Buradasınız
Kapitalizm Çok Çalıştırarak da Öldürür
İzmir’den İşçi Dayanışması okuru bir işçi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Tren yolculuğumda yanımdaki koltuğa genç biri gelip oturdu. Bir bavul büyüklüğünde sırt çantasını, yine çantası içinde bilgisayarını yerleştirdi. Az biraz bekledim selam sabah vermesi için. Sonra çantasından bir kitap çıkarttı. Tanışmayı başlatmak bana düştü. Tanıştık. 24 yaşında ve İzmir’de özel bir fabrikada gıda mühendisi olarak çalıştığını söyledi. İzinli olarak Ankara’ya ailesinin yanına gittiğini anlattı. Sonra okuduğu kitaba kaldığı yerden devam etti.
Kitabın adı “İyi”den “Mükemmel” Şirkete, Kalıcı Başarıya Ulaşmanın Yolları, yazarı Jim Collins. Kitabın ne anlattığını sordum. “Abi bir şirketin iyiden mükemmele nasıl büyüyeceğini anlatıyor. Bizim fabrika İsraillilerin. Kitabı fabrikada bütün çalışanlara ücretsiz olarak dağıttılar” dedi. “Peki, kitapta çalışanların haklarının da nasıl büyütüleceğini anlatıyor mu?” diye sordum. Genç mühendis “yok be abi. Çalışanların haklarıyla ilgili bir şey yok. Ama bizim firma İsrailli olduğu için haklarımız daha iyi” dedi. Bu arada genç mühendise sürekli mesaj geldiği için okumasına ara verip mesajlara cevap yazıyordu. Saat gece yarısını geçtiği halde fabrikadan arayanlarla konuşuyordu. Konuşmaları üretim ve neyden ne kadar katılacağı üzerineydi. Yani izine çıkmış, şehir dışına gidiyor, saat gece yarısını çoktan geçmiş, ama bir yandan şirketin nasıl daha fazla büyütüleceği için verilen kitabı okuyor diğer yandan fabrikada olmadığı halde uzaktan çalışmaya devam ediyor.
24 yaşında olmasına karşın yüzünden, gözlerinden çok çalışmaktan yorgun olduğu belli oluyordu. Yedi yirmi dört patron için çalışan genç işçinin durumunu da aslında milyarlarca işçinin aynı sorunları yaşadığını da biliyoruz. Bu nedenle gıda mühendisi gence “Kitaba biraz ara ver. Gıda mühendisi olduğun için Upton Sinclair’ın Şikago Mezbahaları kitabını alıp okumanı öneriyorum” dedim. Kitabının ön sayfasına kitabın adını ve yazarını not aldı. “Bir de 2008 yılında Japonya’da bir otomobil firmasında çalışan 45 yaşındaki üst düzey bir mühendisin çok çalışmaktan öldüğünü duydun mu?” diye sordum. Duymadım, okumadım manasında başını salladı. İnternetten bulup okumasını söyledim. Bulup gördükten sonra “abi sen bu kadar şeyi aklında nasıl tutuyorsun?” diye sordu. “Örgütlü olmak insanın hafızasını capcanlı tutar. Her şeye kendi sınıfımızın gözünden bakmayı ve değerlendirmeyi öğretiriz beynimize. Senin okuduğun kitapta patronun şirketini çok çalışarak nasıl büyüteceğinizi beyninize sokuyorlar. Sen ve bütün çalışanlar kendi sınıfımızın ve kendimizin çıkarına olan kitapları okumalıyız” diye anlatmaya çalıştım.
