Buradasınız
Japonya’da Savaşa ve Nükleer Silahlanmaya Karşı Mücadele Büyüyor
Japonya’da 11 Mart 2011’de gerçekleşen deprem, tsunami ve Fukuşima nükleer felaketinin 12’inci yıldönümü yaklaşıyor. Tüm Nükleer Güç Santrallerinin Derhal Kapatılması için Ulusal Konferans (NAZEN) ve 11 Mart Fukuşima Anti-Nükleer Eylem Organizasyon Komitesi büyük bir eylemle Japonya egemenlerinin “savaş ve nükleer güç planlarına hayır!” demeye hazırlanıyor.
2011 yılında Japonya’da Honşu adası açıklarında 9.0 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiş, yaklaşık 6 bin insan can vermişti. Büyük Doğu Japonya depremi olarak adlandırılan bu depremin hemen ardından Fukuşima bölgesini vuran büyük bir tsunami felaketi yaşanmış ve çok daha fazla sayıda insanın ölümüne yol açmıştı. Bu felaket Fukuşima’da Tokyo Elektrik Güç Şirketi (TEPCO) tarafından işletilen Dayçi Nükleer Santralinde de bir dizi erime ve patlamaya yol açmıştı. Hükümetin ve şirketin gerekli önlemleri almaması nedeniyle İzlanda’ya kadar uzanan çok geniş bir bölgeye çok büyük miktarda radyasyon yayılmıştı. Bu durum doğa ve canlı yaşam açısından büyük bir yıkım yaratmıştı. Yıkım hafiflemek bir yana giderek büyüyor. Çünkü Kişida hükümeti yıkımı daha da büyütecek politikalar izlemeye devam ediyor.
Dönemin hükümeti 2021’de santralde biriken 1,3 milyon ton radyoaktif suyu okyanusa boşaltma kararı almıştı ve 2022’nin bahar aylarında bu kararı hayata geçirmek üzere harekete geçmişti. Aralarında Doro-Çiba’nın da bulunduğu ve Tüm Nükleer Güç Santrallerinin Derhal Kapatılması için Ulusal Konferans (NAZEN) adı altında bir araya gelen örgütler hükümetin bu kararına karşı bir mücadele kampanyası başlatmıştı. UİD-DER de bu uluslararası kampanyaya destek vermişti. Bu mücadele ve pasifik ülkelerinden gelen tepki bu kararın uygulanmasını geciktirmişti. Ancak Fumio Kişida hükümeti tepkilere rağmen radyoaktif suyu okyanusa boşaltma kararını yineledi.
Felaketin 12’inci yıldönümü yaklaşırken NAZEN ve 11 Mart Eylem Komitesinin UİD-DER’e ilettiği bildiride duruma ilişkin bilgilere yer veriliyor. Buna göre Kişida yönetimi Japonya’nın nükleer güç ve nükleer silahlanma politikalarında büyük bir değişiklik için belirleyici adımlar atmaya devam ediyor. Geçtiğimiz Aralık ayında meclisten geçirilen ve militarizasyona ivme veren Üç Güvenlik Yasasının devamı niteliğinde adımlarla nükleer tehdidi ve emperyalist savaş tehdidini büyütüyor. Nükleer santralleri yeniden faaliyete sokma, “yenilikçi” teknolojilerle yeni reaktörler geliştirme ve inşa etme, nükleer santrallerin işletme süresini uzatma planları yapıyor. Ocak ayında G7 dönem başkanlığını üstlenen Japonya 19-21 Mayıs tarihleri arasında Hiroşima’da düzenlenecek G7 zirvesine bu koşullarda hazırlanıyor.
