Buradasınız
İstanbul’da Yaşam: Deniz Kıyısında Deniz Görememek!
İstanbul/Avcılar’dan bir deniz işçisi

Deniz… Onlarca eser yazılmıştır üzerine; ozanlar ilham alır renginden, kokusundan, durmaksızın dalgalanışından… İnsan ömründe türlü şekillerde yeri vardır denizin. Yalnız kalıp düşünmek, dostlarımızla kıyısında yürüyüş yapmak veya sularına bırakıp kendimizi gözlerimizi gökyüzüne dikip huzuru aramak istediğimizde kapısını çaldığımız maviliğin adıdır deniz… Hele ki İstanbul’da! Deniz deyince İstanbul, İstanbul deyince deniz gelmelidir insanın aklına. Çıkıp Anadolu Kavağına boğazı seyrettiğinizde Karadeniz’den esen poyraz yüzünüze vurur inceden. Alır denizin kokusunu İstanbul’una kavuşturur. Peki, adına şiirler yazılan, özgürlüğü ve huzuru simgeleyen denizi İstanbul’da yaşayıp da hayatı boyunca hiç görememiş olan insanlar var mıdır? Bahsettiğimiz poyrazı yüzünde hissedememiş, maviliklerine dalamamış, kokusunu ciğerlerine çekememiş insanlar var mıdır?
Eskiden İstanbul denilince akla Suriçi (tarihi yarımada) gelirdi. Daha sonra İstanbul sınırları kuzeyde Haliç ve doğuda Boğazı aşarak genişlemeye başladı. Özellikle 1950’li yıllarla birlikte İstanbul artık hızla genişlemeye devam etti. Bugüne geldiğimizde ise İstanbul, Kocaeli ve Trakya’yla birleşen, neredeyse 20 milyon insanın yaşadığı bir şehir haline geldi. Bugün Alibeyköy’de veya Gazi Mahallesinde yaşayan bir insan İstanbul’un göbeğinde yaşıyor demektir ama dünyalarımız İstanbul’un aksine öyle küçüldü ki o mahallelerde yaşayan insanlar mahallesinden dışarı adım dahi atamıyor. Denizi hayatı boyunca hiç görememiş, anlatılan duyguları hissedememiş onbinlerce insan yaşıyor o mahallelerde. Özellikle de İstanbul’un Esenyurt ve Esenler ilçeleri. Araştırmalara göre bu mahallelerde yaşayan çocukların neredeyse yüzde 50’si hayatı boyunca denizi hiç görememiş. Üstelik Esenler mahallesinin denize uzaklığı sadece beş kilometre! “Kent” insanları şehrin dış çeperlerine doğru kusarken aynı zamanda mahallelerine hapsetmiş durumda. İşçi ve emekçilerin yaşadığı mahalleler genelde sanayi bölgelerinin çevresine kurulmuştur. Bu yüzden de insanlar ev ve işyeri arasına çakılıp kalmış, bütün dünyaları o iki konum arasına sıkışmış durumdadır.
İşçi mahallelerinde oturan insanların çoğunluğu Anadolu’nun çeşitli şehirlerinden göç edip gelen ailelerden oluşuyor. Taşı toprağı altın diyerek, çalışmak için geldikleri bu şehirde insanlar mecburen boğaz köprüsünden geçerler. Bazıları “şanslıdır” ve boğazı geçerken denizi görürler. Bazıları için ise bu bile lükstür. O anda bile çoğu denizi ve boğazı göremez. Çünkü bu yoksul aileler kimi zaman bir kamyonun kasasında eşyaları ile birlikte kimi zaman da tıkış tıkış ve küçük servis araçlarıyla gelirler İstanbul’a. Özellikle de çocuklar, otobüslerin koltuk aralarında karanlık bir dünyada yolculuk yaparak gelirler bu şehre. Denizi ve boğazı göremeden geçip şehrin dış çeperlerine dökülürler. Sırtlarında yatak yorgan, ellerinde birkaç eskimiş bavulla birlikte. Bu çocuklar muhtemelen bir daha denizi görmeden bir çocukluk yaşayarak büyüyecekler. Mesela 14 yaşına kadar denizi hiç görmemiş bir kız çocuğu hayatında ilk defa denizi görünce büyülendiğini, kendini rüyadaymış gibi hissettiğini ifade etmişti, 2009’da denizi görmeyen çocuklar için düzenlenen “Boğaz’a Merhaba” etkinliğinde. 12 yaşındaki bir başka çocuk ise Rumeli Hisarını sadece televizyondan gördüğünü ve onun İstanbul’da, yanı başında olduğunu bilmediğini söylüyordu. İlk defa denizle tanışan ve vapura binen bir çocuk ise; “uzaktan bakınca gemiler küçücük görünüyordu ama içeri girince bizim okul gibiymiş” diye tarif ediyordu duygularını.
Emekçi mahallelerindeki bu tablo büyük bir yoksunluk ve çelişkidir. İçinden denizin geçtiği bir şehirde binlerce insanın denizi göremeden, hayatın güzelliklerinin tadına bakamadan, yoksulluk cenderesi içinde çırpınarak ömür geçirmesi insanlık adına bir utanç vesilesidir. Bir taraftan burjuvalar İstanbul’un en güzel tepelerinde, boğaza nazır evlerinde denizin ferah kokusunu içlerine çekerek sefa sürerken diğer taraftan biz işçi ve emekçiler bu hayatın hayalini bile kuramadan, dünya gözüyle denizi bile göremeden ömür tüketiyoruz. İşte böylesine çelişkili bir sistemdir karşımızda duran kapitalizm! Buna karşı, bu gibi sayısız çelişkiyi yaratan çarkı bozuk bu düzene karşı verilen mücadele bu sebeple insanlaşma mücadelesidir.
