Buradasınız
1 Mayıs Ruhuyla Mücadelemizi ve Dayanışmamızı Güçlendirelim!

Sıra dışı bir zamanın içinden geçiyoruz. Devlet başkanları, kapitalist sistemin uluslararası kurumlarının yöneticileri, doktorlar, valiler, belediye başkanları ve elbette medya durmaksızın tekrarlıyor: “İnsanlık tarihinin en büyük felaketiyle karşı karşıya! Bu savaşta birlikteyiz, savaşı hep birlikte kazanacağız.” Sermaye sınıfının bir kurumu olan IMF de savaştan bahsettikten sonra, açıklamasının devamında dramatik ama bir o kadar da duygu yüklü bir ton tutturuyor: “İnsanlar ölüyor. Sağlık profesyonelleri cephede... Bir de gizli askerler var: Evlerine hapsolmuş şekilde üretime tam destek veremeden virüse karşı mücadele verenler.” İnsanın “ne büyük bir felaket yarabbi” diyerek ağlayası geliyor!
Son derece bilinçli ve kasıtlı olarak yaratılan bu dehşetengiz manzara, insanların düşünce süreçlerini dondurup onları denilenleri yapmaya hazır hale getiriyor. Koronavirüs üzerinden öylesine büyük toz bulutları kaldırılıyor ki, göz gözü görmüyor. Peki, o toz bulutlarının arkasında neler oluyor? Bu soruyu akılda tutalım ve bir soru daha soralım: Bugünkü dünya adeta Truman Show filminin sahnesine benzemiyor mu? Bu filmde, kasabanın tamamı stüdyo, insanları ise oyuncudur. Gerçekliğin farkında olmayan tek kişi, doğar doğmaz bu kurgulanmış kasabada sergilenen oyunun bir parçası haline getirilen Truman’dır. Yani Truman’ın gerçek zannettiği dünya, her şeyiyle kurgudur. Yönetmenler, kurguladıkları ilişkiler temelinde istedikleri gibi onu korkutmakta, evleneceği oyuncuyu belirlemekte, duygusal sahneler yaratıp canlı yayında dünyaya izletmektedirler. Bugün sermaye sınıfını ve onun parçası olan devlet yöneticilerini bir tarafa koyarsak, insanların büyük çoğunluğunun durumu Truman gibidir.
Böyle dönemlerde daha fazla soru sormak, olup biteni sorgulamak hayatidir. En önemlisi, egemenlerin açıklamalarına inanmamak, onların sömürü düzeninin temsilcileri olduğunu bilmek, olayları işçi sınıfının bakış açısından ele almak altın kural olmalıdır. Hep aynı düşünceyi tekrar ediyormuşuz gibi gelebilir ama özellikle böyle dönemlerde zaten yapılması gereken de budur. Dikkat edilirse, kapitalist sömürü düzeninin sözcüleri ağızlarını savaşla açıp savaşla kapatıyorlar. Evet, bu savaş işçi sınıfına karşı açılmış bir savaştır. Elbette bir savaş varsa, onun cepheleri de vardır. Sermaye sınıfı kendi cephesinden dünya emekçilerini yoğun şekilde propaganda bombardımanına tutuyor. Aynı şeyleri tekrarlamamak adına ana düşüncenin altını yeniden ve yeniden çizmemek, egemenlerin yalanlarını teşhir etmemek, kendi cephemizden çıkmak ve düşman cephesinin etkisine girmek anlamına gelir.
