Buradasınız
“Oğul Ele Yağşı, Ele Gözel, Ele Temiziydi ki!”
İzmir’den bir işçi

Devlet hastanelerinde her muayene için katkı payı adı altında ayrıca cebimizden para ödemek zorunda bırakılıyoruz. İlaç farkı neredeyse her ilaçta var. Hem de “bugün git, yarın gel” deniliyor. Kocaman devlet hastanelerine günlerce, haftalarca hatta aylarca gidip gelmek zorunda bırakılıyoruz. Yıllar sonrasına gün veriliyor. Yine de ne istediğimiz gibi bir sonuç alabiliyoruz ne de sağlığımıza kavuşuyoruz. Ne hikmetse devlet hastanelerinde neredeyse her doktorun masasında, hastanenin girişlerinde, özel hastanelerin kuşe kâğıda basılı janjanlı reklam broşürleri elimize tutuşturuluyor.
Ayrıca egemenlerin gözü, ağzı ve kulağı işlevini gören TV kanalları, gazeteleri de özel hastaneleri gözümüze, kulağımıza ve beynimize sokmak için aralıksız uğraşıyorlar. Sonunda devlet hastanesinden umudu kesip özel hastanenin kapısına varıyoruz. Kıytırık bir özel hastanede bir gün içinde gerekli tüm tahlil, tetkik vs hepsi yapılabiliyor. Hele o bizleri karşılama törenlerinde, kendimizi öyle “çok özel” hissettiriyorlar ki, saunadan yeni çıkmış gibi yumuşacık oluyoruz! Doktorları bizi muayene ederken kasabın keçiyi sevdiği gibi sevgi seli yaşıyoruz!
Şimdi başlığa gelelim. O sözler 77 yaşında olan anama ait. Evet, anam 77 yaşında ve yaşı kadar da hastalığı var! Ama hastanelere gitmekten nefret ediyor. Hem kim sever ki hastaneye gitmeyi mecbur kalmazsa? Devlet hastanesinde muayene olduktan ve MR, ultrason, röntgen vs çektirdikten, ayrıca makine olmadığı için o hastane bu hastane üç ay dolaştıktan sonra sonuçlarla birlikte doktora geri dönebildi. Doktor “karaciğerde yağlanma var. Kalpte büyüme var. Böbreklerde kist görünüyor. Akciğerde sorun olduğu için çok terliyor hasta” demiş. Kardeşim “ne yapılması gerekiyor?” diye sorduğunda, “yapacak bir şey yok. Yazdığım ilaçları kullansın. Bir ay sonra getirin” deyivermiş. Anam bildiği bütün bedduaları ve kendi ağzında küfürlerin tamamını sayıp dökmüş. Odadan çıkarken de “abad olmayın, gaynar gazannarda cızır cızır yanasız. Netör de yassardı (çirkindir) döylet geversin sen de böyrüne uzan” demiş tükürür gibi.
Geçen ay takma dişi kırıldığı için zoraki hastaneye ben götürmüştüm. İsmi okununca içeri girdik. Dişçi koltuğunda yaşlı biri vardı. Takma dişinin damağına oturmadığını anlatmaya çalışıyordu. İşte o an hani “gözümle görmesem inanmam” misali doktor takma dişi adamın ağzından çıkarttı. Duvara bastırarak kancasını eğdikten sonra adamın ağzına yerleştirdi. Adam “çok acıyor, canım çok yanıyor” diye sızlanıyordu. Doktor “bir şey olmaz, düzelir, düzelir. 15 gün sonra bana randevu al gel” diyerek kalkmasını söyledi. Anam kolumdan çekerek “oğul tövbe men bu doğtura tişime bağtırmaram” dedi. Doktor “hadi teyze hadi” dedi boz bir yüzle. Anam “seni kim doğtur gayırdı (yaptı)? Lazım döyül, eysik olasan” dedi. Anam ağır gövdesiyle benden önde hastaneden dışarı çıktık. Doktora sayıp döküyordu hâlâ!