- Doğru Tarafta, İşçi Sınıfının Safındayım
- Emekçi Kadınlar ve Barış
- Gene Takmışsın Kırmızı Şapkayı, Greve mi Gidiyorsun?”
- “Çöpçü” Demek Hakaret mi?
- Gençlere Örgütlü Mücadele Deneyimi Aktarmak…
- “Kurt Ağladı, Biz de İnandık”
- “Gerekirse Grev de Yap!”
- Sınıfımızın Yaşlılarının Payına Ölüm Düşüyor
- “Sınıfsal Bir Tarafı Var mı?”
- Ana-Baba-Oğul UİD-DER Saflarında Yürüyenlere Selam Olsun
- Bu Kalp Nasıl Atmaya Devam Edecek?
- Egemenlerin Değil, Sınıfımızın Gözüyle Bakalım!
- “Kendini de Beni de Yaktın Celal!”
- Uğruna Mücadele Ettiğimiz Bizimdir
- Grev Çocukları
- “Felsefe Yapma Birader!”
- Şeytanla Dost Olunmaz!
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- “60 Bin Maaşla Çoban Bulunmuyor.” Yersen!
- Bu Kandırmacalara Verilecek Cevabımız Var!
Son Eklenenler
- Sakarya Hendek’te bulunan, Birleşik Metal-İş Sendikasının örgütlü olduğu Koç Holding’in şirketlerinden Türk Traktör’ün tedarikçisi olan SAG Hidrolik fabrikasında bir işçinin işten çıkarılması sonrası 12 Ağustosta direniş başladı. TEKSİF Sendikasına...
- İsrail’in Filistin halkına yönelik saldırıları ve açlık politikası tarifsiz acılar yaşatmaya devam ediyor. Siyonist rejim, iki milyon Filistinlinin bölgeden sürülmesi anlamına gelecek olan Gazze’yi tam işgal planıyla saldırılarını tırmandırıyor....
- Pakistan’da binlerce tekstil işçisi, hakları için haftalardır mücadele ediyor. Arjantin’de emekliler her Çarşamba günü düzenledikleri protestolar devam ediyor. Tunus’un en büyük işçi sendikası Tunus Genel İşçi Birliği (UGTT) üyesi toplu taşıma...
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu KESK, 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerine dair, Kamu İşveren Heyeti teklifinin açıklanmasının ardından, 13 Ağustos Çarşamba günü Türkiye’nin pek çok kentinde ortak basın...
- Artık ben de anlıyorum ki; bir işçi hayata bu pencereden bakmaya başlar, işçi sınıfının bir ferdi olduğunu kavrar, hayatını buna göre dizayn etmeye çalışır, örgütlü davranır, mücadelenin ve dayanışmanın gücünden beslenirse gözleri hakikati görmeye...
- Egemenler zenginlik, güç ve iktidar uğruna kavga ederken bunun bedelini hep işçilere ödettikleri için oyunlarında, şiirlerinde işçileri emperyalist savaşa karşı çıkmaya çağırıyordu Brecht. Kendisi 1898’de doğmuştu ve çocukluğu dünyanın da Almanya’...
- 12 Ağustos gece saatlerinde Evrensel Gazetesinin İzmir/Alsancak’ta bulunan bürosuna silahlı saldırı gerçekleştirildi. Gazetenin tabelası hedef alınarak 7 kurşun sıkıldı. Saldırının ortaya çıkmasının ardından bir kişi gözaltına alındı.
- Trendyol Go işçileri, artan iş yükü, düşen kazançlar ve şirketin aldığı tek taraflı kararlar nedeniyle 11 Ağustos’ta Bursa’da eylem gerçekleştirdi. HepsiJet işçileri işyerindeki ağır çalışma koşulları, sendikal örgütlenmeye yönelik baskılar, ücret...
- Kamu İşveren Heyeti 4 milyon kamu emekçisini ve 2,5 milyon emekliyi ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde ilk zam teklifini 12 Ağustosta açıkladı. İktidar 2026 yılının ilk altı ayı için yüzde 10, ikinci altı ayı için yüzde 6, 2027...
- 7 Ekim 2023’ten bu yana 61 binin üzerinde Filistinlinin hayatını kaybettiği Gazze Şeridi’nde İsrail’in soykırımı ve işgali ilerliyor. Hastaneleri, okulları, ibadethaneleri, insani yardım dağıtım bölgelerini hedef alan İsrail, öldüremediklerini aç...
- Türkiye’de rejim ekonomik krizin bütün yükünü işçi ve emekçilerin sırtına yıkmaya odaklanmış durumda. Her alanda darboğazı yaşayan emekçiler bir de vergi yükü altında ezildikçe eziliyor.
- DİSK/Sosyal-İş Sendikası 8 Ağustosta Kadıköy Süreyya Operası önünde gerçekleştirdiği basın açıklamasında mağaza ve market çalışanlarının sorunlarını ve taleplerini dile getirdi. Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Edremit Şubeler...
- İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, Temmuz ayında en az 204 işçinin çalışırken hayatını kaybettiğini açıkladı. Yılın ilk 7 ayında yaşamını iş cinayetlerinde yitiren işçi sayısı en az 1165 oldu. Temmuzda 7’si orman işçisi, 5’i AKUT gönüllüsü...