Buradasınız
Sağlık İşçileri ve Koronavirüs
Ankara’dan bir sağlık işçisi
Tüm dünyanın gündemine hızla giren ve küresel salgın ilan edilen Covid-19 hastalığı egemenlerin yarattığı sis perdesi altında yayılıyor. Tüm dünyada egemenler işçileri, emekçileri evlerine hapsederken koronavirüs salgınını bir fırsata dönüştürüp patronlar sınıfına yeni fonlar aktarmak, tüm kaynakları onlara peşkeş çekmek için kolları çoktan sıvadılar bile.
İşçiler, emekçiler sağlıklı, şeffaf bir bilgilendirme olmadan sürekli artan vaka sayısı haberleri ve “evde kalın” uyarıları eşliğinde bir korku filmi psikolojisine sürükleniyor. Ben de bir sağlık işçisi olarak yaratılan bu korku ve panik atmosferinde aslında çok basit önlemlerin nasıl dışlandığını, alınması gereken gerçek tedbirlerin nasıl ihmal edildiğini yaşayarak görüyorum. Çalıştığım acil serviste salgınla ilgili alınması gereken eğitimleri bizler çoğunlukla kendi taleplerimizle yaptırmak zorunda kaldık. Çünkü el yordamıyla doğru yolu bulmaya çalışırken, hem kendimizin hem hastaların ve yakınlarının güvenliğini sağlamakta zorlanıyoruz. Hastanelerde kesinlikle sadece doktor ve hemşirelerin güvenliği değil, temizlik işçilerinin, güvenlik işçilerinin, hastanenin herhangi bir alanında çalışan herkesin güvenliği sağlanmalıdır.
Türkiye’deki tüm hastanelerde olduğu gibi bizim çalıştığımız yerde de maske, önlük benzeri koruyucu malzemelerle ilgili ciddi sıkıntılar var. İktidar, sermaye sınıfı için milyarlarca liralık kalkan hazırlarken bizlere bu en temel ihtiyaçlar için bile kaynak olmadığı söyleniyor. Aslında çoğu tek kullanımlık olan, şüpheli her durumdan sonra atılması gereken önlükler, tulumlar mümkün olduğunca uzun süreler kullandırılıyor. Çoğu hastanede çalışanlara verilen bazı özellikli maskeler kişiye zimmetlenip yenisinin hastane tarafından sağlanamayacağı söyleniyor. Ekipman eksikliği nedeniyle çalışmak istemeyen ya da test sonuçlarının çok geç açıklanmasından dolayı tedirgin olan, evine gidemeyen, sonuçlara ulaşmak için bireysel çabalar gösteren arkadaşlarımız yöneticiler tarafından açıkça azarlanıyor, odalara çekiliyor. Bu durumda en soğukkanlı olması, sağlıklı adımlar atması gereken sağlık çalışanları da korku ve yılgınlığa sürükleniyor. Uzun saatler çalışmanın yarattığı fiziksel ve psikolojik yorgunluk üzerine bir de bu yılgınlık ekleniyor. Kronik hastalıkları, sağlık sorunları olan sağlık çalışanları atama bekleyen binlerce meslektaşları varken çalışmak zorunda bırakılıyor. Sağlık emekçileri bu durumla tek başlarına mücadele etmeye çalışıyor. Amaç insanları korkutmak değil, önlem almak ve salgını önlenmek olsaydı en başta yapılması gerekenler doğru bilgilendirme, sağlık çalışanlarına koruyucu ekipmanların sağlanması ve en temel hijyen ve beslenme olanaklarından yoksun olan işçilerin koşullarının iyileştirilmesidir. Ama burada amaç tamamen başkadır.
Çalıştığımız ortamlarda her zaman hijyen kurallarına uymalı, işyerlerinde gerekli önlemleri aldırmalı, dikkatli olmalıyız. Ama bunları tek başımıza yapamayız. İktidar sözcüleri işçilerin tek başlarına alacakları önlemler yeterliymiş, kendi üzerlerine düşen hiçbir görev yokmuş gibi davranıyorlar. İşçi ve emekçilere evde kalın çağrısı yapılırken, ücretsiz izin fırsatçılığı artıyor. İşçilerin bu koşullarda kendisinin ve ailesinin hijyenini, beslenmesini ve bağışıklığını güçlü tutmasını nasıl sağlayacağına dair tek kelime bile edilmiyor. İşçilere “işe gidin, koşullar sağlıksız da olsa, işyerleri temiz olmasa da çalışın, ama iş dışında evde kalın, kimseyle görüşmeyin” deniyor.
Yaşadıklarımız bize amacın görüntüde salgınla mücadele, gerçekte ise korku toplumu yaratmak olduğunu gösteriyor. Aklı başında, sakin ve tedbirli davranılması gerekirken tam bir bilinç bulanıklığıyla korku ve panik içinde ne yapacağını bilemeyen kitleler oluşturuluyor. Her fırsat değerlendirilip, sınıf mücadelesinin önüne geçilmeye, patronlara daha fazla güvence ve kâr olanağı sağlanmaya çalışılıyor. Kapitalizmin başımıza açtığı tüm sorunlar gibi koronavirüs salgınına karşı yapılması gereken de UİD-DER’in söylediği gibi işçi sınıfının örgütlülüğünü güçlendirerek bağışıklığını arttırmaktır. Sağlık emekçilerinin de hem koronavirüsle hem de kapitalizm virüsüyle baş edebilmesinin ve onu def edebilmesinin yolu örgütlü mücadeleyi her koşulda yükseltmektir.
