Buradasınız
Kayaları Delen Azimli Damlacıkların Hikâyesi
Sefaköy’den genç bir kadın işçi
Uzak diyarlarda yüksek bir tepe varmış, bu tepenin üstünde de kocaman bir oyuk. Bu oyuk yağmurlarla dolar, büyük bir su birikintisine dönüşürmüş. Yaz gelene kadar dolup taşma noktasına gelse de su damlacıkları yazın teker teker buhar olup uçarmış. Zaman böyle akıp giderken su damlacıklarından biri, en meraklı olanı, soluklanmak için kıyıcığına tüneyen bir kargaya; “bu tepenin ardında ne var? Başka tepeler, bizim gibi damlacıklar var mı?” diye sormuş bir gün. İşte uzak diyarlardaki bu yüksek tepede, her şey bu soruyla başlamış.
Damlacıktan gelen soruya şaşkınlıkla cevap vermiş karga: “Elbette! Yüksek dağlar, hatta kocaman ormanlar, renk renk çiçekler ve sonsuz akan nehirler var. Üstelik nehirleri de sizler gibi su damlacıkları oluşturur. Ama onlar sizin gibi oldukları yerde durmazlar. Sürekli akarlar ve yeni diyarlar görürler.” Heyecanlanan su damlacığı hemen atılmış ve peş peşe sıralamış sorularını: “Peki, nerededir bu nehirler? Nasıl gidebiliriz oralara? Biz de katılabilir miyiz o kervana?” Karga gülerek “heyy, sakin ol arkadaş, nehirler gibi akmak öyle kolay değil. Önce şu oyuktan kurtulup, tepeden aşağı inmeniz lazım” demiş. Uçup gitmeden önceki son sözü ise “siz biraz düşünün, elbet bir yolunu bulursunuz” olmuş.
Meraklı su damlacığı kargayla olan sohbetini tez elden arkadaşlarına anlatmış. Gün geçtikçe karganın sözünü ettiği yemyeşil ağaçları, bin bir çeşit çiçekleri ve en çok da uçsuz bucaksız nehirleri hayal eder olmuşlar. Nehirlerdeki başka su damlacıklarıyla beraber olduklarını düşünmek onları mutlu edip heyecanlandırıyormuş. Zamanla birikintideki tüm damlacıkların gönlüne aynı hayal taht kurmuş; nehirlere ulaşmak!
Zaman düşlerine doğru akmaya başlamış. Baharın gelmesiyle su damlacıkları oyuğa yeniden sığmaz olmuşlar. Nehre ulaşmak ve hayallerine kavuşmak için tepeden aşağı süzülmenin fırsatını aramaya koyulmuşlar. İçlerinden biri, yanlarına konan bir kırlangıçtan iyilik istemeye karar vermiş, girmiş söze: “Merhaba. Şuradaki yamacı görüyor musun? Bak oraya kadar biriktik, artık buraya sığmaz olduk. Bizim yamaçtan aşağı akıp gitmemize, nehirlere kavuşmamıza yardımcı olur musun?” Kırlangıçtan onları çok mutlu edecek bir cevap gelmiş: “Sadece size engel olan toprağı geçmenize yardımcı olabilirim. Ama yolunuzu kendiniz bulmalısınız. Beraber hareket ederseniz eminim ki nehre ulaşırsınız.” Damlacıkların heyecanlı ve meraklı bakışları altında kırlangıç, gagasıyla toprağı eşmeye, suyun önünü açmaya başlamış.
