Buradasınız
“Yoksulluk Yok” Diyen İktidar Yoksullukla Mücadele Ettiğini Söylüyor!

Doğalgaz ve elektriğe gelen zamlar, gittikçe azalan alım gücü, okulların açılmasıyla birlikte ev ekonomisine binen yük derken işçi ve emekçilerin kara kışı başlıyor. Faturalarını ödeyemeyen, çocuklarının ihtiyaçlarını karşılayamayan ailelerin sayısı da her geçen gün artıyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının “2022 Yılı Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler Raporu”nda yapılan yardımlara ilişkin veriler de bunu doğruluyor.
Rapora göre 2022 yılının ilk altı ayında yaklaşık 2 milyon 346 bin hane elektrik faturasını ancak elektrik tüketim desteği ile ödeyebilmiş. 330 bin 804 hane ise doğalgaz tüketim desteği almış. Aynı raporda çoklu doğum ile dünyaya gelen çocukların bulunduğu 10 bin 498 haneye çocuklarının beslenme ve öz bakımı için 17,2 milyon liralık destek yapıldığı belirtiliyor. Bakanlık, oturulamayacak derecede eski, bakımsız ve sağlıksız 16 bin 424 ev tespit etmiş. Bu evlerin bakım-onarımı, ev eşyası ve kirası için 52 milyon liralık barınma yardımı yapmış. “Yoksulluk riski altındaki” yaklaşık 2,9 milyon aileye ise çocuklarını düzenli okula göndermeleri ve düzenli sağlık kontrollerini yaptırmak şartıyla nakdi destek yapılmış. 65 yaşın üzerinde veya engelli olan 1 milyon 470 bin kişiye 8 milyar liranın üzerinde ödeme yapılmış.
Bakanlığın raporunda bunların dışında da yapılan nakdi yardımlar veya gıda yardımları yer alıyor. Ama sadece yukarıdaki rakamlara baktığımızda bile milyonlarca insanın yardıma muhtaç olduğu sonucu ortaya çıkıyor. Bu yardımlardan herhangi birini almak için hanede yaşayanların kişi başı gelirinin asgari ücretin üçte birinden az (1833 liradan az) olması ön koşulu bulunuyor.
Şu tutarsızlığa bakın ki siyasi iktidar bir taraftan Türkiye’de yoksulluk sorunu olmadığını söylüyor ama diğer taraftan da “yoksullukla mücadele ediyoruz” diyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık Ağustos ayında “Türkiye Aile Destek Programı”na başvurusu onaylanan yaklaşık 831 bin haneye toplam 427,9 milyon lira ödeme gerçekleştirildiğini duyurmuş, toplamda 1,6 milyon haneye yardım sağlanacağının “müjdesini” vermişti. Bakmayın öyle müjde açıklamasına, verecekleri hepi topu bir yıllığına aylık 450-600 lira arasında değişen bir miktar… “Türkiye Aile Destek Programımız ile gelişen ve büyüyen Türkiye’mizin refahını vatandaşlarımızla paylaşmaya devam ediyoruz” diyen Bakan, bu destek programına 4 milyon başvuru yapıldığını da utanmak bir yana övünerek söylemişti. İşçi ve emekçiler olarak Türkiye’deki zenginliği üreten zaten bizleriz. Neyi bizle paylaşıyorlar, bizden çaldıklarını mı? İzledikleri ekonomi politikalarıyla, yolsuzluk, talan, gasp ile yoksulluğumuzu büyütenler, kazanla aldıklarını kaşığın ucuyla veriyorlar, buna da “yoksullukla mücadele” diyorlar!
Sermaye şahlanırken emekçilerin yoksulluğu büyüyor!
Sermayeyi şahlandıran, yandaşları doyuran, bürokratlara üçer beşer maaş bağlanan bu düzende işçi ve emekçilerin payına derin yoksulluk düşüyor. Düşük ücretlerimizin, alım gücümüzün düşmesinin sorumlusu sermaye sınıfı ve onun temsilcisi olan tek adam rejimidir. Hakkını arayan, ücretini yükseltmek isteyen, sendikalaşan işçilere polis saldırıyor. Örneğin ETF Tekstil işçilerinin direnişi hemen her gün devletin kolluk güçleri tarafından engellenmek isteniyor, işçiler saldırıya uğruyor. Patronun işçilerin hakkını vermeden kaçması demek, bu işçilerin evine ekmek götürememesi, daha da yoksullaşması demek değil mi? Madem yoksullukla mücadele ediyorlar, o halde polis neden patronun hukuksuzluğunu engellemek yerine haklarını arayan işçilerin önüne barikat kuruyor? Neden haftalardır İstanbul’da kentsel dönüşüm bahanesiyle yoksulların evleri başlarına yıkılıyor? Neden köylülerin tarlaları yani geçim kaynakları zorla ellerinden alınarak sermayeye peşkeş çekiliyor? Bir taraftan emekçileri yoksullaştırıcı politikalar izleyip diğer taraftan “yoksullukla mücadele ediyoruz, bakın şu kadar da para harcadık” demek ikiyüzlülüğün daniskası değil de nedir?
Siyasi iktidarın ikiyüzlülüğü bir yana yoksulluğun çözümü sosyal yardımlar olamaz. Yoksullukla mücadele etmek istiyorsak işçi sınıfının örgütlü mücadelesini büyütmek zorundayız. Unutmayalım, bizleri kurtaracak olan kendi kollarımızdır.
- Omsa Metal Direnişiyle Dayanışma
- Hayat Pahalı Değil Ücretlerimiz Düşük!
- Derbide Yeni Sezon Yaklaşıyor!
- KESK’ten “Gazze’de Kıtlık Yaşanıyor” Protestosu
- Digel Tekstil İşçilerinin Hak ve Onur Mücadelesi Devam Ediyor
- 17 Ağustos Depreminin 26’ıncı Yılı: Deprem Değil Yağmacı Düzen Öldürüyor!
- Evrensel Gazetesine Silahlı Saldırı
- Vergi Sorunu
- Kötü Çalışma Koşullarına ve Sendikal Baskılara Karşı İşçiler Mücadele Ediyor
- İşyerinde Gelen Ölümler
- 3 Pişi ve Sabrın Ödülü
- Yas Tutmuyoruz, Mücadele Ediyoruz!
- Bu Bataklıktan Birlikte Çıkmalıyız!
- KESK Taleplerini Duyurmak İçin Alternatif TİS Masası Kurdu
- “Faizi Kim Uyguluyor, Bunu da Desene!”
- Hiroşima’dan Gazze’ye Umut İşçi Sınıfının Örgütlü Mücadelesinde
- Kamu İşçilerine Sefalet Protokolü
- Kamu İşçilerine Grev Yasağı ve Sefalet Dayatması
- BİRTEK-SEN Tekstil Raporunu Yayımladı
- Doğanın Değil Doların Yeşilini Sevenlerin Yasası
Son Eklenenler
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.
- Hüzünlüsün, biraz durgun, biraz da dalgınsın kardeşim./ Evet ve tabii olmadan, hayat zor bizim için./ Her gün, günün en aydınlık, en sıcak, en soğuk, en kıpır kıpır saatinde/ Kapanmak dört duvar arasına, esaret saatlerine mahkum ve mecbur olmak...
- Siyasi iktidarın “aile yılı” ilan ettiği 2025’te nice ailenin ocağına ateş düştü, düşmeye de devam ediyor. Ocak ayında meydana gelen ve 78 kişinin hayatını kaybettiği Kartalkaya’daki otel yangını felaketiyle başladı yeni yıl. Ama bu felaket ne ilkti...