Buradasınız
İşten Çıkarmalar Gerçekten Yasaklanıyor mu?

8 Nisanda siyasi iktidarın işten çıkarmaları üç ay boyunca yasakladığına dair bir yasa hazırlığı yaptığı gündeme düştü. Sermaye medyası “İşten Çıkarmalar Yasaklanıyor!” başlıklı haberleri müjde olarak sundu. Toplu işten çıkarmaların iyice yaygınlaştığı için, haberlerin bu tarzda sunulması haliyle büyük ilgi gördü. Oysa gerçeklik siyasi iktidarın ve medyanın yansıttığı gibi değildir. “Böylesi ancak şeytanın aklına gelirdi” dedirten bir aldatmaca söz konusudur. İktidar, işçi sınıfına açlığı, sefaleti ve işten çıkarılmadan farkı bulunmayan ücretsiz izinleri dayatıyor! İşten çıkarmalar yasaklanmıyor, erteleniyor! Ücretli izinler olmaksızın işten çıkarmaların yasaklanmasının bir anlamı yoktur. 3 ay ücretsiz izine çıkarılan işçi kâğıt üzerinde işten atılmamış gözükse de, fiili durumun işsizlikten bir farkı yoktur. Üstelik siyasi iktidar bu adımıyla, yüz binlerce işçiyi resmi olarak işsiz saymayarak işsizlik oranını da düşük gösterebilecek. Amaç, işsizlik dalgasının yaratacağı öfkeyi şimdiden dizginlemek, olası protestoların önüne geçmeye çalışmaktır.
62 maddelik torba yasa taslağında, işten çıkarmalar ve ücretsiz izinlere ilişkin İşsizlik Sigortası Kanununa ve İş Kanununa birer geçici madde eklenmesi yer alıyor. Taslağın ilgili maddelerinde; ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller dışında iş sözleşmelerinin patronlar tarafından feshedilemeyeceği, işçilerin ancak ücretsiz izne çıkarılabileceği, ücretsiz izne çıkarılacak işçilere ise İşsizlik Sigortası Fonundan her gün için sadece 39,24 lira ücret desteği verileceği ifadeleri yer alıyor. Ayrıca verilecek ücret desteğinden yararlanma süresinin Cumhurbaşkanı tarafından altı aya kadar uzatılabileceği belirtiliyor. Hükümet tarafından hazırlanan bu torba yasanın patron örgütlerinin onayına sunulduğunu baştan söyleyelim. Tasarının işçi sınıfı için sinsi bir tuzaktan başka anlamı olmadığını maddeler halinde inceleyelim:
- Tasarının pazarlamasında kullanılan işten çıkarmaların yasaklandığına dair söylem açıkça yalandır. İşten çıkarmalar yasaklanmıyor, üç ay süreyle donduruluyor. Yerine de işçiler için fiiliyatta işten çıkarılmadan farkı olmayan ücretsiz izin dayatması getiriliyor.
- Tasarı, mevcut yasada olduğu gibi işçilerin 25/1-2 maddesi (ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller) gerekçe gösterilerek işten atılabileceğine işaret ediyor. Bunun anlamı patronların işçileri tazminatsız olarak ve işsizlik sigortası fonundan da yararlanamayacak şekilde işten çıkarmaya kolayca devam edebilecek olmasıdır.
- Mevcut yasada patronlar, onayını almadan işçiyi ücretsiz izne çıkaramıyorken, düzenlemenin yasalaşması halinde dilediği gibi işçileri ücretsiz izne çıkarabilecekler. Ücretsiz izne çıkmayı kabul etmeyen işçiye kıdem tazminatı ödenmesi zorunluyken, patronlar, tasarının yasalaşması durumunda bu yükümlülükten, yani işçiye tazminat ödeme yükünden kurtulmuş olacaklar.
- Tasarıda ücretsiz izne yollanan işçiye işsizlik sigortası fonundan günde 39 lira 24 kuruş ödeneceği belirtiliyor. Bu miktar asgari ücretin dahi ancak yarısına denk düşmektedir, damga vergisi kesintisiyle birlikte aylık 1168 liradır. Bunun adı ücret değil sadakadır, açıkça milyonlarca işçinin ailesiyle birlikte açlığa mahkûm edilmesidir.
- Üstelik işçilere yapılacak ödemeler de İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanacak. Böylece işçi ücretlerinden yapılan kesintilerinden oluşturulan İşsizlik Fonu patronlar sınıfının sınırsız kullanımına açılacaktır. Bir cebinden alınıp diğer cebine konulması işçinin hakkının gasp edilmesi ve aldatılmasıdır.
