Buradasınız
Sağlıkta Talan, Hep Yalan Dolan!
Avcılar’dan sağlık işçileri

“Sağlıkta dönüşüm” adı altında gerçekleştirilen saldırı politikalarının sonucu olarak sağlıkta özelleştirmenin önü alabildiğine açıldı. Zamanla kamu hastanelerinde verilen sağlık hizmeti niteliksiz ve yetersiz hale getirildi. Böylelikle iktidarın yıllardır oy malzemesi olarak kullandığı “sağlıkta dönüşüm” politikasının aslında sağlıkta çöküşün politikası olduğu gerçeğiyle karşı karşıyayız. Sağlık hizmetinden yararlanmaya çalışan hastalar “sağlıkta dönüşüm” politikalarının mağduru oldu. Hastalar, ekran başında sanal kuyrukların yaratıldığı randevu sistemine mahkûm bırakıldı. Aylar sonraya alınabilen muayene ve tetkik randevuları ve diğer sağlık hizmetleri artık ciddi bir sağlık tehdidi oluşturmaktadır.
Sağlık sistemine ulaşımın kolaylaştığı söylemi en çok da seçim zamanlarında egemenlerin reklam olarak kullandığı bir malzemeydi. Fakat gerçeklerin üzerini kapatmak her zaman mümkün değil. Bu çürümüşlüğün son zamanlardaki en yakıcı ve somut örneği randevu krizinin yaşanmasıdır. Toplumun büyük çoğunluğunda hoşnutsuzluk yaratan randevu krizinin üzerini kapatmak için iktidar temsilcileri kendilerince çözüm yolları bulmaya giriştiler. Ama sorun randevu sisteminde değil onların kurduğu bu sağlık sistemindedir. Ortaya çıkan krizin üzerini kapatmak için öncelikle muayene sürelerini 5 dakikaya düşürerek çözüm bulmaya çalıştılar. Bu sürede hekimler, aylarca “5 Dakikada Sağlık Olmaz” şiarıyla eylemler ve protestolar düzenlediler. Sağlığın 5 dakikaya sığmayacağını vurguladılar. Toplumsal örgütlülüğün yeterli düzeyde olmadığı koşullarda bu talep geniş bir yankı uyandırmadı ve uygulama değiştirilmedi. Fakat gelinen noktada bazı eğitim araştırma hastanelerinde bu sefer sürenin 2 dakikaya düşürülmek istenmesi karşısında sağlık emekçilerinin tepki göstermesi ve yaptıkları eylemler sayesinde bu uygulama yaygınlaştırılamadı. Ama sorun olduğu gibi duruyor, hoşnutsuzluk devam ediyor.
Randevu sorunu kriz haline gelirken iktidarın yalan üretme makinesi devreye sokuldu. Sağlık Bakanlığı, yaşanan randevu sorununun sebebi randevuya gelmeyen hastalarmış gibi onları hedef gösterdi ve kitlelerin algılarıyla oynadı. Bu açıklamanın öncesinde burjuva medyada sanki çok büyük bir değişiklik yapılmışçasına; “bakan açıklama yapacak, sorun çözülüyor” başlıklarıyla haberler verildi. Günden güne artan randevu krizine çözüm olarak getirilen onaylı randevu sistemi yılın icadı havasında işçi emekçilere gösterilerek hoşnutsuzluk bastırılmaya çalışıldı. Peki, neydi bu onaylı randevu sistemi? Hastaların zorla ulaşabildikleri randevularına, alınan randevuyu gününden önceki gün onaylama zorunluluğu getirildi. Skeçlere konu olacak kadar trajikomik bir çözüm! Böylece sorunun kaynağının mevcut sağlık sistemi olduğunun üzeri kapatılmaya çalışıldı. Elbette iktidarın niyeti sorunu çözmek değildir! Öyle olsaydı sendikalardan ve tabip odasından görüş alırdı ama her zamanki gibi kendi bildiğini okudu.
Siyasi iktidar çeşitli algı operasyonları yaparak emekçileri sağlık sisteminde yaşanan sorunlar gibi gerçek gündemlerinden uzaklaştırmaya çalışıyor. Mesela Türkiye’deki azınlıklara karşı yapay düşmanlıkları körükleyerek milliyetçilik zehrini aşılıyor. Bunun yanı sıra yeri geliyor hayvan katliamına karşı sesini çıkartan herkesi hedef gösteriyor. Toplumdaki en ufak muhalif sese ve hatta ihtimaline dahi katlanamayan iktidar, devletin tüm imkânlarıyla toplumu baskı altında tutuyor. Bir yandan İsrail’le ticari ilişkileri sürdürürken diğer yandan İsrail’in Gazze’deki katliamlarını lanetliyor. Bu ikiyüzlülüğü teşhir edenleri ise cezalandırıyor.
Yapay gündemlerle kitlelerin gözlerini kör etmeye çalışan iktidarın bu algı operasyonlarına karşı uyanık olmalıyız. Bu düzende tüm gerçekler ve sorunlar egemenler eliyle ters yüz ediliyor. Tüm gerçekleri görebilmenin, toplumsal körlükten kurtulmanın ve yalanlara kanmamanın yolu kendi sınıf penceremizden bakmaktır. Ancak bu şekilde egemenlerin yalanlarına karşı hazırlıklı olabiliriz. Bunu yapabilmek içinse örgütlenmeli ve işçi sınıfının mücadele saflarında yer alıp sınıf bilinciyle donanmalıyız.
Yangınlar da Sorumsuzluk da Aynı!
