Buradasınız
Tüm Çocuklar Aynı mıdır?
İstanbul’dan UİD-DER’li bir kadın işçi

Yıllar önce ortaokul 1. sınıftayken bir gün okul pikniği düzenlenmiş, ben annemle günlerce cebelleştikten sonra bu piknik için izin koparabilmiştim. Sırtımda azık çantam, mutlu bir şekilde pikniğe gitmek üzere okuluma koşturmuştum.
Piknik yeri epey uzak olmasına rağmen okulca nerdeyse 1000 öğrenciyle kortej şeklinde dizilerek, piknik yerine doğru yürümek üzere yola çıktık. Git babam git, yol bir türlü bitmiyor. O zamanki hocalara da helal olsun, o kadar çocuğun sorumluluğunu alarak bizi pikniğe nasıl götürdüklerine şaşıyorum hâlâ! Neyse asıl anlatmak istediğim şey, biz daha yolun başındayken, okuldan 500-600 metre kadar ancak uzaklaşmışız, kızın biri yanıma yanaştı, yürürken beni süzmeye başladı. Kısa bir beraber yürüme faslından sonra “baksana, ben çok yoruldum, benim çantamı taşır mısın?” dedi. Kız beni tanımıyordu ama görüntümden, kılık kıyafetimden, ayağımdaki kara lastikten beni herhalde hem yoksul, hem aptal, hem pısırık zannetmişti. “Niye taşıyacakmışım, babanın hizmetçisi miyim ben?” dedim. “E çok yoruldum, taşıyamıyorum, ayrıca beni tanımıyor musun, ben Taşpınar Kırtasiye’nin kızıyım, benim babam bu şehrin en zengin adamlarındandır” demez mi! “Bana ne senin babandan, ben nasıl taşıyorsam çantamı sen de eşek gibi taşıyacaksın kendininkini” dedim. Bir de o kadar kötü baktım ki kıza, “biraz daha üstelersen saçını başını yolarım” modunda, kız benim bakışlarımdan tehlikeyi anladı. Çünkü normalde o yaşlarda, bu tür durumlarda, karşımdakinden hak ettiği şiddeti hiç esirgemezdim.
Taşpınar Kırtasiye bizim şehrin en büyük kırtasiyesiydi. Kırtasiye değil aynı zamanda kitapçı, hediyelik eşya dükkânı, tuhafiye gibi bir yerdi. İçinde hemşerilerimin arayacağı her şey vardı adeta. O kırtasiyeyi bilmeyen yoktu. O piknik gününden bu yana o “Taşpınar” isminden hep nefret ettim. O zaman, o kızın bunu neden yaptığını, beni niye gözüne kestirdiğini hiç anlamamıştım. Aradan yıllar geçtikçe ve geçmişe dair birçok şeyi çözümledikçe neden olduğunu anladığım anılarımdan biridir. 12 yaşlarındaki o küçük kız aramızdaki sınıfsal farkı benim giysilerimden yeterince çıkarmıştı. O kalabalığın içinde beni kendine hizmetçilik edecek biri sanmıştı. Çünkü ayaklarımda kara lastikler, üzerimde artan iplerle yapılmış, yıpranmış bir hırka vardı.
Giydiğim kara lastikler, o dönem en yoksul ailelerin çocuklarının ayaklarını süsleyen yegâne ayakkabılardı. (Giymek ya da giyememek diye iki seçenek vardı, en iyisini giyebilmek diye bir seçeneğimiz yoktu, olamazdı da!) Annemin artan iplerden yaptığı, arkadaşlarımın bu yüzden bana “arı maya” diye lakap taktıkları, bütün bir kış üzerimden çıkarmadığım bu hırkamı da ta ki kol yenleri iyice aşınana kadar giydim. Arkadaşlarımdan biri giydiğim bu hırka için “utanmıyor musun bunu giymeye” diye sormuştu. Soruyu anlayamamıştım. Neden utanacaktım? Yoksuldum, bu bir gerçekti, ama neden utanacaktım? Önlüğüm üzerine o hırkadan başka giyecek bir şeyim yoktu, ne giyecektim ki? Üşüse miydim yani? Soruyu da tam olarak anlamamış, bu durumda utanılması gerektiğini de düşünmemiştim.
Yıllar sonra tekrar hatırladığımda Taşpınar’ın kızının da, o zaman kılık kıyafetimle dalga geçen bu arkadaşımın da küçük-burjuva ailelerin çocukları oldukları için böyle davrandıklarını anlamıştım. Demek ki patronların, zenginlerin ve küçük-burjuvaların çocuklarının daha küçük yaşlarda sınıfsal refleksleri gelişkin oluyor. Biz işçi çocukları “çocuk her yerde çocuktur, tüm çocuklar aynıdır” hikâyeleriyle uyutulurken, onlar daha küçük yaşta üstün varlıklar olduklarını, kimi ezeceklerini öğreniyorlar.
“Köle İbrahim Bizi Bize Anlattı”
- Ana-Baba-Oğul UİD-DER Saflarında Yürüyenlere Selam Olsun
- Bu Kalp Nasıl Atmaya Devam Edecek?
