Buradasınız
“Sen Yoruldun, Gel Otur, Sıra Sende”
Pendik’ten bir işçi
Durakta otobüs bekliyorum. Sabahın körü, yani işçilerin fabrikalara doğru akıp gittiği bir saat… İETT’nin kırmızı otobüslerinden biri geldi (hani eskiden içinde 36 koltuk olan, şimdi ise koltuk sayısı 15’e düşürülen otobüslerden). Durak ana-baba günü gibi. Otobüs durdu. Ama durağı epey geçtikten sonra durdu. Biz hep birlikte otobüse doğru koşuyoruz. Otobüs dolu. Biz de bineceğiz, yoksa işe geç kalırız. Otobüse binmeye çalışanlardan birisi, “kaptan, arka kapıları aç da geç kalmayalım işe” dedi. Şoför Akbili olmayanlardan para alıp para üstünü vermekle öyle meşguldü ki duymuyor gibiydi. Şoförün para işleri bitince direksiyonu bırakıp ayağa kalktı. Otobüsün arka tarafına doğru bakarak bağırmaya başladı: “Arabanın arka kısmı bomboş, ilerleyin, ilerleyin.” El kol hareketiyle de insanlara yön vermeye çalışıyordu. Otobüsün içinde ölüm sessizliği hâkimdi. Sanki hiç insan yoktu. Çıtını çıkaran yoktu. Bu arada ben de otobüse binmeyi başardım. Otobüs yüzden fazla insanı yutmuş, sıra hazmetmeye gelmişti. Şoför ilk kalkışta biraz gidip acı bir fren yapınca önce öne sonra arka tarafa doğru iyice üst üste yığıldık.
Otobüs bir sonraki durağa yaklaştığında bizim duraktaki hengâmenin aynısı yaşandı. Birbirine çok benzeyen sözler, davranışlar her durakta ve otobüsün içinde de devam etti. Otobüse binmeye çalışan biri, “yahu bir adım daha atın, otobüsün arkası bomboş” diye feryat figan ediyordu. Yani aslında her gün yaşadığımız çilenin bir yenisini daha çekiyorduk. Fakat aynı gün sabah işe giderken ve dönerek şahit olduğum iki olayda “insanlığın ölmediğini” görmekten gerçekten mutlu oldum. İlk olay şöyle oldu: Sabah balık istifi giderken, top sakallı, yaşı altmışa yakın biri işçi başörtülü bir genç kadına “sen yoruldun, oturma sırası sende. Ben kalkıyorum. Gel otur” dedi. Genç kadın “tamam, ama dinlenince kalkarım” dedi. Adam ayağa kalktı. Başörtülü kadın onun yerine oturdu. Kadın başını kaldırıp tekrar teşekkür etti. Ve “bak ağabey, dinlenince kalkarım” dedi. Ben de adama “sizin davranışınız çok yerinde, ama belediyenin garajında yüzlerce otobüs öylece yatıyor. Hepimize yetecek kadar otobüs varken niye bizi insan gibi taşıyacak otobüs seferleri verilmiyor?” diye sordum. Oturan kadın kitap okuyordu. Birden başını kaldırdı, “ben dinlendim” dedi. Yer değiştirdiler. Kadın ayağa kalktı, adam bu sefer de benim oturmamı istedi. Ama benim inmeme bir durak kalmıştı. “Siz oturun, ben birazdan ineceğim. Sizlere iyi günler” dedim.
Akşam işten eve dönerken ise körüklü yeşil otobüse orta kapıdan binebildim. Tabii sabahki filmin akşamki versiyonunu oynuyorduk. Akbiller elden ele dolaşarak şoföre doğru gidiyordu. Akbillerin yanında neler yoktu ki. En ilginciyse yaklaşık 30 anahtar ve 6 ayrı alarm anahtarı olan Akbildi. Bir durak sonra yaklaşık 50 kişi daha binince bizim yeşil otobüs körük kısmından iyice yamulmuştu. Ben de körük kısmındaydım. Sırtı körük demirlerine dayalı bir genç vardı. Anlaşılan çok yorgundu. Patates çuvalı gibi aşağı yığılmamak için kollarını demire dolamıştı. Körük kısmında yönü arkaya bakan koltukta oturan orta yaşlı bir kadın yorgun görünen gence “sen çok yorgun görünüyorsun. Gel sen otur” dedi. Genç öyle yorgundu ki kadının teklifini geri çevirmedi. Kadına teşekkür etti. Kadın bir yorgunun halinden anlayıp yerini ona verdiği için güçlü ve gururlu görünüyordu. Başladı ortalığa konuşmaya. “Hastalığın ve yorgunluğun yaşı yok ki. Yarın bir gün ben de yorgun olurum, biri bana yerini verir, değil mi?” Benim o gün işe gidip akşam eve gelmem aynen böyle geçti. Kim demiş insanlar dünyaya bencil geldi diye? Bakın birbirini tanımayan insanlar nasıl paylaşımcı olabiliyorlar. Hele bir de birbirlerini daha çok tanıyıp birlikte örgütlü bir mücadele verirlerse işte o zaman bencillik utanılan bir şey olur.
- Emek Sömürüsü Kapitalizmin Fıtratında Var
- Sahip Olduğunuz Servet Bizden Çaldıklarınızdır!