- Sırrı Süreyya Önder’in Kalbi ve İşçilerin Mücadelesi
- Bursa’da “Hak, Hukuk, Özgürlük” Yürüyüşü
- TTL Grevcisi Kadınlar: “Birimiz Hepimiz, Hepimiz Birimizdik”
- DİSK, KESK, TMMOB ve TTB 1 Mayıs’ta Kadıköy’e Çağırdı
- Erlau İşçileri Sendikal Hakları İçin Mücadele Ediyor
- Esenyurt Belediyesi’nde Kayyum Yönetiminin İşten Atma Saldırısı Protesto Edildi
- Liseliler Ayakta: “Öğretmenime Dokunma!”
- Çayırhan Maden Ocağında Patlama: 2’si Ağır 14 İşçi Yaralandı
- Herkese Birinci Sınıf Sağlık Hizmeti İddiası ve Gerçekler
- Mücadelenin Gençlerinden Sokak, Slogan ve Meydan
- Eğitim Sen’den ve Üniversite Öğrencilerinden Tutukluların Serbest Bırakılması İçin Eylem
- Kuzey ve Güney: İki Sınıfın Gerçek Hikâyesi
- Boykota Destek Genişledikçe İktidarın Saldırıları Büyüyor
- Büyük İnsanlığın Safında Bir Kalem: Sabahattin Ali
- İşçi Sınıfı Tarih Bilinci Kazanırsa İlerler
- O Yılan Kapitalizmdir, Sana da Dokunur Kardeşim
- Maltepe’de Milyonlar Bir Araya Geldi
- KESK İstanbul Şubeler Platformu: “Levent Dölek Serbest Bırakılsın!”
- Kapitalist Karanlığa Karşı Mücadeleyi Büyütelim
- Eğitim Sen: Baskılar Bizi Yıldıramaz
Son Eklenenler
- Merhaba kardeşler. Biz İstanbul Avrupa Yakasında yaşayan kadınlarız. Kimimiz çeşitli sektörlerde çalışan işçileriz, kimimiz emekliyiz, kimimiz de ev emekçisiyiz. Ankara’dan, Gebze’den UİD-DER’li kadınların 1 Mayıs’ta haykıracakları taleplerini...
- Bizler genç işçi ve öğrencileriz. Kendimizi bildik bileli, “böyle gelmiş böyle gider” denildi bize hep. “Bu insanlardan bir şey olmaz, sen sesini çıkarırsan yalnız kalırsın”… Fakat geçtiğimiz günlerde neredeyse bütün kentlerde işçi ve emekçiler, ön...
- Bugün dünyanın pek çok ülkesinde büyük kitleler, sömürüye, baskılara, emperyalist savaşa karşı meydanlara çıkıyor, isyan ediyor, genel grevler örgütlüyor. Tarih gösteriyor ki sömürüye ve faşizme son verebilecek, kitlelerin isyanını başarıya...
- 1 Mayıs işçilerin çalışma koşullarını düzeltmek için bir araya geldiği tarihsel bir günün adıdır. Bizler de her yaştan, her meslekten işçiler olarak çalışma koşullarımızı düzeltmek için 1 Mayıs’ta bir araya gelmeli, taleplerimizi hep bir ağızdan...
- UİD-DER’li gençler 1 Mayıs’a hazırlanıyor. İstanbul Anadolu Yakasından genç kardeşlerimiz neden 1 Mayıs alanında olacaklarını anlatıyorlar.
- Zenginlerin milyonlarca dolar ödeyerek kendilerine “kıyamet sığınakları” inşa ettirdiklerini biliyor muydunuz? Sığınak deyince aklınıza öyle soğuk ve karanlık, daracık mahzenler gelmesin. Bu sığınaklarda yok yok! Yapay zekâ destekli tıbbi bakımdan...
- Sırrı Süreyya Önder, Türkiye’de önemli bir siyasi figür. Ama biz UİD-DER’li işçiler, onu, önce temsilciliklerimizde, ev buluşmalarımızda izlediğimiz Beynelmilel filmiyle tanıdık ve sevdik. Sonra “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz!”...
- Mersin’de “1 Mayıs: Umut Örgütlü Mücadelede” adlı etkinliğimizin ardından biz emekçi kadınlar olarak 1 Mayıs’ta alanlarda haykıracağımız taleplerimizi dile getirdik. 1 Mayıs coşkumuzla tüm emekçi kadınları 1 Mayıs’ta birlik olmaya, dayanışmaya...
- Hizmet-İş Sendikasında örgütlü Ankara Altındağ Belediyesi işçilerinin 21 Nisanda başlayan grevi devam ediyor. İstanbul Şişli Belediyesi işçileri alacakları ödenmediği için 24 Nisanda belediye önünde eylem yaptı. 31 Mart yerel seçimleri sonrası İzmir...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs, 1886’dan günümüze inatçı bir gelenek olarak yaşamaya devam ediyor. Türkiye’de 1 Mayıs’ın sembolü haline gelen 1 Mayıs Marşı, “Günlerin bugün getirdiği baskı zulüm ve kandır...
- UİD-DER, “Umut Örgütlü Mücadelede” şiarıyla işçi sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs hazırlıklarını sürdürüyor. UİD-DER temsilciliklerinde düzenlenen “1 Mayıs: Umut Örgütlü Mücadelede” etkinliklerinde, dünya işçilerinin...
- Bizler Gebze’de yaşayan genç işçiler ve öğrencileriz. İşçi sınıfının mücadele örgütü UİD-DER ile 1 Mayıs alanında sınıfımızın saflarında yerimizi alacağız. Çoktandır başlattığımız çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. İşçi sınıfına yönelik...
- Dev-Sağlık İş Sendikası üyesi sağlık çalışanları ve Petrol-İş Sendikası üyesi petrokimya işçileri düşük ücret dayatmasına karşı mücadelelerini sürdürüyor.