Buradasınız
Yeni Ekonomi Programında Yine Hak Gaspları Var
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, 29 Eylülde Yeni Ekonomi Programı (YEP) adı altında 2021-2023 dönemini kapsayan Orta Vadeli Programı açıkladı. Covid-19 salgınıyla birlikte sermaye temsilcileri ve siyasi iktidarlar tarafından propagandası yapılan “yeni normal” söylemi bu programda da yer alıyor. “Yeni normal”e göre “yeni çalışma modelleri”nin belirlenmesi gerekliliğinden hareketle esnek ve güvencesiz çalışmanın ve kıdem tazminatının gaspının önü açılıyor.
Hatırlanacak olursa siyasi iktidar Haziran ayında “istihdam kalkanı” paketini gündeme getirmiş, ancak gelen tepkiler üzerine paketi Meclise getirmekten vazgeçmişti. Bunun yerine esnek çalıştırmayla ilgili maddeler çıkarılarak hükümet için öncelikli maddelerin yer aldığı “mini istihdam paketi” hazırlanmış, Meclis tatile girmeden apar topar onaylanmıştı. Kıdem tazminatı, esnek ve güvencesiz çalıştırmaya ilişkin saldırıların iktidarın gündeminden düşmediğini, Eylül ayında yeniden karşımıza çıkacağını belirtmiştik. İşte Yeni Ekonomi Programı, siyasi iktidarın istihdam kalkanı adı altında hayata geçirmek istediği hak gasplarının resmi ilanı anlamına geliyor. Programda 25 yaş altı gençler ile 50 yaş üstünde olan çalışanların güya “istihdamlarını kolaylaştırmak” için daha esnek koşullar sağlanacağı belirtiliyor. Buna ilişkin şu maddeler sıralanıyor:
- İleri yaş gruplarında istihdamın desteklenmesine yönelik olarak 50 yaş üstü tam zamanlı çalışanların kısmi zamanlı çalışmaya geçişi teşvik edilecek, bu sayede iş ve yaşam dengesi daha sağlıklı hale getirilecektir.
- 10 günden az çalışan 25 yaş altı gençlerin daha kolay istihdam edilmesine imkân sağlayacak düzenleme ile gençlerin deneyim ve beceri kazanmaları sağlanacak ve işverenlerin gençleri tercih etmesi desteklenecektir.
- Covid-19 salgını sonrası ihtiyaç duyulan uzaktan çalışma dâhil, mevzuatta tanımlanan ancak uygulama alanı bulamayan esnek çalışma biçimlerinin uygulanabilirliğini arttırmaya yönelik ikincil mevzuat çalışmaları tanımlanacaktır.
Her ne kadar bu programda ayrıntılara girilmemiş olsa da Haziran ayında gündeme gelen “istihdam kalkanı paketinde” yer alan detaylara bakarak nasıl bir saldırı planlandığını görebiliriz.
Gençler sigortasız ve güvencesiz çalıştırılmak isteniyor
Sermaye sahiplerinin gençleri tercih etmesini teşvik etme bahanesinin arkasına sığınarak gençler süreksiz işlerde, sigorta primi ödenmeksizin çalıştırılmak isteniyor. Haziran ayında gündeme gelen “istihdam kalkanı” paketinde 25 yaş altı gençlerin ayda 10 günden az çalıştırılmaları halinde işverenin SGK primi ödeme yükümlülüğünün olmayacağı, yalnızca yüzde 2’lik iş kazası ve meslek hastalığı primi ödemesinin yeterli olacağı belirtiliyordu. Bir düşünelim, ayda 10 günden az ve sigortasız çalıştırılmanın gençler için ne gibi bir faydası olabilir? Gençler ayın 20 günü boşta kalacak, en fazla cep harçlığı olabilecek bir ücret alacak, tam zamanlı ve kadrolu çalışma hayal olacak… SGK primi ödenmediği için zaten fizan kadar uzak olan emeklilik hepten imkânsız hale gelecek… Çok açık ki böyle bir çalışma biçimi ancak işverenlere yarar. İşsizlik girdabında boğulan, gelecekten umutsuz, kaygı düzeyi artmış gençler için bu olsa olsa daha fazla savrulmak anlamına gelecektir.
