Buradasınız
Ölümün Sebebi Kader Değil, Örgütsüzlüğümüz!
Silivri’den bir grup sağlık işçisi

Merhaba dostlar. Biz UİD-DER’li bir grup sağlık işçisiyiz. Yaşadığımız bir olayı daha sizlerle paylaşmak istedik. Bir süredir merkezi Marmara olmak üzere depremlerle sarsılıyoruz. İstanbul ve çevresinde bu artçı depremler 24 Eylül itibariyle artış gösterdi. 26 Eylülde saat 13.59’da yaşanan 5,8 büyüklüğündeki depremin korkusunu hepimiz hissettik. Eksi birinci katta duyduğumuz ses ve sarsıntıyla biz bu korkuyu iş başındayken yaşadık. Ama bizi depremden daha çok korkutan şey, bu sistemin insan canını önemsememesi ve gerekli hiçbir tedbirin alınmadığını bilmemiz oldu. Çalıştığımız özel hastane yaklaşık 60 yıllık bir bina ve 1999 depreminde ciddi hasar görmüş. Denetimciler tarafından binanın çalışmaya uygun olmadığı tespit edildiği halde patronlar bir yolunu bulup çalışılabilir onayını almışlar. Deprem gibi büyük felaketler bir tarafa, bu binada şiddetli yağmur yağması sonucu su basması, elektrik kesintisi gibi olaylarla sürekli karşılaşıyoruz. Gerekli önlemlerin hiçbirinin alınmadığını bilmemiz, yaşanan 5,8 büyüklüğündeki depremden daha fazla etkiledi. Sarsıntı bittiğinde yaşananlar ise bize işçi sınıfının birleşmesi gerektiğini bir kez daha gösterdi.
Depremin olduğu saatte tomografinin kumanda odasında otururken yüksek bir ses duyduk ve peşinden sarsıntıyı hissettik. O anın şaşkınlığıyla birlikte eksi birinci kattan zemine ve oradan da kendimizi dışarıya attık. Çıktığımız ara sokakta, karşımızda bulunan ek binadan alçı, moloz benzeri parçaların düştüğünü gördük. Gördüklerimiz hepimizde aynı düşünceye sebep oldu. Daha şiddetli bir depremde sadece beş adımlık ara sokağa çıkmamız bizim için pek de kurtuluş değilmiş onu anladık. Toplanma noktasının dar bir sokakta sekiz katlı binaların arasında olması korkunç bir gerçekle yüzleşmemize neden oldu. Çevremizde bir kısmı şokta olan çalışanlar ve hastalar vardı. Buna rağmen çalışanları içeriye toplamaya çalışan bir de müdürümüz. Arkadaşlarımıza “Hadi oyalanmayın. Bitti işte, neyi bekliyorsunuz?” diye sesleniyordu. Cevap verenlere de “hadi hadi geç içeri” diyerek karşılık veriyordu. Bir süre sonra tüm çalışanlarla beraber içeri girdik. Ama hiç birimiz eksi birinci kata inmek istemedik. Çünkü artçıların tekrarlaması durumunda bir önceki sarsıntıdaki kadar şanslı olamayabilirdik. Eksi birinci kattan zemine çıkan tek bir merdiven var ve o çıkış dışında başka bir çıkış bulunmuyor. Daha şiddetli bir depremde o merdivene ulaşabileceğimizden bile şüphe ediyoruz. Fakat bu endişelerle tekrar işimizin başına döndük.