Çok zaman geçmeden su damlacıkları hızla tepeden aşağı süzülmeye başlamışlar. En kolay ve hızla gidebilecekleri yolları seçip tepeden aşağı kayarak ilerlemişler. Önlerine ufak çakıllar çıkmaya başlamışsa da onları geçmekte zorlanmamışlar. Çakıl taşlarının arasından, üstünden, hatta bazılarını da aralarına katarak akıp gitmişler. Daha büyük taşlar çıkmış karşılarına… Zorlanmışlar ama pes etmemişler. “Takılıp kalamayız buralarda” diyen damlacıklar, yanından dolanıp geçmişler inatçı kayaların... Tepenin daha yarısına gelmişler ki yorulmaya başlayanlar, sönüp gidenler çıkmış aralarından… “Anlattıkları nehir ya gerçek değilse?”, “Bence başaramayız artık duralım, biz sadece su birikintisiyiz. Bu yolu aşamayız” diyenler olmuş. Söylenenler, sızlananlar, mızmızlananlar kadar azimli ve cesur damlacıklar da çıkmış aralarından… “Burada durup buharlaşıp gitmeyi beklemektense akıp giderken şu toprağa karışırız da yok oluruz daha iyi” olmuş onların cevabı da... Birikinti olmayı seçenleri geride bırakıp yola devam etmişler.
Damlacıklar peş peşe dizilip neşeli şarkılar söyleyerek ilerliyorlarmış. Yollarının daha uzun olduğunu bilseler de mutluluk kahkahaları atmaya başlamışlar zaman ilerledikçe. Henüz nehre varamamışlar ama önlerine çıkan engelleri aştıkça, kayaları parçalayıp geçtikçe o güne kadar tatmadıkları duygularla dolmuşlar. Henüz nehre ulaşamamışlar belki ama birlikte ne kadar güçlü olduklarını kavramışlar. Birikinti olmaktan, öylece kaderini beklemekten vazgeçip oluk oluk akan bir su olmuşlar. Sonunda nihayet varmışlar hedeflerine… Artık uçsuz bucaksız bir nehrin içinde kendileri gibi su damlacıklarıyla birliktelermiş. Nehirdeki damlacıkların meraklı sorularını yanıtlamaya, geçtikleri yolların zorluklarıyla nasıl başa çıktıklarını anlatmaya başlamışlar. Zorluklar karşısında azimle hareket ettikleri için en sert görünen kayaları dahi aşabildiklerini söylemişler. Artık daha kalabalık ve birlikte daha da güçlülermiş… Daha çok su damlasına, bu sefer denize kavuşmak için yola koyulmuşlar.
Dostlar. Daha önce “kayaları delen suyun azmidir” veya “Taşı delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir” atasözlerini duymuş olabilirsiniz. Bana hep sizleri ve UİD-DER’imizi hatırlatır. Biz de UİD-DER ile çıktığımız bu yolculukta, birer su damlası olarak pes etmeden, azimle yolumuza devam ediyoruz. Karşımıza çıkan zorluklar karşısında yılmıyor, tersine güçleniyor ve büyüyoruz. Birlik olmanın değerini tadıyor, işçi sınıfının mücadeleci neferleri olma gururunu yaşıyoruz. Mücadelemizin başarıya ulaşacağına dair inancımızla, nehirlere ve sonrasında da sonsuz denizlere, okyanuslara kavuşacağımız günlerin özlemini duyuyoruz. Ben de ortak hislerimizi, fikirlerimizi, özlemlerimizi hikâyeleştirmek ve mücadele örgütümüz UİD-DER’e ve siz dostlarıma hediye etmek istedim. Selam olsun içinde mücadele ateşi yanan işçilere! Selam olsun, yolumuzu aydınlatan UİD-DER’e!
Güneşi Patentleyebilir misiniz?
Taktığımız maskeler hijyenik mi?
Son Eklenenler
- Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği (UİD-DER) üyesi işçiler, grevlerinin 39. gününde olan MKB Rondo işçileri ve aileleri grevlerinin 18. gününde Tarkett grevcilerini ziyaret etti. Dayanışma ziyaretinde “İşçiler Boyun Eğmiyor Mücadele Ediyor”...
