Buradasınız
“Yaşasın 1 Mayıs, Mezarda Emekliliğe Hayır!”
İzmir’den bir deri işçisi

30 Nisan 1995’te “Mezarda Emekliliğe Hayır” mitinglerinin ilki İzmir Konak Meydanında yapılmıştı. Bir gün sonra Gündoğdu Meydanında 1 Mayıs kutlaması yapılacaktı. Bu miting, patronlar sınıfının, işçi sınıfının en önemli kazanılmış haklarından biri olan emeklilik yaşını yükseltme saldırısının, 1 Mayıs’ın yoğun gündeminde gölgede kalmaması için, İzmir’deki bütün sendikaların ve işçilerin yoğun katılımıyla gerçekleştirilmişti. Sendikalı ve deneyimli işçiler, patronların işçi sınıfının elindeki hakları geri almak için bir saniye bile boş durmadıklarının, emeklilik hakkına saldırmak için fırsat kolladıklarının bilincindeydiler. Bu nedenle, 1 Mayıs’a bir gün kala o miting yapılmıştı.
İzmir’e bahar geleli epey olmuştu. Sendikalar, dernekler hepsi kendi pankartlarıyla ve kortejler halinde miting alanına yürüyordu. Çoluk çocuk, torun tombalak, genç yaşlı, kadın erkek işçiler, dört bir taraftan miting alanına yürüyordu. Bütün kortejlerde yer alan ortak slogan “Mezarda Emekliliğe Hayır”dı. Kortejlerden birinde, bir erkek işçinin omzunda bir çocuk vardı. Çocuğun elinde küçük bir döviz vardı: “Yaşasın 1 Mayıs, Mezarda Emekliliğe Hayır!” Biz de deri işçileri olarak kendi pankartımızla yürüyorduk. Anası da babası da deri işçisi olan Barış 4-5 yaşlarındaydı o zamanlar. Çelimsiz, cılız bir çocuk olan Barış babasının omzundaydı. Bizim minik Barış’ın minik ellerinde tuttuğu dövizle attığı slogan farklıydı. Cırlak sesiyle, kendi istek ve talebi doğrultusunda slogan bulmuştu: “Yaşasın Boyoz, Yaşasın Yumurta!” En gencimiz olan Barış doymak istiyordu. En yaşlılarımızdan biriyse, geçmişten ve gelecekten söz ediyordu. Emekli bir işçinin o günkü sözleri zihnimde capcanlı kaldı: “Biz yaşlı işçiler, patronlarla ve devletle çok dövüşerek haklarımızı koruduk. Devlet ve patronlar hep kol koladırlar. Eğer yeni bir saldırıya geçmişlerse, bilin ki, biz işçi sınıfının zayıf bir yanını görüyorlar demektir. Emeklilik hakkımıza saldırılarını sakın ha hafife almayın.” Bugünden baktığımızda, o emekli işçi büyüğümüzün ne demek istediğini çok daha iyi anlıyoruz.
12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinden sonra patronlar, gelen hükümetler eliyle emeklilik yaşını yükseltmeye çalışmaktan, işçi sınıfının elindeki haklara saldırmaktan vazgeçmediler. Darbenin postalları altında işçi sınıfının kazanılmış birçok haklarına saldırmışlardı. Ama emeklilik yaşını yükseltmeyi çok evvelinden planlayıp dursalar da, sendikaların ve işçilerin vereceği tepkiden korktukları için bu saldırıyı hep ertelemişlerdi. İşçi sınıfının geçmiş mücadele deneyimlerini unutturmadan böylesi bir saldırıyı göze alamıyorlardı. 1995’te işçi sınıfının vereceği tepkiyi ölçmek için bu saldırıyı gündeme getirmişlerdi. Ve günü geldiğinde, yeniden raftan masaya indirmek üzere fırsat kolluyorlardı, sinsi bir yöntemle. Zayıf halkalardan başlayarak özelleştirme saldırıları epey önceden başlatılmıştı. Ama faşist darbe eliyle işçi sınıfının örgütleri ezilmiş ve dağıtılmış olmasına rağmen, işçi sınıfının elindeki haklara sahip çıkmaya çalışacağını çok iyi biliyorlardı. Patronlar ve devlet her daim işçilerin birer kul ve köle gibi olmasını isterler. Ama işçi sınıfının dövüşerek elde ettiklerinin öyle kolayına elinden alınamayacağını da, kendi deneyimlerinden gayet iyi bilirler.
Bir gün onca hakkımızın elimizden alınacağı o gün o işçilere söylenseydi hiçbiri inanmazdı. Yani emeklilik yaşının yükseltildiği, prim gün sayısının akıl almaz biçimde arttırıldığı, çalışma saatinin fiili olarak 12-14 saatin bile üstüne çıkartıldığı bugünlerden baktığımızda gasp edilen haklarımızın neler olduğunu daha iyi anlarız. Bugün sendikaların işçi sınıfından ne denli uzak olduğunu, hatta birçoğunun devlet ve patronlar sınıfıyla nasıl işbirliği yaptığını görüyoruz. Elbette işçilerin örgütü olan, işçilerin aidatlarıyla kurulan ve var olan sendikaların bu durumda olmasının asıl nedeni işçi sınıfının genel manada örgütsüz, geçmiş haklarından, deneyimlerinden bihaber ve sınıf bilincinden yoksun oluşudur.
