Buradasınız
İşçi Sınıfı ve Cumhurbaşkanlığı Seçimleri

10 Ağustosta cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak. Türkiye’de cumhurbaşkanı ilk kez halk oylamasıyla seçilecek. Birinci turda %50’den fazla oy alan aday seçimleri kazanacak, aksi takdirde en çok oy alan iki aday ikinci turda tekrar yarışacak ve en çok oyu alan cumhurbaşkanı seçilecek.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri, egemen güçler tarafından bir rejim sorununa dönüştürülmüş durumda. AKP’nin ve özellikle de Başbakan Erdoğan’ın uzun bir süredir başkanlık sistemini savunduğu ve bunu hayata geçirmek için çalıştığı biliniyor. Erdoğan, tüm devlet yetkilerini elinde toplama ve “başkan baba” edasıyla toplumun her şeyine karışma niyetindedir. Ancak başkanlık sistemi için anayasal değişiklik gereklidir. Bunu yapacak vekil sayısına sahip olmayan AKP, başkanlık sistemini dolaylı olarak, cumhurbaşkanlığı üzerinden devreye sokmak istemektedir. Nitekim Erdoğan, sembolik bir cumhurbaşkanı olmayacağını, cumhurbaşkanının yetkilerini kullanacağını ve başkan gibi hareket edeceğini açıklamış bulunuyor. CHP ve MHP’nin temsil ettiği diğer burjuva güçler ise (yani sermaye kesimlerinin muhalefet kanadı), cumhurbaşkanının başkan gibi hareket etmesine karşı çıkmakta ve şu anki rejimin devamını savunmaktadırlar.
Anlaşılacağı üzere egemenler, devleti nasıl yönetecekleri konusunda anlaşmazlık içindedirler. Bundan dolayı her iki burjuva kesim de halkın çoğunluğunun desteğini almaya ve zafer kazanmaya çalışıyor. CHP ve MHP’nin “çatı adayı” Ekmeleddin İhsanoğlu ekmekten, Erdoğan ise 2023 hedefinden ve “büyüyen Türkiye”den söz ediyor. İşçileri ve yoksulları ilgilendiren yakıcı sorunlar yine gündeme alınmış değildir. İşçilerin ve emekçilerin tek derdi karınlarını doyurmak, hele hele yalnızca kuru ekmekle doyurmak değildir. AKP’nin ve Erdoğan’ın sürekli olarak övdüğü “büyük Türkiye”de milyonlarca işçinin payına sadece asgari ücret düşmektedir. “Büyüyen Türkiye”de patronlar sermayelerini büyütürken, her ay 100’den fazla işçi iş kazalarında yaşamını kaybetmektedir. Soma’da 301 madencinin ölmesi, “büyüyen Türkiye”nin ve AKP’nin eseridir.
“Büyüyen Türkiye”de işçilerin çalışma ve yaşam koşulları son derece kötüdür. Dolayısıyla Türkiye ekonomisinin büyümesi sebepsiz değildir, onu büyüten iliklerine kadar sömürülen işçilerdir. Ama Erdoğan’a göre biz işçiler tüm bunları bir kenara atmalı ve “büyüyen Türkiye”den gurur duymalıyız. Kardeşler, milli gurur okşamasıyla tüm dertlerimizi unutmamız isteniyor. Bunlara kanmayalım! Uyanık olmak zorundayız! AKP hükümeti ve patronlar sınıfı Ortadoğu’da pazar ve yatırım alanları elde etmek istiyor. Amaç patronların sermayesini daha da büyütmektir. Bu doğrultuda AKP kanlı ve mezhepçi bir siyaset izliyor. Bu siyasetini “büyüyen, küresel ölçekte söz sahibi Türkiye” sözleriyle meşrulaştırmaya çalışıyor. Belki bazı işçi kardeşlerimiz “ne güzel işte Türkiye de söz sahibi olacak” diyebilir. Ancak işçilere bir faydası olmayan bu siyasetin kanlı sonuçları olduğunu ve söz sahibi olacakların Türkiye’nin işçileri değil patronları olacağını akıldan çıkartmayalım. Onlar söz sahibi olmaya devam ettikçe işçilerin, emekçilerin başına neler geldiğini ise hepimiz biliyoruz.
