Buradasınız
Vizyondaki Korku Filmi “Covid-19”
Gebze’den metal işçisi bir kadın

Korku yalnızca insanlara has bir duygu hali değildir. Hayvanlar mesela, onlar da en az insanlar kadar korkarlar. Ama işin ilginç yanı, insanlar korktuğunda yalnızlığın kuytuluğuna çekilirken, hayvanlar daha çok sürüye dâhil olmaya, kalabalığın arasında kendini güvende hissetmeye çalışırlar. Bu örneği vermemin sebebine gelince, günlerdir evlerimizde, fabrikalarımızda, sokakta kısacası her yerde aynı korku havası yayılmakta. Koronavirüsle birlikte korku atmosferi adeta üzerimize çökertildi. Bizi yıllardır yalnızlaştırmaya, yalıtmaya çalışan egemenlere can suyu oldu bu virüs.
Öyle ki bizleri evlerimize kapatarak kendimizi dış dünyadan yalıtmamız için ellerinden geleni yapıyorlar. Sabah akşam televizyonlarda döne döne aynı haberler, aynı sesler yayınlanıyor. Maske ve eldivenin koruyuculuğuna güvenenler, kolonya banyosu yapanlar, yaşlı insanlara sokağa çıkmayın diye baskı yapanlar derken durum git gide garip bir hal almaya başladı. Tüm dünya sahnesinde hareketli zamanların yaşandığı, grevlerin, direnişlerin, büyük kitle eylemlerinin yer bulduğu bir zamanda, birden bire hava tersine döndü sanki. Bir yandan “tedbir” amaçlı insanların denetim altına alınmaya çalışılması, öte yandan paçayı kurtarmaya çalışan iktidar ve sermaye sahiplerinin açgözlü yağma savaşına tanıklık ediyoruz. Adeta biletlerini kendi paramızla ödediğimiz bir korku filmi izliyoruz koronavirüs ortaya çıktığından beri.
Madem bu kadar ciddi bir salgın tehdidi söz konusu, neden bizlerin sağlığını düşündüklerini söyleyenler yasaklamalardan, “ellerinizi yıkayın”dan başka “tedbirler” almıyor? Demek ki mesele yalnızca virüsten ibaret değil. Hatta mesele virüs bile değil. Kapitalizmin dünya ölçeğinde girmediği bir alan, konu neredeyse yok. Dünyanın bir ucunu öteki ucuna bağlayan kapitalist üretim ve ticaret böylesine gelişmişken, sistemin ortaya çıkardığı sorunlar da elbette tüm dünyayı etkisi altına alıyor. Dünyanın pek çok bölgesine yayılan koronavirüs, gelinen noktanın ne mesafe ne de dil, din, ırk ayrımı gözettiğini ortaya koyuyor.
Sermayedarlar kâr hesapları yaparken, bir taraftan da virüsten mağdur olduklarından dem vurup, otoriter ve baskıcı rejimlerden ya da “demokratik” görünümlü rejimlerden talepleri doğrultusunda benzer “teşvikleri” koparmayı başardılar. Biz işçi ve emekçilere de, “patron koruyucu, kriz savar” paketleri evlerimizde televizyon başından dinlemek düştü. Kapatıldığımız evlerimizde, korku ve panik içinde bize anlatılan yalanları dinliyoruz. Sanki tüm insanlar eşitmiş, olaylardan aynı oranda etkileniyormuş gibi davranıyorlar. Oysa kapitalist sistem altında yoksulluk içindeki milyonlar ile bir avuç sermayedarın eşit olması mümkün mü hiç? O yüzden yaratılan bu korku senaryosunun sözde hararetine kapılıp, yüreğimizi karartmamakta fayda var.
Unutmayalım ki, korku da tıpkı koronavirüs gibi bulaşıcıdır. Bir zihinden ötekine hızla geçer. 2018’den 2020’ye kadar tüm dünya çeşitli eylemler, grevler ve direnişlerle sarsılırken oluşan cesaret ve coşku atmosferi dünyanın pek çok noktasını etkisi altına aldı. Bugünse, yaratılan korku atmosferinin bizi boğup zehirlemesini istiyorlar. Ancak örgütsüz insanlar korkar ve korkunun esiri olurlar. Egemenler bunu çok iyi biliyorlar ve bu yüzden bizleri birbirimizden yalıtarak, yalnızlaştırarak sindirmek istiyorlar. Elbet gün gelecek, örgütlenip yeniden ayağa kalkacağız ve işte o zaman sileceğiz tüm korkuları yeryüzünden!
Suya Sabuna Dokunmak
- Gevrek “Susamlı Tavuk”
- Koronavirüs Sınıf Ayrımı Yapmıyor mu?
- Salgında İşçi Sağlığı Hiçe Sayılıyor!
- Patrondan Covid-19 Önlemleri
- Koronavirüsle Geçirdiğimiz 9 Ayın Bilançosu
- Maskeye Emanet Edilmiş İşçi Sağlığı ve İşten Atmaların Yeni Bahanesi Maske
- Patronlar Koronavirüsü Tepe Tepe Kullanırken Asıl Faturayı Biz İşçiler Ödüyoruz
- Şantiyede Sözde Korona Önlemleri
- Hayat Eve Sığar mı?
