Buradasınız
İşçiler Birleşin İktidara Yerleşin!
Bir tersane işçisi
2008 yılının sonbahar aylarında dünyayı saran krizle birlikte birçok işçi işsiz kaldı. Patronlar kâr ettikleri dönemlerde işçilerle ufak bir kırıntıyı bile paylaşmazlarken, en ufak zararlarına bile hiç vakit kaybetmeden hemen işçileri de ortak ediyorlar.
“Bu kriz hepimizin krizi, karşılıklı fedakârlık yapmalıyız” gibi safsatalarla işçileri kandırmaya çalışıyorlar. Son birkaç ayda dünya genelinde milyonlarca işçi işsiz kaldı. Birkaç istatistikle bu krizin faturasının kime çıktığını ve kimin fedakârlık yaptığını belirtmek istiyorum: Bilgisayar sektörünün dev tekeli Microsoft 5 bin işçiyi, elektronik eşya üreticisi Sony 16 bin işçiyi, bir başka bilgisayar şirketi olan Intel 6 bin işçiyi, dünyanın en büyük ev donatım ürünleri satıcısı Home Depot 7 bin işçiyi, Hollanda’nın banka devi olan Ing Group 7 bin işçiyi, uluslararası çelik üreticisi Corus dünya çapında 3 bin 500 ve İngiltere’deki temsilciliğinden 2 bin 500 işçiyi, yine ABD’li çip üreticisi Texas Instruments 3 bin 400 işçiyi, İsviçreli kimya şirketi Clariant bin işçiyi ve dev otomotiv tekeli General Motors 2 bin işçiyi isten çıkaracağını açıkladı. Bu rakamlar, kimin fedakârlık yaptığını veya kime yaptırıldığını ayan beyan ortaya koyuyor. Patronlar, üzerinden inanılmaz kârlar ettikleri işçileri hiç düşünmeden ilk fırsatta kapı dışarı ediyor. Ve sınıf bilincinden yoksun olan işçiler çaresiz, boynu bükük evlerinin yolunu tutuyorlar.
Bu krizin faturasının biz işçilere kesilmesi veya biz işçilerin fedakârlık yapması gerekmiyor. Zaten patronlar için çalışarak, onların kârlarına kâr katarak bütün bir hayatımızı fedakârlıklarla geçiriyoruz. Ama karşılığında ne buluyoruz? Açlık, yoksulluk, sefalet, işsizlik ve emperyalist savaşlar. Birkaç asalağın kârı için neden bütün bu eziyetleri milyonlar çeksin ki? Neden mi, cevabı çok kolay! Çünkü dünya işçi sınıfı olarak krize örgütsüz bir şekilde girdik ve önünde hiçbir engel görmeyen burjuvazi kudurmuş köpek gibi her yana saldırıyor. Biz işçilerin bir araya gelerek burjuvaziden hesap sorması gerekiyor. Eğer hesap soramazsak emperyalist savaşlarda yok olacağız. Bunun olmasını istemiyorsak burjuvazinin dünya çapındaki örgütlülüğüne karşı bizim de uluslararası ölçekte örgütlenerek burjuvaziyi alaşağı edip iktidara yerleşmemiz gerekiyor.
- Patronların Hak Arayan İşçiye Tahammülü Yok
- Xiaomi Salcomp’ta İşten Atmalar Protesto Edildi
- Hacettepe Üniversitesi’nde İşten Atma Saldırısı
- Ezberler ve Gerçekler: “İş Çok, İş Beğenen Yok!”
- Cumhuriyet Gazetesinde Sendikalı İşçi Kıyımı
- Esenyurt’ta A101 İşçisi Kod 46 ile İşten Atıldı
- 65 İşçiyi Daha İşten Çıkardılar
- Ekmekçioğulları Metal’de İşten Atma Saldırısı
- Özer Elektrik’te İşten Atmalar Protesto Edildi
- İşten Çıkarma Yasağı İşten Çıkarmayı Engelliyor mu?
- Akwel’de İşten Atmalara Karşı İş Durdurma Eylemi
- TPI Kompozıt’te İşten Atma Saldırısı
- VIP Tekstil’de İşten Atmalar Protesto Edildi
- DERİTEKS, Üyelerinin İşten Atılmasını Protesto Etti
Son Eklenenler
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...
- DİSK 24-27 Aralık tarihleri arasında bölge temsilciliklerinin olduğu şehirlerdeki vergi daireleri önlerinde, Ankara’da Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde “İnsanca Ücret Vergide Adalet” talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İşyerlerinde...
- Bir an için zifiri karanlıkta kaldığımızı düşünelim. Yanımızı yöremizi görememenin huzursuzluğuyla korkuya kapılırdık. Ne yazık ki bugün milyonlarca işçi ve emekçi yüreğinde benzer bir korku taşıyor. Çünkü dünyamıza egemen olan kapitalist düzende,...
- İşçi Dayanışması’nın 197. sayısında, Emekçi Gençlik köşemizdeki “Yaşadım Diyebilmek İçin” yazısında şöyle deniyordu: “Öyle bir zamandan geçiyoruz ki her geçen gün daha fazla sayıda genç arkadaşımızın kendine “en güzel yıllarım bu mu?” diye sorduğunu...