Buradasınız
“Emekçi Kadınlar Mücadeleye” Etkinliği

“Emekçi Kadınlar Mücadeleye!” adıyla bir kampanya yürüten UİD-DER Kadın Komitesi, 6 Aralık Pazar günü UİD-DER temsilciliklerinde ve işçi bölgelerinde etkinliklerine başladı. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’nde başlatılan kampanyanın “Kadına Şiddete Hayır, Her İşyerine Kreş, Doğum İzni Uzatılsın, Gece Vardiyası Yasaklansın!” talepleri işçi ve emekçi kadınlar tarafından coşkuyla karşılandı. Metal, petrokimya, gıda, hizmet, tekstil gibi sektörlerden etkinliğe katılan kadın işçiler, bu talepleri emekçi kadınlar arasında yaymak için mücadele edeceklerini dile getirdiler.
UİD-DER Kadın Komitesi’nin “Emekçi Kadınlar Mücadeleye” kampanyasının açılış etkinliğinde şu hususlara değinildi: “Kadınlar adına konuşan erkek egemen zihniyete, kadına yönelik her türlü şiddete, kadın cinayetlerine ‘artık yeter’ diyoruz. Tüm kadınların çalışabilmesi için her işyerine kreş istiyoruz. Doğum izni ve emzirme izninin uzatılmasını istiyoruz. Gece vardiyasının yasaklanmasını istiyoruz. Hamile işçilerin iş koşullarının düzeltilmesini istiyoruz. Erkeklerle eşit iş yaptığımız halde daha düşük ücret almaya itiraz ediyoruz. Ağır şartlarda uzun saatler boyunca çalışıp tükenmeye hayır diyoruz. Emeğimizin yok sayılmasına, bedenimize ve namusumuza bekçilik yapılmasına itiraz ediyoruz. Çocuk gelinlerin, töre cinayetlerinin, tecavüzün, tacizin ve istismarın bu yozlaşmış sömürü sisteminin sonuçları olduğunu biliyoruz. Anaların evlatlarını savaşlarda kaybetmesini istemiyoruz. Anaların barış talebine kulak verilsin istiyoruz. Eşit olan halkların birbiriyle sorunu olmayacaktır. Halklar kardeş, işçiler birlik olsun istiyoruz. Erkek ve kadın işçi kardeşlerimizle omuz omuza patronların sömürüsüne karşı savaşmak istiyoruz. Biliyoruz ki biz kadınlar mücadele ettikçe başımızı dik tutabilir, özgürleşebiliriz. Bu bilinçle ‘Emekçi Kadınlar Mücadeleye!’ diye haykırıyoruz. Hepinizi işçi sınıfının mücadelesini, kadınların çifte ezilmişliğe karşı mücadelesini büyütmeye çağırıyoruz.”
UİD-DER Müzik Grubu’nun söylediği birbirinden güzel türkülerle, UİD-DER medya ekibinin hazırladığı UİD-DER Kadın Komitesi’nin çalışmalarını anlatan videolarla devam eden etkinliğin ikinci bölümünde; etkinliğe katılan emekçi kadınlar söz alarak kampanyanın önemine ve nasıl büyütülmesi gerektiğine dair duygularını, düşüncelerini paylaştılar. Kocaeli Gebze, Yenimahalle, Çayırova ve Darıca’dan; İstanbul Esenyurt, Altınşehir, Kıraç, Avcılar, Sefaköy, Şirinevler, Cennet, Gazi Mahallesi gibi mahallelerden gelerek etkinliklere katılan işçi kadınların düşüncelerini aşağıda paylaşıyoruz:
Petrokimya sektöründen bir kadın işçi; “Ben üç vardiya çalışıyorum. Kısacık olan doğum iznim bitti ve işe başladım. Ancak henüz birkaç aylık olan oğlum bu konuda çok sıkıntı yaşadı. Ben gece vardiyasındayken onun bütün dengesi bozuldu. Her gece ben işe gittiğimde saatlerce ağladı. Bir gün eşim gecenin köründe sırf emzirmem için oğlumu işyerine getirdi. Bu yüzden bu kampanya çok anlamlı. Ben de gece vardiyalarının yasaklanmasını istiyorum” diyerek kampanyadaki ‘gece vardiyası yasaklansın’ talebinin önemine vurgu yaptı.
