Buradasınız
Boş Vaatlere ve Yalanlara Kanmayacağız!
Esenyurt’tan bir metal işçisi

Seçimlerin 24 Haziran’da yapılacağının açıklanmasının ardından “seçim çalışmaları” da başladı. AKP ve MHP’den oluşan “cumhur ittifakı”, sanki memlekette her şey normalmiş ve seçimler de demokratik bir ortamda yapılacakmış gibi bir hava yaratmaya çalışıyor, bu havada bir seçim çalışması yürütüyor. İşin ilginç tarafı, 16 yıllık iktidarı sonucunda ortaya çıkan ne kadar sorun varsa, AKP, seçim manifestosunda bunları çözeceğini söylüyor.
Seçimlerin 24 Haziran’da yapılacağının açıklanmasının ardından “seçim çalışmaları” da başladı. AKP ve MHP’den oluşan “cumhur ittifakı”, sanki memlekette her şey normalmiş ve seçimler de demokratik bir ortamda yapılacakmış gibi bir hava yaratmaya çalışıyor, bu havada bir seçim çalışması yürütüyor. İşin ilginç tarafı, 16 yıllık iktidarı sonucunda ortaya çıkan ne kadar sorun varsa, AKP, seçim manifestosunda bunları çözeceğini söylüyor.
Mesela manifestolarında bu seçimin bir “milat” olduğunu söylediler. Bu sıfatı son iki genel seçimde de kullanmışlardı. “Yoksulluğu azaltacağız” diyorlar, binlerce aileyi yoksulluğa sürükleyen ve sadakaya muhtaç hale getiren 16 yıldır uyguladıkları politikalar değilmiş gibi… “Ekonomiyi şahlandıracağız, faizleri düşüreceğiz”, “dış mihrakların politikaları nedeniyle faizler yükseliyor, döviz kuru da o nedenle yükseliyor” diyorlar, ama o faiz lobilerinden para dilenmek için de Londralardan Washingtonlardan gelmiyorlar!
Dediklerine göre bugünkü OHAL geçmişteki gibi değilmiş! İktidar yetkilileri sık sık OHAL’i grevleri yasaklamak için kullandıklarını her vesilede söylüyor. Ama yaptıkları bununla sınırlı değil. Muhalif olan herkes “terörist”, “vatan haini” olarak görülüp ya tutuklanıyor ya baskı ile sindirilmek isteniyor ya da KHK ile işten atılarak açlığa mahkûm ediliyor.
Yargının bağımsız olmadığından, adalet olmadığından da dem vurarak yargıyı daha bağımsız kılacağız diyorlar. İnsan demeden edemiyor; “kuvvetler ayrılığı” ilkesini çöpe atıp yasama, yürütme ve yargı sistemini tek adamın elinde toplayan muhalefet partileri mi? Şu an içinde bulunduğumuz siyasal, ekonomik ve sosyal durumun sorumlusu dış güçler ve muhalefet mi? Hakikaten, 16 yıldır ülkeyi onlar mı yönetiyor? Yoksa bu kadar zamandır yine mi kandırıldınız?
Yine dediklerine göre ülkede demokrasi ve özgürlük rüzgârları esiyormuş. Avrupa’da bile bu kadar demokrasi yokmuş! “Demokrasi olmasa cumhurbaşkanı adayları meydanlarda nasıl miting yapacaklar, stant açıp çalışma yürütecekler hatta hapishanede olan Selahattin Demirtaş nasıl aday olacak?” diyor cumhurbaşkanı başdanışmanlarından biri. Ama bir yandan da muhalefetin seçim çalışmalarını engellemek, mitingleri toplumdan gizlemek, afiş benzeri çalışmaları provoke etmek için her yolu deniyorlar. Devletin kontrolü altında hareket eden emniyet güçlerinin gözü önünde saldırılar gerçekleşiyor, silahlar çekiliyor, ağır yaralanmalar oluyor fakat yine suçlu olan, gözaltına alınıp sorgulanan muhalefet oluyor. Bunun adı da demokrasi oluyor, özgürlük oluyor! Cumhur İttifakının her yaptığı televizyonlardan adım adım canlı yayınlanırken muhalefetin kitlesel mitingleri hiç olmamış gibi basında yer almıyor. Öyle ya demokrasi var, yazılı ve görsel medya çok özgür!
