Buradasınız
Küresel İklim Değişikliği Şaka Değil!
Gebze’den bir metal işçisi
Eski insanlar dünyayı anlamak için fikirler ileri sürmüşler, yorumlar yapmışlar. Mesela yaşadıkları sel ve deprem gibi doğa olaylarını açıklamak için dünyanın bazı hayvanların (öküz, balık, kaplumbağa) üzerinde olduğunu düşünmüşler. Hayvanlar her kıpırdadığında depremler, seller olduğuna inanmışlar. Günümüzde doğa bilimlerinin gelişmesinin, teknolojinin ilerlemesinin ve yaşadığımız dünya ve evren ile ilgili bilgilerimizin devasa olarak artmasının sonucunda, doğa olaylarını çok daha rahatlıkla anlayıp çözümleyebiliyoruz. Fakat doğa olaylarını anlamlandırmamız hatta daha önceden hesaplayabilmemiz, doğa olaylarının afetlere dönüşmesine hâlâ engel olamıyor.
Yaşadığımız sistem insan hayatını, doğayı inanılmaz bir hızda tahrip etmekte hiçbir beis görmüyor. Daha fazla kâr hırsıyla kapitalistlerin kulakları sağır, gözleri kör olmuş durumda. Kendi aralarındaki yıkıcı rekabeti sürdürüyor ve sömürü düzenlerini koruyabilmek için çırpınıyorlar. İşte bu nedenle dünyayı harabeye çevirmiş durumdalar. Yaşadığımız gezegenin bir yok oluşa doğru sürüklendiğini artık her gün iklimdeki değişkenliklerden, artan afetlerden görebiliriz. Küresel ısınmanın etkileri her geçen gün kendini daha şiddetli biçimde hissettirmeye devam ediyor. Bunun en son örneklerinden birini, geçenlerde haberlere de yansıyan Antarktika kıtasından kopan dev buzul parçası oluşturuyor. Düşünün ki bu buzulun yüzölçümü İstanbul’dan daha büyük ve Kıbrıs adasının üçte ikisi kadardır. Ağırlığı ise 1 trilyon tondan fazla. Peki, böyle bir buz dağının kutbun buz kütlesinden kopması ne anlama geliyor? Buzulların erimesinin küresel ısınmayla alakası ne? İnsan ve doğa arasındaki ilişkilerin bozulması bakımından ne anlam ifade ediyor? Gelin hep beraber bu soruların cevaplarına bakalım.
Bugün dünyanın yaklaşık %10’u buzullarla kaplıdır. Bunların büyük bir çoğunluğu kutup bölgelerindedir. Küresel ısınma nedeniyle buzullar günden güne eriyor. Kuzey kutbunun %25’i son 30 yılda yok olmuş durumda. Küresel ısınmanın etkileri son 50 yıl içinde tespit edilmiştir. İnsan hayatını etkileyecek ve buzulların erimesine sebebiyet verecek sıcaklık artışı hızla devam etmektedir. Küresel ısınma sonucu kutuplar ve yakın bölgelerindeki buzlar eridikçe, yerlerini karalar veya sular almaktadır. Kara ve suların kar ve buza oranla daha az yansıtıcı olması güneş ışınımı emilimini arttırmakta ve dolayısıyla ısınmanın daha fazla artmasına sebep olmaktadır. Ayrıca buzullar büyük miktarda sera gazını depolar, erimesi durumunda barındırdığı metan gazı atmosfere karışır. Bu da küresel ısınmayı şiddetlendirir. Buzullar az bulunan ve soyu tükenme tehlikesi altındaki hayvanlar için yaşam alanıdır. Buzulların erimesi deniz seviyesinde yükselmeye yol açabilir. Bu durum kıyı çizgilerinin değişmesine, kıyıların ve buradaki yerleşimlerin sular altında kalmasına yol açabilir. Buzullar büyük bir ağırlık demektir ve dünyanın izostatik dengesinde önemli rol oynarlar. Buzulların erimesi tektonik açıdan hareketliliğe, dolayısıyla doğal afetlere sebebiyet verebilir.
