Buradasınız
Sağlık İşçileri Mücadele Etmeden Kazanamaz
Kadıköy’den SES üyesi bir sağlık işçisi
Hastaneler başta olmak üzere sağlık hizmeti veren tüm kurumların hayatımızdaki önemi giderek daha fazla artıyor. Yediğimiz hormonlu gıdalardan, içinde ne olduğunu bilemediğimiz ama içtiğimiz sulara, nefes aldırmayacak kadar kirlenmiş havaya kadar her tarafımız sağlığımızı yok edecek şekilde sarılmış. Bu koşullarda yaşarken hastalıklardan, sorunlardan kurtulmak mümkün olmuyor. Yaşamımızı dayanılır sınırlarda sürdürebilmek içinse hastanelere, sağlık kuruluşlarına yani sağlık çalışanlarına başvuruyoruz.
İşte bizler, bu başvurulan adreslerde durmadan koşturan sağlık çalışanlarıyız. Kimimiz Acillerde kendimizi kaybederken, kimimiz anestezi teknikeri olarak ölümün sınırındaki insanların can damarı oluruz. Bazen de köpeği bağlasan durmayacak kadar kötü koşullarda röntgen çalışanı olarak radyasyona, kimimiz laboratuarlarda kimyasallara maruz kalarak kanseri kendimize eş seçeriz. Önümüzde yatan insanın hayatının bir küçük ihmalle kararmaması için, saatlerce süren ameliyatlarda ayakta durmaktan, ağrısı dayanılmaz hale gelmiş bacaklarımıza söz geçirmeye çalışırız. Ama şurasında ama burasında hastanelerin, her gün her saat yüzünde acı, gözünde keder taşıyan onca insanın hak ettiği değeri göremeyişine duyduğu öfkenin bir parçası oluruz. Bazen bunu biraz da biz artırır bazen de bir nebze olsun azaltırız. Biz sağlık işçileriyiz. Sadece devlete ait sağlık kuruluşlarında 300 binden fazlayız. Binlerce insandan oluşan bir işçi ordusu olarak özel hastane, klinik ve kuruluşlarda köleden beter çalışma ortamlarında sömürülmekteyiz.
Uzun zamandır hangi sektörde olursa olsun tüm çalışanlara topyekûn bir saldırı var. Sermaye sahipleri hükmettikleri işçilerin haklarını tırpanlıyor. Sağlık işçileri olarak bizler de bugünlerde en temel insani ihtiyaçlarımıza göz dikenlere dur demeye çalışıyoruz. Son dönemde tüm itirazlara ve yargının kesinleşmemiş kararına rağmen röntgen teknisyenlerinin çalışma saatleri 5 saatten 7,5 saate yükseltildi. Yine, Kamu Hastane Birlikleri ile devlet hastanelerini bir şirket gibi işletilir hale getirme, personelin tamamını sözleşmeli yapma, kurumları yerel yönetimlere devretme uygulamaları teker teker uygulamaya geçmeye başladı. Bunlara ek olarak, yaptıkları daha birçok uygulama ile sağlık çalışanlarının üstüne kâbus gibi çökenler, sadece itaat bekleyenler, şimdi de hızlarını alamayarak öğle yemeğimize de göz diktiler.
Sermayenin has temsilcisi AKP hükümetinin Maliye Bakanı, yayınladığı yiyecek yardımı yazısıyla sağlık çalışanlarından yemek ücreti alınmasını istedi. Maliye Bakanlığının bu yazısı üzerine yıllardır ücretsiz olan yemek hizmeti ücretli hale geldi ve çalıştıkları kurumda çıkan yemekleri yiyen sağlık çalışanlarından ücret alınmaya başlandı.
Bu uygulama her şeyden önce sermaye devletinin kendi kanunlarına göre de hukuksuz bir uygulamadır. Çünkü devlet memurları yiyecek yardımı yönetmeliğinde, “Yiyecek yardımı, yemek verme şeklinde yapılır. Bu yardım karşılığında nakden bir ödemede bulunulmaz ve hastane, pansiyonlu okul ve işçi ile birlikte çalışan işyerindeki memurlar, birim büyüklüğü ve personel sayısına bakılmaksızın hasta, öğrenci ve işçiler için mevcut yemek servislerinden yararlanırlar” hükümleri yer almaktadır.
