Buradasınız
Efsaneler Karın Doyurmaz!
İstanbul’dan bir işçi

Bir tarafta bir avuç sermaye sahibi, öte tarafta ise üreten ama yoksulluk içinde yaşayan milyarlarca insan… İşsizlik, sefalet ve açlık… En zengin 26 kişinin serveti, dünyadaki 3,8 milyar insanın toplam zenginliğine eşit… Bunun nedeni emeğin sömürüsüne dayanan kapitalist kâr düzenidir! Peki, böyle bir sistem nasıl ayakta kalabiliyor? Egemenler eşitsizliğin ve adaletsizliğin üzerine sis perdesi çekmeyi nasıl başarıyor?
Sömürü düzeninin sahipleri ve sözcüleri, emekçilerin bilincini felç etmek amacıyla yoğun bir propaganda yürütüyorlar. Medyayı etkili bir şekilde kullanıyorlar. Yalan söylüyor, tarihi gerçekleri çarpıtıyor, efsaneler uyduruyorlar. Meselâ petrol efsanesi, bor efsanesi, torium efsanesi ve hatta contorium saçmalığı gibi… Efsanelerle bizi uyutmak isteyen egemenler, bu efsaneleri adeta toplumun kodlarına işlemeye çalışıyorlar.
En bilinen, bu yönüyle sohbetlerde sıkça bahsi açılan efsanelerden birisidir petrol efsanesi... “Aslında bizim topraklarda petrol çok da yabancı devletler çıkarmamızı engelliyor. Lozan’ın gizli maddeleri var!” deniyor. Hâlbuki devlet gece gündüz petrol arıyor. Üstelik biliyoruz ki Karadeniz’in derinliklerinde petrol olduğu tahmin ediliyor fakat çok derinde ve çıkarması maliyetli olduğu için de patronlar tercih etmiyor. “Nasıl olur kardeşim, Irak’ta olur da nasıl burada olmaz!” deniyor. Her şeyden önce kara sınırı var diye bu topraklarda da petrol olacak diye bir şey yok! Burada yeterli miktarda yok işte, bu anlaşılmıyor.
Ülkenin istikbaline ilişkin yapılan neredeyse her sohbet dönüp dolaşıyor bir başka efsaneye, bor efsanesine bağlanıyor: “Dış mihraklar, ekonomimizi uçuracak bor madenimizin peşinde!” Bor üzerine o denli tevatür var ki 7’den 70’e neredeyse herkes neye benzediğine, ne işe yaradığına dair net bilgisi olmadığı halde bu maden hakkında konuşuyor; “Hele bir çıkarsak, çıkardığımızı işleyebilsek hele... O zaman kimse bizi durduramaz!” deniyor. Bilinmiyor ki Türkiye zaten 2 milyar dolarlık bor madeni pazarının yarısını elinde bulunduruyor. Bilinmiyor ki bor madeni sanıldığı gibi benzinin yerine yakıt olarak kullanılabilecek bir enerji kaynağı değil!
Akıllara zarar bu durum kimi zaman öylesine çığırından çıkıyor ki şaşırmamak elde değil! Meselâ contorium saçmalığı… Zamanında bir vatandaş, efsanelerin bu denli revaçta olmasını eleştirmek için contorium diye bir element uydurmuş. Gerekli formülleri tasarlamış ve bor efsanesine benzer bir efsane yaratmış. İş öyle bir noktaya varmış ki herkes contorium’u konuşur, televizyonlar ve gazeteler gerçek bile olmayan bu maden hakkında haber yapar olmuş. Yani bir şakayla başlayan komplo teorisi, toplumsal bir kanaate dönüşmüş. contorium bir anda Türkiye’nin en vatansever elementi oluvermiş!
