Buradasınız
Umut Biziz
Hadımköy’den bir deri işçisi
Gelen gideni aratır derler ya hani, bence bu söz tam da biz işçilerin çalıştığı işyerleri için söylenmiş. Okul hayatım sona erdikten sonra her insan gibi ayakta kalabilmek için iş hayatına girdim. İlk iş hayatım BRİLLANT tül perde fabrikasında çalışmakla başladı. Çalışmaya başladığımdan itibaren fabrikadaki düzensiz çalışma koşulları, posta başlarının baskıları, maaşların düzensiz ödenmesi hep aralıksız devam etti. Zaman zamanı kovalıyor ama fabrikada olumlu anlamda hiçbir değişiklik olmuyordu. Kendiliğinden olmazdı da zaten.
Bu kötü koşulların yalnız buradan ibaret olduğunu söylüyordu hemen herkes. “Başka bir işe girersek kurtuluruz bu berbat yerden” şeklindeki konuşmalara yüzlerce kez şahit oldum. Ve birçok işçi arkadaşım sırf bu yüzden senelerini verdiği bu fabrikadan çekip gidiyordu, iyi bir işe girerim umudu ile.
BRİLLANT fabrikasından kovulduktan sonra aylarca iş aradım ve şimdi bir deri fabrikasında çalışıyorum. Çalışma saatleri her gün 12 saat, yollarda geçen zaman ile 14 saati geçiyor. Çalışma koşullarına gelecek olursam, kimyasal maddelerin içinde ölümü bekler gibi çalışıyoruz. Fazla mesailer dayatılıyor vs. Durum BRİLLANT fabrikasından hiç de farklı değil, tam tersine daha da kötü.
Biz işçiler iyi işe gireriz umudu ile çalıştığımız işyerlerini bırakarak ancak patronu sevindiririz. İstisnaları bir kenara bırakırsak bizim açımızdan değişen hiçbir şey olmayacaktır. Çünkü patronlar tüm fabrikalarda, işyerlerinde, sanki sözleşmişler gibi, uzun çalışma saatlerini, fazla mesaileri, ücretlerin geciktirilmesini ve gülünecek durumdaki asgari ücreti bizlere dayatıyorlar. Şu an yaşayarak görüyorum ki, iyi iş biz işçilere hiçbir zaman sunulmayacak.
Bizler çalıştığımız fabrikalardaki kötü koşulları düzeltmek için bir şeyler yapmalıyız. Umutla girdiğimiz işyerlerinde bir şeyler yapmadığımız takdirde umudumuzun yine söndüğünü fark ederiz. Oysa umut bizde! Umut bizlerin ellerinde! Bizler, içinde bulunduğumuz koşullara boyun eğdiğimiz, sustuğumuz takdirde sırtımıza vurulan semerin yükü her gün daha da artacaktır. Bunun farkına varmalı ve çalıştığımız fabrikalarda birlik, beraberlik ve dayanışma içinde olmalıyız.
Kurtuluş iş değiştirmekte değil! Öyle olsaydı herkes kurtulurdu. Kurtuluş boyun eğmeden ve sabırla mücadele etmekten geçiyor. Şunu unutmamak gerekir ki, BİRLEŞEN İŞÇİLER YENİLMEZLER!
- Patronlar “Kullan At” İşçi İstiyorlar!
- İşçi Sınıfı Olarak Ders Çıkaralım
- Grönland’ın Buzulları ve Egemenlerin Kâr Arzusu
- Dünü Unutmadan, Bugüne ve Geleceğe Bakabilmek…
- Emekliliği Kim Bitirdi?
- Servis mi Eziyet mi?
- Yamyam Fareler Gibi Olmamak İçin…
- “Keşke Bizim de Bahçeli Bir Evimiz Olsaydı”
- “Polonez İşçileri Kazanmış”
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Örgütlü Mücadeleye
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Neden Hayattan Sıkılıyoruz?
- Rakip Değiliz
- Savaşı Kınamak Sorumluluktan Kurtulmaya Yeter mi?
- Sağlık Alanında Birleşik Mücadele Şart!
- İyi ki Varsın UİD-DER
- Her Şeyin İçinde ve Her Şeyin Dışındayız
- Her Şey Karşıtıyla Vardır
- Çocuklar Öldürülmesin Şeker de Yiyebilsinler
Son Eklenenler
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...