Kapitalizm her şeyin dengesini bozduğu gibi doğanın dengesini de bozuyor. Küresel ısınma bugün için kontrol edilemez değil. Ama yakında kontrol edilemez duruma gelebilir. Her yerde alarm sinyalleri çalıyor. Sıcaklık yükseliyor, her derece daha kritik. Buna rağmen doğaya bu kadar zarar veren kapitalizmin normali olan anarşik üretim son sürat devam etmekte. Daha fazla kâr elde etme tutkusu plansız üretime yol açıyor. Plansız üretim ile ortaya çıkan zehirli atıklar ise, doğaya salınıyor. Okyanusların dibine batırılan radyoaktif ve kimyasal atık yüklü gemiler, şehirlerin rögarlarına boşaltılan kimyasal atıklar, toprak altına varillerle gömülen radyoaktif maddeler, petrol, kömür gibi fosil yakıtlardan elde edilen enerjinin yoğun bir şekilde kullanılması, egzoz dumanı, filtresiz fabrika bacalarından havaya karışan zehirli tozlar, inşaat yıkıntılarından etrafa yayılan asbest gibi zehirler, dağ gibi biriken plastik çöpleri… On milyonlarca insanın bir arada yaşadığı, beton ormanlarına dönüşmüş devasa kentler, sera gazlarının artmasına ve atmosferde küresel ısınmaya neden oluyor. Plansız ve anarşik kapitalist üretim; kürenin haddinden fazla ısınmasına, ozon tabakasının delinmesine, ultraviyole ışınlarının dünyayı kavurmasına, buzulların erimesine, karaların sular altında kalmasına, sellere neden oluyor. Havadaki kükürtdioksit miktarının artması asit yağmurlarına neden oluyor ve insan yaşamını tehdit ediyor.
Yapılan araştırmalar dünyanın ısısının artışındaki her bir derecenin kritik olduğunu gösteriyor.+2 derecede su sıkıntılarının başlayacağı, fırtınaların artacağı, deniz seviyesinin yükseleceği, gezegendeki canlı türlerinin yüzde 30’unun yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacağı öngörülüyor. +5 derecede denizlerin 5 metre yükseleceği, deniz seviyesi ortalamasının 70 metre olacağı ve dünyanın yiyecek stoklarının büyük oranda tükeneceği ön görülüyor. +6 derecede göçlerin başlayacağı, yüz milyonlarca insanın uygun iklim koşullarında yaşamak umuduyla göç yollarına düşeceği ve iklim göçmenlerinin dünyanın her yerinden yollara düşeceği hesap ediliyor.
Bir Kızılderili atasözünde dendiği gibi; “Son ağaç kesildiğinde, Son nehir kuruduğunda, Son balık avlandığında, İşte o zaman paranın yenmediğini anlayacaksınız…” Bizleri uyarmak için söylenen bu sözlerden de ders çıkartarak, dünyamızı yok oluşa sürükleyen paranın egemenliğine dayanan bu sistemi yıkmak için örgütlü mücadele saflarını sıklaştıralım. Kapitalizmi ve etkilerini dünyamız üzerinden def etmek için mücadele etmediğimiz her saniye canlılık büyük bir hızla yok oluşa doğru sürükleniyor. Eski insanların bildiği dünya değişti. Dünya artık ne öküzün boynuzunda ne kaplumbağanın sırtında, kapitalizm denen ve insanlığı uçuruma sürükleyen sistemin hâkimiyeti altında. Bizler biliyoruz ki bu sistem kendi mezar kazıcılarını çoktan yarattı. Sadece örgütlenerek sahneye çıkıp görevini yapması gerekiyor. O yüzden Can Yücel’in şu sözlerini hep beraber tekrar hatırlayalım;
Dünya öküzün boynuzları üstünde dururmuş,
Her kıpırdayışında öküz, deprem olurmuş…
Oysa dünya, halkların omzu üstünde durur
Kıpırdasın da gör!
Hızlı Üret, Hızlı Yaşa, Hızlı Öl
- Asgari Ücret Asgari Zam Gördü!
- Balıkesir’de ZSR Mühimmat Fabrikasında İşçi Katliamı
- İş Kazalarına Karşı Daha Fazla Örgütlenelim
- Hitachi Energy’de Anlaşma İmzalandı, Grev Sonlandırıldı
- TİS Yetki Sistemi, Sorunlar ve Çözüm Arayışları Toplantısı Düzenlendi
- Selçuk, 5 Küçük Kardeş ve Annelik
- DİSK Asgari Ücret Taleplerini Açıkladı
- Kartal’da Binlerce Emekçi Haykırdı: “İnsanca Yaşamak İstiyoruz!”
- Önümüzdeki En Büyük Engel Sömürü Düzenidir
- Kanatları Kesik Gençler Ülkesine Yolculuk
- 1-0 Önde Olmak İçin Örgütlü Mücadeleye!
- 2021 Tüm Emekliler Sendikası’ndan Tekirdağ’da Eylem
- Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nden Gözaltılara Karşı Eylem
- Kadınlar Şiddete, Eşitsizliğe, Yoksullaştırma Politikalarına Boyun Eğmiyor
- BES Kandırmacası ve İptal Eziyeti
- As Plastik ve Bayraklı Belediyesi İşçilerinden Eylemler
- Polonez Direnişçileri: 100 Gündür Buradayız Kazanmadan Gitmeyiz!