- Gevrek “Susamlı Tavuk”
- Koronavirüs Sınıf Ayrımı Yapmıyor mu?
- Salgında İşçi Sağlığı Hiçe Sayılıyor!
- Patrondan Covid-19 Önlemleri
- Koronavirüsle Geçirdiğimiz 9 Ayın Bilançosu
- Maskeye Emanet Edilmiş İşçi Sağlığı ve İşten Atmaların Yeni Bahanesi Maske
- Patronlar Koronavirüsü Tepe Tepe Kullanırken Asıl Faturayı Biz İşçiler Ödüyoruz
- Şantiyede Sözde Korona Önlemleri
- Hayat Eve Sığar mı?
- İşçi Sınıfıdır Bizim Asıl Ailemiz
- Bakan’a mı İnanalım Yaşadıklarımıza mı?
- Adımız Koronalıya Çıktı!
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Sözde Pandemi Önlemleri ve Küresel Açlık
- “Hijyene Dikkat Edin Ama Fazla Su, Sabun, Peçete Harcamayın”
- “Yeni Normal” Koşullarında Öğrencilerin Sınav Maratonu
- Gebzeli İşçiler Koronavirüsün İşçiler Üzerindeki Etkilerini Anlatıyor
- Gebzeli İşçiler Yeni Normali Değerlendiriyor
- Koronavirüsle Yaşamayı Öğrenmeli miyiz?
- Yağlı Ekmekleri Ballandı!
Son Eklenenler
- İstanbul’da Maltepe Belediyesi ile İzmir’de Buca Belediyesi işçileri, Denizli’de Pamukkale Üniversitesi İktisadi İşletmelerde çalışan işçiler, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktılar. Çeşitli illerden gelerek...
- “Benim derdim ne biliyor musunuz? Bir anonim şirket nasıl yönetiliyorsa, Türkiye de öyle yönetilmelidir. Yoksa bileklerine bağlıyorlar prangayı, yürü yürüyebilirsen. Bu ülke bu şekilde sıçramaz.” Erdoğan’ın 2015’te söylediği bu sözlerin amacı işçi...
- İspanya’da 29 Ekimde yaşanan sel felaketi Valencia bölgesinde 250 insanın yaşamını yitirmesine neden oldu. Onlarca insan hâlâ kayıp. Şehir, evler harap olmuş durumda. Felaket boyunca kendi başının çaresine bakmak zorunda kalan, sevdiklerini,...
- Kanada’nın batı eyaleti Britanya Kolumbiyası limanlarında işçiler, 4 Kasım itibariyle 72 saatlik grev kararı aldılar. Geçtiğimiz yıldan bu yana Kanada’nın çeşitli limanlarında gerçekleştirilen kısmi grevlerin ardından gelen yeni grev kararı, devam...
- Son zamanlarda siyasi iktidar vergi düzenlemeleri konusunda sınır tanımayan bir performans sergiliyor. O kadar ki hiç harcamadığımız ya da hiç almadığımız şeylerden bile vergi almak için kolları sıvadı. 100 bin liranın üzerinde kredi kartı limitine...
- “N’olmuş yani, yarın süte daha fazla su karıştırır satarsın, yapmadığın iş sanki!” Kemal Sunal’ın oynadığı “Yüz Numaralı Adam” filminde geçen bu cümle trajikomik bir durumu ifade ediyor. İzlerken gülüyoruz ama yaşadığımız tam da bu. Soralım...
- Tarih boyunca gelmiş geçmiş tüm sultanlar, komutanlar, yöneticiler, iktidarlar insanların ve toplumların algılarını şekillendirmeye, psikolojilerini yönetmeye odaklanmışlardır. Başka türlü egemenliklerini koruyamayacaklarını bildiklerinden toplumun...
- Japonya’da çeşitli sendikalar, 2-3 Kasımda yaptıkları eylemlerle derinleşen kapitalist sömürüye ve emperyalist savaşa karşı mücadele çağrısında bulundular. İnşaat ve Taşımacılık İşçileri Dayanışma Sendikası Kansai Bölgesi Şubesi (Kan-Nama), Metal ve...
- Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni protesto etmek için 5-6-7 Kasımda tüm Türkiye’de iş bırakma kararı aldı. Sağlık emekçileri İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere...
- 7 Kasım 1917’de Rusya’da işçi sınıfı devrim gerçekleştirdi ve siyasal iktidarı ele geçirdi. Bu devrim Rus takvimine göre 25 Ekimde gerçekleştiği için tarihe Ekim Devrimi olarak geçti. Ekim Devrimi, tüm dünyayı sarsmış, 20. yüzyılın akışını kökten...
- Dünya… Masmavi okyanusları, uçsuz bucaksız ormanları, kıtaları dolaşan nehirleri, heybetli dağlarıyla her yanından yaşam ve bereket fışkıran bu rengârenk gezegen… Bu gezegenin gözümüzün önündeki hali içler acısı! Çünkü tüm dünyaya egemen olan...
- İSİG Meclisi’nin raporuna göre Ekim ayında 164 işçi, yılın ilk on ayında ise en az 1540 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Türkiye’de iş kazaları ve iş cinayetleri en yakıcı sorunlardan biri olmaya devam ediyor. Her gün en az 5 işçi hayatını...
- Belediye işçileri artan hayat pahalılığı karşısında biraz olsun nefes alabilmek için ücretlerini yükseltmek istiyorlar. Buna karşılık belediyelerin yönetimleri ödenek olmadığı bahanesiyle işçilere düşük ücret dayatıyorlar. İstanbul ve İzmir’in ilçe...