Buradasınız
Noble Teyze’nin Çalışması Yarım Kalmış, Biz Tamamlayalım
Pendik’ten bir kadın işçi

ABD’de yapılan bir araştırmada, gelir düzeyi düşük evlerde büyüyen çocukların beyinlerinin, varlıklı ailelerin çocuklarınınkinden fiziksel açıdan daha farklı olduğu görülmüş. Bu durum değişebilir mi diye araştırmalar yapmışlar. Araştırmayı yapan ekibin başında Columbia Üniversitesi Tıp Merkezi’nden Kimberly Noble bulunuyor. Asistan profesör olan Kimberly Noble, çalışma hakkında Nature Neuroscience dergisinde bir makale yazarak “Maddi farklılıklarda biraz bile değişiklik olsa, bunun beynin yüzey alanına olan etkisi çok büyük. Yüzey alanı ise doğrudan yeteneklere ve akademik başarıya etki ediyor. Daha çok okuma, dil bilgisi, ayrıcalıklı fonksiyonlar ve mekânsal yeteneklerde bu etkileri görebiliyoruz” demiş. Araştırmacılar, sosyal ve ekonomik statünün okul başarısını ve zekâyı etkilediğini zaten biliyormuş ancak bunun nedenini “bilmiyorlarmış.”
Noble, araştırmasında şöyle diyor: “Varlıklı ailelerin çocukları, beyinlerini genç yaşta harekete geçirmeye daha yatkın ve bu yüzden de beyinleri daha çok gelişiyor. Aynı zamanda fakir çocuklar yaşam alanlarında kurşun ve sigara dumanı gibi kimyasallara, hatta hava kirliliğine maruz kalıyor. Bu da beyinlerine zarar veren bir başka faktör.” Araştırmada gelir düzeylerine göre çocukları sınıflandırmışlar. Gelir düzeyi arttıkça çocukların beyinleri arasındaki farkların azaldığını tespit etmişler. Beyindeki farklılıkların kaynağını bulduktan sonra “bu durum değişebilir mi?” diyerek bu sorunun peşine takılmışlar. “Bu etkiler kalıcı mı, yoksa para kazandıktan sonra değişiyor mu?” Bu konuda yeni bir araştırma başlatan Columbia Üniversitesi çalışanları, şimdi de gelir durumu düşük ailelere bir miktar para vererek, çocukların beyninde bir değişim olup olmadığını ölçecekler. Ölçüm sonucunu bulan bilim insanları en düşük gelirli ailenin çocuğu ile en yüksek gelirli ailenin çocuğunun beyinlerinin yüzey alanlarının arasındaki yaklaşık farkın %6 oranında olduğunu bulmuşlar. Başka bir araştırmada da fakirliğin insanları daha stresli hale getirdiği, düşünme yeteneklerini sınırlandırdığı ve çocukların yanlış kararlar vermeye daha meyilli olduğu ortaya çıkmış.
Evet, Noble Teyzemiz epeyce uğraşmış olmalı ama kendisini laboratuarda bu kadar yormasına gerek yoktu. Durumu tespit etmiş ama asıl sorunun nereden kaynaklandığına ya kafa yormamış ya da işine gelmemiş. Çalışması yarım kalmasın diye ben de bir araştırma yaptım. Yoksul çocukları ile zengin çocukları arasındaki farkı bebekliğimizden itibaren ele aldım.Zengin çocukları daha doğmadan anne karnında sağlıklı beslenirken, en iyi doktorlar tarafından özel hastanelerde kontrol altında büyürken, işçi sınıfından annelerin hamileliği bin bir zorlukla geçiyor. Emekçi anneler ve çocukları ne bulursa onu yiyor. Zengin çocuklarının yediği önünde yemediği arkasında. Zengin çocukları özel mamalarla ve vitaminlerle büyürken yoksul çocukları ise mercimek çorbasının, tarhana çorbasının içine doğranmış ekmekle büyüyor. İşçi kadınlar hamile olduklarında işten atılıyorlar. Annenin