Buradasınız
İzmir Depreminin 3. Yılında Adalet Arayışı Sürüyor

30 Ekim 2020’de İzmir’de meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki depremde, ikisi Yunanistan’da olmak üzere toplam 119 kişi hayatını kaybetmiş, binden fazla kişi yaralanmıştı. Depremin üzerinden üç yıl geçti ama evi yıkılanların, hayatını kaybedenlerin ailelerinin adalet arayışı sürüyor.
Depremin 3. yılında İzmir’de çeşitli anmalar gerçekleştirildi. Bu anmalarda aileler başta olmak üzere İzmir Barosu, Emek ve Demokrasi Güçleri sorumluların hesap vermesini, gerçekçi önlemlerin bir an önce alınmasını talep etti. İzmir Bayraklı’daki Baro Bahçe’de yapılan anmada konuşan İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz şunları söyledi: “Deprem öldürmüyor, bina öldürüyor ama binanın yanında başka şeyler de öldürüyor: ihmal, liyakatsizlik, denetimsizlik! Hepsi bir araya geldiğinde can kaybı artmaya, çoğalmaya devam ediyor. Bu depremin üzerinden 3 yıl geçti ve üç yıl içerisinde 13 Ekimde 5. Ağır Ceza’da yapılan duruşmada verilen tahliye kararından sonra tutuklu sanık kalmadı.” Açıklamanın ardından Rızabey Apartmanı önüne yürüyüş düzenlendi. Depremde yakınlarını kaybedenlerden Deniz Yücel, “Depremin üçüncü yılında adalet arayışı için buradayız. Eğer bulabilseydik katledilen insanları anıyor olurduk. Ama şu anda biz haykırışla buradayız. Sadece bir anma değil, bizim bir haykırışımız var. Adalet arıyoruz, katilleri serbest olan bir mahkeme süreci geçiriyoruz, 36 kişinin öldüğü Rızabey Apartmanı davasında tutuklu kalmadı. Katilleri serbest dolaşan bir üçüncü yıl anması yapıyoruz” dedi.
Depremde iki çocuğunu kaybeden Emine Yücel ise şöyle konuştu: “Katliama neden olanlar hak ettikleri cezaları almadıkça, isyanımız artacaktır. Ülkemizin deprem coğrafyasında bulunduğu, fay hatlarının şehirlerin ortasından geçtiği bilimsel olarak açıklandığı halde merkezi kamu kurumları, yerel yönetimler ve rant sağlama uğruna yuva diye pazarladıkları çürük evleri yapanlar, görmedik, duymadık, bilmiyoruz diyemezler. Onlarca insanın canına kastedenler kısa bir süre sonra tahliye edildiler. Suçlular dışarıda ellerini kollarını sallayarak geziyorlar. Bizim canlarımız mezarlara hapsedildiler. Halen devam etmekte olan Rıza Bey Apartmanı davasının bir an önce sonuçlandırılması ve kasıtla hareket ederek katliama neden olan suçluların hak ettikleri şekilde cezalandırılması için sürdürdüğümüz hukuk mücadelesi devam etmektedir. İnsan hayatı yerine beton sevdalılarının rantlarını koruyan, suçlarına ortak olan siyasiler, kamu görevlileri, yargı mensupları ölen her canın ve bundan sonra ölecek her canın asıl sorumluları sizlersiniz. Sizleri takip edip, teşhir etmek de bizim boynumuzun borcudur. Adalet mücadelemiz devam edecek. Unutmadık, unutturmayacağız.”
Akşam saatlerinde ise İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri adına yapılan anmada konuşan TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Aykut Akdemir şunları söyledi: “Depremi yaşayanların, canını, sevdiklerini, evlerini, hayat düzenlerini kaybedenlerin mağduriyeti devam ediyor. Verilen sözler tutulmadı. Depremde yıkılan evleri henüz yerine konulmadı. Binaların yıkılmasında sorumluluğu olanlar henüz tam olarak ortaya çıkarılmadığı gibi, özellikle kamu görevlisi olan birçok sorumlu hâlâ aramızda… Her deprem, unutulan her acı, sorulmayan her hesap daha büyük kayıpları, acıları yaşattı bize. İktidarların sorumsuz kararları, popülist politikaları ve denetimsizlik nedeniyle doymak bilmez kâr hırsına yenik düşen kentlerimiz, beton mezarlar oluyor hepimize. Bir sonraki deprem gerçekleşmeden ve yeni acılarla yüzleşmeden, halkımızı geleceklerini güvenli hale getirecek taleplerde bulunmaya davet ediyoruz.”
Ailelerin ve uzmanların söyledikleri, deprem kuşağında yer alan bu ülkede neden her depremde nice canın yitip gittiğini ortaya koyuyor. 17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerine rağmen gerekli önlemler alınmadığı için İzmir ve Van depremleri nice can aldı. İzmir ve Van depremlerinin ardından yine önlemler alınmadı, Maraş-Hatay depremleri on binlerce can aldı. Şimdi de büyük İstanbul depremi beklendiği halde hiçbir önlem alınmıyor, milyonlarca insanın hayatı riske atılıyor. Sorumlular hesap vermeyeceklerini bildikleri için yeni felaketlerin zeminini döşüyor. Toplumu daha bilinçli ve duyarlı kılmak, sesimizi duyurmak, kayıplarımızın hesabını sormak, sorumluları önlem almaya zorlamak için örgütlenmek büyük önem taşıyor.
- Çayırhan Maden Ocağında Patlama: 2’si Ağır 14 İşçi Yaralandı
- Herkese Birinci Sınıf Sağlık Hizmeti İddiası ve Gerçekler
- Mücadelenin Gençlerinden Sokak, Slogan ve Meydan
- Eğitim Sen’den ve Üniversite Öğrencilerinden Tutukluların Serbest Bırakılması İçin Eylem
- Kuzey ve Güney: İki Sınıfın Gerçek Hikâyesi
- Boykota Destek Genişledikçe İktidarın Saldırıları Büyüyor
- Büyük İnsanlığın Safında Bir Kalem: Sabahattin Ali
- İşçi Sınıfı Tarih Bilinci Kazanırsa İlerler
- O Yılan Kapitalizmdir, Sana da Dokunur Kardeşim
- Maltepe’de Milyonlar Bir Araya Geldi
- KESK İstanbul Şubeler Platformu: “Levent Dölek Serbest Bırakılsın!”
- Kapitalist Karanlığa Karşı Mücadeleyi Büyütelim
- Eğitim Sen: Baskılar Bizi Yıldıramaz
- “Hadi Siz de Birlik Olun, Korkmayın!”
- Zenginlik ile Yoksulluk Arasındaki Uçurum!
- Rejimin Saldırıları Yeni Gözaltılarla Sürüyor
- Amasra Madenci Katliamı Davasından da Adalet Çıkmadı
- Kâğıt Üstünde Her Şey Kurallara Uygun
- TTL İşçileri: Haklarımızı Alana Kadar Mücadeleye Devam!
- Aile Hekimlerini Desteklemeli miyiz?
Son Eklenenler
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...