Buradasınız
“Ne Oldi da Savaş Oldi Ha?”
Pendik’ten emekli bir işçi

Gündüz saat 11’de otobüse bindim. Sabah ve akşam otobüslerde kovaya basılmış turşu gibi yolculuk yapmak zorundayız. İşçilerin işe gidiş dönüş saati olmadığı için ayakta kimse yok, hatta boş koltuk bile vardı. İçimden kaç yıl önce otobüs durağında birinin yazdığı, “insan gibi yolculuk yapmak istiyorum” sözleri geçti. Çantamdan son cildinin sonuna yaklaştığım Mihail Şolohov’un “Ve Durgun Akardı Don” isimli romanını çıkarttım. Kaldığım sayfayı açtım. Son okuduklarımı hatırlamaya çalıştım. Hafızamda kalanları yokladım. Kitap tuğla kalınlığında ve 4 cilt. Benim okumam kaplumbağanın yürüyüşünden hallice! Kitapta anlatılan hikâyenin yaşadığımız bölgeye ne kadar uyduğunu düşündüm. Çok duyduğum “bir şey olmaz, hiçbir şey değişmez” sözleri Çarlık Rusya’sında da yaygın bir anlayışmış.
Ancak kitapta anlatıldığına göre, Çar despotluğu altında yüz yıllar boyunca Don Nehri gibi durgun, sessiz kalan yüz elli milyondan fazla Rus köylü ve işçisi, günü gelmiş Çar’ı tahtından alaşağı etmişler, heybetli heykellerini parçalamışlar. Ne Çar kalmış, ne Çariçesi. Toprak işleyenin, fabrika çalışanın olmuş. O güne kadar uzaktan bile doyasıya seyredemedikleri Çar’ın Sarayına girmişler ezilenler.
Kaldığım yerden kitabın sonunu meraka dalmışken biri omzuma dokundu. Baktım bizim Laz Mehmet. Omzuma dokunan, “Merhabaa. Nasilsin? Kitap okumak guzel herhalda? Benum okumam yazmam var. Ama heç çitap okumadim bileyü müsün?” dedi. Ben de onu Karadeniz şivesiyle “merhaba, Mehmet, sen nasulsun pakayum?” diye cevapladım. “Benim de okumam yazmam yoktu, okula sadece bir gün gitmiştim. Okulun ilk gününde öğretmen efendiden tekme tokat doyasıya dayak yedikten sonra bir daha gitmemiştim. Okuma-yazmayı 26 yaşından sonra mücadeleyi ve insanlaşmamı sağlayan işçi arkadaşlarımın sayesinde öğrendim. Şimdi kötü de olsa gördüklerimi, içimden geçenleri yazmaya çalışıyorum” dedim. Kulağıma doğru iyice eğilerek, “hele kitaba biraz ara ver, sağa diyeceklerim var da” dedi.
“Zaten seni görünce ara verdim. Karşılaşmayalı çok oldu, seni dinliyorum. Anlat dinleyeyim” dedim. İçimden de “eyvah şimdi bütün dünyanın Türkiye’ye düşman olduğunu söyleyecek. Kürtlerin düşmanımız olduğunu söyleyecek” diye geçiriyordum. Ama Mehmet beni fazlasıyla şaşırttı.
“Durim çok çöti. Benüm uşağların içüsü de işsuz kaldu. Arayıp duruyiler ama bulamayiler. Ben korkayırım savaş çıkacak deyi. Ne oldi da savaş oldi?” dedi. Ben de “diyeceklerim var dediğine göre anlat da bileyim” dedim. “Durim çöti. Savaş diyi de başka bişey demiyi. Savaş çöti. Ses çikartmali herkes. Bak, ben Çürt (Kürt) değilim, Kıpçak’ım. Atalarımız Orta Asya’dan gelmişler. Konuşmama bakma ha, ben Laz değulim. Ninem Vanli. Ama ben Kıpçak’im. Ha ne oldi da savaş oldi? Ben HDP’ye verdim oyimi. Onceden de verdum. Daha once hep ona (AKP’ye) verirdum oyimi. Gordumçi, hep kendüni, hep zengunleri düşüniyi. İki seçimde geçücü verdim HDP’ye ha. Sağa dedim, herkese demem ha. O kazanmasın diye HDP’ye verdum oyimi ha. Senin bağa o vakıt anlattuklarun doğru bileyurum” dedi.
“O dediğin kim” diye sordum. “Saraydaçi da” dedi. Ve devam etti. “7 Haziran öncesi kimse ölmeyeyidi. Ondan sonra baktı paşkan olamıyi savaş çikartti. Ben kimsenün ölmesini istemeyurum. Çürtler konuşsun kendü dilinde da. Çürtlere okul da olsun. Bizum Tirabzonda %80 mislüman, %20 Rum kokenli var. Ha Rumlar asimüle olmuş. Oyle okul mokul istemeyiler. Paşka irklar da var. Okul fılan istediği yok onların. Çürtler isteyi. İstesun, kendü dilini konuşsun. Asker benüm evimi bassa, Türkçe konuşma dese ben de karşu çıkarum. Asker Kürdun evini basiyi, öldürüyi, guçuk çocuğu bile öldüriyi. Ne istiyi Çürtler? Kendü dilinu konuşmak. Tevlet yok sen Çürtçe konuşma diyi. Biz askeri hiç sevmezduk. Ama asker ne yapsun? Komutan vur diyi, asker vuriyi. Ben de askerluk yaptum. Asker koyun gibidur. Sağa dön, sola dön, git oraya, gel buraya diyiler, gidiyi. Tevlet Çürtlere Turk olacasın diyi. Turk Turk olsun, Çürt Çürt olsun. Çimse ölmesün. Bah ben savaş istemeyurum çimise savaş istemesun. Sesuni çıkarttsin. Savaşı bi o istiyi sarayu elünden cider deyi çok korkiyi” dedi.
