Buradasınız
İşçilerin Kreş Hakkı!

İş Kanununa göre yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun, 150’den çok kadın işçi çalıştıran işyerlerinde işçilerin kreş hakkı vardır. İşçilerin 0-6 yaşındaki çocuklarının bırakılması ve bakılması, emziren işçilerin çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından, çalışma yerlerinden ayrı ve işyerine yakın bir kreş açılması zorunludur. Kreş açma yükümlülüğünde olan işverenler, kreş içinde anaokulu da açmak zorundadırlar. Kreş, işyerine 250 metreden daha uzaksa işveren taşıt sağlamakla yükümlüdür.
4857 Sayılı İş Yasasının ilgili hükümlerine göre, işverenlerin hem kamu hem özel işyerlerinde kreş ve gündüz bakımevi açma yükümlülüğü vardır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, işverenlerin bu yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğini denetlemek zorundadır. Yasaya göre kreş açma yükümlülüğünü yerine getirmeyen işverenlere idari para cezası uygulanır (2011 yılı için belirlenen idari para cezası 1232 lira idi). Yasal zorunluluklara ve para cezalarına karşın en büyük sanayi merkezlerinde, işçi havzalarında bile işçiler için kreş yükümlülüğünü yerine getiren işyeri sayısı, bir elin parmaklarını geçmemektedir. İşverenler kreş açmaktansa ya kadın işçi sayısını düşük tutmaktalar ya da işçileri birkaç şirkete bölmek yoluyla, kadın işçilerin sayısını düşük göstermekteler. Böylece para cezası da ödememektedirler.
Yasada var olduğu kadarıyla bile kreş hakkı işverenleri rahatsız etmektedir ve tıpkı diğer haklarımız gibi gasp edilmesi düşünülmektedir. Bu çerçevede devlet, 2008 yılında, iş kanununda yaptığı bazı düzenlemelerle zaten son derece yetersiz olan kreş hakkını işçilerin ellerinden almanın yolunu açmıştır. Ne yazık ki işçilerin büyük çoğunluğu bu yasadan ve bu yasada yapılan düzenlemelerden haberdar değildir. 2008 yılında yapılan değişiklikle işverenlerin işyerinde kreş açma zorunluluğu kaldırıldı. İşyerinde kreş açmayı tercih etmeyen işveren onun yerine işyerine yakın bölgedeki özel kreşlerle anlaşma yapabiliyor. Böylelikle işveren işçilerin kreş hakkı karşısında yükümlülüklerinden kaçmaktadır. İşyerine uzak mesafedeki kreşlerle anlaşarak, özellikle kadın işçilerin iş saatleri içerisinde çocuklarını kontrol etmelerinin ve emzirme haklarını kullanmalarının fiilen önüne geçmektedir. Patronlar, iş saatleri içerisinde işçi çocuklarının bakımı ile ilgili sorunlarda ilk elden taşıdıkları sorumluluğu üzerlerinden atmakta ve işçilerin karşısına başka bir muhatap dikmektedirler.
İşçi sınıfının kadınları açısından çocukların bakımı çalışmalarının önündeki en büyük engeldir. Bu nedenle işyerinde kreş hakkı, kadınların çalışma yaşamına ve işçi sınıfının mücadele saflarına katılmasının önünü açar. Geçmişte, kadın işçiler başta olmak üzere, işçi sınıfının geniş kitleleri kreş hakkı için büyük mücadeleler vermiştir. Bunun yanı sıra doğum izni, emzirme izni, çocuk yardımı, eğitim yardımı gibi haklar da işçilerin uğrunda mücadele ettiği ve kazanıma dönüştürdüğü haklar olmuştur. İşçi sınıfının örgütsüzlüğü koşullarında bu haklar, sadece birkaç yasal düzenlemeyle elimizden alınabilmektedir. Yasalarda var olan ancak fiilen kullanamadığımız ve bekçiliğini yapmadığımız haklarımız meclis oturumlarında tek tek gasp edilmektedir.
Bu nedenle kreş talebi, kadınıyla erkeğiyle tüm işçilerin sahiplenmesi gereken bir haktır. İşçi çocukları için, kreşler ücretsiz olmalıdır. Her işçi çalıştığı işyerindeki işçi sayısına bakmaksızın kreş hakkından yararlanabilmelidir. Bunun için de çeşitli bölgelerde, sanayi havzalarında küçük işyerlerinin de yararlanacağı çok sayıda kreş açılabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Çalışma saatleri içerisinde işçiler çocuklarına ulaşabilmelidir. Kreş yükümlülüğünü yerine getirmeyen işverenlere verilecek cezalar tek sefere mahsus bırakılmamalı ve işçi sayısına göre arttırılmalıdır.
Sendikalar kreş hakkının yasalarda daha geniş bir hak olarak yer alması için mücadele etmelidirler. Bu hak toplu sözleşmelerde ayrıca güvence altına alınmalıdır. İşyerinde ya da işyerlerine yakın yerlerde kreş hakkı, işçi sınıfının şimdiki kuşaklarının olduğu kadar, gelecek kuşaklarının da sorunudur. İşçi sınıfı, patronlar sınıfının saldırıları karşısında daha güçlü ve kararlı bir mücadele yürütmek zorundadır. Var olan haklarımızı korumanın, ilerletmenin ve gelecek işçi kuşaklarına bırakabilmenin yegâne yolu budur.
Dayanışma
Anadolu Kentlerinde İşçi Mücadeleleri
- Kavanozu Sallayan Kim?
