Buradasınız
Sebahattin Duru’nun Nasıl Öldüğüne Bak, Kapitalizmi Anla!
Kocaeli’den bir kadın işçi
Geçtiğimiz günlerde hepimiz ciğerimiz yanarak gördük 60 yıllık bir ömrün özel bir hastane önünde göz göre göre nasıl hiçe sayıldığını. Gebze’de bulunan bu hastanenin duvarında “sağlığın merkezi” yazıyordu. 60 yaşındaki Sebahattin Duru o hastanenin önünde fenalaşmıştı. Sabahın ilk ışıklarıyla işlerine gitmek için yola çıkan emekçiler görüp yardım etmeye çalıştılar Duru’ya. Ne de olsa hemen yanı başlarında bir hastane vardı. Hemen oradaki görevlilere durumu bildirdiler. Ambulans çağırdılar ancak gelen olmadı. Sebahattin Duru, “sağlığın merkezi” olan hastanenin önünde dakikalarca beklediği yardım elinin ulaşmaması nedeniyle can verdi. Evet, belki Sebahattin Duru ile hastane arasında sadece birkaç adımlık mesafe vardı. Hatta sadece bir duvar vardı. Ama bu duvar sadece taştan, tuğladan, çimentodan, sıvadan, oluşan bir duvar değildi. Bu duvar içinde yaşadığımız kapitalist düzende insanın insana nasıl yabancılaştığını ayan beyan ortaya koyan, toplumun zihnine örülmüş koca bir duvardı. Dışarıdan bakılınca gözle görülmeyen, elle tutulmayan ama insanı insana yabancılaştıran bir duvar. Parayı insanın önüne koyan, insanı parası kadar değerli gören, sağlık çalışanlarına “dışarıya çıkmaya yetkimiz yok” dedirten bir duvar…
Bu acı örneklerle ne yazık ki daha çok karşılaşır olduk. Çünkü işçi ve emekçilerin sağlık hizmetlerine erişimi giderek zorlaşıyor. Özellikle bazı bölümler için randevu almanın neredeyse imkânsız hale geldiği hepimizin malumu. Randevu alıp muayene olma şansına erişsek bile, çeşitli tetkiklerin, müdahalelerin yapılması için 3-4 ay sonrasına randevu veriliyor. Pek çok işçi ve emekçi tedavi sürecini hızlandırmak ve zaman kaybetmemek için mecburen özel hastanelerin yolunu tutmak zorunda kalıyor. Tamamlayıcı ve Destekleyici Sağlık Sigortasına başvuranların sayısındaki artış boşuna değil. Çünkü “seçeneksiz” bırakılıyoruz. Çünkü bize deniliyor ki “ya birkaç ay bekle, eğer ölmezsen sağlığına kavuşmayı dene ya da özel hastanelerin yolunu tut!”
1980 sonrasında devreye sokulan neoliberal saldırı politikalarını hatırlayalım. Pek çok sektörde olduğu gibi sağlık sektöründe de hızlı bir “dönüşüm” süreci başlatılmıştı. Neoliberal saldırılarla sağlık hizmetleri özelleştirildi. Pıtrak gibi çoğalan özel hastanelerle sağlık hizmeti ticari bir faaliyete, hastalar da birer müşteriye dönüştürüldü. Sağlık emekçileri hızlı bir şekilde sendikasızlaştırıldı, örgütlü güçleri dağıtıldı. Yapılan özelleştirmelerle daha az sağlık emekçisine daha fazla iş yükü yüklendi. Taşeronlaştırma, uzayan iş saatleri sağlık emekçilerinin başlıca sorunları haline geldi. Ticarethane haline gelen özel hastanelerde insan sağlığı öncelik olmaktan çıkarıldı. “Paran kadar sağlık hizmeti alabilirsin” denildi milyonlarca işçi ve emekçiye. “Kurtardığın canlarla, iyileştirdiğin insanlarla değil, bize kazandırdığın paralarla ölçülür performansın” dediler sağlık çalışanlarına. Sonuçsa tüm çıplaklığıyla ortada! Hastane önünde olduğu halde müdahale edilmeyip ölüme itilen bir emekçi! Sebahattin Duru’nun göz göre göre ölüme itilmesinin asıl sorumlusu kâr odaklı kapitalist sömürü düzenidir. Çünkü patronlar sınıfı için kâr, insan hayatı da dâhil her şeyden önce gelir.
