grev hakkını güvence altına almaktadır. Anayasal bir hak ne zaman “tehdit” kapsamına alınmıştır? Anayasa ne zaman değiştirilmiştir?
- Anayasanın 120. maddesine göre OHAL “şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması sebepleriyle” ilan edilebilir. Anayasanın 121. maddesine göre ise OHAL ile ilgili Kanun Hükmünde Kararnameler olağanüstü halin gerekli gördüğü konularda çıkarılabilir. Hükümet OHAL döneminde de bu anayasal kurallarla bağlıdır. Öte yandan Olağanüstü Hal Kanunu da hükümete grev erteleme/yasaklama yetkisi vermemektedir. 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de açıkça belirtildiği gibi OHAL’in amacı “darbe teşebbüsü ve terörle mücadele çerçevesinde alınması zaruri olan tedbirler ile bunlara ilişkin usul ve esasları belirlemektir.” Grev hakkının bu kapsamda değerlendirilmesi hukuka ve anayasaya açıkça aykırıdır. Dahası grev ertelemeleri OHAL mevzuatı ile değil 6356 sayılı yasaya göre yapılmaktadır. Ancak 6356 sayılı yasanın bir kılıf olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.
- Başbakan Binali Yıldırım başta olmak üzere ülkeyi yönetenler “OHAL’in millete karşı ilan edilmediğini” defalarca iddia etmişlerdir. Bugün ülke yurttaşlarının en az üçte ikisi ücret gelirleriyle yaşarken, ücretlilerin en önemli ve anayasal hak arama aracı olan grev hakkı yok sayılmakta ve “tehdit” olarak tanımlanmaktadır. Yurttaşların üçte ikisinin temel bir hakkı “tehdit” olarak görülüp engellenirken, “OHAL’in millete karşı ilan edilmediği” iddiası çürütülmektedir. Eğer nüfusumuzun üçte ikisi “millet” olarak görülmüyorsa “millet” kimdir? “Grev tehdidine izin vermedik” sözlerini coşkuyla alkışlayan yabancı sermaye temsilcileri mi?
- Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’nun (ITUC) her yıl düzenli olarak yayınladığı İnsan ve Sendikal Haklar Raporu’na göre Türkiye 2016’da Kamboçya, Hindistan, Katar ve İran gibi ülkelerle birlikte çalışanlar için en kötü on ülke sıralamasında yer almıştır. Grevi “tehdit” olarak tanımlayan anayasal bir hakkı engellemekle övünen sözler, 141 ülke içinde en kötü 10 ülke arasında yer aldığımız tespitinin haklılığını ortaya koymuştur.
- Adaletin olmadığı yerde, ülkeyi yönetenler küçük bir azınlığın desteği için “milletin” çoğunluğunun grev hakkının karşısına OHAL ile çıkmaktadır. Adaletin olmadığı yerde hak yoktur, hukuk yoktur, ekmek yoktur, gelecek yoktur.
- Daha geniş bir çerçeveden bakıldığında “Cumhur”un büyük bir çoğunluğunun, yani işçi sınıfının anayasal bir hakkını tehdit olarak görmek, gasp etmek ve bunu övünç olarak ifade etmek açıktır ki Cumhuriyetten daha da fazla uzaklaşmaktır. Yaşananlar bir kez daha göstermiştir ki bu ülkede adaleti ve cumhuriyeti yeniden inşa etmek, işçi sınıfının ekmeği ve geleceği için bir zorunluluktur.
13 Temmuz 2017
Son Eklenenler
- Özellikle işçi sınıfının genel örgütlülük ve bilinç düzeyinin gerilediği, siyasi iktidarın her türlü kanunsuzluğu yapan patronların arkasında durduğu günümüzde, Eti Krom patronunun tutumu patronların ortak tutumu haline gelmiştir. İktidarın gücünü...
- UİD-DER Web TV, filmleriyle işçi sınıfını anlatan Ken Loach’u Türkiyeli işçilere anlatmak üzere “İşçi Sınıfının Yönetmeni Ken Loach: HANGİ TARAFTASINIZ?” adlı mini bir belgesel hazırladı. İşçi sınıfının bu büyük yönetmenini anlatan belgeselimizi...
- Birleşik Metal-İş Sendikasının örgütlü olduğu Purmo Group'ta grev, 66. gününde kazanımla sonuçlandı. Elazığ’ın Alacakaya ilçesinde faaliyet gösteren Eti Krom AŞ’de, düşük ücretlere ve hak gasplarına karşı 1 Temmuzda iş bırakma eylemi başlatan maden...
- Sabahtan akşama kadar televizyon izlesek, kanal kanal gezip tartışma programlarına, dizi ve filmlere baksak hiçbirinde işçilere ve sorunlarına dair gerçekleri göremeyiz. Yüksek tirajlı gazetelerde, çok tıklanan haber sitelerinde işçilerin...
- Trafikte, toplu taşımada, market alışverişinde, hastane kuyruğunda, hatta yolda yürürken bile birbiriyle tartışan veya kavga eden insanlara şahit oluyoruz. Hatta bizler de kimi zaman bu tartışmaların bir parçası oluyoruz. Peki bu gerginlik nedensiz...
- Yaz aylarında havaların bir anda ısınmasıyla birlikte işyerleri adeta fırın gibi oldu. Gün içerisinde işçilerin sırtındaki ter birkaç kez kuruyor. İşte bu koşullarda her şeye rağmen Ramazan ve Kurban Bayramı tatilleri biz işçiler için bir can simidi...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden 1,5 yıl geçti. On bir kenti etkileyen depremlerde enkaz altında kalan on binlerce insanın ve yakınlarının feryatları günlerce dinmedi. Enkazdan sağ kurtarılabilecek binlerce insan, arama kurtarma çalışmalarının...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan ve Özçelik-İş Sendikasının örgütlü olduğu Yolbulan Metal fabrikasında çalışan işçiler Toplu İş Sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması üzerine 20 Haziranda greve çıkmışlardı. UİD-DER’li işçiler olarak bizler de...
- Srebrenitsa’da, 1995 Temmuzunda, 8 bini aşkın Boşnak, Sırp egemenleri tarafından katledildi. Geçmişten günümüze emperyalistlerin kışkırttığı tüm savaşlara baktığımızda ölenlerin, acı çekenlerin, yasa boğulanların emekçiler olduğunu, savaştan siyasi...
Düşün
Okyanusları, denizleri, dereleri, nehirleri
Düşle
Parmaklıkların ötesindeki sonsuz dünyayı
Düşün
...- 43 gündür direnen Sumitomo işçilerinin grevi kazanımla sonuçlandı. Adana’da PTT bünyesinde çalışan taşeron işçiler iş baskısı ve kötü çalışma koşullarına karşı 9 Temmuzda iş bıraktı. İşçilerin eylemi ikinci gününde kazanımla sona erdi. Manisa’da...
- TÜİK Haziran 2022 itibariyle enflasyon sepetine hangi ürünleri koyduğunu ve bu ürünlerin fiyatını ne olarak kabul ettiğini açıklamayı bıraktı. İki yıldır TÜİK’in açıkladığı enflasyonu neye göre hesapladığını bilmiyoruz. Yani sepet iki yıldır kayıp!...