- Mevcut yasada ücretsiz izinlerin bir yıl içinde 30 günü aşması halinde işçiler ve aileleri Genel Sağlık Sigortası kapsamında sağlık hizmetlerinden yararlanamamaktadır. Uygulamayla birlikte yüz binlerce işçi yıllık 30 gün ücretsiz izin kotasını aşacağı için Genel Sağlık Sigortası primlerini de kendisi yatırmak zorunda kalacak. Tasarıda bu durumu değiştirecek bir madde yoktur.
- Tasarı işçiler için pek çok hak kaybını içeren kısa çalışma uygulamasını dahi aratır cinstendir. Kısa Çalışma Ödeneği uygulamasından işçiler 1752 lira ile 4380 lira arasında değişen miktarlarda ödenek alabilmektedir. Oysa ücretsiz izin uygulamasının yasalaşması durumunda işçinin kısa çalışma ödeneğine göre dahi yaklaşık 600 ile 3200 lira arasında kaybı olacaktır.
- Patronlar için ise durum tam tersidir! Tasarının yasalaşması durumunda patronlar kısa çalışma ödeneğine başvurma ihtiyacı bile duymayacaklar. Ücretsiz izne çıkardıkları işçiler için kısa çalışma uygulamasında olduğu gibi ceplerinden 5 kuruş çıkmayacak. Pek çok prosedürden kurtulmuş olacakları gibi, kısa çalışma başvurularının kabul edilmemesi durumuyla da hiç karşılaşmamış olacaklar.
Patronlar sınıfı tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de koronavirüs üzerinden işçi sınıfının haklarına yönelik oldukça ciddi saldırılar devreye sokuyor, ekonomik krizin yükünü işçi sınıfına kesiyor. Patronlar ne isterse o oluyor. Şu işe bakın ki Türkiye’de henüz üç hafta içinde telafi çalışmadan denkleştirme uygulamalarına, esnek çalıştırmadan kısa çalışma ödeneğine pek çok saldırı devreye sokuldu. Milyarlarca lira teşvik, borç ertelemesi, vergi indirimi adı altında patronlara peşkeş çekildi. Şimdi de işten çıkarma yasağı adı altında yasalaştırılmak istenen ücretsiz izin uygulaması! İşten atmaların ve ücretsiz izinlerin yasaklanması ve işçilere ücretli izin verilmesi gerekirken, sermaye sahipleriyle kol kola giren siyasi iktidar, bir kez daha “müjde” adı altında işçi sınıfını sefalete mahkûm ediyor. Üstelik “geçici” olarak uygulanacağı söylenen bu hak gasplarının kalıcı hale getirilmek istendiği bir sır değildir! Koronavirüs üzerinden oyun içinde oyun kuran egemenlere karşı işçi sınıfı örgütlülüğünü güçlendirmeli ve mücadeleyi yükseltmelidir.
- Gevrek “Susamlı Tavuk”
- Koronavirüs Sınıf Ayrımı Yapmıyor mu?
- Salgında İşçi Sağlığı Hiçe Sayılıyor!
- Patrondan Covid-19 Önlemleri
- Koronavirüsle Geçirdiğimiz 9 Ayın Bilançosu
- Maskeye Emanet Edilmiş İşçi Sağlığı ve İşten Atmaların Yeni Bahanesi Maske
- Patronlar Koronavirüsü Tepe Tepe Kullanırken Asıl Faturayı Biz İşçiler Ödüyoruz
- Şantiyede Sözde Korona Önlemleri
- Hayat Eve Sığar mı?
- İşçi Sınıfıdır Bizim Asıl Ailemiz
- Bakan’a mı İnanalım Yaşadıklarımıza mı?
- Adımız Koronalıya Çıktı!
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Sözde Pandemi Önlemleri ve Küresel Açlık
- “Hijyene Dikkat Edin Ama Fazla Su, Sabun, Peçete Harcamayın”
- “Yeni Normal” Koşullarında Öğrencilerin Sınav Maratonu
- Gebzeli İşçiler Koronavirüsün İşçiler Üzerindeki Etkilerini Anlatıyor
- Gebzeli İşçiler Yeni Normali Değerlendiriyor
- Koronavirüsle Yaşamayı Öğrenmeli miyiz?
- Yağlı Ekmekleri Ballandı!
Son Eklenenler
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/