Buradasınız
Hekimler Olarak Bir Yere Gitmiyoruz, Mücadeleyi Büyütüyoruz!
Bir grup UİD-DER’li hekim
14 Mart Tıp Bayramı… Her ne kadar isminde bayram geçiyor olsa da uzunca süredir bizler için bayram olmaktan çok uzak... İlk kez 1919’da işgal altındaki İstanbul’da kutlanan Tıp Bayramı, 1976’dan bu yana 14 Mart’ı içine alan hafta boyunca kutlanıyor. Ülkede modern tıp eğitiminin başladığı gün olarak kabul edilen 14 Mart vesilesiyle hem kutlamalar yapılıyor hem de sağlık çalışanlarının sorunları dile getiriliyor. Bu yılki 14 Mart haftasına ise Erdoğan’ın hekimler hakkında yaptığı açıklamayla girdik.
Erdoğan sağlık emekçilerinin sorunlarına yaklaşımının nasıl olduğunu geçtiğimiz günlerde şu sözlerle ifade etmişti: “…Doktorları okutan yetiştiren devlet değil mi? E bu devlet sizi okuttu, yetiştirdi… Varsın gidiyorlarsa gitsinler. Bizler de üniversiteleri yeni bitiren doktorlarımızı istihdam ederiz. Bunlarla yola devam ederiz. Daha da ileriye gidiyorum. Gerekirse yurt dışından ülkemize dönmek isteyenleri süratle buraya davet eder, istihdam ederiz. Buralar boş kalmaz merak etmeyin. Asistan doktorlarımızla yola devam ederiz…” Bizler de örgütlü hekimler olarak konuya dair fikirlerimizi sizlerle paylaşmak istedik.
Biz sağlık emekçileri üniversite dönemlerimizde aldığımız geri ödemeli kredilerle öğretimlerimizi tamamladık. Tıpkı bugün üniversitelerde okuyan meslektaş adaylarımız gibi… Yani “hayır için”, bir kurum tarafından verilmiş burslarla değil, adı üstünde geri ödemeli kredilerle... İşçi ve emekçi ailelerin çocukları olan bizler, “kendimizi ve ailesini kurtarmak” ümidiyle girdiğimiz tıp fakültelerinde eğitimlerimizi tamamladık. Aylık maaşından artırıp, pazar parasından kısıp, fazla mesaiye kalıp harçlık yollayan ailelerimizdir bizleri okutan. Bir kez daha devlete borçlu olmadığımızı haykırmakta beis görmüyoruz. Devletin yapmak zorunda olduklarını bizler için yapmış gibi anlatarak minnet duymamızı bekleyenlere inat, borçlu olduğumuzun devlet olmadığını hatırlatıyoruz.
Evet, örgütlü ve mücadeleci hekimler olarak borcumuz var ama kimlere? Bıçaklanarak hayatını kaybeden arkadaşımız Ersin Arslan’a, 36 saat nöbet ertesinde direksiyon başında uyuyakalan asistan arkadaşımız Rümeysa Berrin Şen’e, pandemi döneminde çalışırken hayatını kaybeden tüm sağlık çalışanlarına borcumuz var. Topluma ve insanlığa faydalı olmak için tıp fakültesine giren genç arkadaşlarımıza, ümitsizlik girdabında boğulan canına kıyan genç arkadaşımız Enes Kara’ya, bu köhnemiş sağlık sisteminin tüm eksiklerini bilenler olarak doğru düzgün sağlık hizmeti alamayan tüm işçi ve emekçi kardeşlerimize borcumuz var. Biz de açık konuşmayı severiz, bizim sadece size ödenecek borcumuz yok!
Borç defterini kapattıysak gelelim “çekip gitmek” mevzusuna. Ekonomik krizle beraber toplumun her kesiminde daha da baskın hale gelen umutsuzluk halinin bir yansıması pek çok meslektaşımızın yaşamında da karşılığını buldu. Çökmüş sağlık sisteminin yıkıcı yükünden genç hekimler de payını almış durumda. Yurtdışına yerleşmek, kamudan istifa edip özel kuruluşlarda çalışmaya başlamak çökmüş sağlık sisteminin bir sonucu. Sağlık sektöründeki eylemlerle, iş bırakmalarla tüm bu sorunlar dile getirilmesine rağmen Erdoğan’dan aldığımız cevap “giderlerse gitsinler” oluyor.
Haklı taleplerimizi çarpıtarak, sağlık sistemindeki eksiklerin üzerini örtmek için işçi ve emekçileri sağlık çalışanlarına karşı düşmanlaştırma politikası güttüklerinin farkındayız. Sadece bu alanda değil tüm konularda düşmanca bir dille öfke ve nefreti körükleyerek suçu üzerlerinden atıyorlar, yapay kutuplaştırma politikası yürütüyorlar. İktidarın bu son yaklaşımı da bizleri şaşırtmış değil. Aksine öfkemizde, taleplerimizde ısrarcı olmamız gerektiğini hatırlatıyor. Tüm bunlara karşı örgütlü ve mücadeleci sağlık emekçileri olarak haklı taleplerimizden vazgeçmiyoruz. Gitmiyoruz, gitmeyeceğiz ve mücadeleye devam edeceğiz. Bu bozuk düzende bize dayattığınız koşulları sınıf kardeşlerimizle birlikte değiştiriyoruz, değiştirmeye devam edeceğiz. 14 Mart’ta bir kez daha hatırlatıyoruz; kapitalist sömürü düzenine karşı mücadelemizi büyütmeye, geleceğimizi inşa etmeye, halk sağlığını önceleyen bir sağlık sistemi kurmaya kararlıyız.
“Beynimizi Kim Yıkamalı?”