Uluslararası alanda birçok bilim insanı Covid-19 hastalığının Eylülde başladığına işaret ediyor. Yani bu virüs, üretimin küreselleştiği, insan ve mal dolaşımının alabildiğine hızlandığı günümüz dünyasında zaten aylardır yayılıyordu. Aralık ayının sonunda Çin’de ilk vakalar resmen kabul edildiğinde, Dünya Sağlık Örgütü bu ülkeye seyahatleri durdurmaya gerek olmadığını açıkladı. ABD dâhil Batılı ülkeler, durumdan istifade ederek Çin’i beceriksiz olmakla suçlayıp bir gözden düşürme savaşı başlattılar. Hiçbir ülke aylarca bu virüsü ve yol açtığı hastalığı umursamadı. Peki, ne oldu da kapitalist dünyanın efendileri, ilk önce umursamadıkları salgını bu denli abartmaya başladılar? Bir soru daha soralım: Eğer dünya ekonomisinde her şey yolunda gitseydi, egemenler yine de bu salgını insanlığın en büyük felaketi ilan edecekler miydi? Yakın tarih, egemenlerin daha öldürücü salgınları bile umursamadığını gözler önüne seriyor. O halde değişen ne?
Kimse bizi, işçileri iliklerine kadar sömüren, milyarları aç bırakan, milyonlarca çocuğun basit hastalıklardan ölmesini umursamayan egemenlerin imana geldiğine ikna edemez. Ne zaman ki dünya ekonomisinin bağrında biriken sorunlar patlamıştır, işte o zaman egemenler bir anda koronavirüse sarılmış, onu kapitalist sistemin derin krizinin üzerini örtmek için bir şala dönüştürmüşlerdir. Ayrıca kriz durup dururken, kimsenin beklemediği bir anda ortaya çıkmış da değil. Zaten yıllardır sistemin bağrındaki sorunlar birikip duruyordu: Tık nefes bir seyir izleyen dünya ekonomisinin durumu ağırlaşıyor, uluslararası ticaret düşüyor, kârlı yatırım alanı bulamayan kapitalistler borsadaki oyunlara yöneliyor ve borsada oluşan balon şiştikçe şişiyordu. Bu yüzden, özellikle 2018’in sonundan itibaren sermaye sınıfının uluslararası temsilcileri küresel ekonomik fırtınadan söz ediyorlardı. Daha 18 Ocak 2020’de yani henüz koronavirüsün umursanmadığı günlerde IMF başkanı, aynı 1929’daki gibi büyük bir kriz beklediklerini açıklamıştı. Anlaşılacağı gibi, sonunda beklenen olmuş ve egemenler, can havliyle sarıldıkları koronavirüsü işçi sınıfına karşı savaşın kılıfına çevirmişlerdir.
Sermaye sınıfının sözcüleri, sabah akşam dünya ekonomisinin 1929’dan daha ağır bir krize girdiğini tekrar ediyor, umutsuzca dünya ekonomisinin çöktüğünü söylüyorlar. 1929 krizi on milyonlarca işçiyi işsiz ve aç bırakırken, aynı zamanda Amerika ve Avrupa’da işçi sınıfının kapitalizme karşı protesto dalgasının da önünü açmıştı. ABD’de yıllarca süren bir grev fırtınası esmiş, işçi sınıfı haklar elde etmiş ve sermaye sınıfının yüreğine korku salmıştı. Avrupa’da toplumsal huzursuzluk ve hoşnutsuzluk had safhaya varmış, emekçi kitleler kapitalizmi daha fazla sorgulamaya başlamışlardı. Nitekim bu yüzden emperyalist güçler, hem yarım kalan kozlarını paylaşmak hem de sömürü düzenini bir işçi devriminden korumak için yeni bir savaş başlattılar.
Bu durum, kapitalist efendilerin neden koronavirüsü kullanarak dünya ekonomisini adeta dondurduğunu, tedaviye yanıt vermeyen hasta gibi uyuttuğunu da açıklıyor. ILO 195 milyon insanın işsiz kalacağını, 500 milyon insanın daha açlıkla yüz yüze geleceğini açıklamıştır. Yalnızca ABD’de dört hafta içinde 26 milyon işçi işten atılarak sefalete itilmiştir. Burada yine basit bir soru soralım: Eğer insanlar korkutulup evlerine kapatılmasaydı, dünya işçi sınıfı bu durumu kabul eder miydi? Onlarca ülkede baskıya, sömürüye ve yoksulluğa karşı zaten meydanları doldurmuş işçiler, ekonomik krizin kendilerine fatura edilmesine nasıl tepki verirdi? İşçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs, tüm dünyada büyük gösterilere dönüşmez miydi? Koronavirüsün bu denli abartılmasının, bir felakete dönüştürülmesinin asıl nedeni işçi sınıfının mücadelesini bastırmak değil mi?
