Buradasınız
“Sessiz Bekçi”
Aydınlı’dan bir işçi

Üniversiteden yeni mezun olmuş biri olarak düşünüyorum da; okula başladığım ilk günden mezun olana kadar, yıllarca bize egemenlerin, burjuvazinin tarihi anlatıldı. Devletler, devletler arasındaki savaşlar, o savaşlarda ölen işçi ve emekçiler… Hep savaşın bir ortağıymışız gibi, bu savaşlardan bir çıkarımız varmış gibi anlatıldı. Kendi yaşadığımız toprak parçası dışındaki herkesi, yeri geldiğinde ise aynı toprakta yaşadıklarımızı bile düşman bellettiler bize. Topla, tüfekle başlayan savaşlar artık nükleer silahlarla devam ediyor. Silahlanmaya her yıl daha fazla bütçe ayrılıyor.
Tabii yıllar önceki teknoloji ile şimdiki bir değil. İnanılmaz bir gelişme ile hayatı kolaylaştıracak birçok teknolojik ürün üretiliyor. Hayatı kolaylaştıran bu ürünleri üreten işçi sınıfının hayatıysa hiç de kolay değil. Üreten ellerin sadece patronlara üretmesi için patronlar ve onların aygıtları olan hükümetler, medya, okullar yoğun bir şekilde çalışıyor. Üreten eller hak aramasın diye, hem de çok yoğun çalışıyorlar.
En ufak bir hak arayışında patronların kolluk kuvvetleri dikiliyor karşımıza. Bize güya hizmet etmek için çalıştığı söylenen polisi, her hak arayışımızda görüyoruz. Doğru, ama gördüğümüz yer tam da karşı tarafımız hep. Bizi koruduğu söylenen polis nedense copunu, tazyikli suyunu, biber gazını hep bize gösteriyor. “Bizi korumak” için kullandıkları silahlara bir yenisi daha ekleniyor; “Silent Guardian” yani “Sessiz Bekçi.”
Polis, biber gazı, tazyikli su ve cop yerine yeni bir silah kullanmaya hazırlanıyor. “Sessiz Bekçi” isimli silah, yaydığı elektro manyetik dalgayla acı ve yanma hissi vererek, etrafındakileri geçici olarak hareketsiz kılıyor. Bu yeni silah vücutta deri altındaki su kabarcıklarında kaynama yaparak yanma hissi oluşturuyor. Bu yeni silah, “öldürücü olmayan silahlar” kapsamında değerlendiriliyor.
Ne acı ki, teknoloji insanlığın çıkarları için kullanılmıyor. Gelişen teknoloji biz işçilerin değil de patronların elinde olduğu sürece, bizim yararımıza kullanılmasını bekleyemezdik zaten. Bu silahın öncellikle isyanların patlak verdiği Ortadoğu coğrafyasında, Türkiye’de ise Kürt bölgelerinde kullanılacağı söyleniyor. Devlet Kürt halkını bir de bu şekilde yakacak. Kuşkusuz bir tek Kürtler ile sınırlı kalmayacak yakma. Ortadoğu’da ve hak arayışının olduğu her yerde boy gösterecektir bu yeni silahlar.
Yıllar önce yaşanan savaşlarda atalarımız öldü ve öldürdüler. Peki, bir çıkarları oldu mu bu savaşlardan? Ya da onlardan bize kalan bir şey oldu mu? Hepimiz asgari ücret ile geçinmeye çalışıp aslında ömrümüzü tüketmiyor muyuz? Peki, atalarımızın hiç bir şey kazanmadığı o savaşlardan ders çıkartmayacak mıyız kendimize? Bu savaşlar bizim savaşımız değil. Bugün Kürt bölgelerinde kullanılacağı düşünülen silahlar, yarın öbür gün bizim de ocağımıza ateşi düşürecek.
Çalıştığımız yerde iş kazası geçiren birini gördüğümüzde “bana ne” diyoruz. Yarın bizim başımıza gelmeyeceğinin garantisi var mı? Ya da bir arkadaşımız işten çıkarıldığında “bana bir şey olmaz” deme lüksümüz var mı? Bir kriz yaşandığında hepimiz kapıda bulmuyor muyuz kendimizi? İşte bu yeni “öldürücü olmayan silahın” bir gün bizim canımızı yakmayacağının hiçbir garantisi yok. Bizler açlık sınırının, yoksulluk sınırının altında yaşamaya mecbur muyuz? Sabah işe gidip akşamın köründe eve gelmeye, para yüzünden eşimizle kavga etmeye, çocuğumuzun en basit isteklerini bile alamamaya? İstemeyecek miyiz bir gün hakkımızı? Hakkımız olanı elde etmek için mücadele etmeyecek miyiz?
Bizler fabrikamızdaki, mahallemizdeki işçi arkadaşlarımızla yan yana durmalı ve haksız olduğunu bildiğimiz, adaletsizliğinden şüphe duymadığımız bu sistemden hakkımız olanı almak için mücadele etmeliyiz. Ancak o zaman kendi tarihimizin yolunda gidebileceğiz ve “yaşadık” diyebileceğimiz bir ömür geçirme şansını yakalayabileceğiz!
