Buradasınız
Umutları Tüketen Silikozis
Ankara’dan İSG uzmanı bir işçi

Silikozis... Sinsi sinsi bedenlere işleyen, insanları yavaş yavaş ölüme hazırlayan, umutları tüketen, çaresizliği büyüten, yoksul işçilerin can düşmanı silikozis. Geri dönüşü mümkün olmayan silikosiz hastalığı her yıl yüzlerce işçinin yakasına yapışıyor ve çok sayıda can alıyor.
Peki nedir silikozis? Silikozis, silika tozlarının solunum yoluyla girdiği akciğerlerde birikmesi ve akciğerleri yavaş yavaş oksijensiz bırakarak yok etmesidir. Solunan miktara göre seyri değişen hastalığın tedavisi ise mümkün değildir.
Bingöl’ün Karlıova ilçesine bağlı Taşlıcay köyünde en son verilere göre silikozis hastalığından yaşamını yitirenlerin sayısı 17’yi buldu. Bu köyde 5’i ağır olmak üzere 110 işçi daha silikozis hastalığıyla mücadele ediyor. Çalışmak için yüzlerce işçi köyden kente gitmek zorunda kalmış. Uzun yıllar boyunca İstanbul’un merdiven altı dediğimiz ölüm atölyelerinde kot taşlama işçisi olarak çalışmışlar. İşçiler çok uzun saatler boyunca ve çok düşük ücretlere çalışmışlar. Camların bile açılmadığı bu atölyelerde dağılan tozlar toplanarak tekrar tekrar kullanılıyor. Patronlar, kârlarını büyütmek uğruna tozlar zayi olmasın diye işçileri havalandırmanın olmadığı yerlerde çalıştırıyorlar. Üstelik çoğu işyerinde çalışma yapılırken hiçbir koruyucu önlem de alınmıyor. Ne uygun bir kıyafet ne de uygun bir maske temin ediliyor. Teknolojinin bu kadar gelişmiş olduğu bu dönemde zararsız çalışma yöntemleri geliştirilebilirken işçiler acımasızca ölüme teslim ediliyor. İşte Karlıova ilçesindeki işçiler de aynı koşullarda, bedenlerine işleyen illetin ölüm getirdiğini bilmeden çalışmışlar. Ta ki silikozis hastalığıyla tanışıp ölümle yüz yüze gelinceye kadar. Şu anda çok sayıda işçi çocuklarının, anne babasının, eşinin gözünün önünde eriyip gidiyor. Çaresiz, ölümü bekliyor.
Silikozis hastalığı sadece tekstil sektöründe kot taşlama işinde değil daha birçok sektörde çalışanları da tehdit ediyor. Maden, tünel ve yol yapımında, inşaat, dökümhane, seramik ve porselen imalatında, taş ocakları, cam ve kristal sanayi, diş protezi gibi işlerde çalışanlarda silikozis hastalığına yakalanma riski çok yüksek. Yani bu hastalık hayatımızı çepeçevre sarmış durumda. Her an her yerde az ya da çok bir tehditle karşı karşıyayız.
Yetkililerin açıklamasına göre Türkiye genelinde 73 kişi silikozis hastalığından yaşamını yitirirken 2000’e yakın kişi de hastalıkla mücadele etmekte. Tabi bunun dışında kayda alınmayan, sigortasız çalışan, yanlış teşhis konulmuş ya da teşhis konulamayan işçilerin sayısı ise bilinemiyor. Silikozis hastalığına neden olan çalışma yöntemleri Avrupa’da yasaklandı. Çin’de her yıl yaklaşık 24 bin işçi silikozisten yaşamını yitiriyor. Hindistan’da 3 milyondan fazla işçi silika tozuna maruz kalıyor. Bangladeş, Pakistan, Mısır, Vietnam, Kolombiya gibi pek çok ülkede daha bu hastalık görülmekte.
İşçileri ölüme götüren silikozis hastalığına neden olanlar patronlardır. Oysa bütün dünyayı var edenler ise işçilerdir. İşçiler ancak bilinçleri ve örgütlülükleriyle ölüme karşı gelebilirler.
- 301’i, Soma’yı, O Günden Beri Hiç Unutmadık…
- Nurtani İçin Adalet, Adalet İçin Mücadele Gerek
- Sorumluluğu İşçiye Yıkmanın Yolu: “Ya Güvenli Çalış Ya Hiç Çalışma”
- “Benim Suçumdu Abla”
- Toplu Konut Değil, Toplu Mezar!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
Son Eklenenler
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/