Ama kapitalist efendiler ne yaparlarsa yapsınlar, işçi sınıfının mücadelesini durduramazlar. Sömürü düzeni tam anlamıyla çürümüş ve kokuşmuştur. İnsanlığa gün ortasında karanlığı yaşatan bu düzen yıkılmadan felâketlerin sonu gelmez! Ama unutmayalım ki, insanlığın başına bela olan kapitalizmi ancak işçi sınıfı yıkabilir. Çünkü tüm üretimi yapan ama sefalete itilen işçi sınıfının bu düzenden bir çıkarı yoktur. Dünya işçi sınıfı kendisine karşı açılan savaşı asla yanıtsız bırakmayacaktır. Büyük fırtınaların eseceği bir dönem açılıyor. Umutsuzluğa kapılmadan, 1 Mayıs ruhuyla örgütlülüğümüzü ve dayanışmamızı güçlendirelim!
- Metal İşçisi Kadınlar Olarak 1 Mayıs’ta UİD-DER’leyiz
- Çocuklarımızın Geleceği İçin Haydi 1 Mayıs’a
- New York’lu İşçiler: Mayıs Ayında Kira Ödemiyoruz!
- Yaşasın 1 Mayıs! Yaşasın Örgütlülüğümüz!
- Dünyada 1 Mayıs: Yasaklara, Baskılara İnat Mücadele!
- Sendikalardan 1 Mayıs Açıklamaları
- 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim!
- UİD-DER’li Kadınlar 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye
- Bugün 1 Mayıs Kardeş
- Birleşen İşçi Her Zaman Kazanır
- 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye
- 1 Mayıs’la Umudumuzu Yeniden Kuşandık
- Yaşasın 1 Mayıs!
- UİD-DER Kadın Komitesi: Korkuya Teslim Olmuyoruz, 1 Mayıs Ruhunu Yaşatıyoruz!
- 1 Mayıs Geliyor ve Bir Kahraman Lazım!
- 1 Mayıs Ruhuyla Mücadelemizi ve Dayanışmamızı Güçlendirelim!
- İşten Atmalara ve Ücretsiz İzinlere Hayır!
- Sendikalardan Çağrı: Güzel Günler İçin 1 Mayıs’a!
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- İşçi Dayanışması 202. Sayı Çıktı!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 201. Sayı Çıktı!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Gevrek “Susamlı Tavuk”
- Koronavirüs Sınıf Ayrımı Yapmıyor mu?
- Salgında İşçi Sağlığı Hiçe Sayılıyor!
- Patrondan Covid-19 Önlemleri
- Koronavirüsle Geçirdiğimiz 9 Ayın Bilançosu
- Maskeye Emanet Edilmiş İşçi Sağlığı ve İşten Atmaların Yeni Bahanesi Maske
- Patronlar Koronavirüsü Tepe Tepe Kullanırken Asıl Faturayı Biz İşçiler Ödüyoruz
- Şantiyede Sözde Korona Önlemleri
- Hayat Eve Sığar mı?
- İşçi Sınıfıdır Bizim Asıl Ailemiz
- Bakan’a mı İnanalım Yaşadıklarımıza mı?
- Adımız Koronalıya Çıktı!
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Sözde Pandemi Önlemleri ve Küresel Açlık
- “Hijyene Dikkat Edin Ama Fazla Su, Sabun, Peçete Harcamayın”
- “Yeni Normal” Koşullarında Öğrencilerin Sınav Maratonu
- Gebzeli İşçiler Koronavirüsün İşçiler Üzerindeki Etkilerini Anlatıyor
- Gebzeli İşçiler Yeni Normali Değerlendiriyor
- Koronavirüsle Yaşamayı Öğrenmeli miyiz?
