Buradasınız
Soma’dan Karaman’a Madenci Katliamı Devam Ediyor
Karaman Ermenek’e bağlı Pamuklu Köyü’nde Has Şekerler Şirketi’ne ait kömür ocağında aniden büyük bir su baskını meydana geldi. Yerin 350 metre altında öğlen yemeği yiyen işçilerin bir kısmı su baskınından kaçmayı başarırken, 18 işçi madende mahsur kaldı. Saatler geçmesine rağmen işçilere ulaşılabilmiş değil. Maden ocağı tamamen suyla dolmuş durumda. İşçi aileleri büyük bir kaygı ve üzüntüyle madencilere ulaşılmasını bekliyorlar.
Kaza göz göre göre gelmiş!
Su baskını gerçekleştikten ve kaza kamuoyuna yansıdıktan hemen sonra, aslında kazanın göz göre göre geldiği ortaya çıktı. Su sızıntısı öğlen saatlerinde başlamış olmasına rağmen maden boşaltılmamıştı. İşçiler, aynı maden ocağında daha önce üç kez su baskını olmasına rağmen hiçbir güvenlik önleminin alınmadığını belirtiyorlar. Çeşitli eksiklikler nedeniyle Haziran ayında kapatılan ocak, 15 gün önce yeniden üretime açıldı. Dün gerçekleşen su baskını, aslında hiçbir önlem alınmadan ocağın yeniden işletilmeye başlandığını gözler önüne sermektedir. 20-25 yıllık maden işçileri, madende su olup olmadığını anlamak için sondaj yapılması ve çalışmaya ancak bundan sonra devam edilmesi gerektiğini, ama “vakit kaybı” olur diye sondaj yapılmadığını belirtiyorlar. Madende üç kez su baskını gerçekleşmesi ve üç ay önce de kapatılması, deneyimli maden işçilerinin dile getirdiği hususları doğruluyor.
Maden patronlarının şantajı
13 Mayısta Soma’da gerçekleşen maden faciasında 301 işçi feci bir şekilde yaşamını kaybetmişti. Bu katliama neden olan Soma Holding’e ait ocakta hiçbir iş güvenliği önleminin alınmadığı, işçilere verilen maskelerin 1990’dan kaldığı ve bozuk olduğu, binlerce işçinin çalıştığı ocakta kaçış odalarının olmadığı açığa çıkmıştı. İşçi-emekçi kitlelerde oluşan öfkeyi yatıştırmaya çalışan AKP hükümeti, iş kanunda bazı değişiklikler yapmak zorunda kaldı. O değişikliklerden bazıları şunlardı: Zorunlu ve olağanüstü durumlar haricinde maden ocaklarında fazla mesai yaptırılamayacaktı. Zorunlu ve olağanüstü durumlarda haftalık 36 saatin üstündeki çalışmalarda ücret %100 artırılarak ödenecekti. Yıllık izin süreleri normalden 4 gün fazla olacaktı. Yer altında çalışan işçiler için çalışma süresi haftada en çok 36 saat, günlük en fazla 6 saat olacaktı. Linyit ve taşkömürü çıkartılan işyerlerinde işçilere asgari ücretin iki katından az ücret ödenmeyecekti.