Araya girerek Karadeniz şivesiyle “ya gardaşum sen çok değuşmuşsun, yanu diyeyusun ki Çürtler bizim duşmanumuz değul ha” diye sordum. İyice kulağımın dibine yaklaşarak, “Sağa bi şey diyeceğum; ben hani Kibrusta Turk bayrağunu induren Yünan gencunu furup oldurdular ya, ona da çok uzuldum. Payrak nedur? Bir bez parçasidur. Paktun payrağu indurmuş, pir daha indürme dersun. Pen internattan bakayurum, Çürt uşaklaru öldüriliyi. Ama tevavizon dorğuyu söylemiyi. Hani parış olacağıdi, ne oldi, şimdu savaş diyi de paşka bişey demiyi? Benüm uşağların iküsü de işsuz kaldu. Pir benum emeklu mayişi var. O da yetmeyi” dedi.
Daha önceki sohbetlerimizde benim kendisine anlattıklarımı her defasında ninesine anlatırdı Mehmet. Bu nedenle “ninen nasul, yaşayı mı” diye sordum. Ninesinin ismi geçince, gözlerindeki ifadeden ne kadar üzgün olduğu fark ettim. Parmaklarını iç içe geçirerek, “ninem öldi” dedi. Ninesi için konuşmanın Mehmet’in acısını tazeleyeceğini fark ettiğim için başka soru sormadım.
Arada bir soru sorsam da, Mehmet’in anlattıklarını, önceki sohbetlerimizde Kürt sözünü duymaya bile tahammül edemediğini ve onun düşüncesi değiştiren nedenleri düşündüm. Anlaşılan iki çocuğunun birden işsiz kalması ve geçim sıkıntısı etkili olmuştu. Yoksulluk ve sefalet Mehmet ve ailesinin evinin kapısını da yumrukla çalmaya başlamış, içeri girip yerleşmişti. Patronlar ve onlarla aynı sınıftan olan siyasetçilerin, düzenlerini korumak için milliyetçilik zehriyle uyuşturduğu milyonlarca işçi-emekçi hâlâ o zehrin etkisi altında ne yazık ki. İşçi-emekçiler gözlerini biraz olsun açıp etraflarına baktıklarında asıl düşmanın patronlar ve onların sömürü, kan, irin, zulüm, katliamlarla sürdürmeye çalıştıkları düzenlerini görmeye başlıyorlar. İşçi sınıfının, işçi sınıfının örgütleri olan sendikaların, AKP ve Erdoğan’ın sürdürdüğü bu kirli savaşa hep bir ağızdan “hayır” demesi gerekir Karadenizli Mehmet gibi. Ancak o zaman durması mümkün olacaktır savaşların.
- Savaşı Kınamak Sorumluluktan Kurtulmaya Yeter mi?
- 7 Ekim’in Birinci Yılı: Emperyalist Savaş Büyüyerek Devam Ediyor
- Ukrayna Savaşının 2. Yıldönümü: “Emperyalist Savaşa Karşı Mücadeleye!”
- Ukrayna Savaşının İkinci Yılı: Ukrayna’dan Gazze’ye Emperyalist Savaşa Hayır!
- Filistin ve Ortadoğu’da Emperyalist Savaş Yangını Devam Ediyor
- Bütçe Holdinglere Akıyor, Holdingler Savaştan Besleniyor!
- Milyonlar Meydanlarda Filistin Halkıyla Dayanışmayı Büyütüyor
- Emperyalist Savaşa Karşı İşçilerin Uluslararası Dayanışmasının Önemi
- Savaş ve Biz İşçiler
- Akan Kan Bizim de Kanımızdır!
- Filistin Halkıyla Dayanışma Büyüyor: Emperyalist Savaşa Hayır!
- Japon Doro-Çiba Sendikasının Filistin Sendikalarına Yanıtı
- Filistin Sendikalarının UİD-DER’in Mesajına Yanıtı
- Türkiye’de ve Dünyada Filistin Halkıyla Dayanışma Eylemleri: “Savaşı Durdurun!”
- Savaş Emekçiler İçin Yıkım Demektir! Savaşa Hayır!
- Haksız Savaşlar Memleket Sormaz!
- Haksız ve Emperyalist Savaşlara Hayır Diyoruz!
- Emekçiler Haykırdı: Rusya Elini Ukrayna’dan Çek! NATO’nun Genişlemesine Hayır!
- İşçi Sınıfının Tek Güvencesi Örgütlü Gücüdür!
- Emekçiler Haksız Savaşlara Hayır Diyor!
Son Eklenenler
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/
- Adana ve Mersin’de faaliyet gösteren Toros Tarım tesislerinde Petrol-İş Sendikasında örgütlü 213 işçi, 21 Mayıs sabahı greve çıktı. UİD-DER’li işçiler olarak grevin 5. gününde Mersin’deki fabrikanın önünde grevci işçilere dayanışma ziyaretinde...
- Nakba’nın 77. yılında dünyanın dört bir yanında işçi ve emekçiler, Filistin halkına yapılan zulmü protesto ediyor, şehir meydanlarında kitlesel gösteriler düzenliyor. Dünya genelinde yüzbinlerce işçi ve emekçi, 77 sene önce Filistin halkının...