Hükümet ve TEPCO, yaşanan felaketi ve sonuçlarını yok sayıyor. On binlerce kişinin öldüğünü, yerinden edilen 300 bin insanın hâlâ açıkta olduğunu, ormanların, dağların, suların dezenfekte edilmediğini, kanser oranlarındaki artışı ve diğer sağlık sorunlarını, kirlenmiş suyun tehlikelerini tamamen görmezden geliyor. Fukuşima halkını ölümle baş başa bırakıyor. NAZEN ve 11 Mart Eylem Komitesinin bildirisinde şu sözlere yer veriliyor: “Kişida yönetimi, bu felaket sanki hiç yaşanmamış gibi davranarak nükleer politikalarını geliştirmeye devam ediyor. Japonya’daki veya dünyanın geri kalanındaki insanlardan herhangi bir muhalefet duymadan okyanusa deşarjı zorluyor. ABD Biden yönetimiyle giderek daha sıkı bir işbirliğine girerek Çin’e karşı saldırı savaşına doğru koşuyor. Bu yılki 11 Mart Anti-Nükleer Fukuşima Eylemi, Fukuşima’nın öfkesini kendi hükümetimize karşı yöneltmek için, savaş çığırtkanı Kişida yönetimiyle tam bir yüzleşme için tarihi bir savaş olmalıdır. Dünyanın dört bir yanındaki tüm işçilerden, çiftçilerden, öğrencilerden ve emekçilerden bize destek vermek için güçlü dayanışma mesajlarını göndermelerini istiyoruz.”
- İngiltere’de On Binler Filistin Halkı İçin Yeniden Meydanlara Çıktı
- İspanya’da Sel Felaketinde Can Kaybı Yükseliyor
- Dünya İşçi Sınıfının Yoksulluğa, Hak Gasplarına ve Emperyalist Savaşa Karşı Mücadelesi Devam Ediyor!
- Yunanistan Liman İşçileri İsrail’e Silah Sevkiyatını Engelledi
- İtalya’da Ulaşım, Liman ve Otomotiv İşçileri Grev Yaptı
- İspanya’da Emekçiler Yüksek Kiralara Karşı Meydanlara Çıktı
- Avrupa İşçi Sınıfı Emperyalist Savaşı Protestoya Devam Ediyor
- Savaşın Birinci Yılında Dünya İşçi Sınıfı “Emperyalist Savaşa Hayır’ Diyor
- ABD’de Liman İşçilerinden Kitlesel Grev
- Fransa’da İşçiler Greve Gitti
- İsrail’in Gazze ve Lübnan’daki Saldırıları Dünyanın Dört Bir Yanında Protesto Edildi
- İşçiler Yoksullaştırma Politikalarına Karşı Mücadele Ediyor
- İran’da Maden Faciası: Kapitalizm Can Almaya Devam Ediyor
- ABD’de Binlerce Otel İşçisi Greve Gitti
- Dünya İşçi Sınıfı, Düşmanlaştırma Politikalarına, Hak Gasplarına ve Saldırılara Karşı Mücadeleyi Büyütüyor
- İngiltere’de İşçi Sınıfı Irkçılığa Geçit Vermiyor!
- Doro-Çiba: Hiroşima’dan Gazze’ye Emperyalist Savaşlara Hayır!
- İngiltere’de Filistin Halkıyla Dayanışma Büyüyor, İşçi Sınıfı Faşizme ve Irkçılığa Geçit Vermiyor!
- Nijerya’da Emekçiler Hayat Pahalılığına Karşı Ayakta!
- İngiltere’de Göçmen Düşmanlığı, Irkçı ve Faşist Yükseliş Protesto Edildi
Son Eklenenler
- Tarih boyunca gelmiş geçmiş tüm sultanlar, komutanlar, yöneticiler, iktidarlar insanların ve toplumların algılarını şekillendirmeye, psikolojilerini yönetmeye odaklanmışlardır. Başka türlü egemenliklerini koruyamayacaklarını bildiklerinden toplumun...
- İngiltere’de 100 binin üzerinde insan Filistin halkıyla dayanışmasını göstermek ve emperyalist savaşa hayır demek için 2 Kasımda yeniden meydanlara çıktı. Başkent Londra’da 21. kez düzenlenen ulusal eylem gününde on binler hükümet binalarının...