Tekstil işçisi bir kadın: “Çalışma koşullarımız çok kötü. Gece vardiyalarının yasaklanmasını ve ücretlerin yükseltilmesini istiyoruz. Bu yüzden kampanyanızı destekliyorum. Ben buraya gelerek çok şey öğrendim. Öğrenmeye ve çevremdeki, işyerindeki kadın arkadaşlarıma taşıdığım şeyleri de aktarmaya devam edeceğim.”
Gıda sektöründen bir kadın işçi;“Doğum ve emzirme izinleri kesinlikle çok kısa. Benim çalıştığım fabrikada da anneler işe gelirken sütlerini sağıp buzdolabına koyuyorlar. Ama çocuğun sadece süte değil o sütü içerken annesinin sıcaklığına, şefkatine ihtiyacı var” sözleriyle işçi çocuklarının daha küçücükken annelerinden nasıl koparıldıklarını anlattı.
Gıda işçisi bir başka kadın işçi: “Gece vardiyasında çalışmak çok zor. İşyerlerinde kadınlar hakaretlere uğruyor, yok sayılıyor. Yeter artık! UİD-DER Kadın Komitesi’nin bu kampanyasını destekliyorum.
Petrokimya sektöründen bir başka kadın işçi; “Bizler kadın işçiler olarak sistemin dayattığı hayatları yaşamak zorunda kalıyoruz. Biz kendimiz için bir şeyler yapmalıyız artık. Patronların işi hiçbir zaman bitmeyecek. 12 saat çalışacaksın, mesaiye kalacaksın diyorlar kalıyoruz. Eve geliyoruz, evde de çalışıyoruz. Dinlenmeden yine fabrikanın yolunu tutuyoruz. Kafamız evde bedenimiz işyerinde. Bu iş kazlarına da davetiye çıkarıyor. Şunu bilelim ki patronların kâr hırsı, üretim hırsı hiç bitmeyecek. Bu dava biz kadın işçilerin davası. Bunun için de hepimizin bu kampanyaya güç verip mücadele etmesi gerekiyor” diyerek UİD-DER Kadın Komitesi’nin başlattığı kampanyanın önemine değindi.
Hizmet sektöründen bir kadın işçi: “Gerçekten bugün işyerlerimizde kadın arkadaşlarımızla konuştuğumuz zaman anlatmamız gereken çok şey var. Bu kampanyayı büyütmek daha çok kadına ulaşmak çok önemli. Bugün kapımıza dayanan bir savaş var ve ben anne olarak evlatlarımızın savaşlarda ölmesini istemiyorum. Hem bunların hem de diğer sorunların çözümü biz kadın işçilerin bir araya gelmesiyle olacaktır ancak.”
Bir ev kadını: “Analar ölmesin, çocuklar öldürülmesin. Bütün taleplerinize katılıyorum, kampanyanızı destekliyorum.”
Hizmet sektöründe çalışan bir başka kadın işçi: “Başlattığınız kampanya kadınlar için çok önemli. Yaptığınız etkinliği çok beğendim. Bu çalışmanın zaman içerisinde bütün emekçi kadınlara ulaşması gerekiyor, yoğun çalışmalar yapılması gerekiyor. Emek veren bütün arkadaşlara teşekkür ederim.”
Gıda işçisi bir kadın: “Gece vardiyaları kaldırılsın. Bir kadın olarak doğum izninin uzatılmasını istiyorum. Bu kampanyayı canı gönülden destekliyorum.”
