Buradasınız
Hayat Eve Sığmaz, Umudumuz Dünyaları Aşar
Tuzla’dan işsiz bir işçi

Çok kısa bir süre önce pek çok ülkede işçilerin, emekçilerin sokaklarda olduğunu görüyorduk. Her yerde isyanlar, emekçilerin haklarına dönük saldırı içeren yasalara karşı direnenlerin mücadeleleri söz konusuydu. Şimdi ise dünya sokakları bomboş. İnsanların büyük bir çoğunluğu evlerinde. Daha doğrusu evlerine hapsedildiler. Dünya büyük bir korku ve paniğe sürüklendi. İşçilerle, emekçilerle dolu alanlar koronavirüs sebebiyle sessizliğe gömüldü. Egemenler her ülkede benzer politikalar yürütüyorlar. İnsanları evde kalmaya ikna etmek için benzer kampanyalar uyguluyorlar. Türkiye’deki kampanyanın adı “Hayat Eve Sığar”. Gerçekten eve sığıyor mu hayat? Ya da kimler için sığıyor?
Virüsün yayılmasından itibaren tanık olduğumuz tablolara bir kez daha bakalım. Birçok işyeri kapandı. Birçok kişi işten atıldı, atılmaya da devam ediyor. Gıda fiyatları uçtu gitti. Yıllardır yaygınlaştırılmaya çalışılan esnek çalışma modeli sınırsızca uygulanıyor. İnsanlar evden çalışmaya başladı. Sağlık sisteminin ne denli kötü olduğu bir kez daha gözler önüne serildi. En önemlisi de egemenler bu süreçte de işçileri değil patronları düşündüklerini açık bir şekilde ortaya koydular. Firmaların ödeyeceği KDV’ler ve SGK primleri 6 ay ertelendi. Nakit akışı bozulan firmaların kredi borçları ertelenecek ve ilave finansman desteği sunulacak. Kredi garanti fonundaki paralar KOBİ’lere aktarılacak vs. Fakat nedense işçiler için hiçbir şey yok. Pardon bir madde vardı: İç havayolu taşımacılığında 3 ay süreyle KDV oranı yüzde 18’den yüzde 1’e indirilecekmiş. Zaten biz işçiler sürekli uçakla seyahat ediyoruz. Hem de “hayat eve sığarken”! Şaka gibi bir madde. Resmen alay ediyorlar.
Tekrar evlerimize dönelim. Virüsten önce de biz işçilerin, emekçilerin geçim gücü yoktu. Borç batağında yüzüyorduk. İşsizlik çığ gibiydi. Şimdi buna biraz daha işsizlik, biraz daha parasızlık ve daha da artan gıda fiyatlarını ekleyelim. Eve hapsolan bizler ne yiyip ne içeceğiz? Yatak yorgan mı kemirelim? Hani nerede bu eve sığan hayat? Sözüm ona bizim sağlığımızı düşünüyorlar. Tüm sağlık harcamalarından bizim payımıza kolonya, maske düşüyor. Şu örnekler çok çarpıcı. Hastaneye gidip test yaptıran bir işçinin test sonucu pozitif çıkıyor. Normalde tedavi edilmesini beklersiniz ancak kişiye söylenen şu: “Eve git kendini izole et.” Sanki eve ışınlanarak gidecek. Bir örnek de ablamın işyerinden: İşyeri hekimi virüs ile ilgili bilgilendirme yapıyormuş işyerinde. Tüm işçileri toplayıp şunları söylemiş. “Beslenmenize dikkat edin, bağışıklık sisteminizi güçlendirin. Uyku saatlerinize dikkat edin yeterince uyuyun ve işyeri hariç kalabalık ortamlarda bulunmayın.” Asgari ücretle tropik meyveler alınamadığından haberi yok herhalde. Her akşam fazla mesaiye kalan işçiler nasıl düzenli uyuyacak, bunu soran da yok. İşyerlerimiz kutsanmış yerler mi ki işyeri hariç kalabalık ortamlara girmeyelim? Virüs buralara gelmiyor mu? Sanırım patronların para kazandığı yerler virüsler için kutsal mekân. Orada kimseyi hasta etmiyorlar. Ne kadar ikiyüzlü oldukları, çok açık değil mi? Türkiye’den örnekler verdim. Bir de Amerika’ya bakalım. Amerika’da sağlık giderleri için 50 milyar dolar ayrılırken şirketleri kurtarmak için ayrılan bütçe 1,5 trilyon dolar. Bu örneği niye mi verdim? Çünkü bu sorunlar sadece Türkiye’ye ya da sadece Amerika’ya özgü değil. Egemenler tüm dünyada aynı politikaları yürütüyorlar. Her yerde varsa yoksa şirketler, patronlar… İşçileri düşünen yok. Zaten düşünmelerini de beklemeyelim. Bu beklenti fazla iyimser olur.
Bizlerin yapacağı tek şey şudur: Egemenlerin yalanlarına kanmayalım. Birlik olalım, daha iyi sağlık hizmeti, daha iyi beslenme, daha yüksek ücret için mücadele edelim. Umudumuzu asla kaybetmeyelim. Bizlerin hayatlarını dört duvar arasına sığdırmaya çalışanlara biz dünyayı dar edelim.
- Gevrek “Susamlı Tavuk”
- Koronavirüs Sınıf Ayrımı Yapmıyor mu?
- Salgında İşçi Sağlığı Hiçe Sayılıyor!
