Buradasınız
Gıda Fiyatları El Yakıyor
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Bugün Türkiye’de 4 kişilik bir aile için açlık sınırı 1480, yoksulluk sınırı ise 4818 lira. Ama asgari ücret yalnızca AGİ dâhil 1404 lira! Haliyle işçiler, emekçiler geçinebilmek için kısabilecekleri her harcamayı sonuna kadar kısıyorlar. Elbette en çok mutfaktan kısıyor, çok çeşitli ve sağlıklı gıda yerine ucuz ve tek tip gıdalara yöneliyorlar. Yani yoksul sofraları daha da yoksullaşıyor.
Gıda fiyatlarına yapılan zamlar işçi ve emekçilerin belini daha da büktü, büküyor. Markete, pazara giden işçiler ateş pahası fiyatları görünce ya çok az miktarlarda alıyorlar ya da almaktan vazgeçiyorlar. Son aylarda market ve pazarlarda biberin kilosu 12 lirayı, fasulyenin kilosu ise 14 lirayı gördü. Kırmızı ette kıyma fiyatı 40 lirayı, yumurtanın tane fiyatı 1 lirayı gördü. Artık yumurtalar koliyle değil taneyle, meyve-sebzeler kiloyla değil gramla alınmaya başlandı. Eskiden pazarlarda hassas tartılar yoktu ve bir kilodan aşağı bir şey alınmazdı. Ama artık bütün pazarlarda hassas tartılar var ve meyve sebzeler taneyle ya da gramla alınıyor. Nektarin ve erik gibi mevsim meyveleri bile 7-9 liradan aşağı inmiyor. Bir de “şımardığı” söylenen domates var. İktidardakiler ve onların çanak yalayıcıları, tarım politikaları ve siyasi krizler nedeniyle domatesin 10 liradan satılmasına tepki gösterenlerle alay ettiler. Eskiden en yoksul sofraların yemeği olan menemeni bile yiyemeyenlerin “mehter”, “portakal” yemesi gerektiğini söyleyen vicdansızlar, izansızlar bile çıktı. İnsanlar yarı aç yarı tok yaşıyor ama egemenler sadece kendi çıkarlarını düşünüyorlar!
Ocak ayı itibarıyla asgari ücrete %8, memur ve memur emeklisi ücretlerine ilk altı ay için %3, SSK ve Bağkur emeklisi ücretlerine ise %4,73 zam yapılmıştı. Hükümet yaptığı bu sefalet zammını temel ihtiyaç maddelerine yaptığı zamlarla fazlasıyla geri aldı. Enflasyon oranı % 11,29’a çıktı. Böylece yıllık enflasyon Ekim 2008’den bu yana son 9 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Aylık en yüksek artış %6,37 ile gıda ve alkolsüz içecekler grubunda oldu. TÜİK’in verilerine göre yıllık zam oranları kısaca şöyle: Ulaşıma %17,69, sağlığa %13,28, eğitime %9,84, gıdaya ise %12,53 zam yapıldı.
Gıda fiyatlarına yapılan zamdan sadece tüketiciler değil küçük üreticiler de rahatsız. Ucuza sattıkları ürünleri fahiş fiyatlarla tezgâhlarda görmek, emeklerine yapılan haksızlığı ortaya seriyor. Tarım ürünleri üreticiden markete gelene kadar akıl dışı bir fiyat değişimi yaşıyor. Araya tüccarlar, şirketler giriyor. Gıda politikası nedeniyle bu durum normal karşılanıyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin açıklamasına göre Nisan ayında üretici ile market arasındaki fiyat farkı %647’ye kadar yükselmiş.
Hükümet sözcüleri, sanki bu işte kendi parmakları yokmuş gibi bu durumdan rahatsız olduklarını söyleyebiliyorlar. Bütün suçu, fiyatları şişirerek tezgâha koyan esnafta bulan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, tehditler savuruyor: “Market ve pazarlarda fahiş fiyatlarla satış yapan esnafa sesleniyorum: Kâr etmek en tabii hakkınız, ancak fahiş kâr hakkınız yok. Ankara’da meyve ve sebze satanları ikaz ediyorum. Fiyatlar alış fiyatının 2 katından fazla olursa, her ilçede bir sebze/meyve tanzim satış mağazası açacağız. Bir hafta müsaade ediyoruz. Fiyatlar düşmezse, ‘Ankara Tanzim Satış’ hayırlı olsun” diyor. Ama lafla peynir gemisi yürümüyor, tanzim satış mağazalarıyla gıda fiyatları aşağı inmiyor. Gökçek’in derdi, her zamanki gibi, yoksul emekçileri kandırmak, kendisinin ve etrafındakilerin servetini büyütmek. Bu mağazalarda da hiçbir şey işçi ve emekçinin bütçesine uygun değil. Bazı ürünlerin fiyatlarının zaman zaman piyasa fiyatının altına çekilmesi insanların karnını doyurmaya yetmez. Çünkü ücretler çok düşük. Çünkü işçinin cebine giren üç kuruş para zamlarla, vergilerle buhar olup uçuyor.
Tüm zenginlikleri üreten işçiler, ürettikleri zenginliklerden daha fazla pay almak için hatta dünyanın düzenini değiştirmek için birleşmezlerse açlık da yoksulluk da devam eder. İşçilerin karınlarının doyması için önce ellerinin birleşmesi gerekir.
Her Şeye Rağmen 1 Mayıs!
- Digel Tekstil İşçileri: Sendikalı Çalışmak İstiyoruz!