Ayrıca Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliğinin 89. maddesinde: “Kurumlarda; kadrolarında bulunan tüm personel ile yönetmelikler gereği hastanede staj yapan öğrencilere ve hizmet içi eğitime gelen sağlık ve yardımcı sağlık personeline öğle yemeği, bunlardan kurumda yatanlarla bu yönetmeliğin ilgili maddelerindeki hükümlere göre sürekli olarak kurumda kalanlar ve nöbetçilere üç öğün yemek ve vardiya uygulanan kurumlarda vardiyaya kalan personele çalışma sürelerine isabet eden öğünlerde yemek verilir” denilmektedir.
Çalışanlara yüzde 2 zam vererek adeta dalga geçenler şimdi de yemekten para isteyerek verdiğinin 10 katını geri almaya çalışıyor.
Dünyanın başka ülkelerinde, çalışma koşullarını düzeltmek, daha iyi koşullarda daha iyi sağlık hizmeti verebilmek için mücadele eden sağlık işçileri halkın büyük desteğini alıyor. Türkiye’de böyle bir desteğin ve güçlü bir mücadelenin doğmasını istemeyen AKP hükümeti, sağlık işçilerini halka suçlu olarak gösterip hedef tahtası yapmaktadır. Uygun koşullar sağlanmadığı ve yeterli sağlık çalışanı olmadığı için ortaya çıkan hatalı uygulamaların ya da tıbbi komplikasyonların sorumluluğunu sıradan sağlık çalışanlarına atarak aradan sıyrılmaktadır.
Oysa asıl suçlular, insanların en temel ihtiyacı olan sağlığı kapitalist sistemin en kârlı sektörlerinden biri haline getirenlerdir. Tepedeki sermaye sahipleri ve onlara hizmet eden bürokrat güruhu bu büyük pastayı paylaşırken, sağlık sektörünün işçilerine bu pastanın büyütülmesi için uzun geceler üç kuruşa nöbet tutmak, çocuğunu ağlarken bırakmak, berbat koşullarda yapılan yemeklere para ödemek ve diğerleri düşer.
Bütün bunlara engel olmak elbette mümkün, bizler tüm bunlara dur demeliyiz. Bu ülkenin her yerinde binlerce sağlık işçisi olarak örgütlendikçe kendimize saygımızı kazanıp kendi gücümüzün farkına varacağız. Haftalardır, KESK’e bağlı sağlık emekçileri sendikasında örgütlü sağlık işçileri mücadeleye devam ediyor. Hastanelerde yemeklerin boykot edilmesinden, imza toplanmasına bir dizi eylem yapıldı. Bu mücadeleler güçlendikçe, diğer sektörlerdeki binlerce sınıf kardeşimizin mücadelesiyle birleşip büyüdükçe bu saldırılar durdurulabilir.
“Bozuk Para Meselesi”
Burjuvazinin Sigarayla Derdi Ne?
- İş Cinayetlerine, Düşük Ücretlere, Sendikal Baskılara Karşı Eylemler
- Sağlık Çalışanlarından Sağlıkta Şiddete Karşı Eylem
- Dev Maden-Sen: “İliç’te Toprak Altındaki 8 Maden İşçisi Sahipsiz, Maden İşçileri de Çaresiz Değildir”
- BİRTEK-SEN’e Verilen Para Cezası Çalışma Bakanlığı Önünde Protesto Edildi
- Agrobay İşçileri Ankara’da Basın Açıklaması Yaptı
- Sendikal Baskılar Mücadeleyle Aşılıyor
- İktidarın ve Sermayenin Saldırılarına Karşı Mücadeleler Sürüyor
- Borusan Lojistik’te Sendika Düşmanlığına Karşı Eylem
- Belediye İşçileri, Öğretmenler, Emekliler Hak Gasplarına Karşı Mücadele Ediyor
- İzmir, Manisa, İstanbul, Denizli: İşçiler Hak Gasplarına Karşı Mücadele Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Limter-İş Genel Başkanı Kanber Saygılı Derhal Serbest Bırakılsın!
