Buradasınız
Emekçi Kadınların Tek Çaresi Örgütlü Mücadele
Beylikdüzü’nden bir kadın işçi
Günden güne kadına yönelik şiddet artıyor. Her gün birkaç kadının kocası tarafından silahla vurulduğu, bıçaklandığı haberlerini okuyoruz. Okunan haberlerdeki vahşet önce insanları üzüyor sonra öfkesini artırıyor. İnsanlar, sosyal medyada birkaç şey yazarak öfkelerini dile getiriyorlar. Bunu yapan kişinin yüreği kendince rahatlıyor, insani görevini yerine getirdi diye düşünüyor.
Kapitalizm denen bu kokuşmuş düzen insanların duygularını bile törpülüyor. Yaşanan olaylara kızmak tepki göstermek mi istiyorsun, kız ama oturduğun yerden! Sosyal medya üzerinden, tabii ki aşırıya kaçmayacak şekilde neyi kınayacaksan kına! Kadın cinayetleri, çocuk istismarları günümüzde normal bir durum haline getirilmek isteniyor. Kanıksayalım isteniyor. Aynı iş cinayetlerinin kanıksanması gibi… Aslında toplumda, tüm bu olup bitenlerin normal olduğu algısı oluşturulmak isteniyor. AKP hükümeti, 17 yıllık iktidarı boyunca kadına yönelik şiddete çözüm bulmadı, böyle de bir derdi olmadı. İş cinayetlerini umursamadığı gibi kadın cinayetlerini de gerçekte umursamıyor. Sürekli tehdit dili kullanan, toplumu yapay temelde kutuplaştıran, kin ve nefreti körükleyen bir iktidar kadın cinayetlerinin önünü alabilir mi? Bugün Türkiye’de iktidar eliyle oluşturulan siyasal ortam ile kadın cinayetleri arasında bir bağlantı yok mu? Toplumdaki olumlu değerler aşınıyor, “başkasını ez ki üste çıkasın” anlayışı yaygınlaşıyor, diziler ve filmlerde dehşet saçılıyor ve lümpenleşme artıyor.
Kadın cinayetleri önce peş peşe gündeme getiriliyor. Bir süre sonra normalleşiyor. Bu süre içerisinde cinayetler devam ediyor. Sadece eşi tarafından vahşice katledilmiş cinayetler gündem oluyor. Tekrar toplumda bir iki söz söyleniyor. Hükümet sözüm ona kınama mesajları ya da konuşmalar yapıyor, bir zaman sonra da olay kanıksanıyor. Hükümetin yanı sıra yazarlar, çizerler, aydınlar, sanatçılar birçok şey yazıp çiziyor. Fakat sorunun kaynağı ve çözümü nedir diyen olmuyor. Her yeni vahşetin sonunda iktidarı suçlamak yerine toplumun bir kesiminde idam sesleri yükseliyor. Ama unutulan bir şey var, genellikle kadın cinayeti işleyenlerin aynı zamanda meydanlarda “idam isteriz” çığırtkanlığını yapanlardan çıkıyor olmasıdır.
Yandaş medya, toplumun sorunlarının üzerini örtmek için, ana habere geçmeden önce yarım saat felaket haberleri sunuyor. Oysa toplumu bu hale getiren ve çürüten onların düzeni kapitalizmin ta kendisidir. Katledilen kadınlardan geriye içler açısı hikâyeleri kalıyor. Kimisi yaşadığı şiddeti ölene dek çekiyor. Kimisi de “yeter artık” dediğinde kocası tarafından öldürülüyor. Bu cani kocalar bu hale nasıl geliyor? Sonuçta erkeği ve kızı doğuran da annedir. Hangi anne ister evladı büyüdüğünde başka bir cana kıysın?
