Buradasınız
UİD-DER’le İlk 1 Mayıs
Sefaköy’den UİD-DER’li bir işçi

Ben Diyarbakır’dan İstanbul’a geçen sene geldim. Buraya gelmeden önce hiçbir şeyin farkında değildim. İstanbul’a geldikten kısa bir süre sonra UİD-DER’li arkadaşlarla iş kazalarına, meslek hastalıklarına ve iş cinayetlerine karşı topladıkları imza standında tanıştım. UİD-DER’li arkadaşlarla hayatın zorluklarının asıl sebeplerinin patronlar sınıfının kâr hırsı olduğu konusunda yaptığımız konuşmalar çok dikkatimi çekmişti. Hayata dair hiçbir şey bilmediğimin farkına varmıştım. Alınmayan önlemler yüzünden işçilerin iş kazalarında hayatını yitirmesi, işçilerin uzun iş saatlerinden dolayı yorgun düşmeleri ve sevdiklerini görememeleri, çocuk işçilerin çalıştırılması, açlık sınırının altında olan asgari ücretle çalışmaya mecbur bırakılmaları canımı çok sıkmıştı. Canımı sıkan tüm bu konulara karşı UİD-DER’in bir şeyler yapması beni de mücadeleye sevk etti ve UİD-DER’in çalışmalarına katılmaya başladım. UİD-DER’le tanışmamdan bu yana her türlü faaliyetine imkânım ve zamanım yettiğince katılmaya başladım.
Ben daha asgari ücretin neye göre hesaplandığını bilmiyordum. Kıdem tazminatının ne olduğunu dahi bilmiyordum. UİD-DER bana bu gibi haklarımızı öğretti. Daha önceden yaşadığımız hayatın kaderimiz olduğunu düşünürdüm. Ölen bir işçi için yazık oldu deyip geçerdim. Derneğimiz sayesinde bize kader diye yutturulan şeyin aslında patronlar tarafından bize dayatılmış olduğunu ve bunu değiştirecek olanın biz işçiler olduğunu anladım. Dayanışmanın ne olduğunu öğrendim. Biz UİD-DER’liler yılın 365 günü çalışıyoruz. Bu sene de 1 Mayıs için işçi sınıfının taleplerini dile getirerek faaliyetlerimizi yürütüp, yağmur çamur demeden sabırla çalıştık. Ben geçen sene 1 Mayıs’a memlekette olduğum için katılamamıştım. Ve katılamamanın üzüntüsünü yaşamıştım. Ama bu yıl ilk defa UİD-DER’le 1 Mayıs’a katıldım. Bir işçi kenti olan Gebze’de katıldığımız 1 Mayıs’ta biz bir aile gibiydik. Gebze’ye giderken otobüslerde sloganlarımızı çalıştık, işçi türkülerimizi söyledik. Onlarca işçi benim gibi ilk defa 1 Mayıs’a katılmıştı. Aramızda yeni arkadaşlarımızı görmek beni çok mutlu etmişti.
Gebze’ye geldiğimizde uzun, disiplinli, coşkulu bir kortej oluşturduk. Taleplerimizi haykırıyorduk, haykırışlarımız Gebze’yi inletiyordu. Ellerimiz yumruk yumruk marşlar söylüyor, sloganlarımızla yürüyorduk. Alana vardığımızda işçi sınıfının sorunlarıyla ilgili konuşmaları dikkatlice dinledik. Kol kola omuz omuza halaylar çektik. Bir kez daha işçiler olarak kardeşleştik. 1 Mayıs programı bitip dönüş yoluna geçtiğimizde dağılmadan kortej halinde yürüdük. Gebzeli emekçiler balkonlarından bizleri desteklediklerini alkışlarıyla gösteriyordu. Üzerimizde 1 Mayıs’ın tatlı yorgunluğuyla evlerimize dönerken verdiğimiz emeğin karşılığını aldığımızı görmenin mutluluğu içinde işçi sınıfının mücadelesinin er ya da geç başarıya ulaşacağını düşünüyordum.
Yaşasın 1 Mayıs, Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!
1 Mayıs Coşkusu Devam Ediyor
UİD-DER’le 1 Mayıs’ta Biz de Vardık
Son Eklenenler
- TPI Kompozit işçileri grevlerinin 19. gününde İzmir Çiğli Kasaplar Meydanında buluşma gerçekleştirdi. İstanbul Şişli Belediyesinde çalışan Genel-İş Sendikası İstanbul Avrupa Yakası 3 No’lu Şube’de örgütlü işçiler, ödenmeyen alacakları için 30...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. Patronlar ve onların devleti de işçi sınıfının örgütlü gücünden ölümüne korktukları için saldırıyorlar. Örgütlü değilken bile bu kadar korkuyorlarsa, bir de işçi sınıfı...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...