psikolojisi bebeği de etkiliyor haliyle. Zengin çocukları dadılarla büyürken yoksul çocuklar sokakta çamurun içinde, yoksul kentlerde fabrika atıklarının kirlettiği alanlarda kanser olma riskiyle büyüyor. Yoksul emekçi çocukları, anne-babalarına en çok ihtiyaç duydukları dönemde onlardan ayrı büyümek zorunda kalıyor. Fabrikalarda gece vardiyalarında, fazla mesailerde çalışan işçiler, çocuklarına yeterince vakit ayıramıyorlar. İşçi kadınlar, çocuklarını emzirmeleri gereken dönemde, bebekleri daha 6 aylıkken çalışmak zorunda kalıyorlar. Zengin çocukları 8-10 kişilik özel okullarda özel hocalardan eğitim alırken işçi çocukları 50-60 kişilik kalabalık sınıflarda eğitim görüyorlar. Zengin çocuklarıyla yoksul çocukların dinledikleri müzikler bile farklı, zengin çocukları keman, piyano dersleriyle büyürken işçi-emekçi çocukları ilkokulda müzik dersinde sadece blok flütü görüyor ama öğrenemiyor. Zengin çocukları tenis, at biniciliği, su sporları, mağaracılık, dağcılık gibi spor dallarıyla ilgilenirken, işçi çocukları ancak mahalle arasında futbol oynayabiliyorlar. Zengin çocukları yaz tatillerini doyasıya yaşarken veya kişisel eğitimlerine ayırırken yoksul emekçi çocukları yaz tatillerini inşaatlarda, fabrikalarda, sokaklarda çalışarak geçiriyor ve iş kazalarında sakat kalıyor, ölüyor. İşçi çocukları, zengin çocukları ile aralarındaki bu uçurumu fark etmesin, mücadele etmesin diye uyuşturucunun, bonzainin kurbanı haline getiriliyor. Zengin çocukları önlerine çıkan fırsatları değerlendirmekle meşgulken yoksul çocuklar içine itildikleri yaşamdan kurtulmak için kurtuluş yolları arıyor.
İşçi çocuklarıyla zengin patron çocukları arasındaki farklar saymakla bitmez Amerikalı bilim adamları bir fark olduğunu bulmuşlar ama bu farkın kapitalist sömürü düzeninden kaynaklandığı gerçeğini itiraf etmekten kaçınmışlar. Evet, bu sorunun kaynağı biz emekçi çocukları acısından gayet açıktır. İşçileri alabildiğine sömüren ve yoksulluğa, sefalete sürükleyen, zihinsel yeteneklerinin gelişimini engelleyen bu kapitalist düzenin ta kendisidir. Bu durumu değiştirmenin yolu da gayet açıktır: ÖRGÜTLÜ MÜCADELE!
1 Mayıs Heyecanını Yaşamak
Benim 1 Mayıs’ım
- Bu Kandırmacalara Verilecek Cevabımız Var!
- İşçi Sınıfının Yareni Kim?
- Kapıldığımız Trendler ve Gerçek Sorunlarımız
- Her Yer Bizim Düzenimiz Olsun Diye
- Neden Bu Kadar Stresliyiz?
- “Beni Bırak, Gözünü Bebekten Ayırma Sakın”
- Huzurlu Bir Yaşam İçin Mücadeleye…
- “Bizim Hayallerimizi, Sizin Geleceğinizi Çaldılar”
- Bizim Mahallenin Gençleri
- Kişisel Gelişim Zırvasına Kanma, Sınıf Mücadelesine Sarıl
- Sömürü Düzenini Uçurumdan Atmak İçin Örgütlenelim
- Hindistan’da 250 Milyon Dolarlık Düğün ve Yoksulluk
- Emek Sömürüsü Kapitalizmin Fıtratında Var
- Sahip Olduğunuz Servet Bizden Çaldıklarınızdır!
- “Sayende Sigortalı Çalıştım, Emekliliğime Az Kaldı”
- Bayramları Bayram Gibi Yaşamak İçin!
- Dünya Üzerinde Yaşayan Herkesin Evi Olmalı
- Onlar Yok Ediyor, Biz Yenisini Yapacağız!
- Suyun Lüksü Olur mu Hiç?
- “Senin Yolundan Gideceğim Amca”
Son Eklenenler
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...