İşte Suriye’ye bakın! AKP, Ortadoğu’da patronların önünü açmak için önce “komşularla sıfır sorun” adıyla bir siyaset geliştirdi. Suriye ile yakın ilişki kuruldu, Erdoğan Suriye lideri Esad’ı kardeşi ilan etti. Lakin ne zaman ki çıkarları çatışmaya başladı, o zaman kardeşlik bitti ve Esad katil ilan edildi. Çünkü “sıfır sorun” söylemi yalnızca insanları aldatmak üzere dile getirilmiş bir söylemdi. Türkiye Esad rejimini yıkmak için elinden geleni yaptı, yapıyor. Bu yapılırken, Ortadoğu’da Sünni mezhebine dayalı güçler desteklendi, Esad üzerinden Alevilik ve Şiilik hedef alındı. El-Kaide’ye bağlı El-Nusra ve IŞİD türü radikal İslamcı gruplara muazzam paralar ve ağır silahlar aktarıldı. Suriye iç savaş sonucunda tam anlamıyla cehenneme dönerken, yüz binlerce insan öldü ve milyonlarcası evini terk etti. Ama Esad rejimi yıkılmadı.
Bölgede savaş yayıldıkça, Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) adlı örgüt Musul’u ele geçirdi ve esir aldığı Irak ordusundaki binlerce Şii askeri kurşuna dizdi. Yüzlerce insanın kafalarını keserek tam bir vahşet sergiledi. Bu örgüt Şiilere karşı cihat ilan etmiş durumda. Ortadoğu’da egemenlik savaşı veren Suudi Arabistan Sünnilerin, İran ise Şiilerin arkasında duruyor. Giderek tırmanan mezhep savaşı tüm Ortadoğu’yu ve Türkiye’yi tehdit ediyor. Bunlar olurken, AKP iktidarı ağzını açıp IŞİD hakkında kınayıcı tek kelime etmemiş ve mezhep kavgasını eleştirmemiştir. Çünkü AKP ve Erdoğan, Ortadoğu’daki siyasetini mezhep savaşını körüklemek ve bu savaşta Sünni cepheyi desteklemek üzerine kurmuştur.
Bu siyaset, aynı zamanda Türkiye’deki yapay siyasal kutuplaşmanın mezhepçilik üzerinden devam ettirilmesidir. Eğer Ortadoğu’daki mezhepçi kavga Türkiye’ye sıçrarsa, bu işçiler için tam anlamıyla bir felâket olur. İşçilerin şu ya da bu nedenle bölünmesi yalnızca patronların, AKP, CHP ve MHP gibi düzen partilerinin işine gelir. İşte bu nedenle çok uyanık olmalı, yapay kutuplaşma ve mezhepçilik oyununa düşmemeliyiz.
Bu oyunu ancak işçi sınıfı bilinciyle hareket edersek bozabiliriz. Biz işçiler hangi din, mezhep ve inançtan olursak olalım biriz, kardeşiz, aynı sınıfın parçasıyız. Türk, Kürt, Arap, Çerkez, Laz tüm işçiler aynı kaderi paylaşıyorlar. Bu nedenle sömürücü kapitalistlere ve AKP, CHP ve MHP gibi düzen partilerine karşı birlikte hareket etmeliyiz. Kardeşliğimizi güçlendirmek için tüm inançlara özgürlüğü savunmalı, ezilen Kürt halkının haklı taleplerini desteklemeli ve böylece Türk ve Kürt halklarının kardeşliğini güçlendirmeliyiz. İşte cumhurbaşkanlığı seçimlerine bu bakış açısıyla bakmalıyız. HDP’nin cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş demokratik hakların geliştirilmesini, ezilen Kürt halkının taleplerinin karşılanmasını ve tüm inançlara özgürlük sağlanmasını savunuyor. Onun desteklenmesi, işçilerin birliği ve halkların kardeşliği yolunda önemli bir adım olacaktır.

İşçilerin Sordukları/26
Çok Çalışmaktan Ölünür mü?
