Buradasınız
Kapitalizm Aç Bırakıyor, Kapitalizm Öldürüyor!

Kapitalist sistemin yarattığı büyük çelişkiler, eşitsizlikler, adaletsizlikler, derinleştirdiği toplumsal sorunlar her geçen gün daha fazla can yakıyor. 21’inci yüzyılın teknolojik gelişmişlik ve üretim düzeyine rağmen yüz milyonlarca insan açlık çekmeye devam ediyor. Üstelik bu yüz milyonlara yeni yüz milyonlar ekleniyor. Elbette açlıktan en çok etkilenenler küçücük çocuklar oluyor. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu UNICEF’in 2021’e ilişkin raporları bu can yakıcı gerçeği ortaya koyuyor.
UNICEF, yayınladığı bir raporla 2021’in dünyanın birçok ülkesi için “açlık yılı” olacağını duyurdu. Bu yıl içerisinde Yemen, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Güney Sudan, Nijerya’nın kuzeydoğusu ve Sahil Kuşağı[i] merkez bölgesinde 10,4 milyon çocuğun akut yetersiz beslenme sorunu çekeceğini belirtti. UNICEF Genel Direktörü Henrietta Fore, “Covid-19 savaş, doğal afet ve iklim değişikliğinin sonuçlarının mağduru olan ülkelerde hâlihazırda mevcut olan gıda güvencesizliğini eli kulağında bir afete dönüştürdü” diyerek koronavirüs pandemisinin durumu daha da kötüleştirdiğini vurguluyor. Fore, “uzun zamandır sofraya yiyecek bir şey koymak için mücadele vermek zorunda kalan aileler şimdi kıtlığın eşiğinde” diyor. UNICEF açıklamasına göre mesela Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde mevcut durumda 5 yaş altındaki 3,3 milyon çocuk yetersiz besleniyor. Güney Sudan’da ise nüfusun yüzde 60’ına tekabül eden 7,3 milyon kişi, 2021 yılında akut gıda güvencesizliği çekecek. Emperyalist ülkelerin ve yerli sermaye kesimlerinin çıkar çatışmalarının bir sonucu olarak silahlı çatışmalarla ve iklim değişikliği ile boğuşan Sahil Kuşağı’nın merkezinde yer alan Mali, Burkina Faso ve Nijer’de durum çok daha vahim olacak. Bu ülkelerde açlık çeken ailelerin ve çocukların temiz içme suyuna ulaşması, salgın hastalıklarla mücadele etmesi de mümkün olmayacak!
Mevcut koşullarda dahi dünyada her beş saniyede bir, on yaşın altında bir çocuk açlıktan ölüyor. 2 milyar insan ise 1,90 ilâ 3,20 dolar arasında bir gelirle yaşamını devam ettirmeye çalışıyor. 3 milyar insan ellerini yıkayacak lavabo, su ve sabundan yoksun. Bu demek oluyor ki hâlihazırda milyarlarca insan zaten sefalet içinde yaşıyor ve yüz milyonlarcası açlık çekiyor. Kapitalizmin yarattığı bu tablonun koronavirüs pandemisi nedeniyle daha da vahim hale geleceği söyleniyor. Oysa tüm dünya liderleri, dolar milyarderleri koronavirüs ile savaşta olduklarını söylüyorlar. Belli ki bu savaş koronavirüse karşı değil dünyanın yoksul işçi ve emekçilerine karşı yürütülüyor!