- Adımız, Yerimiz, Sınıfımız
- Toplum, Gençlik ve Anlam Sorunu
- Pasifik’te Bir Bulut ve Japon Balıkçısının Sözü
- Toplumun Gelişmesi Sadece Teknolojiyle Olur mu?
- Rajapaksa Hanedanlığı Yıkıldı Ama Daha Fazlası Gerek!
- Modern Sirk Evimizde, Cebimizde!
- Bitcoin Deyip Geçme!
- Emekçiler Ayakta: Kapitalizm İsyankâr Kışları Hazırlıyor!
- İşçi Dayanışması 172. Sayı Çıktı!
- Her Şey Değişir, Bu Düzen de Değişecek!
- Ferhat’ın Dönüşümü ve Gürzün Dinmeyen Sesi
- Emekçi Kadın, Özgürlük, Birey ve Toplum
- Kapitalizm Hayalleri de Öldürür!
- Korkuyorlar: Türkülerden, Şafaktan ve Ümitten!
- Nedir Bu Kimsenin Beğenmediği İşler?
- Sermayenin Çarkı Dönüyor Milyonların Yoksulluğu Büyüyor
- İnsanlık Kapitalist Girdaptan İşçi Sınıfının Mücadelesiyle Çıkabilir!
- İşçi Dayanışması 171. Sayı Çıktı!
- Umut, İnsanlık ve Midye Kabuğundaki Hayaller!
Son Eklenenler
- Onlar komşumuz, iş arkadaşımız. Aynı mahallede, aynı sokakta yaşıyoruz; aynı işyerlerinde çalışıyoruz. Ama kim olduklarının, adlarının, geçmişlerinin bir önemi yok. Onlar mülteci, onlar göçmen… Türkiye’de Suriyeliler, Afganlar”, Amerika’da “...
- Son dönemde dünya genelinde internet ve sosyal medyada yoğun rağbet gören bir teori var, karınca teorisi. Bu teorinin ne kadar bilimsel olduğu tartışmalıdır ama anlatı siyasal ve toplumsal alanla kesiştiği için ilgi görmektedir. Anlatı şöyle: “Gidin...
- En yakın akrabalardan işyerlerimizdeki işçi arkadaşlarımıza dek çevremizdeki insanların sözlerine kulak verdiğimizde, deryada yaşayıp deryadan bihaber olduklarını anlarız. Sıcağı sıcağına canlarını yakan ekmek fiyatının iki katına çıkmasını bile...
- Düzce’de bulunan Standart Profil fabrikasında çalışan Petrol-İş üyesi işçiler, artan enflasyon karşısında aldıkları ücretin her geçen gün erimesi sebebiyle, işverenden ücretlerinin iyileştirilmesini talep etmiş fakat işveren bu talebi geri çevirerek...
- İstanbul Tuzla’da faaliyet gösteren ETF Tekstil fabrikasının patronu fabrikayı kapatacağını duyurup ilk etapta 30 işçiyi işten atmış işçilere ihbar tazminatını ödemeyeceğini, kıdem tazminatının ise yüzde 70’ini ödeyeceğini duyurmuştu. İşçiler işten...
- Türkiye’de neredeyse yüzde 200’e varan enflasyon ücretleri her geçen gün eritirken işçilerin tepkisi de giderek artıyor. Her gün bir fabrikada, şantiyede, lojistik deposunda işçilerin mücadelesi başlıyor.
- Çalıştığım işyerinde arkadaşım Erman abi, televizyon kanallarının popüler yarışması MasterChef’de yapılan bir yemeği çok beğenmiş, çay molasında ballandıra ballandıra anlatıyordu. 350 gram dana bonfile, dana füme, 300 gram kestane mantarı, tereyağı...
- “Bir zaman makinesi olsa ve mesela üç yüz yıl öncesine gidebilsek bugünün dünyasından çok farklı bir dünya ile karşılaşırdık.” Böyle başlıyordu İşçi Dayanışması’nın bir önceki sayısında Emekçi Kadın köşemiz. Gelin geçmişe yolculuğumuzu sürdürelim....
- Eşe dosta selam. İnandığım doğruların adamı oldum, böyle yaşadım karınca kararınca. Bu doğruların savaşını daha çok sanatımda yapmaya çalıştım. Kursağıma hakkım olmayan bir tek kuruş dahi girmemiştir.” Böyle diyordu işçi sınıfının yazarlarından...
- Düzce’de bulunan Standart Profil fabrikasında çalışan Petrol-İş üyesi işçiler, artan enflasyon karşısında aldıkları ücretin her geçen gün erimesi sebebiyle, ücretlerinin iyileştirilmesini talep ettiler. Ancak Standart Profil yönetimi işçilerin bu...
- 1980’lerde İngiltere’de kadın bir başbakan iktidardaydı, adı da Margaret Thatcher’dı. Bu kadın başbakan emekten, işçiden, toplumdan yana ne varsa ona düşmandı. İngiltere’deki işçiler ona “süt hırsızı” derlerdi. Çünkü daha henüz Eğitim ve Bilim...
- Bir yere baktığımızda gördüklerimize bir daha dönüp bakarsanız mutlaka dikkatinizi çeken bir şey vardır. Ben de bir yere baktım ve dikkatimi bir manzara çekti. Bu manzaranın iki ayrı hikâyesi var. Burası benim ikamet ettiğim mahalledir. Kocaman olan...
- İnsanlık tarihi yüz binlerce yıl öncesine uzanıyor. Bu tarih içinde kısacık bir zaman dilimine yayılan ve birkaç yüzyıllık ömrü olan kapitalist sömürü düzeni, insanlık tarihinin en kanlı dönemini temsil ediyor. Yaşanan iki dünya savaşı, bugün içinde...