Buradasınız
Eti Krom Patronunun Tutumu Ne Anlatıyor?

Birkaç gün önce bir patronun taleplerini anlatmaya çalışan işçileri konuşturmadığı, azarladığı, tehdit ettiği bir video gördük sosyal medyada. Sermaye sınıfının kibrini, işçilerin hakkını aramasına tahammülsüzlüğünü çok net gösteren tavırlar sergileyen bu patron Elazığ/Alacakaya’da bulunan ve Yıldırımlar Holding bünyesinde faaliyet gösteren Eti Krom AŞ’nin patronuydu. Eti Krom patronu işçilerin ücretlerin arttırılması ve promosyon, ikramiye haklarının verilmesi taleplerine kulak tıkamış, bunun üzerine işçiler 1 Temmuzda iş bırakarak direnişe geçmişlerdi. Sözde işçileri dinlemek üzere bir toplantı düzenleyen Eti Krom patronunun niyeti elbette işçileri dinlemek değil, işçilere öfkesini kusmak, tehditler savurmaktı. Nitekim Eti Krom patronu video boyunca işçileri azarlıyor, nankörlükle suçluyor, işten atmakla tehdit ediyor. İşçiye söz verip, ne istediğini sorduktan sonra işçi daha bir cümle kuramadan “bana tarih anlatma, ben burayı sıfırdan yaptım, yarın da kilidi vurur kapatırım” diyerek lafı işçinin ağzına tıkıyor. Peki, Eti Krom patronunun bu tutumu biz işçilere ne anlatıyor?
Eti Krom patronu, patronların zihin dünyasını olduğu gibi yansıtıyor. Ona göre işletme kamu kurumuyken para kazanmıyormuş fakat kendisi işyerini alıp 20 yılda bu hale getirmiş! Yani Eti Krom patronuna göre gece gündüz çalışan işçilerin bu büyüme ve zenginleşmede hiç payı yok! Sanki 20 yılda kasasına doldurduğu paraları, işçinin alın teri, emeği üzerinden kazanmamış gibi kendisinin şirketi bugüne getirdiğini söylüyor. Bu tavır işçileri nankörlükle suçlayan patronların işçileri sömürmekle yetinmediğini, sömürüyü devam ettirebilmek için gerçekleri çarpıttığını, nankörlüğün alasını yaptığını gösteriyor.
Eti Krom patronu işçilerin hak talep etmesi karşısında o kadar büyük bir öfke duyuyor ki işçileri yasa dışı eylem yapmakla, örgütlenmekle suçluyor, “eylem istemiyorum, örgütlenme istemiyorum, burası işyeri” diyor! İşçilerin örgütlenme, eylem yapma hakkı yokmuş gibi davranıyor. Sanki işçiler günler öncesinde sıkıntılarını, geçinemediklerini patron vekillerine anlatmamışlar gibi, sanki durduk yere iş durdurmuşlar gibi bir tavır takınıyor. İşçileri açık açık işten atmakla tehdit etmekten zerre çekinmiyor. “Şartları beğenmeyenler çekip gidebilir” naraları atıyor. İşçileri örgütlenmekle suçluyor, işçileri yalnızlaştırmak, korkutarak geri adım attırmak için işçilerin çoğunluğunu temsil etmediklerini söylüyor.
Özellikle işçi sınıfının genel örgütlülük ve bilinç düzeyinin gerilediği, siyasi iktidarın her türlü kanunsuzluğu yapan patronların arkasında durduğu günümüzde, Eti Krom patronunun tutumu patronların ortak tutumu haline gelmiştir. İktidarın gücünü arkasına alan, yoğun sömürüyle işçilerin sırtından zenginleşen patronlar kibrin, kötülüğün cisimleşmiş haline bürünüyorlar. İşçiyi hor görüyor, köle yerine koyuyorlar. Hiçbir hakkı yokmuş gibi davranıyor, hakkını aradığında buna tahammül edemiyor, işçiyi işten atmakla tehdit ediyorlar. Sesini çıkaran, sendikalaşan, ücretlerinin arttırılmasını, çalışma koşullarının iyileştirilmesini talep eden işçileri işten atıyorlar. Örgütlenen işçilerin karşısına jandarmayı, polisi çıkarıyorlar. Medyaya demeçler vererek işçileri provokatörlükle, nankörlükle, yasa dışı eylem yapmakla suçluyor, tehditler savuruyorlar. Siyasi iktidar da patronların bu baskı ve zulmünün önünü açıyor, yasaları çiğneyen patronları değil hakkını arayan işçileri cezalandırıyor. Urfa’da Özak Tekstil işçilerinden Yalova’da Borusan Liman işçilerine, İzmir’de Lezita işçilerinden özlük hakları için mücadele eden özel okul öğretmenlerine bütün işkollarında aynı tutumu sergileyerek hakkını arayan işçilere, emekçilere saldırıyor.