Ancak yasa yürürlüğe girer girmez maden patronları, getirilen bu yükümlülüklerden dolayı zarar ettiklerini ileri sürerek üretimi durdurup işçileri işten atmaya başladılar. Zonguldak’ın yanı sıra, Karaman’da 18 işçi kardeşimizin mahsur kaldığı Has Şekerler Madencilik de dâhil olmak üzere 9 maden ocağında da iki ay önce üretim tamamen durduruldu. Bazı patronlar, örgütsüz ve çaresiz işçileri, işsizlikle korkutup yasanın geri çekilmesi için eylemler yapmaya bile zorladılar. Binlerce işçi işten atıldı. Patronların amacı işçileri işsizlikle terbiye etmek, hükümeti sıkıştırmak ve eski düzene geri dönülmesini sağlamaktı. Nitekim 15 gün önce, maden patronları ile Enerji Bakanı Taner Yıldız arasında bir görüşme gerçekleşti ve AKP hükümeti patronların isteklerini kabul edeceğini açıkladı. Bu açıklama üzerine maden patronları tekrardan üretime başladılar. Ancak işsizlik kırbacını kullanarak ve işçilere ağır çalışma koşullarını dayatarak! 15 gün önce, gerekli denetimler yapılmadan üretime başlayan Has Şekerler Madencilik patronu Saffet Uyar ile işçiler arasında bir görüşme yapıldı. Artık servis ve yemek verilmeyeceği, evden yemek yetiren işçilerin “yemek için madenden çıkmaması, çıkmaları halinde yevmiyelerinin kesileceği” açıklandı. İşte bu dayatmanın bir sonucu olarak, yer üstüne çıkamayan işçiler su baskınına yakalandılar.
Önlem almayan patronlar, denetlemeyen AKP hükümeti ama suçlu ilan edilen işçiler!
Kazadan sonra patron vekili Şahin Uyar, utanıp sıkılmadan işçileri suçladı. Bu adam, bazı işçilerin canının tatlı olduğunu ve kaçtıklarını ama bazı işçilerin ise patlamadan sonra aldırış etmediğini ileri sürebildi. Her iş kazasından ve iş cinayetinden sonra patronlar, kendi kabahatlerini işçilerin sırtına yıkmaya çalışıyorlar. Oysa asıl suçlu patronlardır. Gözünü kâr hırsı bürüyen patronlar, maliyetlerden kısmak amacıyla iş güvenliği önlemlerini almıyorlar. Üstelik daha fazla üretim için işçileri gece gündüz demeden yorgun bir şekilde çalıştırıyorlar. Makineleri hızlandırmak amacıyla koruyucu aparatlar sökülürken, madenlerde de üretimi yavaşlatıyor gerekçesiyle gerekli güvenlik önlemleri alınmıyor.
AKP hükümeti ise önlemlerin alınıp alınmadığını denetlemek için neredeyse hiçbir şey yapmıyor. İş kazaları ve iş cinayetlerinin önlenmesi için İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası son derece yetersizdir. Üstelik bu yasa kapsamında bile denetimler yapılmıyor. Soma’da 301 maden işçisi öldükten sonra Soma Holding’e ait maden ocaklarında üretim durduruldu. Bunlardan biri de Işıklar Maden Ocağıydı. Ancak bu ocakta tam bir denetim yapılıp önlemler alınmadan müfettişler üretime devam kararı verdiler. 1700 işçi madene sokuldu. Aradan bir hafta geçmeden madende yangın çıktı ve üretim tekrar durdu. Bu madende büyük bir kaza olmaması şans eseridir. Bu örnek bile AKP’nin işçi ölümlerini durdurmak için en ufak bir adım atmadığını gözler önüne seriyor.
2014’te iş kazalarında ve iş cinayetlerinde korkunç bir artış var. On ay içinde yaklaşık 1500 işçi iş cinayetlerine kurban gitti, daha fazlası yaralandı ve sakat kaldı. Lakin önlem alması gereken Çalışma Bakanlığı’nın başında bulunan Faruk Çelik, sanki sorumlu kendisi ve bakanlık değilmiş gibi, “biz ne yapalım” diyebilmektedir. Oysa işyerlerindeki denetim ve yaptırım görevi Çalışma Bakanlığı’nın üzerindedir.
Patron AKP ele ele!
İş güvenliği AKP’nin ve patronların umurunda değildir. Onlar için önemli olan daha fazla kâr ve ekonominin büyümesidir. Bu nedenle AKP ve patronlar, iş kazalarını ve iş cinayetlerini “normalleştirmeye” ve “kader” olarak algılatmaya çalışıyorlar. Soma’daki faciadan sonra konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, maden ocaklarındaki işçi ölümlerini kast ederek “bu işin fıtratında var” demesinin nedeni budur.