Dediklerine göre ülke ekonomik olarak o kadar büyüdü ki, tüm dünya kıskanıyor. TL’nin dolar karşısında değer kaybettiğine aldanmayın diyorlar. Çözüm olarak milli paraya çevirin dövizlerinizi, “yastık altı” dolarlarınızı TL’ye çevirin, bu oyunu bozalım, diyor cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan. Milyonlarca insanın açlık, yoksulluk sınırının altında yaşadığı, her geçen gün sokağa düşen ve dilenen insan sayısının arttığı, taşeron çalışmanın ve güvencesiz çalışmanın genel bir çalışma biçimi halini aldığı, asgari ücretle çalışmanın norm haline geldiği, belediyeden aldığı yardımlarla yaşamını sürdürenlerin her gün çoğaldığı bu koşullarda hangi dolarlardan, hangi yastıktan bahsediyorlar?
Toplumun kutuplaştırıldığı, “milli” ve “münafık”, “terörist” diye ayrıştırıldığı, anti-demokratik uygulamaların arttığı, OHAL uygulamalarıyla demokratik ve adil seçim olanaklarının ortadan kalktığı, seçim kanununda yapılan değişikliklerle, baskılarla, dayatmalarla “Cumhur İttifakı”nın ve asıl olarak Tayyip Erdoğan’ın “24 Haziranda seçim yapıyorum, siz de beni seçin” dediği bir tablo var ortada. İktidarın kendisinin sorumlusu olduğu olumsuz tabloyu çeşitli vaatlerle, manifestolarla düzelteceğini ifade ediyor, “Cumhur İttifakı”na oy istiyor. Yalanlarla biz işçiler, emekçiler bir kez daha aldatılmak isteniyoruz.
16 yıldır iktidarda olup da topluma hiçbir şey vermeyen, kendi yandaşlarını palazlandıran, OHAL adı altında kendi tek adam rejimini kalıcılaştıran, grevlerimizi yasaklayan bu iktidara artık “YETER” demeliyiz!
Flormar İşçilerine Bıçaklı Saldırı
1 Mayıs 2018 Mektupları
- 14 Mayıs Seçimleri: İhtiyacımız Bir Kurtarıcı Değil Örgütlülüktür!
- Emekçi Kadınlar: Yağmacı Enkaz Düzenine, Tek Adam Rejimine Hayır!/1
- Soğanı Bile Lüks Hale Getiren Bu Rejim Gitmeli!
- UİD-DER ve TİP’ten İstanbul/Avcılar’da Ortak 1 Mayıs ve Seçim Çalışması
- Türkiye İşçi Partisi Milletvekili Adaylarını Tanıttı
- Emek ve Özgürlük İttifakı Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde Kararını Açıkladı
Son Eklenenler
- Sosyal medyaya, Türkiye’nin geleneksel sermaye kesimlerinin önde gelenlerinden olan bir annenin paylaşımı düştü.
- Birleşik Metal-İş ve Türk Metal sendikaları 4 Eylülde sendika genel merkezlerinde basın toplantıları yaparak TİS tekliflerini açıkladılar.
- Rejimin toplumsal muhalefeti sindirmeye yönelik saldırıları artarak sürüyor. 2 Eylülde İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi, CHP İstanbul 38. Olağan İl Kongresini iptal etti. İl Başkanı Özgür Çelik’i ve yönetimi görevden alarak yerine kayyum atadı.
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Ankara Adalet Bakanlığı önünde, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işten atılan emekçilerin görevlerine iade edilmesi talebiyle basın açıklaması düzenledi.
- Türkiye’de her yıl 3-9 Eylül tarihleri arası Halk Sağlığı Haftası olarak kutlanıyor. Sağlık Bakanlığı, Halk Sağlığı Haftasının amacını “halkın sağlığını korumak, geliştirmek, sağlık için risk oluşturan faktörlerle (bulaşıcı hastalıklar, çevresel...
- Kozasından çıkmaya çalışan kelebeğin hikâyesini bilir misiniz? Bir adam ormanda yürürken, bir kelebeğin kozasından çıkmaya çalıştığını görür. Saatlerce, kelebeğin küçücük bir delikten çıkmak için verdiği mücadeleyi izler. Ancak bir süre sonra...
- Yalova’da bulunan Sefine Tersanesi işçileri, patronun çalışma koşullarında yaptığı tek yanlı değişikliğe karşı direnişe geçti. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) grevi beşinci gününde anlaşmayla sonuçlandı. Artvin Şavşat Belediyesinde...
- Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklisinin taleplerini boşa çıkaran 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci, Kamu Hakem Kurulu tarafından karara bağlandı. Hakem Kurulu, 2026 yılında ilk altı ay için yüzde 11, ikinci altı ay için yüzde 7; 2027 yılı için ise...
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Diyarbakır’dan Ankara’ya pek çok kentte eylemler düzenlendi. Ankara’da Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla Kolej Meydanında bir araya gelen kitle sloganlar, alkışlar ve zılgıtlar eşliğinde Sakarya Meydanına...
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.