Anam dün beni aradı. Aramayı bilmediğinden ben ararım onu. Şaşırdım. Hızlıca hal hatır faslını geçti: “Oğul ele yağşı, ele gözel, ele temiziydi ki” dedi. Ne olduğunu sormama fırsat vermeden başladı anlatmaya. “Böyün Melaha meni yasdanadaki (tepedeki) ğesteğaya apardı. Ele döylet ğesteğnanası kimi yeke (büyük) döyül. Balaja (küçük) ğesteğana. Boy neter gözeldiydi. Eyeğime laylon geydirdi özderi. Doğtur mana ‘anne’ deyir, hemşire gavağımda (önümde) dört dönür. Hamsı ‘anne, anne’ deyirdi. Ne lazımdısa, hamsını gayırdılar. Cıyar şeyini (ciğer röntgenini) çehdiler. Ğır ha ğır çalışan maşnaya (MR) bile soğdular. Beş guruş da para almadılar. ‘Size özel, dedi göyçek (güzel) gız. Neter (ne kadar) gözeliydi, oğul görsen ağzın açığ kalardı vallah. Daha döylet ğesteğanasına getmerem töbeler olsun. Neter gözeliydi. Para mara da almıllar. Doğtura, guvetim oloydu, seni dalıma (sırtıma) alardım oğul dedim” diyerek devlet hastanelerinde zerresini görmediği ihtimamın nasıl da gösterildiğini anlattı.
Özel hastanenin kendisine bu ihtimamı göstermesinin arka planını elbette bilmiyor. Anam öyle bir keyifliydi ki, özel hastaneye toz kondurmayacağı aşikârdı! “Anacığım sizin köyde koyun, kuzu, keçi ve gıdikleriniz (oğlak) vardı değil mi?” “He varıydı” dedi. Hani sen gıdiklerin bellerini sıvazlayıp mani söylerdin. Nasıldı o mani?” diye sordum. “Gıdikler cana, gana gelifler mi deye dallarını yoğluyanda mani deyirdim: Gıdiyim gıdiyim güleser, cırttik atar yan gezer. Böyün gıdik dağdadı, ağşam gazanda pişejeh” dediğini anlattı kazandan etin kokusu burnuna vurmuş gibi. “İşte özel hastane de senin bütün işlerini birkaç saatte yaptı ve senden hiç para almadı ki, tekrar gidesin diye. Ayrıca senin adına devletten alıyor zaten tonla parayı. Bir dahaki sefere bir tek muayeneden bile senin aylığının yarısı kadar para alacaklar” dedim. Anam “boy oğul demey ele he? Men ne bilem oğul… Oğul, anamın goru (mezarı) hakı ele yağşıydı ki” dedi bir parçacık insan muamelesi gördüğünü sandığı için.
- Grev Çocukları
- “Felsefe Yapma Birader!”
- Şeytanla Dost Olunmaz!
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- “60 Bin Maaşla Çoban Bulunmuyor.” Yersen!
- Bu Kandırmacalara Verilecek Cevabımız Var!
- İşçi Sınıfının Yareni Kim?
- Kapıldığımız Trendler ve Gerçek Sorunlarımız
- Her Yer Bizim Düzenimiz Olsun Diye
- Neden Bu Kadar Stresliyiz?
- “Beni Bırak, Gözünü Bebekten Ayırma Sakın”
- Huzurlu Bir Yaşam İçin Mücadeleye…
- “Bizim Hayallerimizi, Sizin Geleceğinizi Çaldılar”
- Bizim Mahallenin Gençleri
- Kişisel Gelişim Zırvasına Kanma, Sınıf Mücadelesine Sarıl
- Sömürü Düzenini Uçurumdan Atmak İçin Örgütlenelim
- Hindistan’da 250 Milyon Dolarlık Düğün ve Yoksulluk
- Emek Sömürüsü Kapitalizmin Fıtratında Var
- Sahip Olduğunuz Servet Bizden Çaldıklarınızdır!
- “Sayende Sigortalı Çalıştım, Emekliliğime Az Kaldı”
Son Eklenenler
- Nakba’nın 77. yılında dünyanın dört bir yanında işçi ve emekçiler, Filistin halkına yapılan zulmü protesto ediyor, şehir meydanlarında kitlesel gösteriler düzenliyor. Dünya genelinde yüzbinlerce işçi ve emekçi, 77 sene önce Filistin halkının...
