Buradasınız
UİD-DER’de 2010 Yılı Mücadele Deneyimleri Semineri
Sefaköy’den bir işçi

Sefaköy temsilciliğimizde, 2010 yılında yaşanan üç farklı işçi direnişinden çıkan dersler üzerine bir seminer düzenledik. Akkardan, Çelmer ve UPS direnişleri üzerinden işçi mücadelesinin sorunlarını ve görevlerimizi tartıştık. İzlediğimiz videolarda direniş alanından görüntüler vardı. İşçilerle yapılan röportajlar, Çel-Mer’de polis barikatının yarılması ve işyerinin işgal edilmesi, Akkardan önünde yapılan UİD-DER etkinliği de video görüntüleri arasındaydı.
İlk olarak işçilerin Şubat 2009’da direniş başlattıkları Akkardan deneyimi ele alındı. Akkardan fabrikasında toplu işten çıkarma saldırısı öncesinde patronlar sıkı bir hazırlık yapmış. Fabrikada yetkili olan Birleşik Metal-İş sendikasının bazı yöneticileri de bu süreçte maalesef uzlaşmacı bir tutum takınarak olumsuz bir rol oynamışlar. Patronla sendika arasında yapılan protokol, direniş sürecinde işçilerin eline geçmiş. Protokolün bir kopyası etkinliğimizde sunumu yapan arkadaş tarafından gösterildi. Bu protokol, toplu işten atmanın patronla sendika arasında nasıl karara bağlandığını belgeliyor.
Akkardan işçileriyle yapılan röportaj süreci tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Röportajda işçiler süreci anlatıyorlar: İşten atma gerçekleşmeden önce işçilere kısa çalışma yaptırılıyor, işçilerin fabrikada uyarı eylemi yapmaları ise sendikacılar tarafından ısrarla engelleniyor. Nihayet toplu işten çıkarılacak işçilere 1 ay ücretli izin verilmiş, işçiler izindeyken işten çıkarıldıklarına dair resmi tebligatlar postayla evlerine ulaştırılmaya başlanmış. Önce işçiler daha tebligatlar gönderilmeden toplu çıkışın geldiğini sezmiş ve izindeki işçilerle toplantılara başlamışlar. Nitekim çıkışlar postayla ulaşmaya başladıktan 2 gün sonra 80 işçi işyeri önünde direnişe başlamış. Sendika direnişin ilk haftasında ortalıkta görünmemiş, sonrasında ise sahip çıkar görünmüş. Patron da sendika da böyle bir direnişi beklemiyormuş anlaşılan.
Akkardan direnişi bilinçli işçilerin görevleri konusunda zengin dersler içeriyor. Anlatılan dersleri bir yazıya sığdırmak elbette mümkün değil. Ancak biz bilinçli işçiler biliyoruz ki, sendikal bürokrasinin panzehiri işçilerin örgütlülüğüdür.
Çel-Mer direnişi, örgütlü olmanın her duruma karşı hazırlıklı olmak demek olduğunu ispat ediyordu. Kararlılık, cesaret ve öngörünün güzel örnekleri yaşanmıştı Çel-Mer’de. İşten çıkartılan bir öncü işçinin diğer işçilerin de onayını alarak tek başına başlattığı direniş, işyeri işgaline kadar gelişebilmişti. Polis müdahalesini imkânsız kılmak üzere yerden metrelerce yukarıda vinçlerin üzerinde günlerce sürdürmüştü Çel-Mer işçileri direnişlerini. Çel-Mer işçileriyle yapılan röportajın da videosunu izledik.
Sendikal bürokrasi Çel-Mer direnişinde de aynı engelleyici tutumunu ortaya koymuş. Ama bu sefer işçiler sendikanın sınırlarını fark etmiş ve ulaşabildikleri tüm mücadeleci işçi örgütlerini dolaşarak fikirlerini ve deneyimlerini öğrenmeye çalışmışlar. Çel-Mer’in öncü işçileri yeni durumlara hemen adapte olabilmeyi başarabilmişler. Yapılabileceklerin sınırlarını zorlamış Çel-Mer işçileri. Ancak sınıf mücadelesinin geri olduğu koşullarda küçük bir işyerinde verilen mücadelenin sınırları var.
UPS direnişi, işçi sınıfının enternasyonal dayanışmasının canlı bir örneği olarak karşımızda duruyor. TÜMTİS sendikasında örgütlenme mücadelesi açığa çıkmış ve toplu işten çıkarmalar üzerine direniş başlamıştı. Uluslararası alanda kurulan sendikal dayanışma sonuç getirdi. Onlarca ülkede örgütlü çalışan UPS işçileri dayanışma eylemleri düzenlediler. Uluslararası işçi dayanışması, UPS’yi Türkiye’deki direnişçi işçilerle uzlaşma aramak zorunda bırakıyor. Süreç halen devam ediyor.
Seminerde yapılan tartışmalarda taban örgütlülüğünün önemi vurgulandı. Bilinçli işçiler, işyerlerinde geliştirdikleri hak arama mücadelelerinde aynı anda pek çok şeyin mücadelesini vermek zorunda kalıyorlar. Sendikalaşmak da patronlara karşı mücadele etmek de yetmiyor. Daha geri bilinçteki işçiler arasında patronların yarattıkları suni bölünmeleri alt etmek, taban örgütlülüğünü güçlendirmek ve sendika bürokratlarına karşı da mücadele vermek gerekiyor. Bizler UİD-DER’in mücadele okulunda yetişiyoruz. Direniş deneyimleri ile donanıyoruz. Yaşanan deneyimler ve çıkartılan dersler biz işçilerin yolunu aydınlatıyor.
Son Eklenenler
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...
- Türkiye’de siyasal gelişmelerin hızlandığı, her bakımdan zorlu, her bakımdan ağır bir süreçten geçiyoruz. İşçi ve emekçiler, emekliler, gençler olarak enflasyonun hız kesmesini, hayat pahalılığının son bulmasını, geçim derdinin hafiflemesini...
- Sosyal medya platformlarında her gün yeni bir trend beliriyor, insanlar yeni bir akımın peşinden koşturuluyor. Dün “lokma dünyası”, yakın zamanda “Dubai çikolatası” peşinde koşan insanlar, yarın farklı bir yiyecek ya da akımla tüketim sarmalına...
- Toplumun itirazının güçlenmesi, işçi sınıfının kendi talepleriyle, kendi örgütleriyle, kendi mücadele yöntemleriyle sahneye çıkmasıyla mümkün olabilir. Bunun yolu işçi sınıfının sendikal ve siyasal örgütlülüğünün, bilinç düzeyinin ve dolayısıyla...