Büro işçisi bir kadın: “Bu kampanya başladığından beri çevremizdeki kadın arkadaşlarımıza nasıl ulaşmamız gerektiğini düşünüyorum. Geçmişte hakkını arayan işçilerin başlattığı bir direniş vesilesiyle bir işçi ailesinin evine ziyarete gitmiştik. Ev sahibi olan ablamız komşularını çağırıp bizden bu direnişi ve işçilerin haklılığını onlara da anlatmamızı istemişti. Bu benim aklımda kalan çok önemli bir örnek. Tıpkı o gün o ablamızın yaptığı gibi arkadaşlarımızı, eşimizi, dostumuzu evlerinde ziyaret edip onlara ve çevrelerindekilere bu kampanyayı anlatmalıyız.”
Büro emekçisi başka bir kadın işçi; “Geçtiğimiz günlerde Arapçeşme muhtarının yaptığı bir açıklama vardı. Mahallenin muhtarı mı yoksa sarayın muhtarı mı belli değil! Biz kadınların saat kaçta sokağa çıkacağına, nasıl çıkacağına dair açıklama yapma cüretini kendinde bulabiliyor. Sorunları yaşayan biz kadınlarız. Ama söz söyleme yetkisi hep erkeklerde. Kadına şiddet sadece yüzünü, gözünü morartmak değildir. Bu da kadına yönelik bir şiddettir. Ben işte bu cins ayrımcılığına karşı, bu çifte ezilmişliğe karşı bu kampanyanın sahiplenilmesi gerektiğini düşünüyorum” diyerek kadın işçileri bu kampanyayı daha çok kadına duyurmaya ve büyütmeye çağırdı.
Bir kadın işçi: “Bu kampanyayı destekliyor ve çok önemli buluyorum. Kampanyanın daha da büyümesi için en yakınımdaki mahallemdeki kadınlara da bu öğrendiklerimi anlatacağım.”
Tekstil işçisi ve ev işçisi bir kadın: İşyerlerinde kadınlara her türlü hakaret oluyor; bunları yaşıyoruz. Çalışan kadınlara kreş çok gerekli. Kadınlara her türlü destek sağlanmalı. Gece vardiyası kalkmalı. Kadınlar için hiç uygun değil. Kadınlar için olan her türlü mücadeleyi destekliyorum.”
İlahiyat fakültesinde okuyan bir kadın öğrenci: “İlk olarak emeğinize sağlık kardeşlerim. Bugünün önemini bana hissettirdiğiniz, duygulandırdığınız, bazı gerçeklerin farkına vardırdığınız için minnettarım. Duygularımı kelimelerle ifade etmem imkânsız. Ne kadar farklı kültürlere sahip olsak da hepinizin gönüllerinin bir olması, gözlerinizin ışıl ışıl bakışları, el ele kenetlenmeniz muazzam bir hissiyat. Benim ikinci evim oldunuz. Beni evinizin bir ferdi gibi hissettirdiğiniz için çok teşekkür ederim. Hepinizin alın terinize sağlık, fedakâr kardeşlerim.”
Bir kadın öğrenci: “Kadınlar her konuda ikinci sınıf muamelesi görüyor ve hakları gasp ediliyor. Ben de bir kadın olarak bu kampanyayı destekliyorum. Mücadele etmesi gereken biz kadınlarız.”
Metal işçisi bir kadın: “Kadına şiddet bazen dayak, bazen psikolojik şiddet var. Bunların hiçbirini istemiyorum. Yeter artık, bu şiddet dursun. Kadına hakkı verilsin. Bıktım kadının ikinci sınıf insan görülmesinden. İnsanız, insan gibi yaşamak istiyoruz. Dursun artık bu şiddet!”
Kadın işçilerin yaşadığı sorunlar ve bu sorunların çözümü noktasında sohbet eden kadın işçiler, UİD-DER Kadın Komitesi’nin başlattığı kampanyayı daha da büyütmek için neler yapılabileceği üzerine sohbet ettiler. Yapılan sıcak sohbetlerin ardından etkinlikler sona erdi.
Hoşino
Son Eklenenler
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...