Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz

Geçen hafta, UİD-DER’in Sarıgazi temsilciliğinde, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Sabahattin Ali, Nâzım Hikmet gibi işçi sınıfı ozanlarının sınıfımızın mücadelesine tanıklık eden şiirlerinin okunduğu, türkülerin söylendiği bir etkinliğine katıldık. Etkinlikte Sabahattin Ali’nin şiirinden bestelenen Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz türküsü de söylendi. Hep birlikte eşlik ettik bu yiğitlik türküsüne.

Sabahattin Ali şiirinde Sinop Cezaevinde hikâyesini dinlediği, yiğitliğiyle ünlü Sandıkçı Şükrü’yü anlatmış. 1923 senesinde Sandıkçı Şükrü, kardeşini bıçaklayan Abdi Ağa’yı vurduktan sonra Sinop Cezaevine atılır. O içerideyken karısına göz koyan Rüstem Ağa’yı öldürmek için cezaevinden kaçar. Ondan sonra dağlarda eşkıya olur, yoksulun yanında zalimin karşısında durur. Halk tarafından sevilen sayılan bu yiğit civar köylerin ağaları tarafından 500 atlıyla etrafı sarılarak öldürülür, hikâyesi dilden dile dolaşır. Sabahattin Ali’nin kalemine oradan da bu güzel türküyle bizlere ulaşır. Bu yiğitlik dolu türküyü hep bir ağızdan söylerken aklıma bu isimde bir dizi olduğu geldi.

Dizide bir mafya liderinin yaşadıkları, onun pazarlıkları, hesapları anlatılıyor. Bu kişinin de yeraltı dünyasının zalimlerine karşı olduğu söyleniyor. Bu karakter zalim ağalara başkaldıran Sandıkçı Şükrü’yle, onun gibi nicesiyle bir tutuluyor, benzer gösteriliyor. Türküyü dinlerken bir kere daha öfkelendim bu yüzden. Burjuvazi bize ait olan, bizim sınıfımızın insanlarını anlatan bu türküleri, şiirleri bile bize karşı, biz işçileri uyutmak için kullanıyor. 1 Mayıs, 8 Mart gibi mücadele günlerini unutturmaya çalıştıkları gibi, türkülerimizi, hikâyelerimizi de anlamlarından uzaklaştırıyorlar. Ama biz UİD-DER’de emekçi sınıfların yiğitlerini, onların gerçek hikâyelerini öğreniyoruz. Patronlar sınıfının aldatmacalarına kanmamak için bir araya geliyor, örgütleniyoruz. Hep bir ağızdan “eşkıya dünyaya hükümdar olmaz, gün gelecek çarkı bozuk bu düzeni yıkacağız!” diyoruz.