Ülkenin dört bir yanındaki hak mücadelelerine ve bu mücadeleler karşısında patronların ve siyasi iktidarın tutumlarına baktığımızda iktidardaki rejimin niteliğini görürüz. Siyasi iktidarın ekonomik yıkımın faturasını işçilere, emekçilere kesme politikaları yüzünden yoksulluk büyüyüp derinleşiyor. Siyasi iktidar halkı yalanlarla oyalamaya, baskı ve zorbalıkla susturup sindirmeye çalışıyor. İşçilerin sendikalaşma, örgütlenme, hak arama mücadeleleri artarken sırtını iktidara dayayan patronlar da astığım astık kestiğim kestik davranarak işçilere, “ben ne verirsem ona razı olmaya mecbursunuz” diyor. Siyasi iktidar çoktan açlık sınırının altında kalan asgari ücrete Temmuzda zam yapmayı reddederken patronlar da işçilerin ücretlerini yükseltme mücadelesi karşısında işten atma tehditleri savuruyor. Patronların bu tutumu iktidardaki rejimin işçi düşmanlığının, sermayeyi büyütmek için her yolu mubah sayan tutumunun yansımasıdır.
Ama bu madalyonun sadece bir yüzüdür. Madalyonun diğer yüzünde işçi sınıfının örgütlülüğünün zayıf olması gerçeği vardır. Bu devranın böyle sürüp gitmemesi için işçiler olarak birleşmemiz, iktidarın ve sermaye sınıfının saldırılarına birlikte karşı durmamız gerekir. Çünkü işçiler ancak örgütlenirlerse, birlik içinde hareket ederlerse patronlara geri adım attırabilirler.
- İşçiyiz, Filistin Halkına Yapılan Zulmü Kabul Etmiyoruz!
- Talan Yasasına Karşı Köylülerin Mücadelesi Sürüyor
- Sivas Katliamı 32. Yılında Lanetlendi, Katledilenler Anıldı
- Göçmenlerin Sağlığa Erişim Hakkı Yok Ediliyor!
- “Halkımız Yoksul Değil, Devletimiz Sosyal”
- Gazze’de Yardım Merkezine Saldırı: Kapitalizmin Geldiği Nokta
- Dünya Mülteciler Günü: Umut Kapitalizme Karşı Mücadelede!
- Genel-İş Sendikacıların Tutuklanmasını Protesto Etti
- Sağlık Emekçileri: “Bitmeyen Eziyet Bitmeyen Rezalet! Hasta Gelmedi Ceza Geldi”
- ABD Büyükelçiliği Önünde Eylem: “Filistin’de Ablukaya ve İşgale Son”
- İzmir Belediye İşçilerinin Grevinin Gösterdikleri
- Tüm İnsanlık İçin Atan Kalplerin Anısına
- Enflasyonun Bize Faturası
- Örgütlü Gücümüzden Korkuyorlar Kardeşlerim
- TPI Compozit Grevcilerinin Anlattıkları
- İşçiler Grevi Nasıl Yürütmeli?
- Yönetmen ve Senarist Ali Özgentürk’e Veda
- Sırrı Abi, Beynelmilel ve İşçi Sınıfının Enternasyonali
- Yaşasın Sınıf Dayanışması
- Soma Katliamının 11. Yılında 301 Madenci İçin Eylemler Yapıldı
Son Eklenenler
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi grevinde yaşananlar hakkında Marksist Tutum’da bir makale okudum. Tam da içimden geçenleri, cümlelere dökemediklerimi noktasına virgülüne kadar yansıtan bir yazıydı. Konuyu derinlemesine ele alan bu yazı her mücadelede...
- Zeytinlik alanları maden ve enerji işletmeciliğine açacak yasa teklifine karşı tepkiler sürüyor. Çeşitli illerden Ankara’ya gelen köylüler, talan yasasına karşı TBMM yakınında bulunan Cemal Süreya Parkı’nda direniş nöbetindeler.
- Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli mücadeleler, dönemeç noktaları vardır. 1970 Haziran’ı bu tarihte önemli bir yere sahiptir. Bugün halen aşılamamış bir zirve olan 15-16 Haziran direnişi sürecinde, işçi sınıfı yapay kutuplaştırma...