- Adana ve Mersin’de faaliyet gösteren Toros Tarım tesislerinde çalışan 213 işçi 21 Mayıs sabahı greve çıktı. Kocaeli Dilovası OSB ve İzmir Çiğli’de üretim yapan DYO Boya fabrikalarında eş zamanlı grev başladı.
- Karabağlar, İzmir’de ikamet ettiğim ilçedir. Mahallelerinin büyük çoğunluğunda işçi ve emekçiler yaşar. Küçük bir kesimse tuzu kuru, küçük burjuvalardan oluşur. Belediye bu zengin semtlere gösterişli hizmetler sunarken, yoksul mahalleler hep ikinci...
- Grevdeki Temel Conta işçileri 22 Mayısta fabrika önünde kitlesel basın açıklaması gerçekleştirerek işverenin grev kırıcı uygulamalarını ve saldırgan tutumunu protesto etti. Eyleme Türk-İş’e bağlı sendikalar, KESK İzmir Şubeler Platformu, Genel-İş...
- Küçük bir işçi çocuğu. Elinde, üstünde “Kreşe Gidemediğim İçin Greve Geliyorum” yazan kartonuyla poz vermiş. Muhtemelen annesi tarafından grev yerine getirilmiş. En küçük olmanın verdiği şirinlikle bütün işçilerin göz bebeği olmuş. Kreşte...
- Bugün size, belki de her gün karşılaştığımız ama çoğu zaman duyulmayan, görmezden gelinen bir gerçeği anlatmak istiyorum. İstanbul’da ya da herhangi bir şehirde üniversite öğrencisi olmak, giderek zorlaşıyor. Hele de bu ekonomik şartlarda…
- İbni Sina Üniversite Hastanesinde çalışan SES ve Dev Sağlık-İş üyesi işçiler, yetersiz yemek, su ve hijyen koşullarına karşı 16 Nisanda üç gün süren yemekhane boykotu yaptı. Genel-İş Sendikasının örgütlü olduğu İzmir’in ilçe belediyelerinde işçiler...
- Kardeşlerim, ben emekli bir işçiyim. Bu yıl da UİD-DER’le 1 Mayıs kortejinde yürüdüm. Bahtiyarım. Bir sene ayağım kırıldığından 1 Mayıs’a katılamamıştım. Yaşım itibariyle, onca mitinglere katıldım, başka kortejlerde yürüdüm, ama her defasında UİD-...
- Petrol-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu TPI Compozit fabrikalarında yaklaşık 2300 işçi, 13 Mayısta greve çıktı. Çoğunluğu Menemen’de, bir bölümü de Çiğli Sasalı’da çalışan işçiler, İzmir Serbest Bölgede (İZBAŞ) uygulanan grev yasağı nedeniyle, greve...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Bu mektubu yazmama bir grevci işçinin sorusu vesile oldu. TPI Composit grevinde bir işçi kardeşimiz, “Abi, sen deneyimli bir işçiye benziyorsun. Sence grevi nasıl sürdürmeliyiz?” diye sormuştu. Pek çok kez grev yaşamış,...
- UİD-DER’li işçiler, 19 Mayısta Portakal Plastik ve Porvil Çatı işçilerini grevlerinin 13. gününde ziyaret etti.
- Filistin halkıyla dayanışmayı ve emperyalist savaş karşıtı mücadeleyi büyütmek üzere sayısız protesto ve işyeri eylemleri düzenleyen İngiltereli işçi ve emekçiler 27. kez ulusal gösteri gününde bir araya geldi. Ülkenin dört bir yanından başkent...
- Felsefe yapmak, olgular, olaylar, süreçler, varlıklar üzerine düşünce üretmektir, neden ve sonuçlar üzerine düşünmektir, sormaktır, açıklama getirmektir. Ama sıradan insanlar, mesela örgütsüz işçiler gerçek manada düşünmeyi, düşünce üretmeyi...