Buradasınız
Suçlu Emekçiler Değil, Sizin Düzeniniz!
İstanbul’dan bir işçi

Okul yıllarımda dünyanın yok oluşa sürüklenmesinin sebebinin insanlar olduğunu düşünürdüm. Çünkü parfüm kullandığımız için ozon tabakasının delindiği, bunun da küresel ısınmaya yol açtığı anlatılırdı bizlere… Öte yandan dünyadaki karbondioksit salımının yüzde 25’ten fazlasını sadece 20 kapitalist şirketin gerçekleştirdiği söylenmezdi. Gerçek gizlenir, tek tek insanlar suçlanır ve böylece kapitalizm aklanmış olurdu. Şimdi geriye dönüp baktığımda kandırılmış, aldatılmış hissederim.
Bir suç bataklığı olan kapitalizm, yarattığı tüm yıkımlardaki sorumluluğunu gizlemek için aynı kirli oyunu oynuyor. Her felakette kendisini aklıyor ve suçu bireye yıkıveriyor. Mesela her gün koronavirüs üzerine demeçler veriyor muktedirler, açıklamalar yapıyorlar. “Maske, mesafe, temizlik!” diyerek bir hastalığın kaderini bireysel tedbirlere indirgiyorlar. Her fırsatta para cezası yiyen insanların sayısı açıklanıyor, plajlardan, piknik alanlarından ve düğünlerden bahsediliyor, maske takmayan insanların fotoğrafları yayınlanıyor. Neden? Gerçekten bizi düşündükleri için mi? Hayır, böylece toplumda “hükümet elinden geleni yaptı, yapıyor ama insanlar cahil! Kurallara uymadıkları için salgın yayılıyor” algısı oluşturulmuş oluyor. Sorumluluklarını ve suçlarını sırtlarından atan kapitalizmin egemenleri, emekçileri körleştiriyor ve birbirine hedef gösteriyor.
Toplu taşıma araçlarında burnumuzun ucu gözükse insanların delici bakışlarıyla karşılaşıyor, hakarete varan söylemlerine maruz kalıyoruz. Her gün kavga, gürültü, kıyamet… Oysa bıraktık salgın sürecini, normal bir zaman için dahi uygun olmayan, insana yakışmayan bir şekilde seyahat etmemizin nedeni sorgulanmıyor. Toplu taşıma araçlarının kapasitesinin yetersizliği konuşulmuyor, “kardeşim biz insanız, neden balık istifi gibi taşınıyoruz” denilmiyor.
Hatırlayalım bir saat içinde sokağa çıkma yasağı uygulanacağı duyuruldu bu memlekette! Haliyle kaos yaşandı. Düşük ücretleri nedeniyle ihtiyaçlarını günübirlik temin edebilen emekçiler; fırınların, marketlerin önünde kuyruğa girdi. Öyle ya 3 gün evin duvarlarını mı yiyecekti ev halkı? Hatırlayalım ne yazıp çizdi tuzu kuru yandaş kalemler? “Bir poşet patatesi ne yapacaksınız”, “bisküvi çok mu acil”, “salgının sebebi işte bu Luppocular” diyerek hem hedef gösterdi, hem de aşağıladı çaresizlik içinde sokağa çıkan insanları... Egemenlerin söylemleri ve uygulamaları nedeniyle, mantığın hiçbir şekilde kabul etmeyeceği biçimde koronavirüsü yaşlıların yaydığına inanıldı hatırlayalım! Sokağa çıkan yaşlılar hakarete uğradı, dövüldü.
Egemenler tarafından aldatılan emekçi kitleler asıl gerçeği göremiyor ve böylece sorumlunun kim olduğunu da çözüm yolunu da ıskalamış oluyorlar. Klasik bir sermaye sınıfı manipülasyonu yapılıyor, insanlar suçlanıyor. Oysa toplumsal bir sorun, toplumsal mücadelelerle çözülür. Sorunu çözmek yerine kirli emelleri için kullanmayı tercih edenler ise elbette bu yönlü bir adım atmıyorlar.
Oynanan kirli oyunu bozmanın yolu, sınıfını bilmekten ve doğru sorular sormaktan geçer. O halde soralım: Neden dünyanın her yerinde sağlık sistemleri özelleştirilip çökertildi? Solunum cihazı, yoğun bakım ünitesi üretmek varken silahlanmaya harcandı paralar, neden? Neden işçi ve emekçiler gıdaya ve ilaca ulaşamaz hale geldi de bağışıklık sistemleri çöktü? On binlerce sağlık işçisi neden bugün atama bekliyor, işsizlik içinde kıvranıyor? Sağlık sisteminin kapsamının genişletilmesi ve koronavirüs testi dâhil tüm hizmetlerin parasız verilmesi neden gündeme dahi getirilmiyor? Hijyenin ve bağışıklık sisteminin öneminden dem vuranların aklına neden elektrik, su, doğalgaz faturaları gelmiyor?
