Buradasınız
İşçi Kardeş Kara Propagandaya Kanma!
Kıraç’tan bir grup metal işçisi

Selam dostlar, bizler Kıraç bölgesinden UİD-DER’li işçiler olarak haftalar öncesinden 1 Mayıs çalışmalarına başladık. 1 Mayıs tıpkı diğer işçi kardeşlerimiz gibi bizler için de çok önemliydi. Çünkü 1 Mayıs uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günüydü. Tüm haksızlıklara ve sömürüye dur deme günüydü. İş kazaları ve işçi ölümlerinin sık yaşandığı Kıraç bölgesinde bu çalışmalarımız işçi arkadaşlar için hayati bir önem taşımaktadır. Bizler de bu inançla çalışmalarımıza başladık. Bir taraftan işlek caddelere stantlar kurup işçi arkadaşlara ulaşıyor, bir taraftan işçi arkadaşlarımızın evlerini ziyaret edip onları 1 Mayıs çalışmalarına davet ediyorduk. Fabrika önlerinde işçi arkadaşlara ulaşıyor ve aynı zamanda kahve ziyaretleri gerçekleştiriyorduk. Büyük bir enerjiyle işçi arkadaşlarımızı 1 Mayısa davet ettik. Biliyorduk ki biz insanlara 1 Mayıs'ı layıkıyla anlatamazsak eğer, patronlar işçileri daha çok kandıracak ve korkutacaktı.
Ancak patronlar her seneki bildik oyunlarını yine sahneye sürdüler. 1 Mayıs'a birkaç gün kala gazete ve televizyonlardan işçilerin gözünü korkutacak şekilde haberler alttan alta verilmeye başlandı. Bu ideolojik saldırılar yetmezmiş gibi üstüne bir de resmi tatil olmasına rağmen 1 Mayıs günü fazla mesailer dayatıldı. İşçilerin büyük bir kısmı isteyerek ya da istemeyerek fazla mesaiye gitmek zorunda bırakıldı.
Ama UİD-DER'li işçiler olarak bizler bunun üstesinden gelmeyi bildik. Patronlar sınıfının son ana dek süren binbir türlü ayak oyunlarına rağmen, tüm coşkumuzla alanlardaki yerimizi aldık. Genciyle, yaşlısıyla, kadınıyla, erkeğiyle hep bir ağızdan haykırdık, “yaşasın 1 Mayıs, yaşasın örgütlü mücadelemiz”.
Ben de çalışmış olduğum işyerinden bir gurup metal işçisi arkadaşımla katıldım bu 1 Mayıs'a. İlk kez gelen arkadaşlar çok heyecanlı olduklarını belirtiyor ve UİD-DER’in sloganlarının çok yerinde olduğunu söylüyorlardı. Bir arkadaş ise yıllarca boşuna çekindiğini dile getiriyordu. Ailece gelen işçilerin çocukları kortejimizin içinde koşuşturup oyun oynuyordu. Ve kulağımıza ses aracımızdan Nazım Hikmet'in dizeleri geliyordu, “güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli günler göreceğiz, motorları maviliklere süreceğiz, inanın çocuklar”. Adeta işçilere sesleniyordu Nazım, “yeter ki inanın ve inanarak mücadelemize omuz verin”.
Şüphesiz bu 1 Mayıs kimi yerlerde bayram havasında geçerken, Taksim’e gitmek isteyen emekçiler devlet terörüne maruz bırakıldı. Peki burjuvazinin neden 1 Mayıslara tahammülü yok? Bir kere bu soruyu her işçi kendisine sormalıdır. Eğer ki devlet güçleri işçilerin canını çok düşünüyor olsaydı, 1 Mayıs 1977 katliamı yaşanır mıydı? İnsanlar Taksim meydanındaki çukurlara düşmediler ama bin beter hale getirildiler. Vali efendi bir de kalkmış göstericilerin taşkınlık yaptığından ve asıl sorumluların “marjinal” gruplar olduğundan bahsediyor. Terör estirerek asıl taşkınlığı yapanın polis olduğu açık değil mi? Ya da neden 1 yıl boyunca herkese açık olan alanlar sıra işçilere gelince kapalı oluyor?
Esas gerçek şudur ki, patronlar işçilerin birliğinden korkmaktadır. 2012 1 Mayıs’ının görkemi karşısında patronlar panik havasına girmiştir. Çünkü 2012 1 Mayıs’ı sayesinde sıradan işçiler bile ilgiyle izlemişlerdi bu coşkuyu. Aynı zamanda patronlar şunu çok iyi biliyor ki, yüzbinlerin bir araya gelmesiyle işçiler aynı ağızdan tek bir yürek olup haykıracaktı, “yaşasın 1 Mayıs, yaşasın sosyalizm” diye. “Patronlar için dökecek kanımız yok” diyeceklerdi, “emperyalist savaşlara hayır”, “yaşasın halkların kardeşliği” diye bağıracaklardı.
Yani dostlar, işçi kardeşler, işin özü budur. Yani bu saldırılar sadece 1 Mayıs’a gidenlere yapılmamıştır. Bu saldırılar tüm işçilere yöneliktir. Bu saldırılar sendikalı çalışmayadır. Bu saldırılar daha az ücrete daha uzun saatler çalışalım diye yapılmaktadır. Kıdem tazminatımızın yok edilmesi ve taşeronluğun tüm iş alanlarını gasp etmesi için yapılmaktadır. Tüm bu saldırılara karşı uyanık olmak ve bu yaşananları bilince çıkarmak zorunda olduğumuz gibi her fırsatta başka işçi arkadaşlara da anlatmak, her bir işçi arkadaş için bir sorumluluktur. Patronların kârı daha da artsın diye biz işçiler daha çok bedel ödemek zorunda değiliz. Biz işçilere yapılan bu haksızlıkları teşhir etmeliyiz, çünkü mücadelemizi ortaklaştırma günümüz olan 1 Mayıs tüm işçilerin günüdür.
Yaşasın 1 Mayıs, yaşasın örgütlü mücadelemiz!
Son Eklenenler
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/