- ABD’nin New York’tan Miami ve Houston’a kadar tüm Doğu ve Körfez kıyısı limanlarında 45 bini aşkın liman işçisi toplu sözleşme görüşmelerindeki ücret ve çalışma koşullarındaki anlaşmazlık nedeniyle 1 Ekimde greve gitti. Uluslararası Liman İşçileri...
- Türkiye’de iktidar sözcüleri sık sık “Avrupa bizi kıskanıyor”, “dünya bizi kıskanıyor” diyerek böbürleniyorlardı. Türkiye’nin her tarafında doğalgaz, petrol gibi değerli madenler olduğunu, bu madenleri çıkartarak ekonomide çağ atlayacaklarını iddia...
- Birkaç hafta önce bir ablam ile ettiğim sohbet sonrası kelebeklerin benim için farklı bir anlam kazandığından bahsetmek istiyorum. Sohbet sırasında kelebekleri çok sevdiğimi özellikle de mavi kelebeklerin çok hoşuma gittiğini anlatmıştım. O da mavi...
- Fernas Madencilik işçileri işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınması, ücretlerin arttırılması ve sendikalaştıkları için işten atılan işçilerin geri alınması talebiyle haftalardır mücadele ediyorlar. İşçiler, Soma’dan Ankara’ya yaptıkları 8...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) “Artık Yeter! Geçinemiyoruz! Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet İstiyoruz” şiarıyla düzenlediği işçi buluşmalarının sonuncusunu 3 Ekimde Ankara’da Anıt Park’ta düzenlediği mitingle gerçekleştirdi....
- Türkiye’nin çeşitli illerinde grev ve direnişlerden işçiler Emek Partisi milletvekilleriyle birlikte 3 Ekimde Mecliste basın açıklaması gerçekleştirdiler. Sabah saatlerinde Meclis’e gelen işçiler “ziyaretçi yasağı” gerekçe gösterilerek içeri...
- Manisa’nın Soma ilçesinde AKP Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’na ait olan Fernas Madencilik’te Bağımsız Maden-İş Sendikasında örgütlendikleri için işten atılan madencilerin direnişi sürüyor. 25 Eylülde Ankara’ya yürüyüş başlatan Fernas...
- Fransa’nın en büyük sendika konfederasyonu Genel İşçi Konfederasyonu CGT’nin çağrısıyla 1 Ekimde Fransa genelinde işçi ve emekçiler greve gitti. İşçiler ücretlerin yükseltilmesini, kamu hizmetlerine ayrılan fonların arttırılmasını, işsizlik...
- Katil İsrail devleti, Gazze’deki saldırılarını bir yıldır sürdürürken Lübnan’a yönelik son saldırılarıyla bölgeyi daha da büyük bir yıkıma sürüklüyor. Gazze’de 42 bine yakın insanı öldüren, Lübnan’ı bombalayarak birkaç günde bine yakın insanı...
- 24 Eylülde Avustralya’nın en büyük sağlık sistemi NSW’ye bağlı çalışan binlerce sağlık işçisi iş bıraktı. Eylül ayı içerisinde 2 kez iş bırakan işçiler, Sidney’deki Hyde Park’tan Parlamento Binasına yürüyerek “yüzde 15 zam istiyoruz” sloganlarını...
- Belediye otobüslerinde boşsa karşılıklı dörtlü koltuklardan şoför tarafında cam kenarına otururum. Oturduğum yerde sola yaslandığımda rahat ederim. Sebebi omurgamdaki eğikliktir. Bedenimdeki daha doğrusu omurgalarımdaki eğikliğin nedeni, 1989 Bahar...
- Siyasi iktidar sürekli ekonominin iyiye gittiğini propaganda ediyor. Muhalifinden yandaşına tüm ekonomistler de ekonominin düze çıkması için hep birlikte fedakârlık yapmamız gerektiğini söylüyorlar. Ekonomi büyüdüğünde patronundan işçisine hepimiz...