Buradasınız
Dört Mevsim Bahar Olur, İşçiler Birleşirse!
Gazi Mahallesi’nden bir işçi
İstanbul’a göç etmiş bir işçi ailesinin dört çocuğundan biriyim. Biz her kış aynı hikâyeyi yaşıyoruz. Aynı zamanda milyonlarca işçi çocuğunun da hikâyesi bu. Kış mevsimi çok soğuk geçer hepimizin bildiği gibi. Özellikle de işçi aileleri için dört mevsimin en sevimsizidir KIŞ. Bu mevsimde işçi-emekçi ailelerinin harcamaları diğer mevsimlere göre daha da fazla olur. Kış mevsiminde en temel sorun ısınmaktır.
1989 yılında İstanbul’a göç ettik. Biz İstanbul’a, yoksulluk ise bizim hayatımıza göç etmişti. Hem de öyle bir göçtü ki bu, yerini çok sevmişti yoksulluk. Bir türlü hayatımızdan çıkmak bilmedi. Yokluk kış aylarında kendini daha da çok hissettirirdi. Çok sonra öğrenecektim onunla barışık yaşamam gerektiğini... Çocukluk işte, hayallerim mevsimlikti ama en büyük hayalim, kışları her odası sıcacık bir evde ve sıcacık giysilerin içinde yaşamaktı. Bunlar hayal olmanın ötesine hiç geçemeyecekti.
Bir gün sabah uykudan kalktığımda odanın içi buz gibiydi. Yataktan hiç çıkasım yoktu. Ama dışarıdaki parlaklık odanın içini tüm pırıltısıyla aydınlatıyordu. Annemin odaya girmesiyle kalkmam aynı anda oldu. Annem dışarıda kar yağdığını haber verdi. Hemen pencereye koştum. Dışarısı bembeyaz olmuştu. İçimde bir sevinç oluştu, ne kadar güzel değil mi anne dedim, sevincimi paylaşmış olmam annemin pek hoşuna gitmemişti. Çünkü evde yakacak bir şey yoktu. Annem bunu düşünüyordu. Ve o gün de üstelik Salı günüydü. Salı günleri, bizim evimizin iki sokak arkasında kurulan Salı pazarından birkaç gün ısınmak için meyve kasaları ve kâğıt topluyorduk. Tezgâhların altına düşen meyve ve sebzeleri de utana sıkıla elimizdeki poşete koyuyorduk kardeşlerimle. Ama karın yağması demek o gün pazarın kurulmaması demekti. Çünkü kar yağınca pazar normal havalardaki gibi verimli olmuyordu. Pazarcıların birçoğu o gün tezgâh açmıyordu. Bu durum bizim eve ısınmak ve yemek için yeterli bir şeyler getiremeyeceğimiz anlamına geliyordu ve annem böyle günlerde daha çok üzülürdü. Ve benim kar sevincim kursağımda kalırdı. Bu konuşmalar geçerken aramızda, bir taraftan yatak toplanıyor ve kahvaltı hazırlanmış küçük bir tepsinin içinde annemin emek kokan elleriyle orta yere iniyordu. Tepsinin içinde, köyden gelen peynir, pazardan alınmış, çekirdeğiyle kabuğu neredeyse birbirine yapışmış en ucuz zeytin ve birkaç bayat ekmek (o zamanlarda fırınlarda taze ekmeğin yarı fiyatına bayat ekmek satılırdı) vardı. Kahvaltıdan sonra okul için hazırlık yaparken annem kardeşime ve bana bakkal poşeti getirip “bunları ayağınıza sarın, sarın ki ayaklarınız ıslanmasın” dedi. Çünkü kardeşimin ve benim ayakkabımın uçları açılmıştı. İki gün önce mahalledeki arkadaşlarla futbol maçı yapmış, güzel ve keyifli dakikalar geçirmiştik geçirmesine ama ayakkabılarımızın yırtılmış olması almış olduğumuz zevkin iki katı daha acıtmıştı canımızı. Çocukluğum boyunca topa vururken hep ayakkabıyı düşünmek zorunda kalmıştım. Babaya hesap vermek zor işti, ayakkabı yırtılırdı ve biz dayak yerdik. Hep şunu söylerdi: “Daha yeni aldım, ne çabuk yırttınız, bir daha size ayakkabı yok! Böyle gezin de aklınız başınıza gelsin.” Ve şunu ekleyerek bizi korkuturdu: “Bir daha top oynarken görürsem ayaklarınızı kırarım.” Ama biz çıplak ayakla oynardık da vazgeçmezdik bu oyundan. Poşetleri sarıp kardeşimle okulun yolunu tuttuk. Ayaklarımız ve tüm bedenimiz gün boyunca ısınmak nedir bilmedi. Okul bitince eve geldik, ama ev her zamankinden daha soğuktu.
