Buradasınız
Yıl 2011; Günlük Çalışma Saati 12, 16, 24…

Çalışmak… Çok çalışmak… Çalışkan olmak… Bu sözler zihinlerimizde hep olumlu çağrışımlar yapar. Tembelliği hoş karşılamayız. Çünkü patronlar bize hep daha çok çalışmayı salık verirler. Öyle ki artık fabrikalarda kesintisiz olarak 24 saat çalışan makinelerden farkımız kalmadı.
Derneğimizin Gebze şubesinde bir seminere katıldım hafta sonu. Semineri sunan arkadaşımız salondakilere birkaç soru sordu. Bu sorulara verilen cevaplar karşısında nasıl da kahrolası bir ücretli kölelik düzeninde yaşadığımızı bir kez daha öfkeyle hatırladık. İlk soru, aramızda kaç kişinin işsiz olduğuydu. Cevap verildi ve neredeyse dörtte birimiz işsizdik. Geriye kalanlardan çalışan 16 işçi arkadaş günde 12 saatten fazla çalışıyordu. Toplantıya katılanlar içinde çalışabilen işçi arkadaşların yarısı 12 saat, geri kalanları ise 10 ilâ 12 saat arasında çalışıyordu. Haftasonu mesaiye kalmayan neredeyse yoktu. Hatta sözünü ettiğim etkinliğe çağrılan ve pazar mesaisinde olduğu için gelemeyen çokça arkadaşımız vardı. Sadece bu durum bile Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği’nin işçiler açısından ne denli hayati çalışmalar yaptığını ve ne denli önemli olduğunu göstermeye yetiyor. Pazar günü işlenen konu ise tam da bu meseleyi vurgulayan “Uzayan İş Saatleri ve Bitmeyen Mesailer” idi.
Patronlar bizlere öyle düşük ücretler veriyorlar ki, bizleri mesaiye bırakmayan posta başlarımıza kızar hale geldik. Bir arkadaşımız işyerinde yaşadığı bir olayı şöyle anlattı: “Yan yana çalıştığım kadın arkadaşım çok rahatsızdı. Sürekli bel ağrısından şikâyet ediyordu. Çektiği acı yüzünden okunuyordu. Şef geldi ve 16 saate kalıp kalamayacağını sordu. Arkadaşım ‘olur, 24 saate de kalırım’ dedi. Şef sevinerek uzaklaştı. Çok öfkelenmiştim. Bu öfkeyle arkadaşıma döndüm ve ne biçim bir insan olduğunu sordum. Acıdan kıvrandığı halde nasıl olup da kendi isteğiyle iki vardiya daha çalıştığını sordum. Bana ‘Gebze gibi bir sanayi şehrinde iş bulamadığı için kocam Karabük’e geri döndü. Bebeğime bakamadığım için onu da Bolu’ya anneme gönderdim. Onları görebilmek için para kazanmam gerekiyor’ dedi.”
Biz işçileri insan yerine koymaz patronlar. Öyle olduğu için 24 saat, 32 saat, 40 saat boyunca aralıksız çalıştırabilirler. Sanki anamızın karnından onların kölesi olmak için doğduk. Evlâtlarımızı kölece çalışsınlar, patronların kârına kâr katsın diye dünyaya getiriyoruz sanki. Yaşamlarımızın tek manası sanki onların servetlerini büyütmek. Köle olmadığımızı, insan olduğumuzu patronlara hatırlatabilmek için bir araya gelmemiz gerekiyor. Uzayan iş saatleri bunun önünde engeldir. Ücretlerimizi arttırmanın tek yolunun fazla mesaiye kalmak olduğuna inandırılmışız. Köle gibi çalışmaya alıştırılmışız.
Fabrikalarımızda bir araya gelirsek, fabrikalarımızdan alanlara akarsak, 1 Mayıs günü örgütlü bir şekilde çıkarsak patronlarımızın karşısına, o zaman yüreklerinde duyacakları korku insan olduğumuzu hatırlatır.
Doğum ve Ölüm
Uzayan Günler ve Kısalmayan İş Saatleri
- Patronlar “Kullan At” İşçi İstiyorlar!
- İşçi Sınıfı Olarak Ders Çıkaralım
- Grönland’ın Buzulları ve Egemenlerin Kâr Arzusu
- Dünü Unutmadan, Bugüne ve Geleceğe Bakabilmek…
- Emekliliği Kim Bitirdi?
- Servis mi Eziyet mi?
- Yamyam Fareler Gibi Olmamak İçin…
- “Keşke Bizim de Bahçeli Bir Evimiz Olsaydı”
- “Polonez İşçileri Kazanmış”
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Örgütlü Mücadeleye
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Neden Hayattan Sıkılıyoruz?