Patronlar iş cinayetlerine kurban giden işçi ailelerini “kan parası”yla susturmak isterken, AKP hükümeti de onlara destek vermektedir. Mecidiyeköy’de Torunlar Center inşaatından düşüp ölen 10 işçinin ailesini susturmak isteyen patron kan parası önerisinde bulundu. Bu kapsamda sürekli işçilere baskı yapıldı. Zor durumda olan ve adalete güvenmeyen bazı işçi aileleri bu kan parasını kabul etmek zorunda kaldılar. Çalışma Bakanı Faruk Çelik, utanıp sıkılmadan kan parasının iyi bir şey olduğunu söyledi. Böylece işçilere, “çalışın, ölürseniz de ailenize kan parası vererek sorunu hallederiz” denmiş olunuyor.
AKP hükümetinin önlem almaması elbette tesadüf değildir. Patronların hizmetkârı olan AKP, özellikle de kendi yandaşlarına sermaye akıtmak üzere çalışıyor. Meselâ AKP’nin oy toplamak için dağıttığı bedava kömürleri, 301 işçinin katili olan Soma Holding sağlıyordu. Bedava gıda maddelerini sağlayan şirketlerden biri ise Torunlar Gıda’dır. Yani Mecidiyeköy’de 10 işçinin canını alan Torunlar Center’ın sahibi Aziz Torun! Karaman’da 18 işçinin mahsur kaldığı Has Şekerler Madenciliğin sahibi Saffet Uyar ise doğrudan AKP’lidir. Daha önce iki dönem belediye başkanlığı yapan Uyar, 2009’da da AKP’den belediye başkanı adayı olmuştur. Patronlar ile AKP arasındaki bu ilişki nedeniyle, AKP katil patronları korumak için seferberlik ilan ediyor.
AKP hükümeti, Karaman’da 18 işçinin madene gömülmesi karşısında yükselen tepkileri bastırmak amacıyla polis gücünü de devreye sokmuş durumda. Hakları için Ankara’ya yürürken Karaman’daki kazayı haber alan Somalı madenciler, oradaki işçilerin yakınlarına destek vermek ve kurtarma çalışmalarında yer almak üzere yollarını değiştirdiler. Fakat Uşak’ta polis barikatıyla karşılaştılar. AKP hükümeti, bu acı olaya rağmen bile işçilerin dayanışmasına tahammül edemiyor ve polis terörünü devreye sokuyor.
İş güvenliği önlemlerini işçilerin örgütlü mücadelesi aldıracak!
Meydana gelen iş kazalarının bir savaştan farkı yoktur. AKP ve patronlar adeta işçi sınıfına savaş açmış durumdalar. Bu savaşı meşrulaştırmak için çeşitli bahaneler ileri sürüyorlar. Bunlardan biri de, iş güvenliği önlemlerinin maliyeti arttıracağı, küçük maden ocağı sahiplerinin zarar edeceği ve madenlerin kapanacağıdır. Aynı bahaneler ileri sürülerek ve işçilere işsizlik kırbacı gösterilerek ölüm koşulları kabul ettiriliyor. Oysa bunun kati bir çözümü var: Madem maden patronları zarar ettiklerini söylüyorlar, o halde tüm madenler işçi denetimi altında devletleştirilsin! Böylelikle üretim koşulları üzerinde işçilerin söz ve karar hakkı olabilecek ve kazaların önüne büyük oranda geçilebilecektir.
İş güvenliği önlemlerini patronlara aldıracak ve AKP’ye gerekli denetimleri yaptıracak olan işçilerin örgütlü mücadelesidir. Sürüp giden iş cinayetleri de gösteriyor ki, eğer biz işçiler örgütlenip mücadele vermezsek patronlar ve AKP gerekli adımları atmayacak. Kapitalist sömürü düzeni işçilerin canını almaya devam edecek. İşçilerin birliğini sağlamak ve mücadeleyi büyütmek amacıyla kurulan UİD-DER, iş kazalarına ve iş cinayetlerine karşı uzun bir süredir bir kampanya yürütüyor. İş kazalarını ve iş cinayetlerini durdurmak amacıyla tüm sınıf kardeşlerimizi bu mücadeleye omuz vermeye çağırıyoruz!