- “Sayende Sigortalı Çalıştım, Emekliliğime Az Kaldı”
- Bayramları Bayram Gibi Yaşamak İçin!
- Dünya Üzerinde Yaşayan Herkesin Evi Olmalı
- Onlar Yok Ediyor, Biz Yenisini Yapacağız!
- Suyun Lüksü Olur mu Hiç?
- “Senin Yolundan Gideceğim Amca”
- Her Günü Doğa ve İnsanlık Günü İlan Etmek İçin…
- “Kıpır Kıpırsın, Heyecanın Ne Güzel Ey Yolcu”
- “Bence, Sevgi Emektir”
- Ah, Cemal Ah!
- Bir Fotoğraf Karesinin Hissettirdikleri
- Davulun Sesi Uzaktan Hoş Gelir
- İstanbul’da Yaşam: Deniz Kıyısında Deniz Görememek!
- Bruno’nun Fikri, Benim Fikrim, Senin Fikrin…
- Yüzüncü Maymun Teorisi
- Bir Otobüs, İki Kuşak ve İşçi Sınıfı
- “Hey” Diyen ve UİD-DER Saflarında Büyüyen Çocuklarımız
- Butimar, Sen Safi Bir Kuş musun?
Son Eklenenler
- Merhaba, ben Elazığ’dan Ankara’ya gelmiş genç bir işçi ve uidder.org takipçisiyim. Bir Elazığlı olarak Eti Krom AŞ işçilerinin mücadelesi karşısında duygularımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
- Ekonomik yıkım, işsizlik, barınma sorunu, artan siyasi baskılar, din, dil, ırk, cins ayrımcılığı, savaşlar, göç sorunu, toplumsal ilişkilerin yozlaşması, iklim krizinin getirdiği aşırı sıcaklar, yangınlar, seller… Dünyanın neresine gidersek gidelim...
- İşçi ve emekçi kardeşlerim, bu satırları yazarken bile gözlerim doluyor, boğazım düğümleniyor. Daha birkaç gün öncesi çalıştığım fabrikada korkunç bir iş kazası oldu. Aynı bölümde çalıştığım bir arkadaşım ne yazık ki enjeksiyon kalıbının mapasının...
- Bu düzende tüm gerçekler baş aşağı edilip çarpıtılıyor, adeta gözümüze perde iniyor. Gerçekler bir sis perdesinin arkasına itiliyor, biz de olanı göremez hale geliyoruz. Kapitalist sistemin yarattığı sorunlara karşı durabilmemiz ancak gözümüzdeki...
- Fabrikalarda, işyerlerinde şans ve bahis oyunları oynayarak “kolay yoldan para kazanma” hayaline kapılan işçilerin sayısı giderek artıyor. “Bahis oyunlarıyla çok para kazananların” hikâyeleri kulaktan kulağa yayılsa da etrafımızda böyle işçileri...
- Elazığ/Alacakaya’da bulunan ve Yıldırımlar Holding bünyesinde faaliyet gösteren Eti Krom AŞ’de çalışan maden işçilerinin 1 Temmuzda başlattığı iş bırakma eylemi şirketle yapılan anlaşma üzerine 16 Temmuzda sonlandırıldı.
- 31 Mart seçimleri sonrası onlarca belediye “tasarruf tedbirleri”, “borcumuz çok”, “işçilerin maaşını ödeyemiyoruz”, “seçim öncesi işe alınan işçiler” gibi bahanelerle işten atma saldırısına başladı. Belediye işçileri bu saldırılara boyun eğmeyerek...
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve emekli örgütlerinin çağrısıyla 16 Temmuzda Ankara, İstanbul, Eskişehir, Antalya, Bursa, Diyarbakır gibi büyükşehirler başta olmak üzere pek çok kentte eylemler yapıldı.
- İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesinde çalışan sağlık emekçisi Merve Kınar, geçtiğimiz günlerde erkek kardeşi tarafından defalarca bıçaklanarak vahşice katledildi. Bunun üzerine 16 Temmuz Salı günü hastanenin başhekimliği...
- İran’da 1979’dan beri hüküm süren zalim molla rejimi can almaya devam ediyor. Molla rejimi son olarak 45 yaşında bir kadına, Şerife Muhammedi’ye (Sharifeh Mohammadi) idam cezası verdi. Şerife’nin 10 sene önce yasal bir sendikaya üye olması, sendikal...
Bizler çeşitli fabrikalarda çalışan sendikalı kadın işçileriz. Çalıştığımız işyerlerinde birbirine benzeyen birçok sorunla mücadele etmek zorunda kalıyoruz. Bunlardan bir tanesi yıllık izinlerimiz. Bazı fabrikalarda işveren...
- Sokak ortasında yürürken elektrik kaçağından ölmek kaza olarak görülemez. Gencecik insanların ölmesinin nedeni kamu hizmetlerine insan, toplum odaklı değil kâr odaklı bakan, parayı insan canının önüne koyan kapitalist zihniyettir. Bu zihniyet...
- Güney Kore merkezli Samsung Electronics’te toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması üzerine 8 Temmuzda 3 günlük greve çıkan binlerce işçinin mücadelesi sürüyor.