Hiçbir kış düşlediğimiz gibi olmadı. Dışarıdan geldiğimizde sıcacık bir ev bizi hiçbir zaman mayıştırmadı. Çocukluğumuz ve gençliğimizin en güzel yılları, kışları ısınamadan geçti. Biz büyüdükçe yoksulluğumuz da büyüdü. Bugün aradan tamı tamına 21 yıl, hatta birkaç gün sonra 22 yıl geçmiş olacak. Dünyada birçok şey değişti. Dengeler altüst oldu. İklimler bile birbirine karıştı. Ne hükümetler gelip ne başbakanlar türlü vaatlerle kandırdı bizi ve bugün birçoğu hayatta bile değil. Açık kömür satışları yasaklandı. Kömür torbaya girdi. Binalarda kömürlükler artık neredeyse yok. Kışı geçirmek için artık bir ton ya da iki ton kömür alma devri kapandı. Zaten bu kadar parayı denkleştirmek de mümkün görünmüyor. Şimdi çuval çuval al, oh ne rahat. Ve birçok evde doğal gaz var artık. Tüm bu değişikliklere rağmen, çocukken kışları her odası sıcacık bir evde ve sıcacık giysilerin içinde yaşamak hayalim bunca zamanın geçmesine rağmen halen en büyük hayalim olmaya devam ediyor. Bugün ayaklarıma poşet sarmıyorum, çünkü ayakkabılarım topa değecek zamanı bulamıyor yırtılmak için. Ve artık öyle, eskiden yani çocukluğumda olduğu gibi arkadaşlarımı görmeye, çalışmaktan zamanım kalmıyor. Ama ayaklarım dışarıda yine ıslanıyor ve yine tüm vücudum üşüyor. 30 yaşına geldim neredeyse, mevsim kış ve evimde doğal gaz olmasına rağmen ben yine benim gibi milyonlarla birlikte üşüyorum, üşüyoruz. Öylesine çok üşüyoruz ki, bugün dünyada donarak ölenlerimizin sayısı oldukça fazla.
Dünden bugüne dünya üzerinde değişen tek şey yoklukların ve yoksulluğun daha da artığıdır. Bunu göremeyecek kadar körleştirmişler gözlerimizi. Siz de bir düşünün bakalım çocukluğunuzu, daha ne hikâyeler çıkacak ortaya kim bilir. Ve kıyaslayın dünle bugünü, neler değişmiş hayatımda diye. Lütfen sorgulayın yaşamınızı. Göreceksiniz aslında yaşımızdan başka birçok şeyin değişmediğini. Nedeni ise hep hükümetleri değiştirmeyi düşündük. Ama artık kafamızı değiştirerek sistemi değiştirmeliyiz. O zaman güneşin sıcaklığı dört mevsime yeter ve hiç kimse üşümek zorunda kalmaz. Yeter ki güneşi patronların elinden alarak bütün insanlık için yeryüzüne saçalım! Kurtulsun güneş esaretten! Nasıl mı yapacağız bunu? Bu sorunun cevabı UİD-DER’de dostum. Sen de gel, gerçekleştirmek için hayallerimizi birlikte mücadele edelim.
Umut Nedir?
- Her Yer Bizim Düzenimiz Olsun Diye
- Neden Bu Kadar Stresliyiz?
- “Beni Bırak, Gözünü Bebekten Ayırma Sakın”
- Huzurlu Bir Yaşam İçin Mücadeleye…
- “Bizim Hayallerimizi, Sizin Geleceğinizi Çaldılar”
- Bizim Mahallenin Gençleri
- Kişisel Gelişim Zırvasına Kanma, Sınıf Mücadelesine Sarıl
- Sömürü Düzenini Uçurumdan Atmak İçin Örgütlenelim
- Hindistan’da 250 Milyon Dolarlık Düğün ve Yoksulluk
- Emek Sömürüsü Kapitalizmin Fıtratında Var
- Sahip Olduğunuz Servet Bizden Çaldıklarınızdır!
- “Sayende Sigortalı Çalıştım, Emekliliğime Az Kaldı”
- Bayramları Bayram Gibi Yaşamak İçin!
- Dünya Üzerinde Yaşayan Herkesin Evi Olmalı
- Onlar Yok Ediyor, Biz Yenisini Yapacağız!
- Suyun Lüksü Olur mu Hiç?