- Birinci Yılında İliç: Adalet Toprak Altında!
- Antep: İşçiye Yine Baskı ve Yasak!
- “Bu İşe Siyaset Karıştırmayın” Diyenlerin Siyaseti
- 24 Ocak Kararlarından Orta Vadeli Programa Saldırılar Sürüyor
- Kartalkaya Yangını: Denetimsizlik ve Kâr Hırsı Yine Can Aldı
- Çözüm Sınıfını Bilip Birlik Olmakta!
- Polonez İşçileri Fabrika Önünde Kazanımlarını Kutladı
- Perfetti Van Melle’de Direniş Kazanımla Sonuçlandı
- Dert Bizde, Derman Ellerimizdedir
- Dünya İşçi Sınıfı Yeni Yıla Mücadeleyle Girdi
- KESK TÜİK’in Sahte Enflasyon Rakamlarını Protesto Etti
- Harb-İş Eskişehir Şubesinden TİS Eylemi
- Asgari Ücret Asgari Zam Gördü!
- Balıkesir’de ZSR Mühimmat Fabrikasında İşçi Katliamı
- İş Kazalarına Karşı Daha Fazla Örgütlenelim
- Hitachi Energy’de Anlaşma İmzalandı, Grev Sonlandırıldı
- TİS Yetki Sistemi, Sorunlar ve Çözüm Arayışları Toplantısı Düzenlendi
- Selçuk, 5 Küçük Kardeş ve Annelik
- DİSK Asgari Ücret Taleplerini Açıkladı
Son Eklenenler
- Antep Başpınar Organize Sanayi Bölgesinde sefalet zammına karşı direnişe geçen tekstil işçilerinin mücadelesi yasaklarla, baskı ve saldırılarla engellenmeye çalışılıyor. 14 Şubat günü, tüm saldırılara rağmen direnişlerini sürdüren Başpınar...
- Ağız ve Diş Sağlığı Merkezleri (ADSM), Ağız ve Diş Sağlığı Hastaneleri (ADSH) ve devlet hastanelerinde çalışan diş hekimleri ve sağlık çalışanları “Yüksek MHRS sayıları, kısıtlı süreler, eksik istihdam, sağlıksız ve güvenli olmayan birimler, düşük...
- Türkiye’de yasalarda her işçinin özgürce sendikaya üye olabileceği yazıyor. Ama resmi istatistiklere göre çalışanların yüzde 85’inden fazlası sendikasız. Sendikalı çalışmak yasal olmasına ve ücret, ikramiye, sosyal haklar bakımından avantajlar...
- Çok açık ki iktidarın “Aile Yılı” ilan etmesi aileler refaha kavuşsun diye değil, sermayenin ve iktidarın çıkarları içindir. İşçi aileleri için daha büyük yoksulluk, daha kötü çalışma koşulları, acı ve gözyaşı, hatta ölüm getireceği sır değildir.
- Almanya'da Ocak ayı boyunca Berlin, Münih, Hanover, Hamburg ve Nünberg gibi büyük kentlerde hükümetin aşırı sağ ve ırkçı politikalarına karşı çok sayıda sendikanın, göçmen topluluklarının ve demokratik kitle örgütlerinin katılımıyla büyük çaplı...
- Gebze Plastikçiler OSB'de bulunan Chinatool Otomotiv’de grevin 4. gününde, Kocaeli Çayırova'daki Green Transfo Energy'de ise grevin 51. gününde anlaşma sağlandı.
- İzmir Gaziemir’deki Ege Serbest Bölgede bulunan Digel Tekstil’de işçiler, düşük ücret zammına tepki gösterdiler ve hakları için sendikalı oldular. Ancak Digel Tekstil patronları işçilerin zam talebini duymazlıktan geldi, sendika haklarını yok saydı...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santrali ve maden sahalarında çalışan işçiler, 10 Şubatta özelleştirmeye karşı Ankara’ya yürüyüş başlatmışlardı. 13 Şubatta Hazine ve Maliye Bakanlığı...
- 13 Şubat 2024’te Erzincan İliç’te SSR Mining ve ortağı Çalık Grubunun tarafından işletilen Çöpler Altın Madeninde siyanürlü toprak kaymış, 9 işçi toprak altında kalmış, cenazelerine aylarca ulaşılamamıştı.
- Antep'te direnişlerin yaygınlaşması, işçilerin ortak eylemler yapması, birlik içinde hareket etmeye yönelmesi ve pek çok örnekte mücadelelerini başarıya ulaştırmaya başlaması üzerine patronlar baskılarını arttırdı. Gaziantep Valiliği ise 13 Şubatta...
- Soma, Ermenek, Amasra, İliç madenci katliamları, Çorlu tren katliamı, Elazığ, İzmir, 6 Şubat depremleri, orman yangınları ve sel felaketleri, Hendek havai fişek fabrikası ve Balıkesir mühimmat fabrikası patlamaları, yüzlerce iş cinayeti ve son...
- Yeni yılın ilk günlerinde MÜSİAD toplantısında konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek patronlara “biz sizin daha çok para kazanmanızı istiyoruz” dedi. Patronlar tarafından alkışlanan Bakan, tam da bunu yapıyor, patronların kazanması için...
- Cep telefonu hayatımıza gireli yaklaşık 30 yıl, akıllı telefonun hayatımıza girmesi ve jet hızıyla yayılması ise 10-15 yıl oldu. Bu nedenle akıllı cep telefonumuz 1 saat kapalı kalsa kendimizi adeta nefessiz kalmış hissediyoruz.