- Yağlı Ekmekleri Ballandı!
Son Eklenenler
- Soma, Ermenek, Amasra, İliç madenci katliamları, Çorlu tren katliamı, Elazığ, İzmir, 6 Şubat depremleri, orman yangınları ve sel felaketleri, Hendek havai fişek fabrikası ve Balıkesir mühimmat fabrikası patlamaları, yüzlerce iş cinayeti ve son...
- Yeni yılın ilk günlerinde MÜSİAD toplantısında konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek patronlara “biz sizin daha çok para kazanmanızı istiyoruz” dedi. Patronlar tarafından alkışlanan Bakan, tam da bunu yapıyor, patronların kazanması için...
- Cep telefonu hayatımıza gireli yaklaşık 30 yıl, akıllı telefonun hayatımıza girmesi ve jet hızıyla yayılması ise 10-15 yıl oldu. Bu nedenle akıllı cep telefonumuz 1 saat kapalı kalsa kendimizi adeta nefessiz kalmış hissediyoruz.
- Ankara’dan bir grup UİD-DER’li işçi, “Küçük Kara Balık ve Samed Behrengi” adlı bir video hazırladı. Farklı sektörlerde çalışan, uzun ve yorucu iş saatlerine, vardiya engeline rağmen birlikte öğrenip birlikte üretmek için bir araya gelen işçi...
- Asgari ücrete yüzde 30, kamu emekçilerine yüzde 11,54 ve emeklilere yüzde 15,75 oranında sefalet zammı dayatılmasının ardından Antep’te bulunan tekstil patronları da ücret artışlarını sefalet düzeyinde tuttu. Şubat ayına girilmesiyle belli olan...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santrali işçileri, özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı 10 Şubatta Ankara’ya yürüyüş başlattı.
- ABD merkezli Yum Brands şirketinin KFC ve Pizza Hut restoranlarının Türkiye’deki işletmecisi olan İş Gıda'nın konkordato ilan etmesinin ardından 7 bin işçi Ocak ayı maaşlarını, kıdem ve ihbar tazminatlarını, izin paralarını alamadı. İşçiler şirketin...
- Gebze Plastikçiler Organize Sanayi Bölgesinde otomotiv parçaları üreten Chinatool Otomotiv’de işçiler 10 Şubat sabahı greve çıktı.
- Aralık ayında tüketici fiyatlarının yüzde 1’in biraz üzerinde yükseldiği, yıllık enflasyonunsa azalarak yüzde 44 civarında gerçekleştiği açıklandı. Bu oranlara bakarak enflasyonun hız kestiğine, ücret zamlarının “beklenen enflasyona” göre belirlenip...
- 2025 yılı için asgari ücret zammı, TÜİK’in sahte rakamlarıyla açıklanan enflasyon oranının dahi altında kalan yüzde 30 olarak belirlendi. Patronlar da işçilere bu sefalet zammını dayatıyor. Şubat ayıyla beraber zamlı ücretlerin açıklanması sonrası...
- İş kazaları ve iş cinayetleri dur durak bilmiyor. Sermeyenin aç gözlülüğü işçileri yaşamından ediyor. Balıkesir’de bulunan ZSR Patlayıcı üretim tesisinde, 24 Aralık 2024’te gerçekleşen patlamada 11 işçi yaşamını yitirdi. Patlama sonrasında Balıkesir...
- Maraş ve Hatay başta olmak üzere 11 şehirde çok büyük yıkım yaratan, yaklaşık yüz bin insanın hayatını kaybettiği, on binlerce insanın yaralandığı, milyonlarca insanın yaşamının derinden etkilendiği 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti....
- Siyasi iktidarın ekonomi politikalarının hedefi belli: Ekonomik yıkımın bedelini işçi ve emekçilere ödetmek, on milyonlarca işçinin, emekçinin, emeklinin açlığa talim etmesi pahasına sermayeyi dizginsizce büyütmeye devam etmek. Soygunun, talanın...