- Patrondan Covid-19 Önlemleri
- Koronavirüsle Geçirdiğimiz 9 Ayın Bilançosu
- Maskeye Emanet Edilmiş İşçi Sağlığı ve İşten Atmaların Yeni Bahanesi Maske
- Patronlar Koronavirüsü Tepe Tepe Kullanırken Asıl Faturayı Biz İşçiler Ödüyoruz
- Şantiyede Sözde Korona Önlemleri
- Hayat Eve Sığar mı?
- İşçi Sınıfıdır Bizim Asıl Ailemiz
- Bakan’a mı İnanalım Yaşadıklarımıza mı?
- Adımız Koronalıya Çıktı!
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Sözde Pandemi Önlemleri ve Küresel Açlık
- “Hijyene Dikkat Edin Ama Fazla Su, Sabun, Peçete Harcamayın”
- “Yeni Normal” Koşullarında Öğrencilerin Sınav Maratonu
- Gebzeli İşçiler Koronavirüsün İşçiler Üzerindeki Etkilerini Anlatıyor
- Gebzeli İşçiler Yeni Normali Değerlendiriyor
- Koronavirüsle Yaşamayı Öğrenmeli miyiz?
- Yağlı Ekmekleri Ballandı!
Son Eklenenler
- Geçtiğimiz günlerde acı bir kaybım oldu. Acımı sizinle de paylaşmak istedim. 22 yaşında, daha hayatının baharında olan kuzenim intihar etti. “Ne derdi vardı, annesi babası her dediğini yapıyordu” dedi kimileri. Kimisi “kız meselesidir” dedi.
- Rejimin 19 Mart saldırısının ardından Türkiye genelinde başlayan protesto gösterileri devam ediyor. Beklemediği bir halk tepkisiyle karşılaşan rejim, gösterilerin daha da büyümesini engellemek ve bastırmak için her türlü baskı ve korkutma aracını...
- Sevgili işçi kardeşlerim, “Birlik olmak”, ezilenler için çok şey ifade eder. İşçi sınıfımıza yol gösteren önderlerimizin, büyüklerimizin öğütleri bize birlik olmadan güçlü olamayacağımızı hatırlatır.
- İngiltere merkezli uluslararası yardım kuruluşu Oxfam, Ocak ayında bir rapor yayınladı. Rapora göre bugün dünyanın en zengin 10 kişisi günde ortalama 100 milyon dolar kazanıyor. Yani her 1 saniyede servetlerine 1157 dolar (mevcut kurla 42 bin lira)...
- İşsiz kalmak hepimiz için sorun. Bugün ülke genelinde 11,5 milyon kardeşimiz işsiz. Daha kötüsü bu işsizler ordusuna her gün içimizden binlerce insan ekleniyor. Kimisi emekliliğine gün sayıyor, kimisi evlilik hazırlıkları yapıyor, kimisi ilk...
- Rejimin 19 Martta başlattığı gözaltı saldırısının ardından, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Şişli ve Beylikdüzü belediye başkanları ile birlikte aralarında İBB yöneticilerinin de olduğu çok sayıda isim tutuklandı, Şişli Belediyesine kayyum atandı. Başta...
- Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra Müesesesine bağlı maden ocağında 14 Ekim 2022 günü meydana gelen patlamada 43 maden işçisi hayatını kaybetmiş, 9 işçi de yaralanmıştı. Amasra katliamının ardından 4’ü tutuklu 23 sanığın yargılandığı davada Bartın Ağır...
- 21 Ocakta Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel’de çıkan yangının üzerinden iki ay geçti. İşyerinde, dehşetini hâlâ hissettiğimiz bu facia üzerine konuştuk. Ne var ki bazı arkadaşlarımızın söyledikleri bu faciayı hiç sorgulamadıklarını, üzerine...
- Sırbistan’da Novi Sad şehrinde bulunan tren istasyonunda 1 Kasım 2024’te beton sundurma çökmüş ve meydana gelen olayda 15 kişi yaşamını yitirmişti. Bu felaketten sonra başta öğrenciler olmak üzere binlerce işçi meydanları doldurmuş, kitlesel...
- Amerikalı sosyalist yazar Jack London, Londra’nın Doğu Yakasında tanık olduğu toplumsal eşitsizliği ve sınıfsal çelişkileri anlattığı romanına “Uçurum İnsanları” adını verir. 1902 yılında yazdığı kitabında, İngiltere egemenlerinin şaşaalı yaşamının...
- Oryantal Tütün fabrikası, dışarıdan bakıldığında devasa büyüklükte ve her yanı kapalı bir kale görünümünde. Fabrika Torbalı çıkışında Kemalpaşa yolu üzerinde bulunuyor. Arka tarafı neredeyse tamamen zeytinliktir ve yemyeşildir. Yolun karşı tarafıysa...
- İzmir’de tütün fabrikaları bir süredir grevdeler. Bunlardan biri de İzmir Pınarbaşı’nda 1970’lerde kurulan TTL fabrikası… TTL Tütün, 2000’li yıllarda Torbalı’da yeni bir tesise taşındı. Burada yaklaşık 300 işçi tütün üretiminde çalışıyor ve büyük...
- Mücadele etmek, örgütlenmek ve dayanışma içinde olmak! Bu kavramlar biz işçilerden ne kadar uzak olabilir ki? Bir yerde haksızlık varsa o haksızlık dolaylı ya da doğrudan bizi etkiliyor. Aynı durum hak mücadelesi için de geçerli. Bu nedenle bir...