- “Senin Yolundan Gideceğim Amca”
- Her Günü Doğa ve İnsanlık Günü İlan Etmek İçin…
- “Kıpır Kıpırsın, Heyecanın Ne Güzel Ey Yolcu”
- “Bence, Sevgi Emektir”
Son Eklenenler
- 17 Ocakta okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lisede okuyan yaklaşık 20 milyon öğrenci birinci dönem karnelerini alarak yarıyıl tatiline girdi. Mersin’de Eğitim-Sen ve Özel Öğretmenler Sendikası eğitimdeki sıkıntıları dile getirmek için Yenişehir İlçe...
- Suriye’deki Esad rejimi 8 Aralıkta yıkıldı. Hemen ardından da Suriye’deki savaşın bittiği ve Türkiye’deki Suriyelilerin artık güvenle ülkelerine geri dönebileceği konuşulmaya başlandı. Medyada Erdoğan’ın Suriye politikasının ne kadar başarılı olduğu...
- Sevgili işçi kardeşlerim, bizler yani işçi sınıfımızın örgütlü mücadelesinin bir parçası olanlar, eski kuşaktan işçilerin deneyimlerinden ziyadesiyle istifade etmeyi öğrendik sınıf büyüklerimizden. Bundandır karşımızdaki herhangi bir işçi...
- UİD-DER Müzik Topluluğu (UMUT), Ruhi Su’nun sesinden dinlediğimiz Boşa Didinmek Fayda Vermez şarkısını yeniden yorumladı. Şarkının mücadeleye çağıran sözleri kadar hikâyesi de çok anlamlı. Rusya işçi sınıfının romancısı Maksim Gorki, 1907’de,...
- İşyerinde yeni yıl kutlaması yapmak için işi biraz erken bıraktık. Kutlama için masaları hazırladık, şarkı listemizi ayarladık. İşin yorgunluğunu atıp dinlenecek, uzun uzun sohbet edecektik. Tabii eğlence kısmına geçmeden önce işyerinin şef ve...
- Birleşik Metal-İş Sendikası ile MESS arasında süren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin anlaşmazlıkla sonuçlanması üzerine 13 Aralıkta başlayan GE Grid Solutions grevinin 33. gününde anlaşma sağlandı. Böylece MESS sözleşmeleri kapsamında 4 işletmede...
- Siyasi iktidarın sahte enflasyon verilerine dayanarak 2025 yılı için kamu emekçilerine yaptığı yüzde 11,54 oranındaki zam, kamu emekçileri tarafından ülke genelinde protesto edildi. 13 Ocakta iş durduran KESK, Birleşik Kamu-İş, Hür-Sen, ASİM-Sen...
- Aylardır uzmanların, siyasetçilerin, patronların hatta uluslararası finans kuruluşlarının yaptığı tartışma, analiz ve hesaplamaların sonunda 2025 yılı için asgari ücret 22 bin 104 lira olarak açıklandı. Bu açıklamayı, Türkiye İşveren Sendikaları...
- Günümüzde fabrikalarda, işyerlerinde “kolay yoldan para kazanma” hayaliyle şans ve bahis oyunları oynamak gitgide yaygınlaştı. Teknolojiyle birlikte kumarhane herkesin cebine girdi. Her molada, her köşede tüm başlar cep telefonlarına eğiliyor,...
- Balıkesir Gönen’de bulunan Arıtaş Kriyojenik’te 19 Aralıkta başlayan grev 10 Ocakta anlaşmayla sonuçlandı. DİSK/Emekli-Sen 11 Ocakta Türkiye genelinde İzmir’den Trabzon’a, İstanbul’dan Denizli’ye pek çok ilde “TÜİK Verileri Kirli ve Yalan; Açlık,...
- Aralık ayında Birleşik Metal-İş sendikasının örgütlü olduğu Hitachi Energy, GE Grid Solutions, Schneider Elekrik, Arıtaş Kriyojenik ve Green Transfo fabrikalarında peşi sıra grevler başladı. Çok geçmeden de sermaye sınıfının tatlı kârlarını düşünen...
- İzmir Buca’da sendikal baskıların ve işten atma saldırısının devam ettiği Telus önünde direniş başladı. Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri ve ardından Metropol İnşaat adlı taşeron şirketler bünyesinde çalışan inşaat...
- Yeni bir yılın, 2025’in ilk günlerini yaşıyoruz. Ama işçi ve emekçilerin yüreğinde “yeni” olanın getirdiği heyecan ve umut yerine büyüyen endişeler ve kasvet var. Takvim yaprakları hariç hayatımızda değişen tek şey yaratılan ekonomik yıkımın...