- İşçi Sınıfıdır Bizim Asıl Ailemiz
- Bakan’a mı İnanalım Yaşadıklarımıza mı?
- Adımız Koronalıya Çıktı!
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Sözde Pandemi Önlemleri ve Küresel Açlık
- “Hijyene Dikkat Edin Ama Fazla Su, Sabun, Peçete Harcamayın”
- “Yeni Normal” Koşullarında Öğrencilerin Sınav Maratonu
- Gebzeli İşçiler Koronavirüsün İşçiler Üzerindeki Etkilerini Anlatıyor
- Gebzeli İşçiler Yeni Normali Değerlendiriyor
- Koronavirüsle Yaşamayı Öğrenmeli miyiz?
- Yağlı Ekmekleri Ballandı!
Son Eklenenler
- Merhaba dostlar. 1 Mayıs’ı geride bıraktık. Bizler de genç işçiler olarak 1 Mayıs’ta UİD-DER’le birlikte alanlardaydık. Sınıfımızın saflarında olmanın heyecanını yaşadık. Duygularımızı sizlerle de paylaşmak istiyoruz.
- Erol Eğrek’in katledilmesinin sorumlusu yalnızca Çalık Holding değildir. Mahkeme kararına rağmen işçinin kazanılmış hakkını 10 yıldır ödemeyen Çalık Holding’e hiçbir yaptırım uygulamayan; patronları denetlemeyen, adaletsizlik ve cezasızlığı temel...
- Yaşanan her türlü baskı ve zorbalığa karşı, işçi sınıfı kendi saflarında gücünü birleştirmeli ve öfkesini doğru adrese yönlendirmelidir. 1 Mayıs bu birliğin ortaya çıktığı uluslararası bir mücadele günü olarak önemli bir yere sahiptir.
- 1980 darbesinin üzerinden 45 yıl geçti ama bıraktığı karanlık hâlâ silinmedi. O darbe devrimci hareketi ve örgütlü işçi sınıfını ezmek için yapıldı. Bugün hâlâ baskılarla karşı karşıyayız. Ama nasıl ki o karanlık günlerde Hasanlar, Haticeler...
- Her sene olduğu gibi bu 1 Mayıs’a da büyük bir titizlik ve ciddiyetle hazırlandık. UİD-DER ailesi olarak çocuklarımızla, gençlerimizle kadın erkek hep birlikte kapitalizmi teşhir ettik. Ekonomik, sendikal ve siyasal taleplerimizi dosta düşmana...
- İstanbul Sultangazi’de bulunan Bezmialem Validesultan Kız Anadolu İmam Hatip Lisesinin Okul Müdürü Refik Albayrak’a, İBB’nin dağıttığı ücretsiz yemeğin öğrencilere ulaştırılmasını sağladığı için Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kınama cezası...
- Gebze Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Alman sermayeli ERLAU Metal fabrikasında işçilerin direnişi sürüyor. Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubede örgütlenen işçiler kod 46 ile işten atıldı. Direnişin 26. gününde UİD-DER’li işçiler...
- Bazı kayıplar vardır ki ifadesi mümkün olmaz, sanki bir parçamızı alıp götürür. Pazar günü emekçi bir abimizi, bir değerimizi, bir rengimizi, “bu ülkede barışı savunan bir kişi bile kalsa umut vardır” diyen, savunduğu değerlerin bedelini...
- Bu yıl 1 Mayıs’ta Kadıköy’de yan yanaydık! Yağmur da yağdı, çamur da vardı ama biz çocuk, yaşlı, genç, engelli, üniversiteli, liseli, emekli, kadın, işçi, emekçi oradaydık. Omuz omuza, yürek yüreğeydik…
- İzmir’de belediye işçileri birbiri ardına greve çıkıyor. Narlıdere Belediyesi işçileri 6 Mayısta grev başlattı, bir gün sonra talepleri kabul edildi. Konak Belediyesi işçileri ise 7 Mayısta greve çıktı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan...
- Bu 1 Mayıs’a kızım, torunum ve oğlumla katıldım. 1 Mayıs alanında çocuklarımın da yanımda olmasının heyecanımı ve mutluluğumu arttırdığını belirtmek isterim. Ben her yıl 1 Mayıs’a UİD-DER’le katılıyorum ve her zaman çok heyecanlanıyorum.
- TÜPRAŞ Rafineri'de kendilerine haber verilmeden taleplerinin çok altında zam oranlarına ve 3 yıllık sözleşmeye imza atılmasına tepki gösteren işçiler üretimi durdurarak, yürüyüş yaparak sözleşmeyi protesto etti.
- Hiçbir şey siyaset üstü değildir. Ekmekten suya, yediğimiz peynirin kalitesinden oturduğumuz evin sağlamlığına kadar her şey siyasetin içindedir. İş cinayetlerini “kader” diye yutturanlar, depremleri de “fıtrat” diye anlatıyorlar.