- İspanya’da 29 Ekim Salı günü yaşanan sel felaketinde can kaybı 250’ye ulaştı. İspanya’nın doğusundaki Valencia bölgesinde etkili olan aşırı yağışlardan sonra meydana gelen sel felaketi büyük bir yıkıma neden oldu. Kurtarma ekipleri felaketten...
- Sevgili işçi kardeşlerim, yazının başlığı mücadele örgütümüzün ve işçi sınıfının çalışkan evlatlarından kadim bir dostuma aittir. Bir Afrika atasözü “aslanlar kendi tarihlerini yazana kadar, av hikâyeleri her zaman avcıların kahramanlığını...
- Genel-İş Sendikası İstanbul Anadolu Yakası 4 No’lu Şube ile Kartal Belediyesi yönetimini temsil eden SODEMSEN arasında yürüyen görüşmelerden olumlu bir sonuç alınamaması üzerine Kartal Belediyesi işçileri 30 Ekimde greve çıkmıştı. Belediye...
- Sendikaya üye olan işçilerin önüne çok çeşitli engeller çıkartılıyor. Sendikanın örgütlendiği işyerinde toplu sözleşme yapma yetkisi alması için hem işkolu hem de işletme barajlarını aşması ve Çalışma Bakanlığından çoğunluğu sağladığına dair yetki...
- Tarkett işçileri 18 Eylülden bu yana grevlerini sürdürüyorlar. Taleplerini, mücadelelerinin nasıl başladığını, grevlerini şöyle anlatıyorlar:
- Ücretlerini arttırmak, sendikalaşmak, ücret gaspına dur demek için çeşitli sektörlerden işçiler grev ve direnişlerini sürdürürken her geçen gün bunlara yenileri ekleniyor. Kartal Belediyesi işçileri Toplu İş Sözleşmesi (TİS) masasında anlaşma...
- Dünya İşçi Sınıfının Yoksulluğa, Hak Gasplarına ve Emperyalist Savaşa Karşı Mücadelesi Devam Ediyor!Dünyanın dört bir yanında farklı sektörlerden on binlerce işçi ve emekçi artan yoksullaşmaya, hak gasplarına ve emperyalist savaşlara karşı mücadeleyi büyütmeye devam ediyor. Baskı ve tehditlere boyun eğmeyen işçiler, grevlerle, kitlesel eylemlerle...
- İşçi Dayanışması’nda her vesileyle vurguladığımız gibi kapitalizmde iki temel sınıf var. Yaşam biçimi, düşünme tarzı, çıkarları, hayattan beklentileri farklı olan iki sınıf: İşçi sınıfı ve sermaye sınıfı. Bu nedenle her kavram hangi sınıftan...
- 28 Ekim 2014’te Ermenek’te 18 madenci katledildi. Ermenek katliamı, ekmek kavgası uğruna yerin yüzlerce metre altına inen sarı baretlilerin yaşamdan koparıldığı ne ilk katliamdı ne de son olacaktı. Aynı yıl 13 Mayısta Türkiye tarihinin en büyük...
- Son günlerde de Polonez işçisi kadınların direnişlerini hayranlıkla ve umutla takip ediyorum. Uzun zamandır “grevlerde kadınlar nasıl tepki veriyor” diye kadın ağırlıklı grevleri dikkatle izliyorum. Sizlere de bu merakımdan dolayı karşıma tesadüfen...
- Bu sistemde kâğıt üzerinde herkesin özgür olduğu söylenir, herkesin eşit özgürlükleri varmış gibi sunulur. Ancak gerçeklik başkadır. Gerçeği algılamak için uyanık ve sınıf bilinçli olmak, “hangi sınıfın özgürlüğü?”, “ne çeşit bir özgürlük?” gibi...