Toplumda erkeğe verilen roller var. Daha çocukken aşılanıyor beynine “sen erkeksin” diyerek kız çocuğundan ayırıp sanki erkek çocuğa her şeyi yapma hakkı tanınıyor. “Erkek büyüyüp okuyacak, adam olacak, çalışacak, evlenecek, çocuklarına, karısına sahip çıkacak evini geçindirecek” diye daha ergenlik döneminden başlanıyor sırtına yük bindirilmeye. Kadın ne yapar? Kadın da evlenir, çocuklarına bakar, evin yükü de kadının sırtına yıkılır. Ama yerleşik anlayışa göre kadın dediğin evinden dışarı çıkmaz! Düşünün, kendisinin doğurup büyüttüğü erkek evladı gün geliyor annesine hükmetmeye başlıyor. Evin direği rolüne bürünüyor. Doğal olarak da aldığı sorumluluk büyük oluyor. Toplumda evin direği sayılan erkek, evi geçindiremediği zaman “beceriksiz, bu ne biçim erkek, erkek dediğin ekmeğini taştan çıkarır” diye basıncı iliklerine kadar hisseder. Kimse şunu dillendirmez, “işten atılmıştır, işsiz kalmıştır ya da çalışıyor ama aldığı ücret düşük ondan yetiremiyor.” Erkek evini geçindiremediği zaman da kendini eksik bir işe yaramaz hissetmeye başlıyor. Sonuçta ya “kafayı yiyor” ya da cinnet geçiriyor. Yetirebilmek için ek işlerle yaşamaya devam ediyor. Hayat şartları işçi ailelerinde huzursuzluğa neden oluyor.
Burjuvazi işçi sınıfının sırtından geçindiği için ona göre politikalar yürütüyor. Bilinçsiz, örgütsüz erkek işçiler “ben neden yoksulum, neden bu kadar düşük ücret alıyorum, bu patronlar biz işçileri karın tokluğuna çalıştırıyorlar. Birlik olup zam isteyelim insan gibi yaşayacağımız bir ücretimiz olsun” diye sorgulamadıkları için çaresizliklerini, kızgınlıklarını evdeki kadınlardan ve çocuklardan çıkartıyorlar. Birçok kadın bu sorunlar yüzünden, şiddetli geçimsizlikten ve eşinden gördüğü fiziki şiddetten dolayı boşanıyor. Fakat toplumun erkeğe verdiği rol yine devreye giriyor: “Adama bak bir kadına sahip çıkamadı. Kadın nasıl olur da erkeğini boşamaya kalkar. Kadının yeri kocasının yanı olmalı, döver de sever de”, “kocandır ele güne karşı başında dursun.” Böylece kadına şiddet devam ediyor. Eğer kadının çok canına tak dediyse çareyi polise başvurmakta arıyor. Ancak bu sefer de kadın devlet eliyle iyice çaresizliğin içine düşüyor. Çünkü devlet ya da polisler bugüne kadar kadınları korumadı, korumayacak. Onlarca kadın devlet koruması altındayken kocaları tarafından öldürüldü. Yaşanan olaylarda birinci derecede iktidar ve düzen suçludur. Bu iktidar değil midir kadın bedeni üzerinden gece gündüz siyaset yapan? “Kadın gülmez, sokağa çıkmaz, açık giyinmez, saçı uzun aklı kısa, kadın şeytandır” sözlerini topluma sürekli empoze ediyorlar. Kadın emekçiler, korkup sinmek yerine mücadele yolunu seçmeli, çareyi örgütlü olmakta bulmalı. Tek bir çare var. Kadınıyla erkeğiyle bilinçlenmeli, işçi sınıfını vahşete sürükleyen kapitalist düzenden hesap sormalı.
İşsizlik Nasıl Düşük Gösteriliyor?
EYT’liler Ankara Mitinginde Buluştu
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Clara Zetkin ve Ölümsüz Mirası
- Değişen Dünyam ve Dünyayı Değiştirme İsteğim
- Acımız Öfkeye, Öfkemiz Mücadeleye Dönüşsün!
- Emekçi Kadın Mücadeleyle Güzelleşir
- Emekçi Kadınlar Haydi 1 Mayıs’a!
- Yaşıyoruz Sanıyoruz
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- UİD-DER’de Bir Kez Daha 8 Mart Coşkusu
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Mücadelenin Adıdır Kadın
- Ekmeğe Zam Yapılırsa
- UİD-DER’de 8 Mart Etkinlikleri: Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!
Son Eklenenler
- İngiltere’de 100 binin üzerinde insan Filistin halkıyla dayanışmasını göstermek ve emperyalist savaşa hayır demek için 2 Kasımda yeniden meydanlara çıktı. Başkent Londra’da 21. kez düzenlenen ulusal eylem gününde on binler hükümet binalarının...