Evet, 2008 yılında “Japon mühendis çok çalışmaktan öldü” haberini daha önce okumuştum. Yıllar öncesinde ise Japonya’da çalışmış biri “Japonya’da işçiler mesai saati başlamadan bir saat önce fabrikada olmak zorunda. Fabrikadaki spor bölümünde bir saat sürekli hareket yapılıyor fabrika marşı eşliğinde. Son 5 dakikasında ise ‘haydi, haydi, haydi’ diye bağıra bağıra işbaşı yapılıyor. Japonya’da işçiler uzun saatler, çok yoğun çalışmaktan robot gibi oluyorlar” demişti. Dinlerken Orhan Kemal’in Bereketli Topraklar Üzerinde romanında anlattıkları gözümün önüne gelmişti. Daha hızlı çalışmaları için işçilere “ha babam ha, hah, hah, hah” diyen patronun oğlu ve çavuşbaşı…
Yalnız Japonya’da değil, dünyanın dört bir yanında patronlar işçileri köle gibi çalıştırıyorlar. Türkiye’de bir metal fabrikasında da uygulandığını görmüştüm. Üç vardiya şeklinde çalışan işçilerin mesai saatinden yarım saat önce fabrikada olmalarının ve “spora” katılmalarının zorunlu olduğunu anlatmıştı sendikanın işyeri temsilcisi. Japon patronların on yıllar önce başlattıkları, işçiyi insanlığından çıkartan, kendine bile yabancılaştıran bu uygulamalar hâlâ sürüyor. Yıllar önce çalıştığım fabrikanın genel müdürü “rüyasında fabrikayı, uykusunda yaptığı işi görmeyen bizim işçimiz olarak kalamaz” demişti. Patronlara ve onların adamlarına göre biz işçilerin sosyal yaşamı olamaz. Başka şey düşünemeyiz. Hayatımızın her anını patronumuz için harcamalıyız. Yani sürekli çalışan, ama düşünmeyen canlılar olmalıyız bu kan emici vampirlere göre.
Teknoloji ışık hızıyla ilerliyor. Dünya eski dünya ama ulaşım-iletişim açısından bir köy gibi. Dünyanın bir ucunda üretilen kısa zamanda diğer ucuna dek ulaşıyor. Çoğu sektörde robotlarla üretim yapılıyor. Ama ne gariptir ki teknoloji hızlandıkça işçi sınıfının çalışma saatleri ve çalışma hızı sürekli arttırılıyor. Yani kapitalist üretim tarzı işçiyi adeta öldüresiye çalıştırıyor. Bu düzen yıkılmadan, ezilip sömürülenler insan olduğunun farkına varıp insan gibi yaşayamayacak. İnsana, doğaya, iyiye, güzele düşman olan bu kahrolası kapitalist düzen yıkılmalı. Bunu ancak örgütlü işçi sınıfı başarabilir.
- Hindistan’da 250 Milyon Dolarlık Düğün ve Yoksulluk
- Emek Sömürüsü Kapitalizmin Fıtratında Var
- Sahip Olduğunuz Servet Bizden Çaldıklarınızdır!
- “Sayende Sigortalı Çalıştım, Emekliliğime Az Kaldı”
- Bayramları Bayram Gibi Yaşamak İçin!
- Dünya Üzerinde Yaşayan Herkesin Evi Olmalı
- Onlar Yok Ediyor, Biz Yenisini Yapacağız!
- Suyun Lüksü Olur mu Hiç?
- “Senin Yolundan Gideceğim Amca”
- Her Günü Doğa ve İnsanlık Günü İlan Etmek İçin…
- “Kıpır Kıpırsın, Heyecanın Ne Güzel Ey Yolcu”
- “Bence, Sevgi Emektir”
- Ah, Cemal Ah!
- Bir Fotoğraf Karesinin Hissettirdikleri
- Davulun Sesi Uzaktan Hoş Gelir
- İstanbul’da Yaşam: Deniz Kıyısında Deniz Görememek!
- Bruno’nun Fikri, Benim Fikrim, Senin Fikrin…
- Yüzüncü Maymun Teorisi
- Bir Otobüs, İki Kuşak ve İşçi Sınıfı
- “Hey” Diyen ve UİD-DER Saflarında Büyüyen Çocuklarımız
Son Eklenenler
- İzmir Kınık’ta domates üretimi yapan çiftçiler domatesi alan firmaların düşük fiyat dayatmasına karşı 31 Temmuzda traktörlerle eylem yaptılar. Daha önce 5 lira olarak belirlenen domatesin kilo fiyatının 1,8 liraya indirilmesi üzerine eylem kararı...
