Buradasınız
Birleşen İşçi Her Zaman Kazanır
Ankara’dan bir metal işçisi
Patronlar fırsat bu fırsat deyip koronavirüs bahanesiyle haklarımıza saldırdıkça saldırıyorlar. Biz işçiler de örgütlülüğümüz düzeyinde bu saldırılara engel olmaya çalışıyoruz. Ne kadar örgütlüysek haklarımızı da o ölçüde koruyabiliyoruz. Bugün büyük bir saldırı altında olan haklarımız elbette ki bize patronlar tarafından altın tepside sunulmadı. 1 Mayıs’ı yaratan 8 saatlik işgünü mücadelesi gibi uzun soluklu mücadeleler ve ödenen bedeller sonucu bizden önceki işçi kuşakları tarafından kazanıldı. Nasıl ki bizden önceki işçiler bu hakları mücadeleyle kazandıysa biz de haklarımızı mücadele ederek elimizde tutabilir ve daha çok hak kazanabiliriz.
Haftalardır tüm dünya olarak koronavirüsü konuşur durumdayız. Adeta koronavirüs insanlığı silip süpürecekmiş gibi bir korku atmosferi yaratılıyor. Tedbir üstüne tedbir açıklanıyor. Temizlik, hijyen, düzenli ve sağlıklı beslenme, sosyal mesafeyi koruma gibi önlemlerin koronavirüse karşı mücadelede çok etkili olduğu söyleniyor. İnsanların bir araya gelmemesi gerektiği iddiasıyla hizmet sektöründeki işletmelere kilit vuruldu. Oralarda çalışan yüz binlerce işçi beş parasız evlerine gönderildi. Değil bir ay, bir hafta bile çalışmasa bir sonraki ayı nasıl çıkartırım diye kırk takla atan işçiler beş parasız dört duvar arasında nasıl geçinecekler? İşin bu tarafı sanırım pek ilgilendirmiyor sağlığımızı çok düşünen patronları! Bir de koronavirüsün kapattırmaya gücünün yetmediği işyerleri var. Dünya meydanlarını ıssız mekanlara çeviren koronavirüse rağmen birçok fabrikada üretim devam ediyor. Fabrikalarda temizliğe ve hijyene daha fazla önem verilerek önlem alınacağı söylenerek üretime devam ediliyor.
Bizim fabrikada da kademe kademe bazı önlemler alındı. Fabrikada sabah işçilerin ateşi ölçülüyor. Yemekhaneye dezenfektan koyuldu. Tabi sosyal mesafe uyarılarında bulunmayı da ihmal etmedi yöneticiler. Bir müddet sonra bu uyarıların yeterince dikkate alınmadığını fark eden patron bütün fabrikayı toplayıp bir konuşma yaptı. Bu konuşmada hepsinin bizim sağlığımız için olduğunu iddia ettiği yeni önlemler sıraladı: Yemekhanede çatal, kaşık, tabak ve bardaklar plastik olacak. Öğle çayı kalkacak, diğer molalarda birden fazla çay alınmayacak. Su pet şişe olarak dağıtılacak ve 1 litreden fazla verilmeyecek. Sosyal mesafe gereği molalarda kesinlikle bir arada durulmayacak. Bunların yanında bir de sigara içen işçileri sorumsuzlukla suçlayarak, bizim sağlığımızı bizden fazla düşündüğünü vurguladı. Hatta patron hızını alamadı, bu uyarıları dikkate almayanları iki hafta ücretsiz izne göndereceğini söyleyerek hepimizi tehdit etti. Bununla da “ben elimden geleni yapıyorum bir şey olursa suçlu sizsiniz” demeye getirdi. Ben de patronumuza biraz yardımcı olmak için hiç bahsetmediği ve aslında sağlığımız için daha önemli olacak bazı sorunlarımızı hatırlatmak istedim. Bunlardan biri balık istifi gibi bindiğimiz servisler. Bir diğeri ise pislikten geçilmeyen tuvaletler ve çoğunluğu musluğu çalışmayan lavabolar. Sık sık el yıkamak gerektiğinden bahsedenlerin bunlardan habersiz olmayacağını düşündüm. Bunları söyleyince patronun yüzünde bir şaşkınlık belirdi. Sanki yan fabrikadaki sorunları söylemişim gibi başta beni yalanladı ve yalnızlaştırmaya çalıştı. Ama diğer işçi arkadaşlar da beni destekleyince bu eksikleri kabul etmek zorunda kaldı. Servis sayısı artırıldı, tuvaletler daha sık yıkanmaya başladı ve bozuk olan musluklar da yenilendi.