- İspanya’da 29 Ekim Salı günü yaşanan sel felaketinde can kaybı 250’ye ulaştı. İspanya’nın doğusundaki Valencia bölgesinde etkili olan aşırı yağışlardan sonra meydana gelen sel felaketi büyük bir yıkıma neden oldu. Kurtarma ekipleri felaketten...
- Sevgili işçi kardeşlerim, yazının başlığı mücadele örgütümüzün ve işçi sınıfının çalışkan evlatlarından kadim bir dostuma aittir. Bir Afrika atasözü “aslanlar kendi tarihlerini yazana kadar, av hikâyeleri her zaman avcıların kahramanlığını...
- Genel-İş Sendikası İstanbul Anadolu Yakası 4 No’lu Şube ile Kartal Belediyesi yönetimini temsil eden SODEMSEN arasında yürüyen görüşmelerden olumlu bir sonuç alınamaması üzerine Kartal Belediyesi işçileri 30 Ekimde greve çıkmıştı. Belediye...
- Sendikaya üye olan işçilerin önüne çok çeşitli engeller çıkartılıyor. Sendikanın örgütlendiği işyerinde toplu sözleşme yapma yetkisi alması için hem işkolu hem de işletme barajlarını aşması ve Çalışma Bakanlığından çoğunluğu sağladığına dair yetki...
- Tarkett işçileri 18 Eylülden bu yana grevlerini sürdürüyorlar. Taleplerini, mücadelelerinin nasıl başladığını, grevlerini şöyle anlatıyorlar:
- Ücretlerini arttırmak, sendikalaşmak, ücret gaspına dur demek için çeşitli sektörlerden işçiler grev ve direnişlerini sürdürürken her geçen gün bunlara yenileri ekleniyor. Kartal Belediyesi işçileri Toplu İş Sözleşmesi (TİS) masasında anlaşma...
- Dünya İşçi Sınıfının Yoksulluğa, Hak Gasplarına ve Emperyalist Savaşa Karşı Mücadelesi Devam Ediyor!Dünyanın dört bir yanında farklı sektörlerden on binlerce işçi ve emekçi artan yoksullaşmaya, hak gasplarına ve emperyalist savaşlara karşı mücadeleyi büyütmeye devam ediyor. Baskı ve tehditlere boyun eğmeyen işçiler, grevlerle, kitlesel eylemlerle...
- İşçi Dayanışması’nda her vesileyle vurguladığımız gibi kapitalizmde iki temel sınıf var. Yaşam biçimi, düşünme tarzı, çıkarları, hayattan beklentileri farklı olan iki sınıf: İşçi sınıfı ve sermaye sınıfı. Bu nedenle her kavram hangi sınıftan...
- 28 Ekim 2014’te Ermenek’te 18 madenci katledildi. Ermenek katliamı, ekmek kavgası uğruna yerin yüzlerce metre altına inen sarı baretlilerin yaşamdan koparıldığı ne ilk katliamdı ne de son olacaktı. Aynı yıl 13 Mayısta Türkiye tarihinin en büyük...
- Son günlerde de Polonez işçisi kadınların direnişlerini hayranlıkla ve umutla takip ediyorum. Uzun zamandır “grevlerde kadınlar nasıl tepki veriyor” diye kadın ağırlıklı grevleri dikkatle izliyorum. Sizlere de bu merakımdan dolayı karşıma tesadüfen...
- Bu sistemde kâğıt üzerinde herkesin özgür olduğu söylenir, herkesin eşit özgürlükleri varmış gibi sunulur. Ancak gerçeklik başkadır. Gerçeği algılamak için uyanık ve sınıf bilinçli olmak, “hangi sınıfın özgürlüğü?”, “ne çeşit bir özgürlük?” gibi...
- Adana’da SASA-PTA Üretim Tesisi Şantiyesinde çalışan işçilerin Yapı Yol-İş Sendikasıyla birlikte ücret gaspına karşı başlattıkları direniş kazanımla sonuçlandı. Karşıyaka Belediyesi Kent AŞ işçileri, belediye önünde eylem yaparak ücretlerinin...