Esnek çalışma biçimleri yaygınlaştırılmak isteniyor
50 yaş üstü işçiler için sözü edilen kısmi zamanlı çalışmaya geçişin “teşvik edilmesinin” nasıl olacağını ise yine “istihdam kalkanı” paketine bakarak öğreniyoruz. Bu teşvik tam zamanlı çalışmadan kısmi zamanlı çalışmaya geçen işçilerin gelir vergisi istisnasından yararlanmasıyla olacakmış. Oysa tam zamanlı çalıştığında dahi ailesini geçindirecek bir ücret alamayan işçilerin, gelir vergisi alınsın ya da alınmasın kısmi zamanlı çalışarak geçinemeyecekleri belli değil mi? Diğer taraftan kısmi zamanlı çalışan işçilerin çalışmadığı sürelerin emeklilik primlerinin devletçe karşılanacağı söyleniyor. 50 yaş üstü işçilerin önemli bir kısmı EYT’lidir. EYT’liler emeklilik için gereken prim günlerini doldurmuş, yaşı bekleyen işçilerden oluşuyor. Dolayısıyla devletin bu “jest”inin gerçekte bir karşılığı yok.
Peki, siyasi iktidar kısmi zamanlı çalışmanın iş ve yaşam dengesini daha sağlıklı hale getireceğini söylemekle neyi kast ediyor? Kısmi zamanlı çalışan işçinin kalan zamanda ailesine ve sevdiklerine daha fazla vakit ayırmasını mı? Elbette değil. Öyle olsa tüm işçiler için iş saatleri kısaltılarak hem işçilerin aileleriyle geçireceği daha fazla zamanı yaratır hem de daha fazla işçinin istihdam edilmesini sağlardı. Emeklilikte yaşa takılan işçilerin emeklilik hakkını geri verir, emekli maaşlarını yükselterek emekli olduğu halde çalışmak zorunda kalan işçileri bu zorunluluktan kurtarırdı. Bu söylem planlanan saldırıların üzerini örtmek için kullanılan bir süsten başka bir şey değildir.
Şimdilik belirli yaş grupları için planlanan saldırıların tüm işçileri kapsayacak şekilde yaygınlaştırılması hedefi üçüncü maddede açıkça belirtilmiştir. Koronavirüs bahanesiyle kısmi süreli çalışma, çağrı üzerine çalışma, uzaktan çalışma ve belirli süreli sözleşmeyle çalışma gibi her türlü esnek çalışma biçimi yaygınlaştırılmak istenmektedir. Esnek çalışma demek, iş güvencesinin ortadan kaldırılması, ücretlerin düşürülmesi, çalışma koşullarının işçilerin aleyhine olacak şekilde belirlenmesi, kıdem tazminatı ve sendikalaşma hakkının fiilen ortadan kaldırılması demektir. Bütün bunlar, işçiler için yaşam koşullarının kötüleşmesi, alım gücünün düşmesi ve mücadele olanaklarının zayıflaması anlamına gelmektedir.
Siyasi iktidar her fırsatta işçilerin haklarını gasp etmenin peşinde olduğunu, bu konudaki kararlılığını gösteriyor. İstihdam paketleri açıklayarak ya da ekonomi programlarının içine sıkıştırarak veyahut ismini değiştirerek aynı saldırıları ısıtıp ısıtıp önümüze koyuyor. Bunu süslü cümlelerle, vaat ettiği şeylerin işçilerin yararına olacağı yalanlarıyla yapıyor. Bu durumda işçi sınıfına da haklarını gasp ettirmemek konusundaki kararlılığını göstermek dışında bir seçenek kalmıyor. Bu kararlılığı gösterebilmekse ancak saldırılara karşı örgütlü mücadeleyi yükseltmekle mümkün olabilir.
- Umudun Gitarı Çalmaya Devam Ediyor!
- Polonez Gıda ve Akcanlar Tekstil’de İşçiler Mücadeleden Vazgeçmiyor
- 78’liler Girişimi: “44. Yılında 12 Eylül Tüm Boyutlarıyla Sürüyor”
- Narin’in Katledilmesi Onlarca Kentte Protesto Edildi
- Kâr Hırsıyla İşlenen Cinayet: Zulmünüze Boyun Eğmeyeceğiz!
- İsrail’de Yüz Binler Ateşkes Talebiyle Meydanlara Çıktı!
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Onlarca Kentte Eylem
- Kendimiz İçin Yürümeli ve UİD-DER Ailesini Büyütmeliyiz!
- Bu İşareti Yapanlar Kim?
- İktidar’ın “Vergide Adalet” Yalanı
- “Kenyalılar Bile” mi?
- Yangınlar da Sorumsuzluk da Aynı!
- Sağlıkta Talan, Hep Yalan Dolan!
- 1999’dan Bugüne Önlem Yok, Adalet Yok!
- “Şu Ablanız Çok İyi Bir Dinleyicidir”
- Patronların Saldırılarına İşçiler Mücadeleyle Cevap Veriyor
- Polonez İşçileri Genel Müdürlük Önünde Haykırdı
- Umudunu Kaybetme!