Bugün durmadan sağlıktan, temizlikten, hijyenden bahsedenler aynı zamanda bize en kötü çalışma koşullarını reva görenlerdir. Bugün sağlığımızı bizden daha çok düşündüğünü iddia edenler bizim nasıl koşullarda çalıştığımızı, ne büyük yokluk içinde yaşadığımızı bilmezmiş gibi davranıyorlar. Koronavirüs aslında onların ikiyüzlülüklerini biz işçilere bir kez daha gösterdi. Biz fabrikada yapılan toplantıda patronun konuşmasına müdahale etmeseydik ve ağız birliği yapmasaydık patron sırf konuşup gerçekte hiçbir şey yapmadan bütün sorumluluğu üstünden atmış olacaktı. Ama biz ağız birliği yaptığımız için bazı gerçek önlemler almak zorunda kaldı. Ne kadar birlik olabildiysek o kadar hak alabildik. Daha çok örgütlü olabilirsek daha fazlasını da alabileceğimizi görmüş olduk.
Bugüne kadar böyle gelmiş böyle gider dediğimiz, değişmesi zor sandığımız hayatımız birlik olursak değişir. Çünkü bugüne kadar böyle gelmedi; 1 Mayıs bunun da simgesidir aynı zamanda. Bundan sonra böyle gitmeyeceğini de bizim 1 Mayıs ruhuyla vereceğimiz mücadeleler söyleyecek. Bizleri gece gündüz demeden en berbat koşullarda çalıştıran ve sırtımızdan milyonlar kazanan sülükzadelere hesap soracağımız gün mutlaka gelecek. O güzel günler için işyerlerimizde, sendikalarımızda ve mücadele örgütümüz olan UİD-DER’de mücadelemizi, burjuvaziye olan kinimiz gibi durmadan büyütelim.
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik ve Mücadelesi!
1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye
Bugün 1 Mayıs Kardeş
- Metal İşçisi Kadınlar Olarak 1 Mayıs’ta UİD-DER’leyiz
- Çocuklarımızın Geleceği İçin Haydi 1 Mayıs’a
- New York’lu İşçiler: Mayıs Ayında Kira Ödemiyoruz!
- Yaşasın 1 Mayıs! Yaşasın Örgütlülüğümüz!
- Dünyada 1 Mayıs: Yasaklara, Baskılara İnat Mücadele!
- Sendikalardan 1 Mayıs Açıklamaları
- 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim!
- UİD-DER’li Kadınlar 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye
- Bugün 1 Mayıs Kardeş
- Birleşen İşçi Her Zaman Kazanır
- 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye
- 1 Mayıs’la Umudumuzu Yeniden Kuşandık
- Yaşasın 1 Mayıs!
- UİD-DER Kadın Komitesi: Korkuya Teslim Olmuyoruz, 1 Mayıs Ruhunu Yaşatıyoruz!
- 1 Mayıs Geliyor ve Bir Kahraman Lazım!
- 1 Mayıs Ruhuyla Mücadelemizi ve Dayanışmamızı Güçlendirelim!
- İşten Atmalara ve Ücretsiz İzinlere Hayır!
- Sendikalardan Çağrı: Güzel Günler İçin 1 Mayıs’a!
- Gevrek “Susamlı Tavuk”
- Koronavirüs Sınıf Ayrımı Yapmıyor mu?
- Salgında İşçi Sağlığı Hiçe Sayılıyor!
- Patrondan Covid-19 Önlemleri
- Koronavirüsle Geçirdiğimiz 9 Ayın Bilançosu
- Maskeye Emanet Edilmiş İşçi Sağlığı ve İşten Atmaların Yeni Bahanesi Maske
- Patronlar Koronavirüsü Tepe Tepe Kullanırken Asıl Faturayı Biz İşçiler Ödüyoruz
- Şantiyede Sözde Korona Önlemleri
- Hayat Eve Sığar mı?
- İşçi Sınıfıdır Bizim Asıl Ailemiz
- Bakan’a mı İnanalım Yaşadıklarımıza mı?
- Adımız Koronalıya Çıktı!
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Sözde Pandemi Önlemleri ve Küresel Açlık
- “Hijyene Dikkat Edin Ama Fazla Su, Sabun, Peçete Harcamayın”
- “Yeni Normal” Koşullarında Öğrencilerin Sınav Maratonu
- Gebzeli İşçiler Koronavirüsün İşçiler Üzerindeki Etkilerini Anlatıyor
- Gebzeli İşçiler Yeni Normali Değerlendiriyor
- Koronavirüsle Yaşamayı Öğrenmeli miyiz?
