Gebzeli işçi, emekçi kadınlar olarak bir araya geldik ve “UİD-DER ile 1 Mayıslar” videosunu izledik. Sizlerle duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak, tüm emekçi kadın kardeşlerimizi ortak bir mücadele duygusuyla ayağa kalkmak için 1 Mayıs’a çağırmak...
Buradasınız
DİSK: Grev Tehdit Değil Haktır! OHAL Kaldırılsın!
DİSK Yönetim Kurulu adına DİSK Genel Başkanı Kani Beko, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın grev yasaklarıyla ilgili konuşması hakkında bir basın açıklaması yaptı.

DİSK Yönetim Kurulu adına DİSK Genel Başkanı Kani Beko, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın grev yasaklarıyla ilgili konuşması hakkında bir basın açıklaması yaptı.
Açıklamada öne çıkan hususlar şöyle:
- Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin (YASED) 12 Temmuz 2017 tarihinde düzenlediği toplantıda konuşan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan “Grev tehdidi olan yere OHAL’den istifade ile anında müdahale ediyoruz. Diyoruz ki hayır, burada greve müsaade etmiyoruz, çünkü iş dünyamızı sarsamazsınız. Bunun için kullanıyoruz” [alkışlar] demiştir. Yerli ve yabancı sermaye temsilcilerine seslenen Erdoğan “Olağanüstü hali biz iş dünyamız daha iyi çalışsın diye yapıyoruz” sözleriyle OHAL’in kimlere hizmet ettiğini açıkça ve samimiyetle ifade etmiştir.
- Her şeyden önce şunu ifade etmek isteriz ki bu açıklamalar malumun ilanıdır ve bir dizi itirafı barındırmaktadır.
- AKP iktidarı döneminde 13, OHAL döneminde 5 grev “milli güvenliği “, “genel sağlığı” veya “finansal istikrarı bozucu” olduğu gibi gerekçelerle ertelenmiş aslında yasaklanmıştır. Erdoğan’ın son açıklamaları, grev yasaklarının asıl gerekçesinin sağlık veya güvenlik değil işverenlerin çıkarlarının korunması olduğunu devletin en tepesinden teyit edilmesidir.
- Cumhurbaşkanı tarafından “tehdit” olarak tanımlanan grev 1961 Anayasasından beri bir hak olarak Anayasa’da yerini almaktadır. Günümüzde de Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 54’üncü maddesi grev hakkını güvence altına almaktadır. Anayasal bir hak ne zaman “tehdit” kapsamına alınmıştır? Anayasa ne zaman değiştirilmiştir?
- Anayasanın 120. maddesine göre OHAL “şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması sebepleriyle” ilan edilebilir. Anayasanın 121. maddesine göre ise OHAL ile ilgili Kanun Hükmünde Kararnameler olağanüstü halin gerekli gördüğü konularda çıkarılabilir. Hükümet OHAL döneminde de bu anayasal kurallarla bağlıdır. Öte yandan Olağanüstü Hal Kanunu da hükümete grev erteleme/yasaklama yetkisi vermemektedir. 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de açıkça belirtildiği gibi OHAL’in amacı “darbe teşebbüsü ve terörle mücadele çerçevesinde alınması zaruri olan tedbirler ile bunlara ilişkin usul ve esasları belirlemektir.” Grev hakkının bu kapsamda değerlendirilmesi hukuka ve anayasaya açıkça aykırıdır. Dahası grev ertelemeleri OHAL mevzuatı ile değil 6356 sayılı yasaya göre yapılmaktadır. Ancak 6356 sayılı yasanın bir kılıf olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.
- Başbakan Binali Yıldırım başta olmak üzere ülkeyi yönetenler “OHAL’in millete karşı ilan edilmediğini” defalarca iddia etmişlerdir. Bugün ülke yurttaşlarının en az üçte ikisi ücret gelirleriyle yaşarken, ücretlilerin en önemli ve anayasal hak arama aracı olan grev hakkı yok sayılmakta ve “tehdit” olarak tanımlanmaktadır. Yurttaşların üçte ikisinin temel bir hakkı “tehdit” olarak görülüp engellenirken, “OHAL’in millete karşı ilan edilmediği” iddiası çürütülmektedir. Eğer nüfusumuzun üçte ikisi “millet” olarak görülmüyorsa “millet” kimdir? “Grev tehdidine izin vermedik” sözlerini coşkuyla alkışlayan yabancı sermaye temsilcileri mi?
- Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’nun (ITUC) her yıl düzenli olarak yayınladığı İnsan ve Sendikal Haklar Raporu’na göre Türkiye 2016’da Kamboçya, Hindistan, Katar ve İran gibi ülkelerle birlikte çalışanlar için en kötü on ülke sıralamasında yer almıştır. Grevi “tehdit” olarak tanımlayan anayasal bir hakkı engellemekle övünen sözler, 141 ülke içinde en kötü 10 ülke arasında yer aldığımız tespitinin haklılığını ortaya koymuştur.
- Adaletin olmadığı yerde, ülkeyi yönetenler küçük bir azınlığın desteği için “milletin” çoğunluğunun grev hakkının karşısına OHAL ile çıkmaktadır. Adaletin olmadığı yerde hak yoktur, hukuk yoktur, ekmek yoktur, gelecek yoktur.
- Daha geniş bir çerçeveden bakıldığında “Cumhur”un büyük bir çoğunluğunun, yani işçi sınıfının anayasal bir hakkını tehdit olarak görmek, gasp etmek ve bunu övünç olarak ifade etmek açıktır ki Cumhuriyetten daha da fazla uzaklaşmaktır. Yaşananlar bir kez daha göstermiştir ki bu ülkede adaleti ve cumhuriyeti yeniden inşa etmek, işçi sınıfının ekmeği ve geleceği için bir zorunluluktur.
13 Temmuz 2017
Son Eklenenler
- Uçak yolculuğu yapanlar bilir. Yolculuk esnasında uçağın kabin basıncının düşmesi, oksijen seviyesinin azalması durumunda oksijen maskeleri devreye girer. Yanımızda çocuğumuz olsa böyle bir durumda çoğumuz maskeyi önce çocuğumuza takmaya çalışırız,...
- Gelsinler yoldaşlar ben hazırım/ İki satır, bir mısra şiirle hazırım/ En karanlık dönemlerde/ Ektiğim tohumlar yeter bana/ Gelsinler yoldaşlar ben hazırım
- Milli Eğitim Bakanlığının proje okul atamalarına tepkiler devam ediyor. Eğitim Sen, proje okul uygulamaları ve atamalarına karşı 18 Nisanda Cağaloğlu Anadolu Lisesi önünde basın açıklaması yaptı.
- Vezir Muhammed Nurtani… Tanıdık gelmiştir bu isim pek çoğunuza… Yine de hikâyesinin bildiğimiz kısmını bir kez daha paylaşalım sizinle: Afganistanlı göçmen işçi Vezir Muhammed Nurtani 10 Kasım 2023’te çalıştığı kaçak maden ocağında kalp krizi...
- Artık eski kuşak işçilerden sayılırım. Mücadele örgütümüz UİD-DER saflarında yaş alıp 60’a merdiven dayadığım için kendimi bahtiyar hissediyorum. İlk 1 Mayıs’a 1979 yılında, İzmir’de, ustamla birlikte katıldım. Katılım oldukça yüksekti. Kalabalıkta...
- TTL tütün işçileri, örgütlü oldukları Tekgıda-İş Sendikası ile birlikte, 41 gün önce “Bu işyerinde grev var” pankartını fabrikanın dört bir yanına asarak greve çıktılar. Grev çadırlarını fabrika önüne kurdular. Büyük çoğunluğu kadın olan işçi...
- DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, 1 Mayıs’ı bu yıl İstanbul Kadıköy Meydanı’nda kutlama kararı aldıklarını basın açıklaması yaparak duyurdu.
- İzmir Çiğli Belediyesine bağlı Çibel’de çalışan işçiler Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 17 Nisanda greve çıktı. İzmir Narlıdere Belediyesine bağlı Narbel’de de Genel-İş İzmir 4 No’lu Şube ile SODEMSEN arasında...
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...