Bu gerçeği çarpıcı biçimde ortaya koyan bir örnek verelim: Rapora göre adı geçen ülkelerde çocuklar için hayat kurtaran gıda programlarını sürdürmek için 1 milyar dolar civarında bir bütçeye ihtiyaç var. Bu rakam ilk bakışta çok görünebilir. Ancak milyonlarca çocuğun hayatını kurtaracak bu para mesela tek başına Jeff Bezos’un servetinin 180’de biri bile değil! Ama Bezos ve Bezos’la aynı sınıftan olan bir avuç insan, yani kapitalistler kârlarına kâr katmak için işçilerini azgınca sömürmeye, doğayı tahrip etmeye, tüm kaynaklara, tüm zenginliklere el koymaya, çıkar çatışmalarını azdırmaya, insanlığa acı çektirmeye devam ediyorlar. Sadece pandeminin başladığı günden bugüne ABD’li süper zenginler servetlerine 650 milyar dolar eklediler. Oysa gıda programını sürdürmek için yalnızca 1 milyar dolar gereklidir. İşte gerçek çelişki ve sorun da budur. Özel mülkiyeti ve kârı kutsayan bu düzende sermaye sahipleri servetlerine servet katarken yoksullar daha yoksul oluyor, sefalet ve açlık dizginsizce büyüyor. Hem de yirmi birinci yüzyılda! Açlığı önlemek, basit hastalıkları tedavi etmek, can kurtarmak için gerekli bütçe devede kulakken açlık ve hastalıklar önlenmeyip artmaya devam edecek! Hem de bazı insanlar uzaya turistik geziler düzenleme imkânına sahipken!
İnsanların ezici çoğunluğu yeryüzü cennetinin kıyısında cehennemi yaşıyor. Bunun nedeni zalim kapitalist düzendir. Kapitalizm aç bırakıyor, kapitalizm öldürüyor. O halde sömürüye ve kapitalizme karşı mücadele etmek bir tercih değil zorunluluktur.
[i] Sahil Kuşağı, Afrika kıtasında Sahra Çölü’nün hemen Güneyinde yer alan, batıda Atlantik Okyanusundan doğuda Kızıldeniz’e kadar olan bölgeyi kapsayan kuşaktır. Bu kuşakta Senegal, Moritanya, Mali, Burkina Faso, Nijer, Nijerya, Çad, Sudan ve Eritre ülkeleri yer alıyor.
“Ekmeğimizin Peşindeyiz”
- TPI Compozit Grevcilerinin Anlattıkları
- İşçiler Grevi Nasıl Yürütmeli?
- Yönetmen ve Senarist Ali Özgentürk’e Veda
- Sırrı Abi, Beynelmilel ve İşçi Sınıfının Enternasyonali
- Yaşasın Sınıf Dayanışması
- Soma Katliamının 11. Yılında 301 Madenci İçin Eylemler Yapıldı
- Erol Eğrekler Katlediliyor, Holdingler İşçilerin Kanıyla Büyüyor!
- Benim Onurlu ve Dirençli Devrimci Hasan Dayım
- ERLAU Direnişinde İşçinin Gücü
- Koca Yürekli İnsan, Güle Güle…
- “Gerçek Enflasyonun Altındaki Zammı Kabul Etmiyoruz!”
- “Deprem Siyaset Üstüdür” Yalanına Kanmamak İçin Örgütlü Mücadeleye
- On Binler Sırrı Süreyya Önder’i Sonsuzluğa Uğurladı
- Sırrı Süreyya Önder’i Kaybettik, İşçi Sınıfı Anısını Yaşatacak
- 1 Mayıs 1977’de Yaşamını Yitirenler Anıldı
- İSİG Meclisi ve İTO’dan Ortak Açıklama: “Çocuk İşçiliğiyle Mücadeleye!”
- Sırrı Süreyya Önder’in Kalbi ve İşçilerin Mücadelesi
- Bursa’da “Hak, Hukuk, Özgürlük” Yürüyüşü
- TTL Grevcisi Kadınlar: “Birimiz Hepimiz, Hepimiz Birimizdik”
- DİSK, KESK, TMMOB ve TTB 1 Mayıs’ta Kadıköy’e Çağırdı
Son Eklenenler
- Nakba’nın 77. yılında dünyanın dört bir yanında işçi ve emekçiler, Filistin halkına yapılan zulmü protesto ediyor, şehir meydanlarında kitlesel gösteriler düzenliyor. Dünya genelinde yüzbinlerce işçi ve emekçi, 77 sene önce Filistin halkının...