- Sınıfımızın Yaşlılarının Payına Ölüm Düşüyor
- “Sınıfsal Bir Tarafı Var mı?”
- Ana-Baba-Oğul UİD-DER Saflarında Yürüyenlere Selam Olsun
- Bu Kalp Nasıl Atmaya Devam Edecek?
- Egemenlerin Değil, Sınıfımızın Gözüyle Bakalım!
- “Kendini de Beni de Yaktın Celal!”
- Uğruna Mücadele Ettiğimiz Bizimdir
- Grev Çocukları
- “Felsefe Yapma Birader!”
- Şeytanla Dost Olunmaz!
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- “60 Bin Maaşla Çoban Bulunmuyor.” Yersen!
- Bu Kandırmacalara Verilecek Cevabımız Var!
- İşçi Sınıfının Yareni Kim?
- Kapıldığımız Trendler ve Gerçek Sorunlarımız
- Her Yer Bizim Düzenimiz Olsun Diye
- Neden Bu Kadar Stresliyiz?
- “Beni Bırak, Gözünü Bebekten Ayırma Sakın”
- Huzurlu Bir Yaşam İçin Mücadeleye…
- “Bizim Hayallerimizi, Sizin Geleceğinizi Çaldılar”
Son Eklenenler
- İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek için çalışan UİD-DER, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yılı vesilesiyle 29 Haziranda, “Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!”...
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kocaeli’nin Körfez ilçesinde faaliyet gösteren Gübretaş fabrikasında yüzde 30 sefalet dayatmasına karşı işçiler, 3 Temmuzda greve başladı. Devrimci Sağlık-İş Sendikasının, kamu işçilerine dayatılan sefalet...
- Geçtiğimiz hafta sonu, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55, UİD-DER’in kuruluşunun 19. yılı vesilesiyle Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde yüzlerce işçi arkadaşımızla yan yanaydık. Grevleri devam eden Petrol-İş üyesi DYO işçileri, DİSK’in kurucusu...
- Sivas katliamının 32. yılında Türkiye’nin birçok kentinde anma etkinlikleri ve eylemler düzenlendi. Katledilen 33 aydın ve sanatçı anıldı, katliam bir kez daha lanetlendi. Sivas katliamının unutulmadığının, tüm katliamların er ya da geç hesabının...
- Bak, ufukta görünen/ Özgürlüğün bayrağını sallayanlar/ Başı dik/ Gözleri umut umut bakanlar/
- Türk-İş’e bağlı sendikalarda örgütlü kamu işçileri, 2025-2026 yılı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde siyasi iktidarın sefalet zammı dayatmasına karşı eylemlerine devam ediyor. 1 Temmuzda Türkiye genelinde kent meydanlarında kitlesel basın...
- İzmir Buca Belediyesi işçileri, birikmiş maaş ve alacakları ödenmediği için 18 Haziran’dan bu yana iş durdurmuş durumda. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34. maddesi gereği yasal haklarını kullanan işçiler, belediye binası önünde maaş, gıda kartı ve diğer...
- Merhaba dostlarım. Bu yıl da Haziran ayını hem UİD-DER’in kuruluş yıl dönümünü hem de sınıfımızın tarihine damgasını vurmuş 15-16 Haziran günlerini anarak ve anlamlandırarak geçirdik. UİD-DER’imizin internet sitesinde, sosyal medyasında ve İşçi...
- UİD-DER’in 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yıldönümünde gerçekleştirdiği “15-16 Haziran: Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!” etkinliğine farklı sektörlerden yüzlerce işçi katıldı. Etkinliğe katılan konuklar arasında; unutulmaz...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikasının 25 Haziranda başlattığı Büyük Öğretmen Yürüyüşünü gerçekleştiren ve bugün Ankara’ya ulaşan öğretmenlerin önü Ziya Gökalp Caddesi üzerinde polis barikatıyla kesildi. Talepleri için yürüyüşlerini Milli Eğitim...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimlerin ardından İzmir Çiğli Belediyesinde çalışan 147 işçi tasarruf bahanesiyle işten atılmış, yürütülen mücadele sonucu işçilerin bir kısmının işe iadesi yapılmıştı. Verilen tüm sözlere rağmen işe iadesi yapılmayan...
- Bu yıl 1 milyondan fazla öğrenci LGS sınavına, 2,5 milyon öğrenci YKS sınavına girmek için başvuru yaptı. Her yıl milyonlarca çocuk ve genç, aileleriyle birlikte sınav stresiyle baş etmeye çalışıyor. Çocuklarının geleceğine yönelik kaygı duyan...
- Artan fiyatlar karşısında alım gücümüz düşmeye devam ediyor. Enflasyonun artış hızının azaldığı söyleniyor ama bu, fiyatların düşmesi anlamına gelmiyor. Yaz meyveleri tezgâhlara çıktı ama kilosu 150-200 liraya varan fiyatlar yüzünden alamıyoruz....