DİSK ICF Direnişini Ziyaret Etti
İşçi Dayanışması’nı Neden Okumalıyız?
- Toplu Konut Değil, Toplu Mezar!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
- TMO Silosundan Fabrikalara Patlamalar ve Yangınlar Ne Anlatıyor?
- Aşırı Sıcaklar İşçi Sağlığı ve Güvenliğini Tehdit Ediyor
- Teknoloji Çağındayız Ama İşçiler Çalışırken Ölüyor!
- Örgütsüzlüğümüzün Bedeli: Artan İş Cinayetleri
Son Eklenenler
- “Eğer öleceksem, burada size karşı mücadele ederken öleceğim. Benim düşmanım sizsiniz. Vietnamlılar ya da Çinliler, Japonlar değil. Benim düşmanlarım ben özgürlüğümü istediğimde buna karşı duranlardır. Adalet istediğimde buna karşı duranlardır....
- Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri adlı taşeron şirket bünyesinde çalışan inşaat işçileri gasp edilen 2 aylık ücretleri ve tazminatları için 20 Kasımdan beri fabrika önünde eylem yapıyor. Yapı ve Yol İşçileri...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Atakaş Çelik fabrikasında Birleşik Metal-İş üyesi üç işçi, geçtiğimiz günlerde işten çıkarılmıştı. UİD-DER’li işçiler olarak fabrika önünde direniş başlatan işçilere direnişin beşinci gününde dayanışma ziyaretinde...
- “Her şeyin içinde ve her şeyin dışındayız”. Bu söz bir market çalışanı arkadaşımın ağzından işçilerin yaşamını özetleyen bir söz olarak döküldü. Uzun zamandır büyük bir mağazada çalışan arkadaşım, marketin günlük cirosunun rekorlar kırmasına rağmen...
- 40 yıllık kısacık yaşamına yüzlerce hikâye ve roman sığdıran Amerikalı sosyalist yazar Jack London 22 Kasım 1916’da hayatını kaybetti. Aradan geçen uzun yıllar London’ın eserlerinin güncelliğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Çünkü o işçi sınıfının...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...
- Bağımsız Maden-iş üyesi Fernas Madencilik işçilerinin direnişi çeşitli sendika ve işçi örgütlerinin desteği ile kazanımla sonuçlandı. Fernas patronu Ocak 2025’te işçilerin ücretlerine zam yapılmasını ve atılan işçilerin hak kaybı olmadan işe geri...
- Fransa’da devlet demiryolu şirketi SNCF’de örgütlü CGT-Cheminots, UNSA-Ferroviaire, SUD Rail ve CFDT-Cheminots sendikaları, 11 Aralıkta süresiz grev kararı aldı. Dört demiryolu sendikası, grev kararını SNCF’nin yük taşımacılığı birimi olan SNCF Fret...
- Gürcistan’ta madencilik şirketi Georgian Manganese’e ait Zestafoni ferroalyaj tesisi ve Chiatura manganez madeni 1 Kasımdan Nisan 2025’e kadar üretimi durdurduğunu açıkladı. Gürcistan’ın en büyük madencilik şirketi Georgian Manganese’in tesislerinde...
- Çocukların mutlu olduğu, gelecek endişesi taşımadığı, ayrımcılığa maruz kalmadığı; eşitlik, özgürlük, barış dolu bir dünyada yaşamalarını kim istemez ki? Fakat biliyoruz ki dünyamız çocuklar için sıcak bir yuva değil. Kol kanat gerdiğimiz...
- Gebze’de bulunan Grid Solutions ve Schneider Elektrik, İstanbul’da bulunan Hitachi Energy ve Bursa’da bulunan Arıtaş Kriyojenik fabrikaları için Birleşik Metal-İş Sendikası ile MESS arasında yürütülen toplu iş sözleşmelerinde anlaşma sağlanamaması...