- Egemenlerin Değil, Sınıfımızın Gözüyle Bakalım!
- “Kendini de Beni de Yaktın Celal!”
- Uğruna Mücadele Ettiğimiz Bizimdir
- Grev Çocukları
- “Felsefe Yapma Birader!”
- Şeytanla Dost Olunmaz!
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- “60 Bin Maaşla Çoban Bulunmuyor.” Yersen!
- Bu Kandırmacalara Verilecek Cevabımız Var!
- İşçi Sınıfının Yareni Kim?
- Kapıldığımız Trendler ve Gerçek Sorunlarımız
- Her Yer Bizim Düzenimiz Olsun Diye
- Neden Bu Kadar Stresliyiz?
- “Beni Bırak, Gözünü Bebekten Ayırma Sakın”
- Huzurlu Bir Yaşam İçin Mücadeleye…
- “Bizim Hayallerimizi, Sizin Geleceğinizi Çaldılar”
- Bizim Mahallenin Gençleri
- Kişisel Gelişim Zırvasına Kanma, Sınıf Mücadelesine Sarıl
Son Eklenenler
- Ekim 2023’ten bu yana Filistin halkına yönelik katliamını sürdüren İsrail devleti, şimdi de İran’a saldırarak savaşı yeni cephelerle büyütüyor. Batılı egemenlerin desteğiyle yürütülen bu savaş şimdiye kadar on binlerce masum insanın canını aldı,...
- Engellilerin Haklarına Erişim Platformu ve Türkiye Körler Federasyonu, 14 Haziranda Ankara’da “Büyük Engelli Buluşması” düzenledi. Platform ve federasyon üyesi yüzlerce engelli emekçinin bir araya geldiği eylemde engelliler, haklarının ellerinden...
- Sabahın ilk anlarına değin usulünce bekledikleri güneşin, en uzun huzmeleri mahallerinden içeri girdiğinde onlar çoktan bulut gibi yüklenmişlerdi. Öyle üstünkörü değil, öyle aniden değil, yarım yamalak değil; biriktirmiş de planlamış da gelmişlerdi...
- Geçtiğimiz günlerde ana-baba-oğul UİD-DER’li iki dostumu konuk ettim, içten bir sohbet eşliğinde zaman su gibi aktı. Bu vesileyle hem eskiye hem bugüne dair düşündük, konuştuk. Onlar gittikten sonra aklımda şu soru yankılandı: Nasıl oldu da aynı...
- İzmir Kemalpaşa’da grevde olan Petrol-İş üyesi Temel Conta işçileri, patronun grev kırıcılığını tespit ettirmek için açtıkları davanın duruşması öncesi Bayraklı Adliyesi Ek Binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdiler. İstanbul Şişli Belediyesi...
- İnsanların kardeşçe yaşayacağı bir dünya özleyen, böyle bir dünyayı kurabilecek tek güç olan örgütlü işçi sınıfının mücadelesine inanan, o mücadelede yer alan nice şair, yazar, sanatçı var. Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal bu sanatçılardan ikisidir....
- Tuzla’da bulunan Reckitt Benckiser’de Petrol-İş Sendikasında örgütlü işçiler 27 Mayısta greve çıktılar. Bizler de UİD-DER’li işçiler olarak grevci işçileri mücadelelerinde yalnız bırakmıyoruz. Grevlerinin 17. gününde işçi kardeşlerimizi tekrar...
- İsrail devleti Ekim 2023’ten bu yana Filistin halkına yönelik bir soykırım gerçekleştiriyor. Egemenler kimi zaman bu katliamı sözde kınadıklarını belirtseler de İsrail’le her türlü ekonomik ve politik ilişkiyi sürdürmeye devam ediyorlar. Egemenlerin...
- ABD Başkanı Trump, göçmen karşıtı politikalarını sürdüyor. Göçmenleri hedef alarak açık bir savaş ilan eden Trump’ın ABD’sinde, göçmen işçi ve öğrencilerin vizeleri iptal ediliyor, göçmen işçiler tutuklanıyor ve sınır dışı ediliyorlar. ABD’li...
- 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi bundan tam 55 yıl önce bu topraklardaki işçi sınıfının tarihine altın harflerle yazıldı. O tarihten bu yana örgütlü işçi sınıfı bu iki günü anarak yaşattı ve yaşatmaya devam ediyor. 15-16 Haziran, örgütlü işçi...
- 12 Haziran, Birleşmiş Milletler tarafından 2002 yılında Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü ilan edildi. Ne yazık ki o zamandan bu zamana çocuk işçiliğin azalması bir yana, 1800’lü yıllara benzer koşullar yaratıldı. Patronlar için tatlı kârlar...
- KESK Ankara Şubeler Platformu ve emekten yana siyasi partiler 11 Haziranda, ABD Büyükelçiliği önünde siyonist İsrail devletinin Filistin halkına uyguladığı soykırımı, Türkiye limanlarından İsrail’e askeri malzeme taşınmasını, Gazze’ye insani malzeme...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, 29 Mayısta greve çıkmıştı. DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası üyesi işçiler, Türk-İş’e bağlı Belediye-İş sendikası üyeleriyle aynı işi...