Yaşadığımız stresi atmak için birbirimize espriler yapıp rahatlamaya çalışırken yönetici odamıza geldi. Nasılsınız veya endişe etmeyin gibi cümleler kurmasını beklerken bize “malzemelerde veya cihazda bir sorun, arıza var mı, kontrol ettiniz mi?” diye sordu. Biz daha odaya geleli beş dakika bile olmamıştı. Yüzümüzdeki hafif gülümseme de bu soruyla yok oldu. İşçilerin hayatının cihazlardan, hastanenin kârından daha değersiz olduğunu bizlere tekrar göstermiş oldular. Depremin tekrarlanması endişesiyle hastaları çekime almaya başladık. On dakika sonra bu sefer bölüm doktoru gelip hastaların içinde cihazı kapatmamızı ve hastaları göndermemizi söyledi. Sebebini soran hastalara cihazın çok pahalı olduğunu, elektrik kesintisi riskinden dolayı cihazını tehlikeye atamayacağını, zarar etmek istemediğini söyledi. Daha öncesinde mesaimiz bitmesine rağmen “kalan hastaları bitir öyle git” diyen patronumuz, o an sırf zarar etmemek için cihaz kapattırdı. Biz bu depremi yaşadıktan sonra durumun vahametini bir kez daha gördük. Bu depremle bir kez daha sermaye sınıfının çirkin yüzüyle karşılaştık: İşçilerin hayatları patronlar için önemsizdir.
Ne zaman bir doğal felaket yaşansa, ölenler işçiler, emekçiler oluyor. Bu ölümleri de ecel ya da kadere bağlıyorlar. Doğal afetleri, iş kazalarını “bunlar olağan şeylerdir, bunun yapısında, fıtratında bunlar var” diye yorumluyor egemenler. Peki, biz merak ediyoruz. Bu ecel zengin semtlerine uğramıyor mu? Neden sadece biz işçi ve emekçilerin kaderine düşüyor? Bizler biliyoruz ki üreten ve emek verenlerin bu sistem için hiçbir kıymeti yok. Dolayısıyla yaşamak için bize reva görülen evler, binalar doğal afetler için dayanıksız. Daha fazla kâr elde etmek uğruna malzemelerden çalıp güvensiz evler inşa ediyor ve göz göre göre bizleri ölüme gönderiyorlar. İş kazalarında, depremlerde ölümlerin sebebi kader değil, sermaye sahiplerinin aç gözlülüğüdür ve işçi sınıfının örgütsüzlüğüdür. Gerekli tedbirlerin alınmaması sonucunda her ölüm, bu sistemin ve sermaye sınıfının cinayetidir. Bu yüzden işçi kardeşler, bu cinayetleri kadere bağlamamak için örgütlenmemiz gerek!
DEPREM DEĞİL, KAPİTALİZM ÖLDÜRÜR!
“Maaşını Kim Veriyor?”
UİD-DER’den EYT Gebze Şubesine Ziyaret
- Sivas Katliamı 32. Yılında Lanetlendi, Katledilenler Anıldı
- Göçmenlerin Sağlığa Erişim Hakkı Yok Ediliyor!
- “Halkımız Yoksul Değil, Devletimiz Sosyal”
- Gazze’de Yardım Merkezine Saldırı: Kapitalizmin Geldiği Nokta
- Dünya Mülteciler Günü: Umut Kapitalizme Karşı Mücadelede!
- Genel-İş Sendikacıların Tutuklanmasını Protesto Etti
- Sağlık Emekçileri: “Bitmeyen Eziyet Bitmeyen Rezalet! Hasta Gelmedi Ceza Geldi”
- ABD Büyükelçiliği Önünde Eylem: “Filistin’de Ablukaya ve İşgale Son”
- İzmir Belediye İşçilerinin Grevinin Gösterdikleri
- Tüm İnsanlık İçin Atan Kalplerin Anısına
- Enflasyonun Bize Faturası
- Örgütlü Gücümüzden Korkuyorlar Kardeşlerim
- TPI Compozit Grevcilerinin Anlattıkları
- İşçiler Grevi Nasıl Yürütmeli?
- Yönetmen ve Senarist Ali Özgentürk’e Veda
- Sırrı Abi, Beynelmilel ve İşçi Sınıfının Enternasyonali
- Yaşasın Sınıf Dayanışması
- Soma Katliamının 11. Yılında 301 Madenci İçin Eylemler Yapıldı
- Erol Eğrekler Katlediliyor, Holdingler İşçilerin Kanıyla Büyüyor!