- Adana ve Mersin’de faaliyet gösteren Toros Tarım tesislerinde çalışan 213 işçi 21 Mayıs sabahı greve çıktı. Kocaeli Dilovası OSB ve İzmir Çiğli’de üretim yapan DYO Boya fabrikalarında eş zamanlı grev başladı.
- Karabağlar, İzmir’de ikamet ettiğim ilçedir. Mahallelerinin büyük çoğunluğunda işçi ve emekçiler yaşar. Küçük bir kesimse tuzu kuru, küçük burjuvalardan oluşur. Belediye bu zengin semtlere gösterişli hizmetler sunarken, yoksul mahalleler hep ikinci...
- Grevdeki Temel Conta işçileri 22 Mayısta fabrika önünde kitlesel basın açıklaması gerçekleştirerek işverenin grev kırıcı uygulamalarını ve saldırgan tutumunu protesto etti. Eyleme Türk-İş’e bağlı sendikalar, KESK İzmir Şubeler Platformu, Genel-İş...
- Küçük bir işçi çocuğu. Elinde, üstünde “Kreşe Gidemediğim İçin Greve Geliyorum” yazan kartonuyla poz vermiş. Muhtemelen annesi tarafından grev yerine getirilmiş. En küçük olmanın verdiği şirinlikle bütün işçilerin göz bebeği olmuş. Kreşte...
- Bugün size, belki de her gün karşılaştığımız ama çoğu zaman duyulmayan, görmezden gelinen bir gerçeği anlatmak istiyorum. İstanbul’da ya da herhangi bir şehirde üniversite öğrencisi olmak, giderek zorlaşıyor. Hele de bu ekonomik şartlarda…
- İbni Sina Üniversite Hastanesinde çalışan SES ve Dev Sağlık-İş üyesi işçiler, yetersiz yemek, su ve hijyen koşullarına karşı 16 Nisanda üç gün süren yemekhane boykotu yaptı. Genel-İş Sendikasının örgütlü olduğu İzmir’in ilçe belediyelerinde işçiler...
- Kardeşlerim, ben emekli bir işçiyim. Bu yıl da UİD-DER’le 1 Mayıs kortejinde yürüdüm. Bahtiyarım. Bir sene ayağım kırıldığından 1 Mayıs’a katılamamıştım. Yaşım itibariyle, onca mitinglere katıldım, başka kortejlerde yürüdüm, ama her defasında UİD-...
- Petrol-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu TPI Compozit fabrikalarında yaklaşık 2300 işçi, 13 Mayısta greve çıktı. Çoğunluğu Menemen’de, bir bölümü de Çiğli Sasalı’da çalışan işçiler, İzmir Serbest Bölgede (İZBAŞ) uygulanan grev yasağı nedeniyle, greve...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Bu mektubu yazmama bir grevci işçinin sorusu vesile oldu. TPI Composit grevinde bir işçi kardeşimiz, “Abi, sen deneyimli bir işçiye benziyorsun. Sence grevi nasıl sürdürmeliyiz?” diye sormuştu. Pek çok kez grev yaşamış,...
- UİD-DER’li işçiler, 19 Mayısta Portakal Plastik ve Porvil Çatı işçilerini grevlerinin 13. gününde ziyaret etti.
- Filistin halkıyla dayanışmayı ve emperyalist savaş karşıtı mücadeleyi büyütmek üzere sayısız protesto ve işyeri eylemleri düzenleyen İngiltereli işçi ve emekçiler 27. kez ulusal gösteri gününde bir araya geldi. Ülkenin dört bir yanından başkent...
- Felsefe yapmak, olgular, olaylar, süreçler, varlıklar üzerine düşünce üretmektir, neden ve sonuçlar üzerine düşünmektir, sormaktır, açıklama getirmektir. Ama sıradan insanlar, mesela örgütsüz işçiler gerçek manada düşünmeyi, düşünce üretmeyi...