- Rakip Değiliz
- Savaşı Kınamak Sorumluluktan Kurtulmaya Yeter mi?
- Sağlık Alanında Birleşik Mücadele Şart!
- İyi ki Varsın UİD-DER
- Her Şeyin İçinde ve Her Şeyin Dışındayız
- Her Şey Karşıtıyla Vardır
- Çocuklar Öldürülmesin Şeker de Yiyebilsinler
Son Eklenenler
- Bugün dünyanın pek çok ülkesinde büyük kitleler, sömürüye, baskılara, emperyalist savaşa karşı meydanlara çıkıyor, isyan ediyor, genel grevler örgütlüyor. Tarih gösteriyor ki sömürüye ve faşizme son verebilecek, kitlelerin isyanını başarıya...
- 1 Mayıs işçilerin çalışma koşullarını düzeltmek için bir araya geldiği tarihsel bir günün adıdır. Bizler de her yaştan, her meslekten işçiler olarak çalışma koşullarımızı düzeltmek için 1 Mayıs’ta bir araya gelmeli, taleplerimizi hep bir ağızdan...
- UİD-DER’li gençler 1 Mayıs’a hazırlanıyor. İstanbul Anadolu Yakasından genç kardeşlerimiz neden 1 Mayıs alanında olacaklarını anlatıyorlar.
- Zenginlerin milyonlarca dolar ödeyerek kendilerine “kıyamet sığınakları” inşa ettirdiklerini biliyor muydunuz? Sığınak deyince aklınıza öyle soğuk ve karanlık, daracık mahzenler gelmesin. Bu sığınaklarda yok yok! Yapay zekâ destekli tıbbi bakımdan...
- Sırrı Süreyya Önder, Türkiye’de önemli bir siyasi figür. Ama biz UİD-DER’li işçiler, onu, önce temsilciliklerimizde, ev buluşmalarımızda izlediğimiz Beynelmilel filmiyle tanıdık ve sevdik. Sonra “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz!”...
- Mersin’de “1 Mayıs: Umut Örgütlü Mücadelede” adlı etkinliğimizin ardından biz emekçi kadınlar olarak 1 Mayıs’ta alanlarda haykıracağımız taleplerimizi dile getirdik. 1 Mayıs coşkumuzla tüm emekçi kadınları 1 Mayıs’ta birlik olmaya, dayanışmaya...
- Hizmet-İş Sendikasında örgütlü Ankara Altındağ Belediyesi işçilerinin 21 Nisanda başlayan grevi devam ediyor. İstanbul Şişli Belediyesi işçileri alacakları ödenmediği için 24 Nisanda belediye önünde eylem yaptı. 31 Mart yerel seçimleri sonrası İzmir...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs, 1886’dan günümüze inatçı bir gelenek olarak yaşamaya devam ediyor. Türkiye’de 1 Mayıs’ın sembolü haline gelen 1 Mayıs Marşı, “Günlerin bugün getirdiği baskı zulüm ve kandır...
- UİD-DER, “Umut Örgütlü Mücadelede” şiarıyla işçi sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs hazırlıklarını sürdürüyor. UİD-DER temsilciliklerinde düzenlenen “1 Mayıs: Umut Örgütlü Mücadelede” etkinliklerinde, dünya işçilerinin...
- Bizler Gebze’de yaşayan genç işçiler ve öğrencileriz. İşçi sınıfının mücadele örgütü UİD-DER ile 1 Mayıs alanında sınıfımızın saflarında yerimizi alacağız. Çoktandır başlattığımız çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. İşçi sınıfına yönelik...
- Dev-Sağlık İş Sendikası üyesi sağlık çalışanları ve Petrol-İş Sendikası üyesi petrokimya işçileri düşük ücret dayatmasına karşı mücadelelerini sürdürüyor.
- Lüks arabalara, gökdelenlere, plazalara, internette gördüğü şatafatlı yaşamlara bakıp “insanlar bu kadar çok parayı nereden buluyorlar?” diye soranımız olmuştur. Öyle ya, gece gündüz çalışarak çok para kazanılmadığını, değil lüks bir hayat sürmek en...
- “Bu devirde babana bile güvenmeyeceksin.” Bu sözü iş arkadaşlarımızdan, akrabalarımızdan, çevremizden sıkça duyuyoruz. Hâlbuki günlük hayatımızdaki birçok uğraşımız güven ilişkisine dayanıyor. Mesela hastanedeki doktordan bindiğimiz otobüsün...