Buradasınız
Sendikalar Kanunu Değişiyor, İşçiye Yasak Devam Ediyor
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Uzun yıllardır değiştirilmesi gündemde olan Sendikalar, Toplu Sözleşme, Grev ve Lokavt Kanunları nihayet değişiyor. Toplu İş İlişkileri Kanunu adı altında hazırlanan taslakta, küçük bazı olumlu değişiklikler olsa da eski kanunun baskıcı ve yasakçı ruhu korunuyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın hazırladığı ve büyük bir olasılıkla ciddi değişikliklere uğramadan onaylanıp kanun haline gelecek bu taslakta, işçi sınıfının ihtiyaçlarına cevap olabilecek bir düzenleme yok.
Yeni taslakta sendikaya üye olma yaşı 15’e düşürülüyor, işkolları 28’den 18’e indiriliyor, sendikaya üyelikte noter şartı kaldırılıyor. Üyelik artık internet üzerinden başvuruyla gerçekleşecek.
Bu küçük değişiklikler olumludur, ama bu değişiklikler sendikalı olmayı eskisine göre daha kolay hale getirmiyor. Çünkü sendikal yasaklar esas olarak yerli yerinde duruyor. Eski kanuna göre bir sendika, bir işyerinde toplu iş sözleşmesi yapma yetkisine sahip olabilmek için, o işkolunda çalışan tüm işçilerin %10’unu örgütlemek zorundaydı. Bu oran yeni yasaya göre binde 5’e düşürülse de, böyle bir değişiklik tek başına yeterli değildir. Çünkü işyeri barajı olduğu gibi durmaktadır. İşyerinde çalışan işçilerin salt çoğunluğunu, yani yarısından bir fazlasını örgütleyemeyen bir sendika, o işyerinde yetki alamıyordu. Yeni taslak bu maddeyi aynen koruyor. Ancak ufak bir değişiklik yapılarak, birden fazla işyeri olan işletmeler için baraj %50+1’den %40’a indiriliyor.
İşçilerin örgütlenmesinin önündeki baraj ve yasaklar devam etmektedir ve dolayısıyla taslak demokratik değildir. 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından, 1983 yılında hazırlanan 2822 Sayılı Toplu Sözleşme, Grev ve Lokavt Kanunu, hak ve dayanışma grevlerini yasaklıyor, toplu sözleşme uyuşmazlıklarında uygulanacak grevleri ise alabildiğine zorlaştırıyor ve etkisiz hale getiriyordu. Bakanlığın hazırladığı yeni taslak bu yasakların hiçbirini kaldırmıyor.
Geçtiğimiz sene 12 Eylülde yapılan anayasa değişikliği referandumunda, güya, siyasi grevlerle hak ve dayanışma grevlerinin önündeki engeller anayasadan kaldırılmıştı. Ama hazırlanan taslakta bu grevlerin uygulanması için hiçbir yasal düzenleme yok. Toplu sözleşme uyuşmazlığı sonucunda çıkılan grevler haricindeki tüm grevler, eskisi gibi kanunsuz sayılıyor ve cezalandırılıyor. “Kanuni” olarak uygulanan grevlerde ise grev yerinde, işyeri giriş ve çıkışlarında en fazla 4 grev gözcüsü bulundurulabiliyor. Tüm işçilerin grev yerinde kalması nedense yasak! Grev çadırı kurmak yasak! İşyerine giren çıkan grev kırıcıları tespit ve kontrol etmek yasak!Bu yasanın amacı bellidir: İşçiler evlerine gönderilmek, birbirlerinden yalıtılmak ve mücadeleleri kırılmak isteniyor. İşçilerin patronlar karşısında tek silahları, üretimden gelen güçlerini örgütlü bir şekilde kullanabilmeleridir. Grev yasakları işçilerin bu silahını ellerinden almaya yöneliktir. İşçiler için sınırsız grev özgürlüğünü içermeyen hiçbir kanun demokratik olamaz.
İşçilerin örgütlenmesinin önündeki engelleri olduğu gibi bırakan Toplu İş İlişkileri Kanunu, muhtemelen büyük bir değişikliğe uğramadan Meclis’ten geçecektir. Hal buyken, konunun birinci elden muhatabı olan sendikalar neredeyse hiçbir şey yapmıyorlar. Özgürlüklerin önünün açılması için işyerlerinde eylemler örgütlemesi, sürece etkin bir biçimde müdahale etmesi gereken sendikaların hazırladığı taslaklarsa, ne yazık ki iç acıtmaktadır. Örgütlenme özgürlüğü bakımından düşünüldüğünde, sendikaların hazırladığı taslaklar hiç de özgürlükçü değildir. Özellikle de Türk-İş’in hazırladığı taslak, bakanlığın taslağından daha yasakçı, daha geri maddeler içermektedir.