İşte hayat böyle, çocuklar büyüyor, gençler yaşlanıyor, yaşlılar göçüp gidiyor. Mücadeleci eski kuşak işçiler deneyimlerini miras bırakırlar, hem kendi evlatlarına, hem de tüm işçi sınıfının evlatlarına. Her mitingde, grev ve direnişte işçi çocuklarında benzer istek ve talepleri görmüşüzdür. Kendileri farkında olmasalar da aç karınlarını doyurmaktır istek ve talepleri. O gün boyoz ve yumurta talep eden bizim Barış şimdi 28 yaşında. Anası ve babası gibi Barış da bir işçidir bugün. Anası da babası da deri işçisi olmasını istemezdi Barış’ın. Metal işçisi olmasını öğütlerlermiş Barış’a, “metal işkolu sermayenin bel kemiğidir, can damarıdır” dermiş babası. Barış da, baba öğüdüne uymuş ve metal işçiliğini seçmiş. Annesiyle görüşmemizde öğrendim bizim Barış’ın liseden sonra okumadığını. Yâd ettik o günleri. Ve tabi Barış’ın o günkü boyoz ve yumurta talebini. Benim 4-5 yaşını hatırladığım Barış, on senelik metal işçisidir şimdilerde. Bizim Barış’ın sigorta girişi 2011. Yaşı 28, emekli olabilmesi için 36 yıl daha çalışması gerekiyor ki, 63 yaşında emekli olsun. Barış’ın çocukluk günlerinden beri 23 sene geçmiş. İşçi sınıfı olarak başta emeklilik hakkımız olmak üzere birçok hakkımızı patronlar sınıfı gasp etti.
Evet, bugün işçi sınıfı olarak durumumuz böyle. Peki, umutsuz muyuz? Kesinlikle umutsuz değiliz. Umutluyuz. Sınıfımızın dünya şairi de bize umudu aşılar. Hem de en koyu karanlıklarda bile, “Ve güneş doğarken hiç umut yok mu? Umut… umut… umut insanda.” Evet umut işçi sınıfının örgütlü mücadelesinde. 8 saatlik iş gününü dövüşe dövüşe, ağır bedeller ödeyerek kazanan, bu kazancı dünyanın dört bir yanındaki işçi kardeşlerinin de kazanımı haline getiren işçi sınıfının evlatlarından umutsuz olunamaz. İşçi sınıfı, gün gelecek, ücretli kölelik düzenini dünya üzerinden tüm pisliğiyle birlikte kazıyıp atacaktır. Umudumuzu, özlemlerimizi, taleplerimizi hep birlikte haykırmak için 1 Mayıs’a.
- Metal İşçisi Kadınlar Olarak 1 Mayıs’ta UİD-DER’leyiz
- Çocuklarımızın Geleceği İçin Haydi 1 Mayıs’a
- New York’lu İşçiler: Mayıs Ayında Kira Ödemiyoruz!
- Yaşasın 1 Mayıs! Yaşasın Örgütlülüğümüz!
- Dünyada 1 Mayıs: Yasaklara, Baskılara İnat Mücadele!
- Sendikalardan 1 Mayıs Açıklamaları
- 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim!
- UİD-DER’li Kadınlar 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye
- Bugün 1 Mayıs Kardeş
- Birleşen İşçi Her Zaman Kazanır
- 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye
- 1 Mayıs’la Umudumuzu Yeniden Kuşandık
- Yaşasın 1 Mayıs!
- UİD-DER Kadın Komitesi: Korkuya Teslim Olmuyoruz, 1 Mayıs Ruhunu Yaşatıyoruz!
- 1 Mayıs Geliyor ve Bir Kahraman Lazım!
- 1 Mayıs Ruhuyla Mücadelemizi ve Dayanışmamızı Güçlendirelim!
- İşten Atmalara ve Ücretsiz İzinlere Hayır!
- Sendikalardan Çağrı: Güzel Günler İçin 1 Mayıs’a!
Son Eklenenler
- İşçiler, emekçiler, emekliler, gençler, yani toplumun ezici çoğunluğu için geçinmek, yaşamını sürdürmek giderek daha da zorlaşıyor. Öte yandan işçi ve emekçiler “bunlar daha iyi günlerimiz” diyerek bu zorlukların aşılabileceğine dair bir umut...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi (İzBB) şirketleri İZDOĞA, İZBETON, İZULAŞ ve 185 İZSU çağrı merkezinde işten atılan 368 Belediye-İş Sendikası üyesi işçi, işlerine geri alınma talebiyle mücadele ediyor. İşten atılan işçiler arasında 1,5 senelik genç...
- İranlı sınıf kardeşlerimiz, Sizlere Türkiye’den yazıyoruz. Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği (UİD-DER) üyesi işçiler olarak sizleri en içten duygularımızla selamlıyoruz. On yıllardır Filistin halkına yönelik zulmünü sürdüren İsrail, bugün ABD’...
- 11 Temmuzda Brezilya’nın birçok kentinde on binler, emek karşıtı politikaları ve saldırgan uygulamalarıyla tanınan eski başkan Bolsonaro’nun yargılanma sürecine müdahale ettiği gerekçesiyle Trump’ı protesto etti. Kenya’da geçtiğimiz yıl vergi...
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 14 Temmuzda Ankara’da bulunan Genel Merkez binasında düzenlediği basın toplantısında 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi taleplerini ve mücadele programını açıkladı. Basın...
- DİSK Emekli-Sen, 13 Temmuzda Çankaya Zübeyde Hanım Sosyal Tesisleri’nde “Emekli Buluşması” düzenledi. DİSK-AR tarafından hazırlanılan 2025 Emekli Raporu’nun kamuoyuyla paylaşıldığı etkinliğe DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Emekli-Sen Genel...
- Haydarpaşa Dayanışması, son banliyö seferlerinin durdurulduğu 2013’ten bu yana Haydarpaşa Garında her Pazar günü “Ne Otel Ne Müze, Haydarpaşa Gardır Gar Kalacak!” pankartıyla basın açıklamaları gerçekleştiriyor. 13 Temmuz Pazar günü gerçekleştirilen...
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...