- Benim Onurlu ve Dirençli Devrimci Hasan Dayım
Son Eklenenler
- İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek için çalışan UİD-DER, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yılı vesilesiyle 29 Haziranda, “Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!”...
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kocaeli’nin Körfez ilçesinde faaliyet gösteren Gübretaş fabrikasında yüzde 30 sefalet dayatmasına karşı işçiler, 3 Temmuzda greve başladı. Devrimci Sağlık-İş Sendikasının, kamu işçilerine dayatılan sefalet...
- Geçtiğimiz hafta sonu, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55, UİD-DER’in kuruluşunun 19. yılı vesilesiyle Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde yüzlerce işçi arkadaşımızla yan yanaydık. Grevleri devam eden Petrol-İş üyesi DYO işçileri, DİSK’in kurucusu...
- Sivas katliamının 32. yılında Türkiye’nin birçok kentinde anma etkinlikleri ve eylemler düzenlendi. Katledilen 33 aydın ve sanatçı anıldı, katliam bir kez daha lanetlendi. Sivas katliamının unutulmadığının, tüm katliamların er ya da geç hesabının...
- Bak, ufukta görünen/ Özgürlüğün bayrağını sallayanlar/ Başı dik/ Gözleri umut umut bakanlar/
- Türk-İş’e bağlı sendikalarda örgütlü kamu işçileri, 2025-2026 yılı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde siyasi iktidarın sefalet zammı dayatmasına karşı eylemlerine devam ediyor. 1 Temmuzda Türkiye genelinde kent meydanlarında kitlesel basın...
- İzmir Buca Belediyesi işçileri, birikmiş maaş ve alacakları ödenmediği için 18 Haziran’dan bu yana iş durdurmuş durumda. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34. maddesi gereği yasal haklarını kullanan işçiler, belediye binası önünde maaş, gıda kartı ve diğer...
- Merhaba dostlarım. Bu yıl da Haziran ayını hem UİD-DER’in kuruluş yıl dönümünü hem de sınıfımızın tarihine damgasını vurmuş 15-16 Haziran günlerini anarak ve anlamlandırarak geçirdik. UİD-DER’imizin internet sitesinde, sosyal medyasında ve İşçi...
- UİD-DER’in 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yıldönümünde gerçekleştirdiği “15-16 Haziran: Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!” etkinliğine farklı sektörlerden yüzlerce işçi katıldı. Etkinliğe katılan konuklar arasında; unutulmaz...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikasının 25 Haziranda başlattığı Büyük Öğretmen Yürüyüşünü gerçekleştiren ve bugün Ankara’ya ulaşan öğretmenlerin önü Ziya Gökalp Caddesi üzerinde polis barikatıyla kesildi. Talepleri için yürüyüşlerini Milli Eğitim...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimlerin ardından İzmir Çiğli Belediyesinde çalışan 147 işçi tasarruf bahanesiyle işten atılmış, yürütülen mücadele sonucu işçilerin bir kısmının işe iadesi yapılmıştı. Verilen tüm sözlere rağmen işe iadesi yapılmayan...
- Bu yıl 1 milyondan fazla öğrenci LGS sınavına, 2,5 milyon öğrenci YKS sınavına girmek için başvuru yaptı. Her yıl milyonlarca çocuk ve genç, aileleriyle birlikte sınav stresiyle baş etmeye çalışıyor. Çocuklarının geleceğine yönelik kaygı duyan...
- Artan fiyatlar karşısında alım gücümüz düşmeye devam ediyor. Enflasyonun artış hızının azaldığı söyleniyor ama bu, fiyatların düşmesi anlamına gelmiyor. Yaz meyveleri tezgâhlara çıktı ama kilosu 150-200 liraya varan fiyatlar yüzünden alamıyoruz....