Ülkedeki çeşit çeşit madene ilişkin pek çok efsane bulunuyor ve egemenler her birini sırayla ısıtıp önümüze koyuyorlar. Üstelik efsaneler madenlerle de sınırlı kalmıyor. Yok, Selçuklu diyorlar. Yok, Osmanlı diyorlar. Tarihsel olayları bağlamından kopararak, kendi çıkarlarına göre yorumlayarak ve kimi zaman da açıkça çarpıtarak biz emekçileri kendi politik amaçlarına alet ediyorlar. “Biz büyük devletiz, herkes paçamızdan aşağı çekmeye çalışıyor, önümüzü kesiyor” diyorlar. Bizim de böyle düşünüp yaşadığımız sorunların gerçek kaynağı olarak çelişkilerle dolu kapitalist sömürü düzenini görmemizi istemiyorlar. Yapay bir düşman yaratıyorlar ve asıl düşmanı, sınıf düşmanımızı gözlerden kaçırmak istiyorlar.
Egemenler elleri bolluk ve bereket üreten işçi ve emekçileri efsanelerle oyalıyorlar. Aynı zamanda kendilerini kurtarıcı olarak sunuyor ve efsanelerle uyuttukları, gerçeklik algısını yok ettikleri kitleleri peşlerine takıyorlar. Amaçları dizginsiz sömürü düzenlerini gizlemek ve işçi sınıfını kendi sorunları temelinde mücadeleye girişmekten alıkoymaktır. Ama efsaneler karın doyurmuyor! Uyanık olalım kardeşler! Bu düzende emek veren muazzam bir zenginlik üreten bizim sınıfımız ama sömürülen ve açlığa mahkûm edilen de biziz! Unutmayalım tam da bu nedenle onların petrolü de Torium’u da, bor’u da var zaten, biziz! Öyleyse efsanelere değil kendi sınıfımızın gücüne inanmalıyız. Kendi sınıf çıkarlarımız temelinde hareket etmeli ve bizi efsanelerle oyalayanlara hak ettikleri cevabı vermeliyiz.
TÜPRAŞ İşçileri Rafineriye Kapandı
Başımızı Oyunlardan Kaldıralım
- Sivas Katliamı 32. Yılında Lanetlendi, Katledilenler Anıldı
- Göçmenlerin Sağlığa Erişim Hakkı Yok Ediliyor!
- “Halkımız Yoksul Değil, Devletimiz Sosyal”
- Gazze’de Yardım Merkezine Saldırı: Kapitalizmin Geldiği Nokta
- Dünya Mülteciler Günü: Umut Kapitalizme Karşı Mücadelede!
- Genel-İş Sendikacıların Tutuklanmasını Protesto Etti
- Sağlık Emekçileri: “Bitmeyen Eziyet Bitmeyen Rezalet! Hasta Gelmedi Ceza Geldi”
- ABD Büyükelçiliği Önünde Eylem: “Filistin’de Ablukaya ve İşgale Son”
- İzmir Belediye İşçilerinin Grevinin Gösterdikleri
- Tüm İnsanlık İçin Atan Kalplerin Anısına
- Enflasyonun Bize Faturası
- Örgütlü Gücümüzden Korkuyorlar Kardeşlerim
- TPI Compozit Grevcilerinin Anlattıkları
- İşçiler Grevi Nasıl Yürütmeli?
- Yönetmen ve Senarist Ali Özgentürk’e Veda
- Sırrı Abi, Beynelmilel ve İşçi Sınıfının Enternasyonali
- Yaşasın Sınıf Dayanışması
- Soma Katliamının 11. Yılında 301 Madenci İçin Eylemler Yapıldı
- Erol Eğrekler Katlediliyor, Holdingler İşçilerin Kanıyla Büyüyor!
- Benim Onurlu ve Dirençli Devrimci Hasan Dayım
Son Eklenenler
- ABD’nin her yıl “özgürlük ve bağımsızlık günü” olarak kutladığı 4 Temmuz, bu yıl resmi törenlerin ve barbekü partilerinin ötesine geçerek işçi ve emekçilerin öfkesine sahne oldu. “Amerika’ya Özgürlük” sloganıyla onlarca şehirde gerçekleşen...