- Emekçi Kadınlar 8 Mart Coşkusuyla Alanlardaydı
- Güvenlik-Sen Vakıfbank’ta Mobbing ve Sürgünleri Protesto Etti
- Patronların Sendika Düşmanlığına ve Ücret Gaspına Karşı İşçilerin Mücadelesi Sürüyor
- Patronların Saldırılarına Karşı İşçi Direnişleri Sürüyor
- Tekgıda-İş’ten Perfetti Van Melle’de Basın Açıklaması
- Esitaş İşçileri Sendikalı Olma Hakkını Mücadeleyle Kazandı
- Antep’te Düşük Ücret Dayatmasına Karşı İş Bırakma Eylemleri
- İşçiler Patronların Düşük Ücret Dayatmasına Boyun Eğmiyor
Son Eklenenler
- İşçi sınıfının kadınları olarak birçok sorun yaşıyoruz ve bu 1 Mayıs’ta bizim de yükselteceğimiz taleplerimiz var. Sohbetimiz sırasında emekçi kadın kardeşlerimiz hangi taleplerle 1 Mayıs’a katılacaklarını anlattılar.
- Bizler bir grup petrokimya işçisiyiz. Tüm sınıf kardeşlerimizi 1 Mayıs’ın birlik, mücadele ve dayanışma coşkusuyla selamlıyoruz.
- İşçilerin sendikalaşma hakkı, ücretleri patronlar tarafından gasp edilirken bu duruma itiraz eden, hakkını arayan işçiler cezalandırılıyor, darp ediliyor. Ancak saldırılara, baskılara boyun eğmeyen işçiler mücadeleyi sürdürüyor. İstanbul Finans...
- Tekirdağ Çorlu’da 8 Temmuz 2018’de meydana gelen tren katliamında 7’si çocuk 25 kişi yaşamını yitirmiş, 300’den fazla kişi yaralanmıştı. Katliama ilişkin davanın karar duruşması 25 Nisanda Çorlu Halk Eğitim Merkezi’ne kurulan 1. Ağır Ceza...
- Emekçi kadınlar olarak hayatın her alanında çeşitli sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu sistem bizi sokakta katledip, savaşlarda öldürüyor. Emeğimiz yok sayılıp hayatımız değersizleştiriliyor. Bizler işçi sınıfının kadınlarıyız, ellerimizdeki hünerle...
- Biz işçilerin yaşadığı sıkıntılar, zorluklar gün geçtikçe artıyor. Aldığımız ücretler açlık sınırına denk durumda. Üstelik ücretlerimizin enflasyon karşısında erimesi belimizi iyice büküyor. Çalıştığımız işyerlerinde, fabrikalarda çalışma...
- Her geçen gün yoksullaşan, hayat pahalılığıyla beli bükülen işçiler olarak vergi rekortmeni olmamız pek mümkün görünmeyebilir. Ancak gerçek bu. Milyarlarca dolarlık servetlere sahip patronlar servetleriyle kıyaslayınca tabiri yerindeyse bir kuruş...
- Bizler, Avcılar’dan genç işçi ve öğrencileriz. Kimimiz fabrikalarda saatlerce çalışıyor, kimimiz ise okul sıralarında dirsek çürütüyor. Hepimiz işçi çocuklarıyız ve bizi birleştiren, bir araya getiren ortak sorunlara sahibiz. Çünkü içinde...
- 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı ve biz emekçi kadınlar böylesine anlamlı bir güne hep birlikte hazırlanmak üzere yan yana geldik. Sınıfımızın birlik, dayanışma ve mücadele günü için UİD-DER’de birleştik. Hep birlikte coşkulandık, umutla dolduk. 1...
- Bir haykırış duyuldu derinden/ Sanırsın dağlar kalktı yerinden/ Mahalleden, fabrika köşelerinden/ Ayağa kalktı yürüyor işçi/ Yürüyor işçi, yürüyor işçi!
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...