Buradasınız
Evsizlere Sokaklar Bile Yasak
Sefaköy’den bir öğrenci
Her işçi mesai bitiminden sonra yorgun argın evinin yolunu tutar. Yolda belki eve gidince duşa girip dinlenmeyi hayal eder ya da ailesiyle akşam yemeği yemeyi, belki de koltukta kestirmeyi. Yani aslında çabucak eve varmayı hayal ederiz. Evlerimiz bizim sıcacık yuvalarımızdır. Peki ya sokakta yaşayan bunca insan için “EV” kavramı nasıl bir anlam ifade ediyordur? Onların evleri de banklar, parklar, bina araları, kaldırım kenarları vb… Ne kadar acı öyle değil mi?
Kapitalist sistemin yarattığı büyük bir sorundur evsizlik. Ama zalim egemenler hiç utanmadan, sıkılmadan kendi yarattıkları soruna ek bir sorun daha yaratabiliyorlar. Şu anda birçok ülkede sokakta yaşayan insanların o sığındıkları küçücük alanlara bile engel koyuyorlar. Mesela Londra’da köprülerin altına demir çubuklar dizebiliyorlar ya da Paris’te binaların önüne upuzun çubuklar yerleştiriyorlar. Rusya’da ise geceleri bankları kilitliyorlar. Yine başka bir ülkede sokaklarda ağaçların aralarına kocaman taşlar bırakıyorlar. Evsizler buralarda uyumasın, kentte “görüntü kirliliği” olmasın diye! Sanki o insanların sokakta yaşamaları egemenlerin suçu değilmiş gibi davranıyorlar. İşte sistem bu kadar yüzsüzleşmiş ve çürümüş durumdadır. Kışın Kadıköy’de sokakta yaşayan Salih Babacan donarak ölmüştü. Pandemi sürecinde de evsizlerin sokağa çıkma kısıtlamalarında zorluk yaşadıklarını çok görmüştük. Bununla ilgili sokakta yaşayan 18 yaşındaki Hasan İpek şunları söylüyordu: “Sokağa çıkma yasağında yetkililer ‘evinize gidin’ diyor ama evimiz yok ki. Sokağa çıkma yasağında bizim için hayat çok daha zor. Arada bize artakalan yemekleri veren restoranlar da kapalı oluyor. Yemek bulamadığımız çok oluyor. Misal dün aç uyuduk.” Bunun gibi çok fazla üzücü gerçekleri var sokakta yaşayan insanların.
Gencecik insanlar ve yaşlılar kendilerini değersiz hissediyor. Bu sistemde en temel ihtiyaçları karşılayabilmek bile bu kadar zor artık. İnsanlığın ortak malı olan yollar, denizler, dağlar, taşlar, aklınıza gelebilecek her şey patronlar sınıfının tekeline geçmiş durumda. Ama bu duruma son verebilecek sınıf yine işçi sınıfıdır. Yoksulluğu, açlığı, değersiz hissetmeyi, çaresizliği, bunalımı bizler bitireceğiz. İşçi sınıfının kurduğu yeni dünyada herkesin evi olacak, açlık, yoksulluk bitecektir. Biz yeni bir dünya kuracağız, yeni yepyeni bir dünya!
- Sağlık Çalışanlarından Sağlıkta Şiddete Karşı Eylem
- Ücret Gasplarına, Düşük Ücretlere ve Baskılara Karşı Mücadeleler Sürüyor
- 2024: Emeklilere Zulüm Yılı
- İşçiler Hak Gasplarına Karşı Mücadele Ediyor, Kazanıyor
- Tahsin İncirci Yaşamını Yitirdi, Besteleri Yaşayacak
- Faruk Türkoğlu Sonsuzluğa Uğurlandı
- “Emekli Boş Durmasın, Çalışsın Diyenlerdir” Bu Toplumun Sırtına Yük!
- 84 Yaşında Bir İnsan Neden İş Arar?
- Sendikal Baskılar Mücadeleyle Aşılıyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Çıkışsızlık Sarmalındaki Gençler
- İş Kazaları Kader Ya da Fıtrat Olamaz
- Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu Kuruldu
- Sel Gider Kum Kalır
- İlet’ten İliç’e Mükellefiyetten Bugüne
- Bizim Çocuklarımız Onlar
- “Eşimle Birlikte Kahvaltı Ancak Yıllık İzinde”
- İliç Maden Faciası Kadıköy’de Protesto Edildi
- DERİTEKS’e Yapılan Saldırı Eylemlerle Protesto Edildi
- İliç’te Maden Faciası: Tonlarca Siyanürlü Toprak Çöktü, İşçiler Altında Kaldı
Son Eklenenler
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...
- Adnan Yücel, Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek şiirinde “saraylar, saltanatlar çöker, kan susar bir gün, zulüm biter” der. Yeryüzünde “aşkın” yani özgürlüğün, barışın, mutluluğun hâkim olacağı günler için ve o günlere kadar mücadelenin devam edeceğini...
- Bugün dünyanın pek çok yerinde savaş naraları yankılanıyor. Filistin, Ukrayna, Suriye, Lübnan, Yemen ve daha birçok ülkede emperyalist savaşların getirdiği yıkımlara, acılara, ölümlere tanık oluyoruz. Şimdilik televizyon ekranlarında, gazetelerde...
- Portekizli yazar Jose Saramago “Körlük” romanında toplumsal körlüğü, bu kitabın devamı olan “Görmek” romanında ise ezilenler gerçekleri görmeye başladıklarında neler olduğunu anlatır. “Körlük” romanı 1933-1974 yılları arasında Portekiz’de hüküm...