- Yağlı Ekmekleri Ballandı!
Son Eklenenler
- İngiltere’de geçtiğimiz haftalarda üç çocuğun öldürülmesinin ardından bu cinayetlerden göçmenleri ve Müslümanları sorumlu tutan güruhlar sokaklara dökülmüştü. Ülkede göçmen ve Müslümanları hedef alarak ırkçı saldırılar başlatan faşist çetelere karşı...
- İstanbul Bakırköy Metro şantiyesinde Bayburt Group taşeronu Modüler Teknik firmasında çalışan DİSK Dev Yapı-İş üyesi inşaat işçileri ücretleri aylardır ödenmediği için 12 Ağustosta Bayburt Group önünde eyleme başladı.
- Herkesin dilinde olan basit, masum bir soru… Ama aynı zamanda soranın da cevaplayanın da belli düşünce kalıplarına hapsolduğunu gösteren bir soru: Senin memleket nere? Fabrikada yeni işe başlayan birine, sokakta, otobüste, parkta tanıştığımız birine...
- İki kız kardeş, 15 yaşındaki Esmanur Argun ve 18 yaşındaki ablası Elif Argun, Urfa Viranşehir’den tarım işçisi olarak Bursa’ya gelmişlerdi. İşe giderken onları taşıyan traktörün devrilmesi sonucu hayatlarını kaybettiler. Kısacık yaşamları gibi...
- Tekgıda-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan Polonez işçilerinin sendikalı çalışma hakkı ve işe iade talebiyle başlattıkları direniş sürerken 9 Ağustosta İstanbul Valiliği önüne giderek seslerini duyurmaya çalıştılar. Türk Harb-İş...
- Geçtiğimiz günlerde Cerrahpaşa Üniversitesine bağlı Murat Dilmener Hastanesinin su tesisatının patlaması üzerine, yeni doğan yoğun bakım ünitesinin tavanı çöktü. Solunum cihazına bağlı bir bebek hayatını kaybetti. Solunum cihazına bağlı olan ve...
- UİD-DER’e gelmeden önce de bu dünyada olup bitenlere karşı öfkeliydim. Bir şeyler yapmak istiyordum fakat ne yapacağımı bilmiyordum. Yani öfkemi doğru yerekanalize edebilmiş değildim. UİD-DER sayesinde kapitalist bir sistemde yaşadığımızı ve tüm...
- 31 Mart yerel seçimleri sonrası belediye işçilerine yönelik işten atma ve ücret gaspı saldırıları devam ediyor. İşten atılan işçiler işe iade talebiyle direnişe başlarken ücretleri gasp edilen, düşük ücret dayatılan işçiler de çeşitli eylemlerle hak...
- Sokak köpeklerinin katledilmesinin önünü açan yasa geçtiğimiz günlerde AKP’li ve MHP’li vekillerin oylarıyla Meclisten geçti. Yasa hazırlanırken ve oylanırken yaşananlara baktığımızda nasıl bir düzende yaşadığımızı daha iyi anlıyoruz. Yasa gündeme...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir buçuk yıl geçmesine rağmen deprem bölgelerinde barınma sorunu bile çözülmüş değil. Depremden sonra TOKİ, 18 ilde 674 bin 238 konut yapılmasını hedeflediğini açıklamıştı. Şimdiye kadar teslim edilen konut sayısı...
- İkinci Dünya Savaşının son aylarında ABD’nin Hiroşima’ya atom bombası atması ve yüzbinlerce insanın ölümüne neden olması insanlık tarihinin en büyük katliamlarından biri olarak acıyla hatırlanmaya devam ediyor. Bu büyük katliamın 79. yıldönümü olan...
- 28 Temmuz 1914’te dünyanın o güne kadar gördüğü en kanlı savaş başladı. Tam dört yıl süren ve 20 milyon insanın ölümüne, milyonlarcasının yaralanmasına ve sakatlanmasına, kentlerin yakılıp yıkılmasına yol açan bu savaş tarihe Birinci Dünya Savaşı...
- İspanya’da bir duvarda şöyle yazıyor: “El que nos roba es de aqui y rico no inmigrante y pobre.” Yani “Bizi soyanlar göçmen ve yoksul değil, buralı ve zengin.” Bu kısacık bir duvar yazısı içinde bulunduğumuz durumu çok çarpıcı bir şekilde anlatıyor...