- 5 Kardeş Neden Öldü?
- Esir miyiz?
- Hesap Sormadıkça İş Cinayetleri Devam Edecek!
Son Eklenenler
- Sendikalı, sendikasız, hatta sigortasız çalıştırılan işçi kardeşlerim, her yılın son ayında hepimizin kulak kesildiği asgari ücret tiyatrosu başlar. Bu sene de aynı şekilde adeta bir tiyatro izledik. Sınıf temelinde örgütlü mücadelenin bir parçası...
- Yıllar önce fabrika önlerine gidip işçi kardeşlerimize vardiya çıkışlarında İşçi Dayanışması’nı ulaştırıyorduk. Bu fabrikalar arasında sendikalı olan da vardı olmayan da. Amacımız sendikalı ya da sendikasız olsun fabrikalardaki işçi kardeşlerimize...
- Kocaeli’de Gebze Organize Sanayi Bölgesinde üretim yapan Betek Boya (Filli Boya) işçileri Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinde örgütlendiler. Çoğunluğu sağlayarak yetki belgesini alan sendika, toplu sözleşme görüşmeleri için haftalardır patrona çağrı...
- 24 Aralıkta Balıkesir’de ZSR A.Ş’de meydana gelen patlamada 11 işçi hayatını kaybetti. Katledilen işçilerin kimi henüz hayatının baharında fidan, kimi ana, kimi babaydı. Hepsi bir ananın evladıydı. Patlamanın ardından şirket internet sitesinde...
- Birleşik Metal-İş’in Aralık ayında grev kararı aldığı işletmelerden beşincisi olan Green Transfo Energy’de 25 Aralıkta grev başladı. Kocaeli Çayırova’da bulunan fabrikada çalışan 263 işçi, “sefalet ücreti dayatmasına boyun eğmiyoruz” diyerek şalteri...
- Siyasi iktidar ve sermaye sınıfı temsilcileri, 2025 yılı için belirledikleri asgari ücreti düzenledikleri ortak toplantıyla açıkladılar. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol ve Çalışma ve Sosyal...
- 11 fabrikada 2 bin işçiyi kapsayan toplu sözleşme görüşmelerinde metal işçilerinin MESS’e cevabı grev olmuş, Birleşik Metal-İş Sendikası, 4 Aralıkta Hitachi Energy’nin 4 fabrikasında, 13 Aralıkta Grid Solutions ve Schneider Elektrik fabrikalarında...
- Balıkesir’in Karesi ilçesinde bulunan ZSR A.Ş. mühimmat fabrikasında 24 Aralıkta sabah saatlerinde meydana gelen patlama sonucu 11 işçi hayatını kaybederken 3 işçi yaralanarak hastaneye kaldırıldı. Mühimmat, av, spor ve ses fişeği gibi patlayıcılar...
- Merhabalar dostlar. Yaklaşık 9 yıldır iş güvenliği uzmanı olarak çalışıyorum. Aslında yapmamız gereken çok daha fazla şey varken yasalar, yönetmelikler, patronların baskıları ve işçilerin canını umursamamaları nedeniyle temel olarak yapabildiğimiz...
- Birleşik Metal-İş üyesi 500 işçinin Hitachi Energy’nin Kartal, Tuzla, Dudullu ve Dilovası fabrikalarında 4 Aralıktan bu yana sürdürdüğü grev 20. gününde anlaşmayla sonuçlandı. 14 Aralıkta Cumhurbaşkanlığı kararıyla metal işçilerinin grevi “erteleme...
- Grev ya da direnişe çıkan işçilerin pek çoğu, daha önce yaşanmış grev ve direnişlerden, bu mücadeleleri yaşayan işçilerin deneyimlerinden haberdar olmadıklarını dile getirirler. Greve ya da direnişe çıktıktan sonra bazı şeyleri öğrendiklerini,...
- Sendikal hakları için 150 günden uzun süredir kararlılıkla mücadele eden Polonez işçileri Dayanışma TV’nin hazırladığı “146+Bir: Polonez” belgeselinin galasında buluştu. 22 Aralıkta Çatalca Belediyesi Nazım Özbay Kültür Merkezinde gerçekleşen,...
- İşçi Dayanışması biz genç işçilerin adeta başucu kaynağı. Her konuda, hayatın her alanında fikirlerimizi besleyen, zihnimizi açan bir eğitim kaynağı niteliğinde.