- Şüphesiz ki koşullar insanın ruh halini belirlemede çok etkili olur. Aynı şekilde tersine, bilinçlenen, ruh halleri değişen insanlar koşulları belirlemekte ve değiştirmekte çok etkili olur. Örneğin yoğun bir kış mevsimin yarattığı ruh hali, öyle bir...
- “Kamu imkânlarını amacı dışında kullanmak, kamuya ait işleri yavaşlatmak ya da aksatmak, verilen görevleri layıkıyla yerine getirmemek hem vebal hem de günahtır. Kamu hizmetlerini sunarken insanlar arasında ayrım yapmak, tanıdığı kişilere öncelik...
- Petrol-İş Sendikasında örgütlü grevci TPI Kompozit ve Temel Conta işçileri ile grevlerini kazanımla sonuçlandıran DYO Boya işçileri ve sendika düşmanlığına, işten atma saldırılarına karşı direnen TEKSİF üyesi Digel Tekstil işçileri, İzmir Menemen...
- Yıllar önce çalışıp ayrıldığım işyerinden bir işçi arkadaşım anlattı. Patron ekonomik krizden dolayı iflas ettiğini, işyerini kapatacağını söylemiş işçilere. Sonra patronla birlikte oturup ağlaşmışlar; “ne güzel bir işyerimiz vardı, ne güzel bir...
- Başlıkta yer alan ifadeler, Hakkı Özkan’ın “Grevden Sonra” romanındaki öncü işçi Nuri’nin eşinin sözleridir. Nuri, grevde öncüdür; mayası sağlam, kararlı bir işçidir. Yazar Hakkı Özkan matbaa işçiliği yapmıştır, yaşadıklarını romana aktarmıştır. “...
- Gebze Sendikalar Birliği, İsrail devletinin Gazze’de yürüttüğü katliamı, emperyalist savaşı lanetlemek, Filistin halkının sesi olmak, işçilerin dayanışmasını büyütmek için Filistinli sendikacılarla birlikte Gebze Kent Meydanında bir eylem düzenledi...
- Kenya’da, geçtiğimiz sene Haziran ayında, IMF’nin dayattığı kemer sıkma politikaları doğrultusunda yeni vergi yasası hazırlanmıştı. Bu yasa tasarısı, işsizlik, yoksulluk ve artan hayat pahalılığıyla boğuşan işçilerin ve emekçi gençliğin öfkesini...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu, Kocaeli Dilovası ve İzmir Çiğli’de üretim yapan DYO Boya fabrikalarında, düşük zam dayatmasına karşı greve çıkan işçilerin mücadelesi 44. gününde kazanımla sonuçlandı. İlk yıl için yüzde 73...
- İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek için çalışan UİD-DER, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yılı vesilesiyle 29 Haziranda, “Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!”...
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kocaeli’nin Körfez ilçesinde faaliyet gösteren Gübretaş fabrikasında yüzde 30 sefalet dayatmasına karşı işçiler, 3 Temmuzda greve başladı. Devrimci Sağlık-İş Sendikasının, kamu işçilerine dayatılan sefalet...
- Geçtiğimiz hafta sonu, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55, UİD-DER’in kuruluşunun 19. yılı vesilesiyle Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde yüzlerce işçi arkadaşımızla yan yanaydık. Grevleri devam eden Petrol-İş üyesi DYO işçileri, DİSK’in kurucusu...
- Sivas katliamının 32. yılında Türkiye’nin birçok kentinde anma etkinlikleri ve eylemler düzenlendi. Katledilen 33 aydın ve sanatçı anıldı, katliam bir kez daha lanetlendi. Sivas katliamının unutulmadığının, tüm katliamların er ya da geç hesabının...