- Tarkett Grevine Dayanışma Ziyareti
- Katillerden Merhamet Kapitalizmden Barış Beklenemez
- Fernas Madencileri Yalanlara Sessiz Kalmıyor
- Eker Süt’te Direniş, Elba Bant’ta Grev, Befesa’da Kazanım
- Umudun Gitarı Çalmaya Devam Ediyor!
- Polonez Gıda ve Akcanlar Tekstil’de İşçiler Mücadeleden Vazgeçmiyor
- 78’liler Girişimi: “44. Yılında 12 Eylül Tüm Boyutlarıyla Sürüyor”
- Narin’in Katledilmesi Onlarca Kentte Protesto Edildi
- Kâr Hırsıyla İşlenen Cinayet: Zulmünüze Boyun Eğmeyeceğiz!
- İsrail’de Yüz Binler Ateşkes Talebiyle Meydanlara Çıktı!
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Onlarca Kentte Eylem
- Kendimiz İçin Yürümeli ve UİD-DER Ailesini Büyütmeliyiz!
- Bu İşareti Yapanlar Kim?
- İktidar’ın “Vergide Adalet” Yalanı
- “Kenyalılar Bile” mi?
- Yangınlar da Sorumsuzluk da Aynı!
- Sağlıkta Talan, Hep Yalan Dolan!
- 1999’dan Bugüne Önlem Yok, Adalet Yok!
- “Şu Ablanız Çok İyi Bir Dinleyicidir”
- Patronların Saldırılarına İşçiler Mücadeleyle Cevap Veriyor
Son Eklenenler
- Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği (UİD-DER) üyesi işçiler, grevlerinin 39. gününde olan MKB Rondo işçileri ve aileleri grevlerinin 18. gününde Tarkett grevcilerini ziyaret etti. Dayanışma ziyaretinde “İşçiler Boyun Eğmiyor Mücadele Ediyor”...
- ABD’nin New York’tan Miami ve Houston’a kadar tüm Doğu ve Körfez kıyısı limanlarında 45 bini aşkın liman işçisi toplu sözleşme görüşmelerindeki ücret ve çalışma koşullarındaki anlaşmazlık nedeniyle 1 Ekimde greve gitti. Uluslararası Liman İşçileri...
- Türkiye’de iktidar sözcüleri sık sık “Avrupa bizi kıskanıyor”, “dünya bizi kıskanıyor” diyerek böbürleniyorlardı. Türkiye’nin her tarafında doğalgaz, petrol gibi değerli madenler olduğunu, bu madenleri çıkartarak ekonomide çağ atlayacaklarını iddia...
- Birkaç hafta önce bir ablam ile ettiğim sohbet sonrası kelebeklerin benim için farklı bir anlam kazandığından bahsetmek istiyorum. Sohbet sırasında kelebekleri çok sevdiğimi özellikle de mavi kelebeklerin çok hoşuma gittiğini anlatmıştım. O da mavi...
- Fernas Madencilik işçileri işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınması, ücretlerin arttırılması ve sendikalaştıkları için işten atılan işçilerin geri alınması talebiyle haftalardır mücadele ediyorlar. İşçiler, Soma’dan Ankara’ya yaptıkları 8...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) “Artık Yeter! Geçinemiyoruz! Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet İstiyoruz” şiarıyla düzenlediği işçi buluşmalarının sonuncusunu 3 Ekimde Ankara’da Anıt Park’ta düzenlediği mitingle gerçekleştirdi....
- Türkiye’nin çeşitli illerinde grev ve direnişlerden işçiler Emek Partisi milletvekilleriyle birlikte 3 Ekimde Mecliste basın açıklaması gerçekleştirdiler. Sabah saatlerinde Meclis’e gelen işçiler “ziyaretçi yasağı” gerekçe gösterilerek içeri...
- Manisa’nın Soma ilçesinde AKP Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’na ait olan Fernas Madencilik’te Bağımsız Maden-İş Sendikasında örgütlendikleri için işten atılan madencilerin direnişi sürüyor. 25 Eylülde Ankara’ya yürüyüş başlatan Fernas...
- Fransa’nın en büyük sendika konfederasyonu Genel İşçi Konfederasyonu CGT’nin çağrısıyla 1 Ekimde Fransa genelinde işçi ve emekçiler greve gitti. İşçiler ücretlerin yükseltilmesini, kamu hizmetlerine ayrılan fonların arttırılmasını, işsizlik...
- Katil İsrail devleti, Gazze’deki saldırılarını bir yıldır sürdürürken Lübnan’a yönelik son saldırılarıyla bölgeyi daha da büyük bir yıkıma sürüklüyor. Gazze’de 42 bine yakın insanı öldüren, Lübnan’ı bombalayarak birkaç günde bine yakın insanı...
- 24 Eylülde Avustralya’nın en büyük sağlık sistemi NSW’ye bağlı çalışan binlerce sağlık işçisi iş bıraktı. Eylül ayı içerisinde 2 kez iş bırakan işçiler, Sidney’deki Hyde Park’tan Parlamento Binasına yürüyerek “yüzde 15 zam istiyoruz” sloganlarını...
- Belediye otobüslerinde boşsa karşılıklı dörtlü koltuklardan şoför tarafında cam kenarına otururum. Oturduğum yerde sola yaslandığımda rahat ederim. Sebebi omurgamdaki eğikliktir. Bedenimdeki daha doğrusu omurgalarımdaki eğikliğin nedeni, 1989 Bahar...
- Siyasi iktidar sürekli ekonominin iyiye gittiğini propaganda ediyor. Muhalifinden yandaşına tüm ekonomistler de ekonominin düze çıkması için hep birlikte fedakârlık yapmamız gerektiğini söylüyorlar. Ekonomi büyüdüğünde patronundan işçisine hepimiz...