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- İşçi Dayanışması 202. Sayı Çıktı!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
Son Eklenenler
- İşçi sınıfının kapitalist sömürüye karşı mücadelesini, dayanışmasını güçlendirmek için çalışan UİD-DER’in, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle gerçekleştirdiği etkinlikler 16 Martta devam etti. UİD-DER’in İstanbul Avrupa ve Anadolu...
- Dünyanın pek çok ülkesinde işçi ve emekçiler, gençler eşitlik ve özgürlük talepleriyle, daha iyi bir yaşam özlemiyle bir araya geliyor, meydanlara çıkıyor. Almanya’da yapılan görkemli eylemlere katılan insanlar bu eylemlerine “iyi insanların isyanı...
- Geçtiğimiz günlerde, sigorta girişleri 1 Ekim 2008’den sonra olanların, emekli olduktan sonra çalıştıkları takdirde emekli maaşlarının kesileceği gündeme geldi. Üç kuruşluk emekli maaşıyla değil geçinmek, zorunlu gıda harcamasını bile karşılamak...
- Gece vardiyasında çalıştığımız bir gün elektrik kesildi. Biz de karanlıkta ayrı ayrı beklemek yerine üretimdeki arkadaşlarla yan yana geldik. Haliyle sohbet etme şansımız oldu. Bir ablamız iş kazası geçirmiş ve işvereni dava etmiş. İş güvenliği...
- Kapitalizm altında sağlık sistemi bolca kâr elde edilen büyük bir rant kapısı haline getirildi. Sağlık sektörü patronları için durum böyleyken sağlık çalışanları açısından tablo uzun çalışma saatleri, can güvenliğinin olmadığı iş ortamı, ağır...
- Ben Tahran Üniversitesinde öğrenciyim. Üniversiteye bağlı bir yurtta kalıyorum. Örgütlü bir şekilde hareket etmediğimiz için her gün yeni bir felaket haberiyle uyanıyoruz. Geçtiğimiz ay 14 Şubat akşamı bir arkadaşımızı kaybettik. Hem yurt hem de...
- Sağlık çalışanları 14 Mart Tıp Bayramında Türkiye genelinde iş bıraktı, hastaneler ve İl Sağlık Müdürlükleri önlerinde, kent meydanlarında basın açıklamaları yaptı.
- Suriye’nin Lazkiye, Tartus, Humus ve Hama kentlerinde 6 Martta başlayan Alevilere yönelik saldırılarda yüzlerce kadın, erkek, çocuk katledildi. “Eski rejim kalıntılarının temizlenmesi” bahanesiyle gerçekleştirilen saldırılarda cihatçı çeteler evlere...
- İstanbul Şişli Belediyesi’nde DİSK/Genel-İş Sendikasına üye işçiler, ücretleri zamanında ödenmediği ve eksik ödendiği için 12 Martta belediye önünde eylem yaptı. İstanbul Tuzla’da bulunan Kuzey Star Tersanesi’nde taşeron şirkette çalışan DİSK/Limter...
- Almanya genelinde Birleşik Hizmet Sendikası Ver.di’nin çağrısıyla 10 Martta ülke genelindeki havalimanlarında 24 saatlik bir uyarı grevi gerçekleştirildi. Grev nedeniyle Frankfurt, Münih, Berlin ve Hamburg gibi en büyük ve en işlek havalimanlarında...
- Kış neredeyse geçiyor ve şu sıralar çevremdeki herkesten “hastalandım, bir türlü geçmiyor, öksürük devam ediyor” gibi şeyler duyuyorum. Ben de bu hastalığı yakın zamanda atlattım. Sonra kafama şu takıldı: Neden hastalıklar bu kadar uzun sürüyor? Bu...
- Hepimizin bildiği gibi sağlığa erişim bizim için neredeyse imkânsız hale gelmiş durumda. Sağlıklı kalmak, yoksullar için Fizan kadar, hatta uzay kadar uzak bir mesele haline geldi. Tıp teknolojisi hızla ilerliyor, ancak sömürü düzeni biz işçileri...
- Kocaeli’nin Kartepe ilçesinde Arslanbey Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren Tezcan Galvaniz’de toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 11 Martta grev başladı. İzmir Narlıdere Belediyesi taşeron şirketi olan NAR-BEL’de...