Kapitalist kâr düzeni tüm insanlığı yok oluşa sürüklüyor. Gençler çıkışsızlık içinde bunalıma sürüklenirken, yaşlılar birer yük olarak görülüyor ve kaderine terk ediliyor. Aynı şekilde bu sistem daha fazla kâr için doğayı dizginsizce sömürüyor. Ne insanlara ne hayvanlara ne de bitkilere yaşam hakkı tanınıyor. Kısacası bu köhnemiş kapitalist kâr düzeni var olduğu sürece biz emekçilerin payına yoksulluk içinde ölmek düşüyor. Ya bir hastane kapısında, ya fabrikada geçirdiğimiz iş kazasında, ya yakalandığımız meslek hastalıklarında ya da çıkarılan emperyalist savaşlarda, ya da… Zengin ile yoksul arasındaki eşitsizlik yaşam boyu olduğu gibi hastalıkta ve ölümde de karşımıza çıkıyor. Ancak bizler işçi sınıfı olarak seçeneksiz, yalnız ve çaresiz değiliz. Bizler tıpkı Nâzım Usta’nın dizelerinde dediği gibi: “Birer birer ve hep beraber, ipekli bir kumaş dokur gibi, hep bir ağızdan sevinçli bir destan okur gibi yaşamak” istiyoruz. Bunu da ancak bir araya geldiğimizde “bugünün ve yarının mimarı, iri kemikli eller”imiz birleştiğinde başarabiliriz.
- Çorlu Tren Katliamı Davası Sonuçlandı: “Üst Düzey Sorumlular da Yargılanmalı”
- İş Cinayetlerine, Düşük Ücretlere, Sendikal Baskılara Karşı Eylemler
- Bursa’dan Bir Özel Okul Öğretmeniyle Söyleşi
- Sağlık Çalışanlarından Sağlıkta Şiddete Karşı Eylem
- Ücret Gasplarına, Düşük Ücretlere ve Baskılara Karşı Mücadeleler Sürüyor
- 2024: Emeklilere Zulüm Yılı
- İşçiler Hak Gasplarına Karşı Mücadele Ediyor, Kazanıyor
- Tahsin İncirci Yaşamını Yitirdi, Besteleri Yaşayacak
- Faruk Türkoğlu Sonsuzluğa Uğurlandı
- “Emekli Boş Durmasın, Çalışsın Diyenlerdir” Bu Toplumun Sırtına Yük!
- 84 Yaşında Bir İnsan Neden İş Arar?
- Sendikal Baskılar Mücadeleyle Aşılıyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Çıkışsızlık Sarmalındaki Gençler
- İş Kazaları Kader Ya da Fıtrat Olamaz
- Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu Kuruldu
- Sel Gider Kum Kalır
- İlet’ten İliç’e Mükellefiyetten Bugüne
- Bizim Çocuklarımız Onlar
- “Eşimle Birlikte Kahvaltı Ancak Yıllık İzinde”
Son Eklenenler
- Sarayları süsleyen altın, sultanların ve soyluların yaşamında zenginliğin en önemli ölçüsü olmuştur. Fakat bu zenginliği üreten zamanın köleleri ve günümüzün işçileri için bu maden her zaman acı, gözyaşı ve ölüm getirmiştir. Altın madenlerinde...
- Çalıştığım işyerinde uzun yıllardır çalışan ve EYT yasası çıktıktan sonra SGK’ya başvurup emekli olanlar var. Malûm, emeklilik maaşı iktidar eliyle kuşa çevrildi. Bizim patron da sayıları azımsanmayacak kadar çok olduğu için EYT’li işçileri bir an...
- DİSK, 3 Mayısta Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Ankara’daki merkez binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Burada konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TÜİK’in enflasyon sepetindeki maddelerin fiyat listesini 2 yıla yakın bir...
- Geçenlerde yeğenimle sohbet ederken “kolajenlerin içerisinde en kalitelisi hangisi bilgin var mı?” diye sordu. Ben de doğal olarak “bir sağlık sorunun mu var, neden kolajen kullanma gereği duyuyorsun?” diye sordum. O da yarı utanarak “hep güzel...
- Dünya genelinde yoksulluk ve baskılar büyüyor, emperyalist savaşın alevleri gün geçtikçe yayılıyor. Kapitalist sömürü düzeninin yarattığı sorunlar, krizler derinleşiyor. İşçi sınıfı ise kapitalist sömürüye karşı mücadele etmekten, birlik olup...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında yüzbinlerce işçi ve emekçi alanlara çıktı, ekonomik yıkımın bedelini ödemek istemediklerini haykırdı. Sendikaların ve demokratik kitle...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...
- İşyerinde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında insanların yüzlerinden okunan yorgunluk ve mutsuzluk dikkatimi çekiyor. Öfke, mutsuzluk, umutsuzluk bir virüs gibi yayılmaya başladı. “Ama insanlar neden bu kadar mutsuz?” diye düşündüm kendi kendime....
- 1 Mayıs’ın gelmesiyle emekçiler, kadınlar, üniversiteli gençler, emekliler kendi taleplerini haykırmak için alanları doldurmaya hazırlanıyor. Ben de genç bir işçi olarak kendi talebimi haykırmak için alanda yerimi alacağım. Benim talebim çalışma...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER Mersin temsilciliğinde de “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliğe çeşitli...
- Bugünün stajyer öğrencileri, yarının sağlık işçileri olarak 1 Mayıs’ta sesimizi duyurmaya geliyoruz. Kimimiz ailelerinden uzakta farklı şehirlerden gelip yurtlarda kalan, kimimizse aileleriyle İstanbul’da yaşayan öğrencileriz. Biliyoruz ki stajyer...