Buradasınız
Tunus’ta ve Cezayir’de Ayaklanma

Tunus’ta yoksulluğa ve işsizliğe karşı yapılan protestolar ayaklanmaya dönüştü ve komşu ülke Cezayir’e de yayıldı.
26 yaşında, üniversite mezunu bir genç olan Muhammed Buazizi iş bulamayınca seyyar arabasıyla meyve ve sebze satmaya başlamıştı. Ancak zabıta memurları, izin belgesi olmadığı gerekçesiyle arabaya el koydu. İşsiz genç bunun ardından 17 Aralıkta üzerine benzin dökerek kendini yaktı. Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan genç, tedavi altına alındı. Sonrasında iki genç işsiz daha intihar ederek yaşamını yitirdi. Üniversiteli, diplomalı birçok genç işçi, bunun ardından, artan işsizliği ve yoksulluğu protesto etmek için irili ufaklı eylemler yapmaya başladı. Ancak Muhammed’in 4 Ocakta hayatını kaybetmesinin ardından eylemler isyana dönüştü. 5 Ocakta binlerce işçi, cenaze töreninde bir araya geldi. Muhammed Buazizi, Tunus halkı için işsizliğe, yoksulluğa karşı isyanın simgesi oldu. Cenaze törenine 5 bin kişi katıldı ve yürüyüş yaptı. Hayat pahalılığına ve işsizliğe karşı öfkelerini haykırdılar. “Muhammed, biz bugün senin için ağlıyoruz ama senin ölümüne neden olanları da biz ağlatacağız!” dediler. Aynı gün 17 yaşındaki bir öğrenci de Tunus’un kuzeyindeki Aryana eyaletinde bulunan okulunda kendini yakmaya çalıştı.
10 Ocakta Tunus’taki ayaklanma dördüncü haftasına girdi. Ancak başbakan Ben Ali, halkın iş ve ekmek talebine karşı kurşun sıkıyor. Yalnızca geçen hafta içerisinde polisin ateş açması sonucu 20’den fazla işçi hayatını kaybetti. Yüzlerce genç gözaltına alındı, tutuklandı. Devlet ölümlerin nedeni olarak “kendini savunduğunu” iddia ediyor. Silahlı olan bir gücün, silahsız işçilere karşı “kendini savunduğunu” iddia etmesi komik ve inandırıcılıktan yoksundur. Diğer taraftan kitlelerin bu öfkesini “terörizm”, işsizlikten bunalmış işçileri de “teröristler” olarak tanımlayan devlet, sıra kendisine geldiğinde, işlediği katliamı yasal kılıfa uyduruyor. Gerçek teröristler, kendi iktidarları ve kârları için işçileri işsizliğin ve açlığın pençesinde kıvrandıranlar değil de kimlerdir? Tunus’ta yaşananlar, patronların ve onların temsilcisi olan devletin, emekçi kitlelerden ne kadar korktuğunun bir göstergesidir. Ancak Tunus halkı korkmuyor. Devletin kolluk güçlerinin saldırıları karşısında, “artık sizden korkmuyoruz!” diye bağırıyorlar. Tunuslu işçilerin yıllardır biriken öfkesi, onları açlığa ve yoksulluğa iten egemenlere karşı dinmek bilmeyen bir çığlık halinde yükseliyor: “Ne yönetiminiz, ne devletiniz, ne de kolluk güçleriniz bizi durdurabilir!”Tunus’un ardından Cezayir’de de temel gıda fiyatlarının yükseltilmesine ve işsizliğe karşı 5 Ocakta isyan başladı. Hükümetin temel besin maddelerinin fiyatlarını yükseltmesine öfkelenen işçiler sokaklarda protesto gösterileri ve eylemler organize ettiler.
Kitlelerin öfkesinin ardından hükümet isyanı yatıştırmak için şeker ve yağ fiyatlarında geçici olarak vergi indirimine gideceğini açıkladı. Ancak işçiler yalnızca temel besin maddelerinin zamlanmasına değil, işsizliğin sürekli olarak artmasına, eğitim ve sağlık alanında yapılan haksızlığa ve adaletsizliğe karşı da öfkeliler. Cezayir’de gençlerin işsizlik oranı yüzde 30’a çıkmış bulunuyor.
Cezayir’de de Tunus’ta olduğu gibi, devlet, kitlelerin taleplerini görmezlikten gelerek, kolluk güçlerini halkın üzerine salıyor. Şimdiye kadar 5 genç katledildi. Ain Lahdjel’de 18 yaşında bir genç polisin ateş açmasının sonucunda öldürüldü. Bou Smail’de 32 yaşındaki bir genç, polisin fırlattığı göz yaşartıcı gaz bombasının kafasına çarpmasıyla öldü. Bir kişi de polisin bir oteli ateşe vermesinin ardından otel içinde yanarak can verdi. Yaklaşık 826 kişi yaralandı, bin kişi tutuklandı. Hükümet öfke kusarak göstericileri cezalandıracağını söylüyor. Ama asıl cezalandırılması gerekenlerin kim olduğu bellidir. İşçilerin elleri ve emekleri üzerinde yükselen zenginliğe el koyarak, onları açlığa, yoksulluğa ve kötü yaşam koşullarına terk edenlerin cezasız kalmaması gerekir. Onlara hak ettikleri cevabı er ya da geç birleşen işçi sınıfı verecektir.
UİD-DER’de Film Etkinliği
- Yunanistan’da Kemer Sıkma Politikalarına Karşı Genel Grev
- ABD, İspanya ve İtalya’da Emekçiler Meydanlarda
- İşçilerin Kemer Sıkma Politikalarına ve Anti-Demokratik Uygulamalara Karşı Mücadelesi Sürüyor
- Sırbistan’da Hükümet Düştü!
- Sırbistan’da Tarihi Protesto Gösterisi
- İngiltere’de On Binler Yeniden Meydanlarda!
- Örgütlüysek Her Şeyiz!
- Almanya’da Havayolu İşçileri Uyarı Grevi Yaptı
- Dünya Meydanlarında Emekçi Kadınlar: Şiddete, Baskıya, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Son!
- Gürcistan’da Maden İşçileri Ayakta!
- Kadınıyla Genciyle İşçi Sınıfı Mücadeleyi ve Umudu Büyütüyor!
- Finlandiya’da Birçok Sektörden İşçiler Grevde
- İngiltere’de Yükselen Ses: “Gazze’den Elinizi Çekin!”
- Almanya’da Yükseltilen Irkçılığa Karşı Kitlesel Eylemler
- Örgütlü İşçiler Unutmuyor, Hesap Soruyor! Sömürüye ve Haksızlıklara Karşı Mücadeleyi Büyütüyor!
- İngiltere, ABD ve Sırbistan’da Mücadele Sürüyor
- Dünya İşçi Sınıfı Yeni Yıla Mücadeleyle Girdi
- Güney Kore’de Devlet Başkanı Görevinden Uzaklaştırıldı, Mücadele Devam Ediyor
- Güney Kore’de Devlet Başkanına Karşı Protestolar Devam Ediyor
- Almanya’da Volkswagen İşçileri Grevde
Son Eklenenler
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...