- Hatay İskenderun Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Befesa Silvermet fabrikasında Birleşik Metal-İş Sendikasında örgütlü işçiler, Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 26 Temmuzda greve çıktı. UİD-DER’li işçiler...
- Biz işçiler için hayat günden güne zorlaşıyor. Artan hayat pahalılığı her alanda kendini can yakıcı şekilde hissettiriyor. Düşük ücretler, iş bulma ya da işini kaybetme kaygısı işçileri strese sokuyor. Bütün bunlar yetmezmiş gibi hukuki olarak suç...
- Bugün ben 12 saat çalışmak zorundayım ama fabrikalarda en az 8 saat çalışan abilerim ve ablalarım da çoğunlukla kalan 4 saati isteseler de istemeseler de fazla mesai adı altında çalışarak geçiriyor. Yani çocuğuyla genciyle robota dönüştürülmeye...
- Patronların tek isteği işçiler hep çalışsın, çok çalışsın, hak hukuk aramasın, hatta bedavaya, ölümüne çalışsın. İşte bu açgözlü istekleri onları bir canavara dönüştürüyor. Neredeyse her gün “yok daha neler” diyeceğimiz haberler duyar olduk....
- İngiltere’de binlerce kişi ırkçı ve faşist yükselişe karşı “No Pasaran/Geçit Yok” şiarıyla 27 Temmuzda başkent Londra sokaklarına çıktı. İngiltere’de Tommy Robinson liderliğindeki faşist örgüt İngiliz Savunma Birliği’nin (EDL) düzenlediği mitinge...
- Kapitalist sistemin çelişkileri tüm dünyada derinleşmeye devam ediyor. Dev şirketler rekor kârlar açıklarken işçiler sefalet ücretlerine, gençler işsizliğe, geleceksizliğe mahkûm ediliyor. Emperyalist savaşın alevlerini daha da harlayan egemenler,...
- İstanbul Çatalca’da bulunan Polonez’de işçilerin sendika hakkı için mücadelesi sürüyor. Ancak işçilerin sendikal örgütlenme hakkını yok sayan şirket yönetimi önce baskı uyguladı, sonra işçileri işten attı, son olarak da 27 Temmuzda polisi işçilerin...
- Bugün milyarlarca insan kapitalizmin yarattığı pek çok sorunla cebelleşiyor. İşsizlik, yoksulluk, iklim krizi, göç krizi, emperyalist savaşlar… Dünya üzerinde yaklaşık 300 milyon göçmen var. Türkiye’de Amerika’da, İspanya’da İngiltere’de ve daha...
- Geçtiğimiz günlerde Asya’nın en zengin ailesi olan Ambaniler’in Martta başlayan 4 aylık düğün maratonunda 250 milyon dolar harcadıklarına dair bir haber okudum. Mukesh Ambani’nin oğlu Anant’ın evlendirildiği şatafatlı düğüne dünyanın her yerinden...
- İstanbul 112 Ambulans çalışanları ve SES İstanbul Şubeleri, 26 Temmuz Cuma günü Avrupa İl Ambulans Servisi Başhekimliği binası önünde, yaşanan sorunlara çözüm bulunması talebiyle basın açıklaması gerçekleştirdi. Yapılan basın açıklamasına 112...
- Otoriter, faşist rejimlerin iktidarda olduğu dönemlerde toplumsal değerler aşındırılır, insanlar yalnızlaştırılır, bencillik ve bireycilik daha fazla öne çıkar. Zulme ve haksızlığa karşı çıkmak aptalca, kişisel çıkarları ön planda tutmak, bunun için...
- Kemal Türkler anılırken yaşadığı dönemle ve mücadele arkadaşlarıyla, sınıf mücadelesinde elde ettikleri kazanımlarla anılıyor. Bize öyle önemli bir miras bırakmış ki katledilişinin 44. senesinde bizler onu hâlâ aramızda ve kavgamızda hissediyoruz....