Soruları çoğaltmak mümkün ama hepsinin tek bir cevabı var; kapitalist sömürü düzeninin yasaları! Her şey bu düzenin kâr terazisinde tartılır; kârlıysa müspettir, kârsızsa menfi! Doğaya ve insana düşman bir düzen olan kapitalizm, suçludur! Dünyamızı yaşanmaz hale getiriyor, tablo her geçen gün vahim bir hâl alıyor. Ama işçi sınıfı olarak çaresiz de değiliz. Çünkü üreten biziz, çoğunluk biziz, gücün kaynağı biz! Egemenlerin oyunlarına gelmeyelim ve sınıfımızın mücadele birliğini sağlayalım.
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
Son Eklenenler
- Tez-Koop-İş Sendikası 2025 yılı kamu kesimi toplu iş sözleşmeleri çerçeve anlaşma protokolünün bir an önce imzalanması ve işçilere alın terinin karşılığının verilmesi talebiyle 14 Mayısta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde kitlesel basın...
- Soma Madenci Katliamının 11. yılında başta Soma’da olmak üzere çeşitli anma programları gerçekleştirildi.
- Bu 1 Mayıs’ta da her şeye rağmen alanlardaydık. “Yağmur Çamur Yağsa da Kış Kıyamet Kopsa da Biz Buradayız” dedik. İşçiler, emekçiler olarak, işçi sınıfının gençliği olarak alanlara çıktık. Biz de UİD-DER kortejinde Kadıköy’deydik. Yağmura ve soğuğa...
- 2025 1 Mayıs’ını büyük bir coşkuyla kutladık. Alanda olmak bana tarifsiz bir cesaret verdi. Binlerce işçiyle tek ses olmak, tek yumruk olmak en güzel duyguları yaşatıyor.
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu rüzgâr tribünleri için kanat üretimi yapan Amerikan menşeli TPI Compozit’in İzmir Menemen ve Çiğli’de bulunan fabrikalarında 13 Mayısta grev başladı.
- Somayı hatırlamak demek haksızlıklara, adaletsizliğe, sömürü düzenine karşı örgütlenmek demektir. Soma’yı hatırlamak demek hesap soracağımız günleri yakın eylemek için mücadele etmek demektir.
- Soma Katliamının üzerinden 11 yıl geçti. Soma’nın ardından Ermenekler, Torunlar, Hendekler, Amasralar, İliçler devam etti, ediyor. Erol Eğrekler katlediliyor, holdingler işçilerin kanıyla büyüyor. Patronlar siyasi iktidardan aldıkları güçle iş...
- DİSK, KESK, TMMOB, TTB, İstanbul Barosu ve İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla, güvenlik görevlileri tarafından dövülerek katledilen işçi Erol Eğrek için 12 Mayısta Çalık Holding önünde eylem düzenlendi. Eyleme sendikalar,...
- Merhaba dostlar. 1 Mayıs’ı geride bıraktık. Bizler de genç işçiler olarak 1 Mayıs’ta UİD-DER’le birlikte alanlardaydık. Sınıfımızın saflarında olmanın heyecanını yaşadık. Duygularımızı sizlerle de paylaşmak istiyoruz.
- Erol Eğrek’in katledilmesinin sorumlusu yalnızca Çalık Holding değildir. Mahkeme kararına rağmen işçinin kazanılmış hakkını 10 yıldır ödemeyen Çalık Holding’e hiçbir yaptırım uygulamayan; patronları denetlemeyen, adaletsizlik ve cezasızlığı temel...
- Yaşanan her türlü baskı ve zorbalığa karşı, işçi sınıfı kendi saflarında gücünü birleştirmeli ve öfkesini doğru adrese yönlendirmelidir. 1 Mayıs bu birliğin ortaya çıktığı uluslararası bir mücadele günü olarak önemli bir yere sahiptir.
- 1980 darbesinin üzerinden 45 yıl geçti ama bıraktığı karanlık hâlâ silinmedi. O darbe devrimci hareketi ve örgütlü işçi sınıfını ezmek için yapıldı. Bugün hâlâ baskılarla karşı karşıyayız. Ama nasıl ki o karanlık günlerde Hasanlar, Haticeler...
- Her sene olduğu gibi bu 1 Mayıs’a da büyük bir titizlik ve ciddiyetle hazırlandık. UİD-DER ailesi olarak çocuklarımızla, gençlerimizle kadın erkek hep birlikte kapitalizmi teşhir ettik. Ekonomik, sendikal ve siyasal taleplerimizi dosta düşmana...