Çalışma yaşamına ilişkin tüm yasal düzenlemeler işçilerin birlik olmasını, örgütlenmesini engelleyici niteliktedir. İşçi sınıfının örgütlenmesinin önündeki yasal engellerin temizlenmesi, hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi ve çalışma koşullarının her açıdan düzeltilmesi için mücadele vermesi gereken sendikaların suskunluğu kabul edilemez! Bu noktada özellikle sendikalı işçilere büyük bir görev düşüyor: Sendikaların harekete geçirilmesi için sendikalı işçiler tabandan başlayarak sendikalara basınç uygulamalıdırlar. Patronların ve hükümetin saldırılarına karşı koyacak olan, işçilerin topyekûn örgütlü mücadelesidir.
Tüm sendikal yasaklar kaldırılsın!
İşçilere sınırsız grev, toplanma ve örgütlenme özgürlüğü tanınsın!
- İşçi Dayanışması 202. Sayı Çıktı!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 201. Sayı Çıktı!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
Son Eklenenler
- 2025 yılı için asgari ücret zammı, TÜİK’in sahte rakamlarıyla açıklanan enflasyon oranının dahi altında kalan yüzde 30 olarak belirlendi. Patronlar da işçilere bu sefalet zammını dayatıyor. Şubat ayıyla beraber zamlı ücretlerin açıklanması sonrası...
- İş kazaları ve iş cinayetleri dur durak bilmiyor. Sermeyenin aç gözlülüğü işçileri yaşamından ediyor. Balıkesir’de bulunan ZSR Patlayıcı üretim tesisinde, 24 Aralık 2024’te gerçekleşen patlamada 11 işçi yaşamını yitirdi. Patlama sonrasında Balıkesir...
- Maraş ve Hatay başta olmak üzere 11 şehirde çok büyük yıkım yaratan, yaklaşık yüz bin insanın hayatını kaybettiği, on binlerce insanın yaralandığı, milyonlarca insanın yaşamının derinden etkilendiği 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti....
- Siyasi iktidarın ekonomi politikalarının hedefi belli: Ekonomik yıkımın bedelini işçi ve emekçilere ödetmek, on milyonlarca işçinin, emekçinin, emeklinin açlığa talim etmesi pahasına sermayeyi dizginsizce büyütmeye devam etmek. Soygunun, talanın...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti. Aradan geçen zamanda depremlerin yarattığı yıkımın, ortaya saçılan yolsuzlukların, usulsüzlüklerin ve boş vermişliğin hesabı sorulmadı. Siyasi gelişmelerle, yaratılan yapay gündemlerle yaşanan felaketin...
- İzmir Büyükşehir Belediyesinde 158 işçinin ücretsiz izne çıkarılması üzerine DİSK/Genel-İş Sendikası İzmir 1, 2, 3 ve 9 No’lu Şubeleri 3 Şubatta direnişe başladı. Sosyal-İş Sendikasının örgütlendiği Turkcell Global Bilgi’nin Siirt Şubesinde 4 işçi...
- Adalet Peşinde Aileleri Platformu, 6 Şubat depremlerinin 2’nci yılında Kadıköy İskelesi önünde anma programı düzenledi. 2 Şubatta düzenlenen anmada “Rant Uğruna Ölenlerin Hesabını Sormaya Geldik! Susmak İhanettir, Hesap Sormak Görevdir!” yazılı...
- Çalıştığım işyerinde 60 yaşlarında bir abiyle sohbet ediyorduk. “Ne zaman emekli olacaksın?” diye sordu. “60 yaşında emekli olacağım” dedim. “Ooo senin işin çok zor yahu, o yaşa kadar çalışılır mı?” dedi. “Ama sen de emeklisin, hâlâ çalışıyorsun”...
- Sırbistan’da Belgrad ve Novi Sad başta olmak üzere ülke genelinde kitlesel protestolar devam ederken bir yandan da öğrenciler dersleri boykot ederek üniversiteleri işgal ediyorlar. Yunanistan’da 2023'teki tren kazasının yıldönümünde işçiler,...
- Birleşik Metal-İş Gebze 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Kaynak Tekniği (Lincoln Electric) fabrikasında işçiler, 2024 Eylül ayından bu yana süren toplu sözleşme sürecinde, ücret ve sosyal haklarda anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktı. Sabah...
- Bazen gün ağarmadan, bir bardak çay bile içmeden, bir tabak yemek yemeden yeri geldiğinde hoş bir sohbeti yarıda bırakarak gözümüz sürekli saatte, servis bekleriz. Hastanede, okulda, düğünde, misafirlikte bile bir telaşımız oluyor, işyerinin...
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...