- İş Cinayetinde Ölen Zafer Açıkgözoğlu Anıldı
- Sorunlarımızın Kaynağı Göçmenler mi?
Son Eklenenler
- İşçi sınıfının sömürüye, eşitsizliğe, adaletsizliğe karşı mücadelesinin sembolü haline gelmiş şarkılar vardır. O şarkıları üreten ve söyleyen ozanlar vardır işçilerin unutmadığı, kuşaklar boyu saygı ve sevgiyle andığı. Onlardan biridir Şilili ozan...
- ABD’nin Boston ve Connecticut eyaletlerinde binlerce otel çalışanı toplu sözleşme görüşmelerindeki anlaşmazlık nedeniyle grevler düzenledi. 1 Eylülde Massachusetts Park Plaza Hotel’in önünde gece yarısı eylem başlatan işçilere, ülkenin çeşitli...
- Topraktan başını güneşe uzatan filiz, meyve veren dal, ana rahminden kopup emekle, sabırla büyütülen çocuk… Yeşeren, serpilip gelişen, bugünden yarına geleceğe dönüşen yaşam… Biz emekçi kadınlar yaşam zahmetsiz, kahırsız, mutlulukla aksın isteriz....
- Burjuva partilerin vekil adayları seçim zamanı bizdenmiş gibi görünüp türlü vaatlerle oyumuzu almaya çalışırlar. Seçim biter bitmez sonraki seçime dek bizi umursamazlar. İşçi ve emekçilerin haklarına saldırı, sermaye sahiplerine kıyak anlamına gelen...
- 57 gündür direnişte olan Polonez işçileri gece ve gündüz fabrika önünde direnerek, polisin baskısına boyun eğmeyerek mücadele ediyor, sendikal haklarının tanınmasını istiyor. Antep’te bulunan Akcanlar Tekstil işçileri de 7’li vardiya sistemi...
- DİSK’in “Artık Yeter! Geçinemiyoruz! Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet” şiarıyla düzenlediği eylemler devam ediyor. 13 Eylülde Mersin’de Özgecan Aslan Barış Meydanında gerçekleşen eyleme DİSK’e bağlı sendikalarda örgütlü işçiler, DİSK Yönetim Kurulu,...
- Soma Katliamında sorumluluğu olan ve daha önce yargılanmayan 28 kamu görevlisinin 10 yıl sonra yargılanmaya başlandığı davanın ikinci duruşması 12 Eylülde Soma 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. Sanıklar bir kez daha mahkemeye getirilmezken, sanık...
- 78’liler Hareketi, 12 Eylül askeri faşist darbesinin 44. yılında İstanbul Taksim Kazancı Yokuşunda basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya 20’nin üzerinde kurum temsilcisi ve UİD-DER’li işçiler katıldı. “12 Eylül Tekçi Rejimle İç İçe Sürüyor”...
- İşçi sınıfının genç ve çalışkan evlatları, hepinize sınıfımızın samimi sıcaklığıyla merhabalar. Her birinizin mutlaka duyduğu, gördüğü, alıp okuduğu, hatta belki arkadaşlarınıza da önerdiği kişisel gelişim kitapları üzerine sizlerle hasbihâl etmek...
- Zaman hızla akıp gidiyor. Gündemimiz de aynı hızla değişiyor. Hiç düşündük mü, nasıl oluyor da yaşanan büyük olaylar, felaketler bile çok kısa sürede hiç olmamışlar gibi gündemden çıkıyor? Mesela Haziran ayında Diyarbakır ve Mardin’de çıkan orman...
- 12 Eylül askeri faşist darbesinin üzerinden 44 yıl geçti. Darbeyle hesaplaşamayan Türkiye işçi sınıfı uğradığı hak kayıplarını telafi edemediği gibi yeni kayıplar yaşadı, yaşıyor. Sınıfsal hafızaya vurulan ağır darbe yüzünden 1980 sonrası işçi...
- 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesiyle egemenler geçmişle gelecek arasındaki köprüleri yıkmak, işçilerin mücadele deneyimlerini unutturmak istediler. Toplumu baskı ve şiddetle susturdular, yıllarca sürecek bir karanlığa hapsettiler. Çekilen tüm...
- DİSK’in “Artık Yeter! Geçinemiyoruz! Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet” şiarıyla düzenlediği eylemler devam ediyor. 10 Eylülde Gebze Kent Meydanında gerçekleşen eyleme DİSK’e bağlı sendikalarda örgütlü işçiler, DİSK Yönetim Kurulu, DİSK Birleşik Metal...